Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/2780 E. 2022/1789 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)

ESAS NO : 2019/2780
KARAR NO : 2022/1789

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 05.04.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2017/95E., 2019/253K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, davacının davalı kooperatife 14/12/1992 tarihinde üye olduğunu defalarca davalı hesabına aidat ödemesi yaptığını buna karşılık genel kurulların 2000 yılından sonra düzenli bir şekilde yapılmadığını, birçok üyenin üyelik haklarının yasal olmayan bir şekilde ortadan kaldırılmaya çalışıldığını ve yönetimin kendilerine yakın üyelerle kooperatif arsası üzerine inşaat yapmaya başladığını ileri sürerek, davacının davalı kooperatifin üyesi olduğunun tespitine ve ödenmemiş aidat borçlarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı temsilcileri, kooperatif inşaatlarının yaklaşık 10 sene önce bitirilerek tapularının üyelerine verildiğini, davacının 2015 yılına ait mizanda üye olarak görülmekle birlikte önceki yönetim kurulu tarafından aidat borcundan dolayı ihraç edilmiş olmasına rağmen o zamana kadar ödediği aidatın iade edilmemiş olması nedeniyle 2015 yılına ait mizan kayıtlarında yer aldığını, davacının geriye dönük 15 yıllık dönemde hiç aidat ödemediğini, iddiaların haksız olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “Dava, davacının kooperatife üye olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Davalı kooperatifin ana sözleşmesi getirtilerek kayıtları üzerinde inceleme yapılmıştır.
Davacı tarafça delil olarak sunulan ortaklık belgesinin 14/12/1992 tarihinde düzenlendiği, görülmüştür.
Davalı kooperatif hesabına yatırılan 1997,1998,1999 yıllarına ait aidat ödemesi açıklamalı dekontlar sunulmuştur. Ayrıca davalı kooperatif tarafından 12/02/1999 tarihinde davacıya gönderilen yazıda toplu konut kredisi için başvuruda bulunulduğu belirtilmiştir.
Davacı tarafından emsal karar olarak gösterilen Ankara 1. ATM’nin 2014/1015 esas sayılı dosyasında davacı …’in dosyamız davalısı kooperatife karşı açtığı 22/07/2012 tarihli ortaklıktan çıkarılma kararını iptali konulu davada davacının kooperatife 15/09/1989 tarihinde üye olduğu ihraç kararının usulüne uygun alınmadığı iddiasıyla açılan davada mahkemece davacının 15/03/1989 tarihi ile 08/09/1989 tarihine kadar yaptığı ödemelerden sonra herhangi bir ödemesi bulunmadığı davalı kooperatif tarafından davacıya 03/05/2012 tarihinde ve devamını izleyen 12/06/2012 tarihinde gönderilen ihtarnamelerden sonra 13/07/2012 tarihi itibariyle yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarıldığı gerekçesiyle davanın reddine dair karar Yargıtay tarafından ihraç kararının TBK 120/2 maddesi uyarınca tartışması gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir.
Dava konusu kooperatif adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydı getirtilmiş, ferdileşmeye geçildiği ve üyelere taşınmaz tahsis edildiği görülmüştür.
Kooperatif kayıtları üzerinde inceleme yapmak üzere görevlendirilen bilirkişi tarafından sunulan 25/07/2018 tarihli bilirkişi raporunda, davalı kooperatif tarafından düzenlenen ortaklık formuna göre davacının 30/12/1992 günlü kararı ile ortak olduğu ve davacının toplu konut kredisinden faydalanmak için 26/02/1999 tarihinde beyanname ve taahhütname verdiği belirtilmiştir. Davacının 20/02/1997 ile son olarak 18/04/2000 tarihi arasında toplam 1.655,00 TL ödeme yaptığı buna karşılık kooperatif muavin defterinde ödemelerin bir kısmının yer almadığı gösterilmiştir. Hazirun cetvellerinde davacının isminin 28/11/1999 tarihinde yapılan genel kurul tutanağında yer aldığı, daha sonra düzenlenen genel kurullarda ise davacı isminin bulunmadığı belirtilmiştir. Bilirkişi yaptığı değerlendirmede 25/06/2000 günü ve sonrasında yapılan genel kurul toplantılarına ilişkin hazirun cetvellerinde davacı ismine yer verilmediği ve bu nedenle çağrılmadığının düşünüldüğünü, davacının en son ödeme tarihinin Nisan 2000 yılına ait olduğunu, yaklaşık 17 yıllık sürede aidat ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini bu nedenle kooperatif ile üyeliğinden zımnen vazgeçmiş sayılacağını belirtmiştir.
Davacının davalı kooperatifin 30/12/1992 günlü kararı ile davalı kooperatifin üyesi olarak kabul edildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı tarafça davacının uzun süre kooperatif ile iletişime geçmemesi nedeniyle 2012 yılında ihraç işlemi yapıldığı belirtilmiş ise de 2015 yılı mizan kaydında davacının halen üye olarak kayıtlarda görülmesi dikkate alınarak ihraç kararının kooperatifçede uygulanmadığı anlaşılmış, davacı ile aynı dönem ortak olan ve uzun süre aidat ödememesi nedeniyle yine aynı dönemde ihraç edilen bir diğer üye tarafından açılan ihraç kararının iptaline ilişkin kesin hüküm de emsal alınarak davacı … hakkında usulüne uygun alınmış bir ihraç kararı bulunmadığı bu nedenle halen davalı kooperatifin üyesi olduğunun kabulü gerekmiş, bu kapsamda emsal bir üye tarafından ödenen aidat borcu ve gecikme zammının belirlenmesi için ek rapor alınmıştır. Alınan ek rapora göre, davacının ödemesi gereken 9.670,00 TL aidat borcu ile 36.772,31 TL işlemiş faiz borcu bulunduğu anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın kabulüne…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: 2015 yılı mizan kaydında davacının isminin olmasının davacının üye olarak kabul edildiği anlamına gelmediğini, mizanda üyeler ile üyelikten çıkarılan kimselerin isimleri bulunuyor olup burada kimin ne kadar ödeme yaptığı bilgisine yer verildiğini, bu haliyle üyeliğe karine olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, 2015 yılında kooperatif yönetimi değiştiğinden dolayı önceki yönetimin kooperatif uhdesinde bulunan ve kimin ne kadar para yatırdığını gösteren bilgileri sunmak amacıyla mizanda kooperatife yatırılan paralara ve kimler tarafından yatırıldığına ilişkin bilgilere yer verildiğini, mahkemece alınan bilirkişi raporunda dahi mahkemenin emsal kabul ettiği dava dosyası ile iş bu dava dosyasının konusunun aynı olmadığının belirtildiğini, usulüne uygun olmayan bir ihraç kararına karşı açılan iptal davasındaki kararın emsal kabul edilmesinin doğru olmadığını, davacının üyelikten çıkarılma kararına karşı bir iptal davası açmamışken mahkemenin davacının talebi dışında bir karar vermesinin taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğunu, davacının en son olarak 18.04.2000 tarihinde aidat ödediğini, aidat borcunun bulunup bulunmadığını takip etmediğini ve bu haliyle üyeliğinin sona erdiğini zımnen kabul ettiğini bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, kooperatif üyeliğinin tespiti istemine ilişkindir.
Dosyanın tetkikinde;
Davacının davalı kooperatif yönetim kurulunun 30.12.1992 günlü 202 sayılı kararı ile 3069 sıra ile kooperatife ortak olduğu, kooperatif muavin kayıtlarına göre davacı ödemeleri toplamının 1.115,00 TL olduğu, davacının en son 18.04.2000 tarihli makbuzla 2000 yılı Şubat, Mart, Nisan aylarına ait aidatları 225 TL olarak ödediği, Mayıs 2000 ayı ve sonrasına ilişkin aidatları ödemediği, 131 ortaklardan alacak hesabı, dolayısıyla kooperatifin davacıdan alacağı, davacının borcunun bulunmadığı, 431 ortaklara borçlar hesabına göre ise davacının yaptığı ödemeler toplamının 1.544,59 TL olduğu, 2016 yılı sonuna kadar bir ortağın yapması gereken ödeme miktarı toplamının 11.715,00 TL olduğu, bu miktara şerefiye bedellerinin dahil olmadığı, 28.11.1999 günü yapılan olağanüstü genel kurul toplantısına ilişkin hazirun cetvelinde 359. sırasında davacının isminin bulunduğu , davacının bizzat ya da temsilen toplantıya katılmadığı, bunun dışında, mevcut olup incelenen hazirun cetvellerinde davacı isminin yer almadığı, davacının da genel kurullara neden çağrılmadığını sorgulamadığı anlaşılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince, 2105 yılı mizan kaydında davacının halen üye olarak kayıtlarda görülmesi ve davacı hakkında usulüne uygun alınmış bir ihraç kararı olmadığı gerekçesiyle davanın kabülüne karar verilmiş ise de, Yargıtay’ın emsal içtihatlarında da belirtildiği üzere “….aidat yükümlülüğü bulunan bir kooperatifte ortağın uzun süre kooperatife uğramaması , aidat borcu bulunup bulunmadığını takip etmemesi halinde üyeliğin sona erdiğini, ortağın zımnen kabul etiğini, diğer anlatımla üyelik haklarından zımnen vazgeçtiğini benimsediğini, eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesini yansıttığını ve böyle bir davacının açtığı davanın TMK’nun 2. maddesinde öngörülen iyiniyet kuralına aykırı düştüğü ilke olarak kabul edilmelidir..”
Somut olayda da davacının 17 yıl gibi uzun bir süre kooperatifle iletişime geçmemiş, kooperatif genel kurullarına neden çağrılmadığını sorgulamamış, genel kurulların iptali için dava açmamış, bu süre içerisinde aidat ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemiş olması, 2015 yılı mizanın da kooperatife o güne kadar yapılan ödemelerin yansıtıldığı, davacının üye olarak kabul edildiği sonucuna varmak için davacının ödemesi gereken aidat borcunun belirlenip mizanda gösterilmesi gerektiği, bu açıdan üyeliğin zımnen devam ettirildiği sonucuna varılamayacağı, davanın TMK’nun 2. Maddesinde öngörülen iyiniyet kuralına aykırı olduğu gözetilerek davanın reddi gerekirken kabul edilmesi doğru olmamıştır.
Bu durumda Dairemizce, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararını düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,b,2 gereğince, Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/95E., 2019/253K. sayılı dava dosyasında verdiği 05.04.2019 tarihli KARARINI DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE.
Buna göre:
“1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL harçtan peşin olarak alınan 31,40-TL’nin düşümü ile kalan 49,30-TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 9.200,00-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,”
II-Peşin alınan istinaf karar harcının davalıya iadesine,
III-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
16.11.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 16.11.2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır