Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/2770 E. 2023/1077 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/2770 – 2023/1077
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2019/2770
KARAR NO : 2023/1077

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 30.09.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2019/71E., 2019/699K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ :

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkilinin Kamu İktisadi Teşekkülü olduğu ve ihtiyaç duyduğu sağlık hizmetini, davalı ile imzaladığı hizmet alım sözleşmesi ile sağladığını, müvekkiline ait… Hava Limanında çalışan davalının işçilerinden … için 02/03/2016 tarihinde 4.498,86 TL, Dr. … için 02/03/2016 tarihinde 3.655,18 TL, Dr. … için 02/03/2016 tarihinde 4.498,86 TL, Dr. …için 02/03/2016 tarihinde 4.498,86 TL kıdem tazminatı ödendiğini, ödenen işçi haklarından alt işveren olan davalının sorumlu olduğunu belirterek, toplam 17.151,76 TL ödemenin ödeme tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Davacı vekili alınan bilirkişi raporu sonrasında 29/08/2019 tarihli dilekçesi ile talebini 17.282,94 TL olarak ıslah etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “Toplanan delillere, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre işçi alacaklarından davalı alt taşeronun sorumlu olmasına, idare tarafından sözleşme feshedilmiş olsa dahi çıkartılan işçilerin davalının işçisi olmasına, işçilerin iş akdinin alt yüklenici tarafından sonlandırılması sonucu doğurmayacak olmasına göre;
Davacı tarafından taraflar arasında imzlanan hizmet alım sözleşmesi kapsamında, davalıya ait işçilerin iş akdinin sona erdirilmesi nedeniyle işçilere kıdem tazminatı ödediğini iddia etmiş, işçilerin iş akitlerinin sona erdirildiğine dair taraflar arasında uyuşmazlık olmadığından, iş akdinin kıdem tazminatsız olarak feshine ilişkin yasal durumlar olmadığı sürece işçilere kıdem tazminatı ödenmesi gerektiğinden, iş akdinin işveren tarafından sona erdirilmiş olması nedeniyle, işçilere ödenen kıdem tazminatı yasaya uygundur.
Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlık, kıdem tazminatının ve ıslah ile eklenen damga vergisinden TBK ve sözleşme hükümleri çerçevesinde, idare tarafından ödenen iç ilişki çerçevesinde kimin sorumlu olacağıdır. Her ne kadar davacı tarafından, kamunun taraf olduğu hizmet alım sözleşmelerinde kıdem tazminatından sorumluluğun 4857 Sayılı Yasanın 112. maddesi gereğince asıl işverende olduğu iddia edilmiş ise de, söz konusu düzenleme, işçiye karşı asıl işverenin sorumluluğuna ilişkin olup, müteselsil sorumlular arasındaki iç ilişkide sorumluluğun idareye ait olacağı sonucunu doğurmayacağından, iç ilişki açasından sorumlulukta taraflar arasındaki sözleşme ve sözleşmede hüküm bulunmaması halinde TBK’nun müteselsil sorumlulukta iç ilişkiye ilişkin hükümleri dikkate alınması gerektiğinden bu yöndeki itirazlar yerinde görülmemiştir.
Diğer bir durum ise davalı tarafından sözleşme idare tarafından feshediliğinden, işçilere ödenen kıdem tazminatının talep edilemeyeceğini iddia etmiş ise de, dava dışı işçiler davalının işçileri olup feshedilen sözleşme davacı ile davalı arasındaki hizmet alım sözleşmesi olduğudan, bu durum sözleşmede belirlenen sorumlulukları ortadan kaldırmaz, kıdem tazminatında işçinin çalışacağı değil, çalıştığı süre nazara alındığından, taraflar arasındaki sözleşme, sözleşme feshedilmiş olsa dahi kıdem tazminatının sorumluluğun belirlenmesinde esas alınır. Nitekim İdari Şartnamenin 15.4 maddesinde de ihalenin iptal edilmesi durumunda idareden hak talep edilemeyeceği açıkça düzenlemiştir. Bu nedenle davalının rapora itirazları çerçevesinde yaptığı bu itirazları da yerinde görülmemiştir.
Tüm bu değerlendirmeler ve tespitler çerevesinde, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 22. maddesi gereğince, taraflar arasında imzalanan Teknik Şartnamenin 5.16 maddesinde işçilerin tüm hak ve alacaklarından yüklenicinin sorumlu olduğu düzenlenmiş olup, sözleşmenin eki sayılın teknik şartname kapsamında davacı yapmış olduğu kıdem tazminatını ödeme tarihinden itibaren işleyecek olan faizi ile talep edebileceğinden davanın dava dilekçesi ve ıslah dilekçesi doğrultusunda kabulüne…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: sözleşmenin geçersizliğine ilişkin beyanlarının mahkemece dikkate alınmadığını, açılan ihalenin kanuna aykırı ve muvazaalı olduğunu, sözleşme ve teknik şartnamenin de muvazaalı olduğunu, 4734 Sayılı Kanun’un 4.maddesi gereği hizmet alımına konu edilecek hizmetler arasında sağlık hizmetinin yer almadığını, DHMİ’nin hizmetlerinin 399 Sayılı KHK’nin 3.maddesi uyarınca memurlar, sözleşmeli personel eliyle görülmesi gerektiğini, çalışan tüm işçilerin baştan itibaren DHMİ’nin işçileri sayılması gerektiğini, bu durumun Danıştay 13. Dairesi’nin 2010/2668 E., 2010/7363 K. sayılı ve 01.01.2010 tarihli bozma kararı ile Ankara 5. İdare Mahkemesi’nce 10.08.2009 tarihli ihalenin iptaline yönelik olarak verilen kararında açıkça ortaya konulduğunu, kararın hakkaniyete aykırı olduğunu bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, hizmet sözleşmeleri kapsamında dava dışı işçileri ödenen işçilik alacaklarının davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir,
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK m. 353/1,b,1 gereğince; Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/71E., 2019/699K. sayılı dava dosyasında verdiği 30.09.2019 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.180,59 TL’den peşin olarak yatırılan 300,- TL’nin düşümü ile kalan 880,59 TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine,
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
14.06.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 14.06.2023

Başkan Üye Üye Katip