Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/483 E. 2023/883 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)

ESAS NO : 2019/483
KARAR NO : 2023/883

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : Doç.Dr. … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/11/2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2017/330 E.-2018/704 K.
DAVACI-KARŞI DAVALI : … -…
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ :

Davalı-karşı davacı … vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkilinin …’e vekalet vererek davalı …’e ait davalı kooperatif ortaklığını, Beyoğlu 36. Noterliğinin 07.10.2015 tarih ve … yevmiye numaralı kooperatif hisse devir sözleşmesiyle devraldığını, davalı kooperatif yönetim kuruluna hisse devrinin bildirildiğini, yönetim kurulunca kooperatifin karar defteri, ortaklık defteri ve gerekli olan diğer tüm evraklara müvekkilinin 11.12.2015 tarihinde ortaklık kaydının yapıldığını, müvekkilinin aidatlarını düzenli bir şekilde ödemeye başladığını, 25.12.2016 tarihli genel kurul toplantısına katılmak istediğinde … başkanlığındaki yeni yönetim tarafından üye olmadığı gerekçesi ile toplantıya alınmadığını, müvekkilinin davalı …’in halen üye olarak gözüktüğünü, genel kurula katıldığını, ara verdikten sonra üyelik aidatlarını da tekrar ödemeye başladığını tespit ettiğini, 1163 sayılı yasanın 14/3 maddesine göre de kooperatif yönetim kurulunun müvekkilini ortaklığa kabul etmek zorunda olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin kooperatif hissesini tüm haklar ve yükümlülükleri ile devraldığının, hem konutun hem da arsa payının ve diğer tüm hakların müvekkil tarafından devralındığının, üyeliğin tespiti, sonucun kooperatif ve ilgili, gerekli kurum kayıtlarına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı kooperatif yetkilileri; üye olmayan ve sadece siteden daire satın almış olan kat maliklerine kooperatif genel kuruluna davet duyurusu gönderilmediğini, hazirun cetvellerinde ismi bulunmadığından davacının genel kurullara katılmasının mümkün olmadığını,önceki yönetimin de hazirun cetvellerinde üye olarak …’i gösterdiğini, davacı adına vekili …’e şifahen, davacının satın almış olduğu dairenin sahibi ve kooperatifin hala üyesi bulunan
…’le birlikte kooperatif bürosuna gelmeleri ve birlikte Üyelik Devir Tutanağının yönetim kurulu eşliğinde yapılması gerektiğini, akabinde Ortaklık Belgesinin verileceğini bildirdiklerini, kooperatif ortağı …’in 23.05.2016 tarihli dilekçesinde kooperatif üyeliğini vermediğini, kooperatif arsa payları ile ilgili bir üyelik devri yapmadığını bildirdiğini, önceki yönetim kurulu hakkında yapmış oldukları şikayet üzerine Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/796 E. sayılı dosyası ile görevi suistimal suçundan dolayı kamu davası açıldığını, yöne yönetim olarak bu davanın sonucuna göre üyelik işlemleri yapılmasının daha doğru olduğu kanaatinde olduklarını, bu davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini, önceki yönetimde yer alan kişilerin ayrıca görevi suistimal suçundan dolayı Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla ceza aldıklarını, bu dosyanın zaman aşımına uğraması nedeniyle görevlerine devam ettiklerini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı … vekili; müvekkiline ait kooperatif dairesinin 2013 yılında müvekkilince davacı davacı …’e satıldığını, 2015 yılında davacının annesi …’in, kooperatif feshinin gerçekleşmemesi nedeniyle site yönetiminin kurulamadığı, dolayısıyla taşınmazın bulunduğu bina
ile ilgili oluşan sorunlarda hiçbir söz haklarının olmaması nedeniyle problem yaşadıklarını gerekçe göstererek müvekkilinden kooperatif üyeliğinin oğlu davacıya devredilmesi talebinde bulunduğunu, müvekkilinin davacının annesinin kendisine söylediği gerekçelere inanarak, davacının site yönetiminde sıkıntı yaşamaması için 2013 yılında satmış olduğu taşınmaza ilişkin üyelik hakkını Beyoğlu 36. Noterliğinin 07.10.215 tarih ve … Y. Nolu Kooperatif Hisse Devri ile davacıya devrettiğini, hisse devrinin davacının müvekkilini aldatması suretiyle hile ile gerçekleştiğini, dürüstlük kuralı gereği bilgi verilmesi gerekli konularda susmanın hile sayıldığını, davacının daireyi müvekkilinden 2013 yılında satın almış olduğu halde kooperatifin hiç bir genel kuruluna katılma gereği duymadığını, kooperatif genel kurullarına katılmış olsa idi 2014 ve sonraki yıllarda hazirun cetvellerinde müvekkilinin isminin yer aldığını görebileceğini, kooperatifin de müvekkilinin kooperatifin arsa paylarındaki üyelik haklarını devretmediğini bildikleri için tüm genel kurullara müvekkilini çağırdıklarını ve hazirun cetvellerinde müvekkilinin adına yer verdiklerini, davacı ve annesinin davalı kooperatife ait başka arsaların da bulunduğu ve bu durumun kooperatifin eski yönetimi tarafından üyelerden gizlendiği bilgisine ulaşmaları sonucu, müvekkilinin de bu husustan haberdar olmadığını fırsat bilerek “bina yönetiminde sıkıntı yaşadıkları ve söz sahibi olmadıkları” şeklindeki sözde gerekçelerle müvekkilinin kooperatif üyeliğinin devrini talep ettiklerini, nitekim kooperatif yeni yönetiminin eski yönetim hakkında yaptığı suç duyurusu sonucu eski yönetim hakkında Ankara Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/796 E. sayılı dosyası ile görevi kötüye kullanma suçundan dolayı dava açıldığını, kooperatif hisse devrinin yapıldığı 2015 yılında müvekkilinin kooperatife ait başka arsaların bulunduğu ve üyelerin arsa payları olduğu bilgisine sahip olmadığını, davacının ise bu bilgili kasten gizlediğini savunarak, davanın reddine; karşı davada ise; hile ile gerçekleştirilen kooperatif hisse devrinin iptali ile müvekkili adına kooperatif üyeliğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “…davacı-karşı davalının noter aracılığıyla kooperatif hissesini kooperatif taşınmazı alım-satım işleminin yapılmasından sonraki bir tarihte usulüne uygun biçimde ve karşılık bedeli yazılarak devir işleminin gerçekleştirildiği ve bu durumun davalı kooperatifçe kooperatif kayıtlarına işlenerek benimsendiği, toplantılara davacının katılıp katılmamasının veya katılmasının engellenmesinin veya devreden davalı-karşı davacının aidat ödemeye devam etmesinin geçerli ve hukuken tanınması zorunlu kooperatif üyeliğinin devrinin geçersiz hale gelmesine neden olarak gösterilemeyeceği, diğer yönden karşı davacının hile-aldanma olgularının tarafların yaşı, sosyal durumu, kooperatif hissesinin veya satın alınacak dairenin mülkiyeti gibi kavramları karıştıracak vasıfta bulunmadıkları ve noterde yapılan işlemin hukuken geçersiz olabileceğini ileri sürebilecek derecede maddi kanıtlarla davalı tarafından savunmaların kanıtlanamadığı gözönüne alınmış” gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davalı kooperatifteki davalı gerçek kişiye ait … nolu bağımsız bölüm ile ilgili ortaklık hissesinin ve sıfatının (üyeliğinin) davacıya devir edildiğinin tespiti ve tesciline, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı-karşı davacı … vekili istinaf dilekçesinde; İlk derece Mahkemesi kararının HMK’nın 266. maddesine aykırı şekilde düzenlenmiş, denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu esas alınarak oluşturulduğunu, bilirkişiye kooperatif kayıt ve belgeleri üzerinde yerinde inceleme ve belge örnekleri alma yetkisi verilmesine karşın sadece dosya üzerinden bir inceleme yaptığını, kooperatif hukukunda uzman öğretim üyesi yeni bir bilirkişiden rapor alınmasına yönelik itiraz ve taleplerinin mahkemece dikkate alınmadığını, “hile”nin tevsiki için gereken delilleri celbedilmeden, tanıkları dinlenmeden bilirkişi raporu düzenlendiğini,
Asıl dava konusu olan noterde yapılan hisse devrinin şekli hukuk bakımından geçerli olduğunu ancak bu hisse devrinin davacı tarafın müvekkilini aldatması suretiyle hile ile gerçekleştiğini,
Müvekkilinin kooperatif hisse devrinin yapıldığı 2015 yılında kooperatife ait başka arsaların bulunduğu ve üyelerin arsa payları olduğu bilgisine sahip olmadığını, davacı-karşı davalının annesinin söylediği gerekçelere inanarak, davacı-karşı davalının site yönetiminde sıkıntı yaşamaması için tamamen iyiniyetli bir şekilde, 2013 yılında satmış olduğu taşınmaza ait üyelik hakkını noterde davacı-karşı davalıya devrettiğini,
Kooperatife ait başka arsaların bulunduğu hususunun kooperatifin eski yönetimi tarafından tüm üyelerden gizlenmesi ve yapılan birtakım usulsüzlükler sonucu yargıya intikal eden ihtilaflar nedeniyle, kooperatifin yeni yönetimi tarafından eski yönetim hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu ve Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/796 E. sayılı dosyası ile görevi kötüye kullanma suçundan dolayı ceza davası açıldığını, davacı-karşı davalı ve işlemleri vekaleten yapan davacının annesinin bu bilgiye sahip oldukları halde dürüstlük kuralına aykırı olarak bu bilgiyi kasten gizlediklerini,
Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/796 E. sayılı dosyasında delil yetersizliği sebebiyle sanıkların beraatlerine karar verilmiş ise de davalı kooperatifin yeni yönetiminin eski yönetimce yapılan usulsüzlükleri tevsik eden belgelere ulaştığını, yeniden yapılan şikayet üzerine, eski yönetim hakkında Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/2081 Sor. Nolu dosyası ile yeniden soruşturma başlatıldığını,
Karşı dava konusu “aldatma-hile”nin ispatı açısından, Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/2081 Sor. Nolu soruşturma dosyasının önemli olduğunu, zira kooperatif eski yönetiminin işbu usulsüz işlemleri nedeniyle müvekkili gibi başka üyeler de aldatılmış ve hisse devirleri gerçekleşmiş ise, bu durumun organize bir şekilde yapıldığının oraya çıkabileceğini, son celsede her iki davalı taraf vekilince Savcılık soruşturma dosyasının sonucunun beklenmesi taleplerinin mahkemece dikkate alınmadığını,
“Hile”ye yönelik tanıklarının dinlenmediğini,
Belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve asıl davanın reddine, karşı davalarının kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
I-Dava, kooperatif hisse devir sözleşmesine dayalı üyeliğin tespiti ve tescili; karşı dava ise; hile sebebiyle kooperatif hisse devir sözleşmesinin iptali ve üyeliğin tespiti istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmasına ve özellikle TMK’nın 1020. maddesine göre aleni nitelikteki tapu sicili kayıtlarının kooperatif ortaklarınca görülmesinin mümkün bulunmasına ve Kooperatifler Kanununun 24. maddesine göre ortakların bilanço ve gelir gider cetvellerini inceleme ve bilgi edinme haklarının bulunmasına, ceza davaları ve soruşturmasının somut uyuşmazlığı etkileyecek nitelikte olmadığının kabulünde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davalı-karşı davacı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
II-HMK’nın 355. maddesi uyarınca yapılan incelemede;
İlk derece Mahkemesince, davacının davalı gerçek kişiye ait taşınmaz ile ilgili ortaklık hissesinin ve sıfatının (üyeliğin) davacıya devredildiğinin tespiti ve tesciline karar verilmiştir.
Üyeliğin devredilmiş olduğunun tespitine ilişkin kararın infazı aşamasında davalı kooperatifçe üyeliğin tescili yapılacak olup, mahkemece üyeliğin devredilmiş olduğunun tespitiyle yetinilmesi ve tescil isteminin reddi gerekirken, “tesciline” şeklinde davalı kooperatif yönetiminin yerine geçerek idari nitelikte tescile de karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu durumda Dairemizce, HMK’nın 355. ve 353/(1)-b.2. maddeleri uyarınca re’sen, İlk derece Mahkemesi kararını düzelterek, yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-Yukarıda (I) nolu bentte açıklanan nedenlerle; HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davalı-karşı davacı … vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
II-Yukarıda (II) nolu bentte açıklanan nedenlerle; HMK’nın 355 ve 353/(1)-b.2. maddeleri uyarınca re’sen, Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06.11.2018 tarih ve 2017/330 E., 2018/704 K. sayılı kararını DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
Buna göre;
“1-Davanın kısmen kabulü ile davalı kooperatifteki davalı gerçek kişiye ait … nolu bağımsız bölüm ile ilgili ortaklık hissesinin ve sıfatının (üyeliğinin) davacıya devir edildiğinin tespitine, davacının tescil isteminin reddine,
Bu karar nedeniyle alınması gerekli 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca nispi harca tabi olup 3.000,00 TL müddeabbih üzerinden hesaplanan 204,93TL harçtan peşin alınan 31,40 TL ‘nin mahsubu ile 173,53 TL eksik harcın davalı kooperatif ile davalı-karşı davacıdan alınarak Hazine’ye gelir yazılmasına,
Davacı tarafından yapılan 1.673,50 TL yargılama gideri ile 62,80 TL harç masrafının davalı kooperatif ile davalı-karşı davacıdan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalı kooperatif ile davalı-karşı davacıdan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Karşı davanın Reddine,
Bu karar nedeniyle alınması gerekli 35,90 TL harçtan peşin alınan 51,30TL’nin mahsubu ile 15,40 TL ‘nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı karşı davacı … ‘e iadesine ,
Karşı davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davacı-karşı davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacı …’den alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine ,
Davacı-karşı davalının yaptığı yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına ,
Sarf edilmeyen avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine, “
III-Harçlar Kanunu uyarınca asıl ve karşı dava için alınması gereken (179,90×2=)359,80 TL. istinaf karar harcından peşin alınan (44,40×2=)88,80 TL’nin mahsubuyla kalan 271,00 TL.’nin davalı-karşı davacı …’den alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
IV-Davalı-karşı davacı … tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
V-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
17.05.2023 tarihinde, HMK’nın 361/(1). maddesi uyarınca, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 17/05/2023

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza