Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/2699 E. 2021/665 K. 21.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 18.07.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : …..
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 13.05.2011 tarihinde “İşveren Sorumluluk Sigorta Poliçesi” imzalandığını, müvekkilinin yüklendiği tesis yapım işi sırasında davadışı işçisinin elektrik çarpması sonucu yaralandığını ve %100 iş kaybına uğrayarak bakıma muhtaç hale geldiğini, SGK tarafından davadışı işçiye maaş bağlanıp geçici işgöremezlik ödeneği ile tedavi giderlerinin ödendiğini, ayrıca işçinin eşi ve çocukları tarafından müvekkili ile davadışı işverene maddi ve manevi tazminat davası açıldığını, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nce diğer istinaf talepleri reddedilerek, mahkeme kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilmesine ve yeniden hüküm kurulmasına karar verildiğini, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, kararın icraya konulması üzerine müvekkili ile diğer sorumlu şirketin ödeme yaptığını, müvekkili tarafından yapılan ödemenin sigorta poliçesi kapsamında kalması nedeniyle davalı şirkete başvurulmasına rağmen, herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 50.000,00-TL’nin davalıdan avans faizi ile tahsiline, belirsiz külli bakiyenin ise tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, kusur durumu ile tazminat miktarının bilirkişi aracılığıyla belirlenmesi gerektiğini, müvekkilinin dava açılışına sebep olmadığından temerrüdünün dava tarihinden başlaması gerektiğini ayrıca 5510 sayılı Kanun’un 21/4 maddesi uyarınca SGK’nun sorumlu olduğu tutarın tamamının müvekkilinden tazmininin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi’nce “…Tüm dosya kapsamı, dava, cevap, poliçe, hasar dosyası, iş mahkemesi ve icra dosyaları ile bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davacının, davalı sigorta şirketine sigortalı iş yerinde, sigortalı işçinin iş kazası sonucu yaralanması ve malul kalması nedeniyle iş mahkemesinde aleyhinde işçinin ve yakınlarının açtıkları maddi ve manevi tazminat davaları sonucu işverene düşen kusur oranında hükmedilen ve icraya konulmaları nedeniyle poliçe limiti üzerinde olan maddi ve manevi tazminatların davacı tarafında ödendiği ve poliçe limitinin ve buna isabet eden yargı giderleri, faizi ve vekalet ücretinden sorumlu olacağı ancak davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak eda istemini 50.000,00-TL ile sınırlı tutulduğu, bakiye kısmın ise belirsiz alacak davası niteliğinde olan bu davada belirlendiğinden bu yönden ayrıca tespit hükmü kurulmayarak davanın KABULÜNE…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Mahkemenin eda talebeni kabul ettiğini ancak belirsiz külli tespit talebini reddetmemesine rağmen hüküm altına almadığını, belirsiz alacak davasının HMK 107 uyarınca kabul edildiğini, belirsiz alacak davasının; ya eda amacıyla ya da tespit amacıyla açılabildiğinin hukuk sistemimizde mevcut olduğunu, 6100 sayılı HMK’nun 107/3 maddesi uyarınca kısmi eda külli tespit davasının da bir dava türü olarak hukuk sistemimize getirildiğini, anılan kanun maddesinin yürürlüğe girdiği dönemde aynı kanunun 109/2 maddesinin de yürürlükte bulunduğunu, bu durumda kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun bölünebilir olmasının yeterli olmayıp ayrıca talep konusu miktarın taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli olmaması gerektiğini, başka bir anlatımla talep konusunun belirsiz ve bölünebilir olduğu hallerde kısmi davanın açılabileceğini, 6100 sayılı HMK’nun 109/2 maddesinin 01.04.2015 tarihinde yürürlükten kaldırıldığını, böylece yeni bir hukuki niteliğe kavuşan kısmi davanın açılabilmesinde sadece talep konusunun bölünebilmesinin yeterli olduğunun görüldüğünü istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlık, taraflar arasında akdedilen işveren sorumluluk sigortası poliçesi nedeniyle davacının işçisinin tesis yapım işi sırasında elektrik çarpması sonucu yaralanmasından dolayı işçinin ailesi tarafından açılan dava sonucunda mahkeme kararı ile ödediği bedelin taraflar arasında akdedilen poliçe kapsamında kalıp kalmadığı ve davalı sigorta şirketinin sorumluluğu hususlarında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, işveren sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında iş kazası geçiren işçinin iş mahkemesinde açtığı davalar sonucu hükmedilen ve icra dosyalarına ödenen, maddi ve manevi tazminat bedellerinin sigorta poliçesi kapsamında davalı sigorta şirketinden rücuen tahsili istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına ve özellikle davacının istinafa konu talebinin ek eda davasının konusunu oluşturmasına, şayet ödediği fazla bir bedel varsa bunu ayrı bir dava ile talep edebileceğinin mümkün bulunmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…. sayılı dava dosyasında verdiği 18.07.2019 tarihli kararına yönelik davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 44,40-TL harcın düşümü ile kalan 14,90-TL harcın davacıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
21.04.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 21.04.2021

….