Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/2750 E. 2022/961 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/2750 – 2022/961
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2019/2750
KARAR NO : 2022/961

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 09.07.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2017/879E., 2019/636K.
DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
İHBAR OLUNANLAR :

Davacılar vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacılar vekili; davacı …’nün 40 yaşında müşterek çocuk …’ya gebe kaldığını, gebelik takibi ve doğum yaptırma konusunda Konya’daki en iyi hastanelerden olan … Hastanesi’ne başvurduğunu, düzenli olarak gebelik takibini bu hastanede yaptırdığını, ancak …’nın 17/03/2013 tarihinde down sendromlu olarak dünyaya geldiğini, kontrolleri yapan Dr. …’ın davalı sigorta şirketince sigortalandığını, davacı annenin kontrollerini düzenli olarak yaptırdığını, ancak davacı anne, davalının sigortalısı doktor tarafından gebeliği boyunca defalarca muayene edilmiş olmasına rağmen, …’nın down sendromlu olup olmadığının tespit edilmesi ve tespiti halinde istenmeyen gebeliği sonlandırabilmek mümkünken bu imkandan yaralanamadığını, doktor tarafından aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, doktorun kusurlu olduğunu, davacı …’nın down sendromlu olması nedeniyle maddi ve manevi olarak zorlukla mücadele etmek zorunda kalacağını ileri sürerek, şimdilik … için 10.000,00-TL maddi tazminat, 50.000,00-TL manevi tazminat , anne … için 50.000,00-TL manevi tazminat, baba … için 50.000,00-TL manevi tazminat olmak üzere toplam 160.000,00-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkillerine verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; sigortalı hekimin kamu görevlisi olduğunu, kamu görevlisinin görevini ifası sırasındaki eylemlerine ilişkin tazminat davalarının ancak bağlı olduğu kamu kurumuna karşı açabileceğini, müvekkiline davanın yöneltilemeyeceğini, davanın zamanaşımı süreleri tüketildikten sonra açıldığını, davacının gebelik takibinde sigortalı hekim tarafından takip edildiği döneme ilişkin tüm testlerin eksiksiz yapıldığını, söz konusu testler ile down sendromu vb. anomalilerin %100 tespitinin mümkün olmadığını, yapılan üçlü tarama testinde down sendromlu olma riskinin yüksek olduğunun tespit edildiğini, konu ile ilgili hastaya bilgi verildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “…Mahkememizce yapılan yargılama sonunda, tarafların bildirmiş olduğu deliller toplandıktan sonra dosyanın üç kişilik bilirkişi heyetine tevdi edildiği, söz konusu bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan 21/03/2019 tarihli rapora göre, hastaya üçlü tarama testi sonucunun , down sendromu için yüksek riskli olduğunun anlatıldığı, hekimin hastayı bilgilendirdiği ve amniyosentez, kordosentez gibi tanı testlerinin yapılmasının gerektiği bilgisinin hastaya iletildiği, bu konuda gerekli konsültasyonları istediği poliklinik epikriz notlarında yer aldığını, prenatal tanının yapılması için hastaya gerekli tüm bilgilendirme ve yönlendirmelerin uygun olarak yapıldığı, hastanın tanı testini yaptırmadığı, müdahalede bulunan doktorların uygulamasının doğru olup yapılması gerekenlerin doktorlar tarafından yapıldığı, söz konusu doktorların ihmal, kötüniyet ve eksik tıbbi uygulamasının bulunmadığının rapor edildiği, söz konusu raporun usul ve yasaya uygun olarak hazırlanması, denetime elverişli olması nedeniyle mahkememizce kabul görmüş olup tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davacının davasının bilirkişi raporu doğrultusunda sigortalı doktorların kusurunun olmaması nedeniyle reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle: kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi heyetinin dava dışı doktorun davacı karı kocayı bilgilendirme yaptıklarını iddia ettikleri açıklamanın 19.11.2012 tarihli ultrasonografi belgesinin altında minik harflerle yazılı bir açıklama olduğunu, bu açıklamanın yazılı onam olmadığını ve ispat kabiliyetinde olmadığını, belgenin müvekkiline verilmediğini, her zaman düzenlenebilecek nitelikte olduğunu, müvekkili …’ye down sendromu riskinin belirlenmesinde kesin tanının “amniyosentez” ile konulabileceğinin söylenmediği ve hiçbir şekilde önerilmediğini, müvekkilinin ilkokul mezunu olduğunu 19.11.2012 tarihli belgenin altındaki açıklamayı anlayabilecek eğitim seviyesinde olmadığını, davalının sorumluluğu için sundukları uzman görüşünde de belirtildiği gibi hekimin kusurunun şart olmadığını, taraflar arasında vekillik ilişkisi kurulduğunun sabit olduğunu, bu kapsamda geçerli bilgilendirme yapıldığının ispat yükünün davalıda olduğunu, Yargıtay’ın bu konuda çok sayıda emsal ilamı olduğunu, müvekkiline Dr. … tarafından amniyosentez önerildiğinin ispat edilemediğini bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, Tıbbi Kötü Uygulamaya ilişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacılar vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK m. 353/1,b,1 gereğince; Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/879E., 2019/636K. sayılı dava dosyasında verdiği 09.07.2019 tarihli kararına yönelik davacılar vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL’den peşin olarak alınan 44,40TL’nin düşümü ile kalan 36,30TL’nin davacılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
08.06.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 08.06.2022

Başkan Üye Üye Katip