Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/368 E. 2022/897 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/368 – 2022/897
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)
ESAS NO : 2019/368
KARAR NO : 2022/897

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 03/12/2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2016/518E., 2018/778K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
Davacı vekili müvekkili ile davalı arasında iki adet “Özel Güvenlik Elemanı Hizmet İşi” sözleşmesi bağıtlandığını, çeşitli pozisyonlardaki elemanların ücretlerinin asgari ücretin belli bir yüzdesi üzerinden belirlendiğini ve asgari ücrette meydana gelen artıştan kaynaklı olarak fiyat farkı ödeneceğinin hükme bağlandığını ancak davalının gerek sözleşme ve gerek 5510 sayılı Yasa ile 01.01.2003 tarihinde yürürlüğe giren Hizmet Alımı Fiyat Farkına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı’nın 8’inci maddesi ve diğer alt düzenlemelere aykırı olarak yaptığı hesaplama ile yalnız asgari ücrete yapılan artışı dahil ettiğini; oysa yapılması gereken hesaplamanın yeni asgari ücretin dikkate alınması suretiyle olduğunu ileri sürerek davalının eksik ödemiş olduğu ve taraflarınca hesaplanamayan, fakat bilirkişilerce yapılacak hesaplamalar neticesinde ortaya çıkacak olan miktarda arttırılmak üzere şimdilik 1.000,-TL’nin eksik ödemenin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek banka mevduat faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davacı daha sonra ıslah yolu ile dava değerini 77.283,51 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili sözleşmelerdeki fiyat farkına ilişkin 14.1 maddesinde yüklenicinin gerek sözleşme süresi gerekse uzatılan süre içinde, sözleşmenin tamamen ifasına kadar, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerde artışa gidilmesi veya ihdas gibi nedenlerle fiyat farkı verilmesi talebinde bulunamayacağı, 14.2 maddesinde de bu sözleşme kapsamında yapılan işler için fiyat farkı hesaplanacağı hususlarının düzenlendiğini, davacının hak edişlerinin mevzuata uygun olarak ödendiğini ve fark alacağı bulunmadığı, davacı yorumunun hatalı olduğunu; davacının hak edişleri çekince koymadığını ve ödemeleri de itirazsız kabul ettiğini; öte yandan dava değerinin belirlenebilir olmasına rağmen belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince “…taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 7. maddesinde açıkça Koruma Güvenlik Görevlisi, Güvenlik Şefleri ve Güvenlik Görevlisi ayrımı yapılarak çalışacak personele, sırasıyla asgari ücretin %120-100-60 fazlasının ödeneceğinin düzenlendiği, davacının bu oranlar üzerinden işçi çalıştırmayı taahhüt ederek sözleşmeyi imzaladığı, asgari ücretin değişmesi halinde de bu madde gereğince sadece asgari ücret artışının değil, artan asgari ücretin %120-100 ve 60 fazlasının işçilere ödenmesi gerektiği, hesaplamanın buna göre yapılması, aksi uygulamanın sözleşmeye aykırılık oluşturacağı, (bkz benzer konuda Ankara 23. BAM’ın 2017/844 esas ve 2018/319 karar sayılı, 09.03.2018 tarihli ilamı)bu husus nazara alınarak denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyeti raporunda da açıklandığı üzere; ödenmesi gereken fark miktar (2012 yılı 2. Dönem fiyat farkı toplamının 45.578,10 TL, 2013 yılı 1. Dönem fiyat farkı toplamının 18.668,27 TL ve 2013 yılı 2. Dönem fiyat farkı toplamının 13.037,14 TL olmak üzere) toplam 77.283,51-TL…” olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 77.283,51 TL’nin eksik ödemenin yapıldığı tarihten itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde:
– 2012/43649 ihale kayıt numaralı hizmet alım işine ilişkin sözleşmenin yürürlük tarihinin 15.05.2012-31.07.2012 tarihleri arası; 2012/47454 ihale kayıt numaralı hizmet alım işine ilişkin sözleşmenin yürürlük tarihinin 01.08.2012-31.12.2013 tarihleri arası olduğunu,
