Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/2761 E. 2023/163 K. 01.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2019/2761
KARAR NO : 2023/163

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 25.09.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/144E., 2019/688K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkilinin 2016/385792 ihale kayıt numaralı … işletmesi temizlik hizmeti alımı işi ihalesine katıldığını ve ihalenin tarafına verildiğini, söz konusu ihale öncesinde hizmetin başka şirketler aracılığıyla yürütüldüğünü, davalı tarafından, ihalenin kazanılması ile daha önceki şirketlerde davalı kuruma hizmet veren personellerin müvekkili şirket bünyesinde de çalışmasının istenildiğini, bu nedenle hizmetin daha önceki personeller ile verilmeye devam edildiğini, hizmet verilirken dava dışı … adlı personelin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde iş akdinin sonlandırıldığını, iş akdi sona eren personelin kıdem tazminatının davalı tarafından hesaplanarak müvekkilinin 11 nolu hak edişinden kesildiğini, yapılan kesintinin usul ve yasalara aykırı olduğunu, davalı ile imzalanan hizmet alım sözleşmesi ve eklerinde, çalışanların kıdem tazminatlarının müvekkili şirket tarafından ödeneceğine veya müvekkili şirketin hak edişinden kesileceğine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili şirketin hak edişinden yapılan kesintilerden şimdilik 5.000 TL’sinin kesintinin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, alacak talebini 23.149,10 TL’ye arttırmıştır.
Davalı vekili; müvekkili …’nun kamu tüzel kişiliğini haiz bir kuruluş olduğunu ve mal, hizmet alımı ve yapım faaliyetlerini Kamu İhale Kanununa göre sürdürdüğünü, bu kapsamda, 24/11/2016 tarihinde davacı ile müvekkili arasında …, Metro ve teleferik işletmesi temizlik hizmeti alımı sözleşmesi imzalandığını, davacı ile ihale sözleşmesinden kaynaklanan akdi bir ilişki olduğunu, çalışan işçilerin, alt işveren olan davacının işçisi olduklarını, müvekkilinin işçisi olmadığını, taraflar arasında iş mevzuatı açısından herhangi bir ilişki bulunmadığını, bu nedenle ihtilafın hizmet alım sözleşmesi ve ihale dokümanı çerçevesinde çözülmesi gerektiğini, ihale şartnameleri ve ihale sözleşmesinin davacıyı bağladığını, buna göre Teknik Şartnamenin 6. maddesi uyarınca 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında, çalıştırılacak işçilere ait her türlü kanuni işlemin yerine getirilmesinin yüklenici yükümlülüğünde olduğunu, sosyal güvenlik mevzuatı ile her türlü işçi ve işveren hakkındaki mevzuata göre işçi alınması, işçi haklarının ödenmesi, işten çıkarılması gibi konularda tüm sorumluluğun yükleniciye ait olduğunu, idarenin bu konularda sorumlu sayılmayacağını, davacının bu hükümleri bilerek ve isteyerek ihaleye katıldığını ve sözleşme imzaladığını, emeklilik nedeniyle işten ayrılan işçilere 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. maddesi uyarınca kıdem tazminatı ve alacakların müvekkili tarafından ödendiğini, söz konusu kanun hükümlerinin işçinin korunması amacına hizmet eden bir düzenleme olduğunu, bu nedenle asıl işveren ve alt işveren arasındaki sözleşme hükümlerini bertaraf edici ve dolayısıyla alt işverenin sorumluluğunu ortadan kaldırıcı bir etkiye sahip olmadığını, bu nedenle yapılan hak ediş kesintisinin yasal olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “Dava, taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi kapsamında davacı alt işveren altında çalıştırılan işçinin emeklilik nedeniyle ödenen kıdem tazminatına ilişkin davalı asıl işveren tarafından davacının hak edişinden yapılan kesintininin haksız olduğundan bahisle haksız olarak yapılan kesintinin iadesi istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalının yapmış olduğu kesintinin hukuka uygun olup olmadığı, kıdem tazminatı alacağından kimin sorumlu olduğu ile davacının iadesini talep edebileceği tazminat miktarının ne kadar olduğu noktasında toplanmaktadır.
Mahkememizce tarafların delilleri toplanmış, dava dışı işçiye ait hizmet döküm cetveli, taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi, idari ve teknik şartname, işçi …’a yapılan kıdem tazminatı ödemesi dosyaya kazandırılmış, tüm deliller toplandıktan sonra dosya bilirkişiye tevdii edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 13/07/2019 tarihli raporda; davacı ile davalı arasındaki 01/12/2016-30/09/2019 yürürlük süreli temizlik hizmet alımına dair sözleşmenin 24/11/2016 tarihinde imzalandığı, 11/09/2014 tarihinden sonra imzalanan sözleşmelerde 7166 sayılı kanunla İş Kanununun 112. maddesine eklenen fıkra gereğince kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşme ve eklerinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edebileceğine dair açık hükme yer verilmediğinden davalı … Genel Müdürlüğü tarafından 01/12/2017 tarihinde davacı şirketin 11 nolu istihkakından yaptığı 25.147,44 TL kesintinin davacıya iade edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, rapora karşı davalı vekili tarafından itiraz edilmiş ise de rapor denetime elverişli bulunduğundan mahkememizce başkaca bir araştırma yapılmasına gerek görülmemiş ve rapor hükme esas alınmıştır.