– Dava konusu sözleşmelere uygulanması gereken fiyat farkı kararnamesinin 24980/3 sayılı ve 31.12.2002 tarihli mükerrer resmi gazetede yayımlanan “4734 Sayılı Kamu İhale Kanununa Göre İhalesi Yapılacak Olan Hizmet Alımlarına İlişkin Fiyat Farkı Hesabında Uygulanacak Esaslar” başlıklı kararname olduğunu, bu kararnamenin Yürürlük başlıklı 12’nci maddesine göre bu esasların yayımı tarihinden itibaren 90’ıncı günde yürürlüğe gireceğini, Geçiş Hükümleri başlıklı Geçici 1’inci maddede ise ilan veya duyurusu bu Esasların yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış olan ihalelerde fiyat farkının “4734 sayılı Kamu İhale Kanununa göre ihalesi yapılacak olan Hizmet Alımlarına İlişkin Fiyat Farkı Hesabında Uygulanacak Esaslar”a göre yapılacağı hususunun düzenlendiğini; bu nedenle, dava konusu hizmet alımı işinin ihalelerinin ilan ve duyurusu en son tarihli Esasların yürürlük tarihinden önce yapıldığından eski tarihli (31.12.2002) Esasların uygulanmasının gerektiğini,
– Buna göre uygulanması gereken Esasların “Asgari ücret ve diğer işçilik maliyetlerine ilişkin değişiklikten kaynaklanan fark” başlıklı 8’inci maddesinde sözleşme bedelinin asgari ücretin belli bir yüzde fazlası şeklinde belirlendiği durumlar için ayrı bir hüküm yer almadığını, asgari ücretin artması halinde her durumda yeni ve eski asgari ücret arasındaki farkın ödenmesi gerektiğinin belirtildiğini, ilk derece mahkemesinin aksine yorumunun hukuka aykırı olduğunu, oysa sonraki tarihli olup 31.08.2013 tarih ve 28751 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “4734 Sayılı Kamu İhale Kanununa Göre İhale Edilen Hizmet Alımlarında Uygulanacak Fiyat Farkına İlişkin Esaslar”ın “İşçilik maliyetlerindeki değişiklik” başlıklı 6’ncı maddesinde asgari ücrette gerçekleşen oran farkının fiyat farkına yansıtılacağı hususunun açıkça düzenlendiğini,
– Yine uygulanması gereken Kamu İhale Genel Tebliği’nin dava konusu sözleşmeler imzalandığı tarihte yürürlükte olan “Personel ücretleri ile ilgili fiyat farkı hesabı” başlıklı 83’üncü maddesine göre fiyat farkı esaslarının sadece 8’inci maddesinin uygulanacağı hizmet alımı ihalelerinde, ihale tarihi itibarıyla geçerli brut asgari ücretin artması halinde anılan madde gereği asgari ücretteki artış miktarı kadar fiyat farkının hesaplanacağını; asgari ücretin üzerinde bir ödeme öngörülen personelin çalıştırıldığı işlerde Fiyat Farkı Esaslarının sadece 8’inci maddesi uygulandığında asgari ücretteki değişiklik sonrasında yüklenicinin bu personelin ücretini asgari ücretteki artış miktarı kadar, Esasların tümü uygulanarak işçiliğin a2 olarak belirlendiği hallerde ise asgari ücretteki artış oranı kadar artırabileceğinden ücret bordrosunun da buna göre düzenleneceğini,
Söz konusu maddenin son halinin yine değişiklik içerdiğini ve yeni halinde asgari ücretin yüzde (%) fazlası olarak belirlenen ücretler için açıkça düzenleme getirildiğini; ne var ki, yukarıda Fiyat Farkı Esasları için yaptığı açıklamalara benzer şekilde bu maddenin de değişiklikten önceki halinin eldeki dava bakımından uygulama bulacağını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesine dayalı olarak eksik ödenen hizmet bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin eki olarak kabul edilen Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 42’nci maddesinde geçici hakedişlere ve eksik ödemelere itirazın ne şekilde yapılacağı belirtilmiş, bu usule uygun biçimde itiraz edilmediği takdirde geçici hakedişlerin kabul edilmiş sayılacağı hususu düzenlenmiştir. HMK’nın 193/1. maddesi uyarınca, söz konusu düzenleme, taraflar arasındaki delil sözleşmesi niteliğindedir.
Somut olayda hak ediş faturalarının davacı tarafından düzenlendiği, davalının ilgili birimi tarafından kontrolü yapıldıktan sonra ödendiği hususları uyuşmazlık dışıdır.
Buna göre ilk derece mahkemesince, davalının, davacı tarafça düzenlenen faturalara uygun olarak ödeme yaptığı, davacının dava konusu edilen hak edişlere ve ödemelere Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 42. maddesinde gösterilen usul ve şekilde itirazının bulunmadığı, davacının hatalı olarak hesaplandığını iddia ettiği hak edişleri ve ödemeleri olduğu gibi kabul etmiş sayılması gerektiği belirtilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 04.07.2018 gün ve 2016/8637 E., 2018/3943 K ve 17.10.2018 gün ve 2018/962-4760 E.K sayılı kararları da aynı yöndedir.)
Hemen bu noktada somut uyuşmazlık bakımından aynı Dairenin 10.12.2020 gün ve 2019/2705 E, 2020/4186 K sayılı kararında serdettiği “Asgari ücret kanunla belirlenmiş olup belirlenen asgari ücret kadar ödeme yapılması kamu düzeni ile ilgilidir. Sözleşmelerde bu ücretin altında ücret ödemesi yapılması kararlaştırılamaz. Taraflar sözleşmelerinde asgari ücret üzerinde ödeme yapılacağı da serbestçe kararlaştırabilirler…kamu düzenine ilişkin olan asgari ücret tesbiti ve ödenmesinde ihtirazi kayıt konulmasını aramak asgari ücretin bu niteliğine uygun düşmez.” gerekçesi konusunda bir açıklama getirilmelidir. Yargıtay’ın bu görüşünün işveren nezdinde hizmet sözleşmesi ile çalışan işçilerin ücret alacakları yönünden geçerli ilke olduğu, oysa somut olayda alt işveren ve üst işveren arasındaki hizmet alım sözleşmeleri ile düzenlenen hukuki ilişkide, üst işverenin alt işverene ödediği tutarın teknik anlamda “asgari ücret” olmadığı; asgari ücret tutarı baz alınarak işçilerin niteliklerine ve sayılarına göre hesaplanan tutarın da dahil olduğu sözleşme bedeli olduğu, bir diğer ifade ile asgari ücretin taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi ve ekindeki şartnamelerde sözleşme bedelinin nasıl hesaplanacağı noktasında bir ölçüt olarak benimsendiği ve asgari ücretteki artışların bu bedele ne şekilde yansıtılacağının düzenlendiği; taraflar arasındaki uyuşmazlığın, imzaladıkları hizmet alım sözleşmesi ve eki sayılan şartname hükümlerine göre çözümleneceğinin tabii olduğu kabul edilmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,b,2 gereğince, Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/518E., 2018/778K. sayılı dava dosyasında verdiği 03/12/2018 tarihli KARARINI DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE.
Buna göre:
“1) Davanın reddine,
2) Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL. harçtan peşin alınan 29,20 TL.’nin mahsubu ile kalan 51,50 TL.’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3) Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 10.846,86 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
4) Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5) Davalı tarafça yapılan 175,73 TL., 98,10 TL. istinaf yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 273,83 TL. yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6) Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak iadesine, “
II-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine.
III-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
26/05/2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 362/1- a gereğince miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,-) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 27/05/2022

Başkan Üye Üye Katip