Toplanan delillere, tarafların iddia ve savunmalarına, karar vermeye elverişli bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre; 07/11/2016 tarihinde yapılan ihale neticesinde ihaleyi kazanan davacı ile davalı idare arasında 01/12/2016-30/09/2019 tarihleri arasında geçerli olmak üzere hizmet alım sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin 22. maddesinde, “Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve genel şartnamenin 6. bölümünde belirlenmiş olup yüklenici bunları aynen uygulamakla yükümlüdür.” düzenlemesi, sözleşme eki Teknik Şartnamenin 6. maddesinde ise, “…çalıştırılacak işçilere ait 4857 sayılı İş Kanununa göre her türlü kanuni işlemin yerine getirilmesi yüklenici yükümlülüğündedir… Sosyal Güvenlik Mevzuatı ile her türlü işçi ve işveren hakkındaki mevzuata göre işçi alınması, işçi haklarının ödenmesi, işçi çıkarılması ve sair konularda tüm sorumluluk yükleniciye ait olup idare bu konularda sorumlu sayılmayacaktır…” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre dış ilişkide 4857 Sayılı Kanunun 112. maddesine göre işçiye karşı müteselsil sorumlu olan davacı ve davalı şirketler iç ilişkide, sözleşme ile düzenlenmesi halinde yaptıkları ödemeyi sözleşme hükümlerine göre sorumlulara rücu edebilecekler, sözleşmede düzenleme olmaması halinde ise TBK’nun 167. vd maddelerine göre sorumlulara başvurabileceklerdir. Az yukarıda yer verilen sözleşme ve teknik şartnamenin uyuşmazlıkla bağlantılı maddelerinde alt işveren tarafından çalıştırılan işçilere yapılacak ödemelerden kimin sorumlu olacağı düzenlenmiş ise de, söz konusu maddelerde açıkça kıdem tazminatı ödemesinden kimin sorumlu olacağı belirtilmemiştir. Davalı vekili her ne kadar, sözleşme ve şartnamelerde işçi haklarının ödenmesinden yüklenicinin sorumlu olduğunun açık ve net olarak ifade edildiğini ileri sürmüş ise de, 7166 Sayılı Yasa ile 4857 Sayılı İş Kanunun 112. maddesine eklenen fıkra uyarınca, 4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere, 11/9/2014 tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında, kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde 11/9/2014 tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverenlere rücu edilmez. Buna göre somut uyuşmazlıkta, 07/11/2016 tarihinde yapılan ihale sonrasında taraflar arasında sözleşme imzalanmış olup, sözleşmede ve şartnamelerde açıkça ‘kıdem tazminatından’ alt işverenin sorumlu olacağı yahut alt işverene rücu edileceği belirtilmediğinden davacı alt işveren, emeklilik nedeniyle işten ayrılan dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatından sorumlu tutulamaz. Bir başka deyişle davacı şirket, işçiyi çalıştırdığı dönemle sınırlı olmak üzere kıdem tazminatından sorumlu olsa da yargılama sırasında yürürlüğe giren kanun düzenlemesi gereğince davacının, kendi dönemindeki kıdem tazminatı alacağından sorumluluğu kalmamıştır.
Dava dışı işçinin diğer alt işveren şirketlerdeki çalışmasına ilişkin olarak ise; 1475 sayılı İş Kanununun 14/3. maddesinde yer verilen “…ancak, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır…” düzenlemesi uyarınca son işveren davacı, dava dışı işçiyi çalıştırdığı dönemle sınırlı olmak üzere kıdem tazminatından sorumlu olacağından, işçinin davalı … Genel Müdürlüğü bünyesinde ve fakat farklı şirketlerdeki (davacı şirkette çalışmaya başladığı dönemden önceki tarihlerdeki) çalışması sebebiyle hak ettiği kıdem tazminatından da sorumlu olmayacağı kanaatine varılmış, 4857 sayılı kanuna 21/02/2019 tarihinde eklenen geçici 9. maddede alt işverene rücu edilerek takip ve tahsil edilmiş olan tutarların iade edilmeyeceği düzenlenmiş ise de, somut olayda davalı asıl işveren, tek taraflı iradesiyle davacının hak edişinden kesinti yaptığından, bunun davacı tarafından rıza ile yapılan ödeme olduğu kabul edilemeyeceği, tüm bu tespit ve değerlendirmeler ışığında davacının 11 nolu hak edişinden yapılan kesintinin iade edilmesi gerektiği kanaatine varılarak davanın kabulüne…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: ihtilafın hizmet alım sözleşmesi ve ihale dökümanı çerçevesinde çözülmesi gerektiğini, asıl işveren ve alt işveren arasındaki sorumluluğun sözleşmelere ve temel hukuk kurallarına göre belirlenmesi gerektiğini, 4857 Sayılı İş Kanunu madde 6, 7166 Sayılı Torba Yasa 11.md. Sözleşmenin 8. maddesi, Teknik Şartnamenin 6. maddesinin kıdem tazminatından davacının sorumlu olacağını düzenlediğini, işçi …’ın davacı şirketin işçisi olarak çalışıp emekli olduğunu, işçinin mağdur olmaması için kıdem tazminatı ve alacaklarının davalı idare tarafından ödendiğini, Yargıtay’ın emsal kararlarında da alt işverenlerin sorumlu olacağının belirtildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, hak edişten yapılan kesintinin yasal olduğunu, hükmedilen faizin yasal olması gerektiğini bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi kapsamında davacı alt işveren bünyesinde çalıştırılan işçiye emeklilik nedeniyle ödenen kıdem tazminatına ilişkin davalı asıl işveren tarafından davacının hak edişinden yapılan kesintinin haksız olduğundan bahisle iadesi istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK m. 353/1,b,1 gereğince; Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/144E., 2019/688K. sayılı dava dosyasında verdiği 25.09.2019 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.581,31-TL’den peşin olarak alınan 396,00-TL’nin düşümü ile kalan 1.185,31-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
01.02.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 02.02.2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır