Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/2672 E. 2023/1846 K. 15.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2019/2672
KARAR NO : 2023/1846

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 10.07.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/518 E., 2019/514 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin ortağı olduğunu, kooperatif tarafından yapılan sitede bir adet müstakil konutunun bulunduğunu, müvekkili adına 25.03.2018 tarihinde kooperatif tarafından … Şubesi nezdinde hesap açtırıldığını ve bu hesaba yine kooperatif tarafından 13.12.2016 tarihinde 35.813,00-TL yatırıldığının öğrenildiğini, müvekkilinin kooperatife gönderdiği bir ihtarname ile bunun nedenini sorduğunu, kooperatifin ise cevabında 02.10.2016 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulda alınan karar doğrultusunda kooperatifin ticari arsasının 4.325,150,00-TL’ye satıldığının ve 11.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan karar uyarınca da satıştan elde edilen gelirden vergiler düşüldükten sonra dağıtılabilir tutar olan 3.433.523,00-TL’nin kooperatif üyelerinin banka hesapları olanlara banka hesaplarına yatırıldığını, olmayanlara adlarına açılan hesaba ödenmek suretiyle yatırıldığının bildirildiğini, TTK ile TBK’nun emredici hükümlerine ve iyi niyet esaslarına aykırı olarak taşınmazların satış kararlarının alındığını, genel kurul kararlarının ana sözleşmesinin 11. maddesine aykırı olduğunu, kooperatife üyeliği kesinleşmemiş kişilere ticari arsanın satımından doğan pay verildiğini, toplantıya vekaleten katılanların vekalet tutanaklarının hazirun cetveli ekinde yer almadığını, müvekkiline usulsüz çağrı yapılarak toplantıya katılmasının engellendiğini, Kooperatifler Kanunu’nun 39. maddesine aykırı olarak ticari arsanın satışından kaynaklanan kâr dağıtımından %10 yedek akçe ayrılmadığını beyan ederek …’nin 02.10.2016 ve 11.12.2016 tarihli olağanüstü genel kurul toplantılarında alınan kararların mutlak butlan nedeniyle hükümsüzlüğünün tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, çağrı mektuplarının davacının en son bilinen adresine tebliğ edildiğini, adres değişikliğini bildirmenin davacının sorumluluğunda bulunduğunu, davacı adres değişikliğini bildirdiği iddiasında ise bunu kanıtlaması gerektiğini, davacının eski bir ortak olduğunu, ortak kaydının kooperatif yönetim kurulu kararı ile gerçekleştiği düşünüldüğünde üyeliğin kesinleşmesinden neyin kastedildiğinin anlaşılamadığını, genel kurulun hükümet komiseri nezaretinde yapıldığını, vekaletname ile toplantıya katılanların vekaletnamelerinin olmadığı iddiasının mesnetsiz olduğunu, kanunda genel kurul kararlarının hangi hallerde mutlak butlan ile hükümsüz olduğunun düzenlendiğini, ancak somut olayda davacının iddialarının genel kurul kararlarına ilişkin hükümsüzlük koşullarını sağlamadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince “…Davacının ortak olduğu davalı kooperatifin 02/10/2016 tarihli ve 11/12/2016 tarihli genel kurullarında alınan kararların mutlak butlanla hükümsüz olduğu iddiasıyla bunun tespiti talebiyle derdest davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı kooperatifin ticaret sicil kayıtları, ticari defterleri, dava konusu genel kurul, çağrı evrakları, toplantı ve karar evrakları, bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde; davalı kooperatifin dava konusu toplantılara usulüne uygun çağrı yaptığı, toplantıya ana sözleşmede belirtilen koşullara sahip ve üye olarak kabul edilen şahısların katıldığı, toplantı ve karar nisaplarının kanun ve ana sözleşmeye uygun olarak sağlandığı, toplantıda alınan kararların kanun, ana sözleşme ve iyi niyet esaslarına aykırı bir yönünün bulunmadığı anlaşıldığından davacının subut bulmayan davasının reddine…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Vergilerin düşülmüş olmasının dağıtılabilir tutarın elde edildiği anlamına gelmediğini, gelirin anılan kısmı yedek akçeye ayrılmadığı için yapılan dağıtımın usulsüz olduğunu, bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde bu hususa dikkat çekilmiş ise de bilirkişi heyetinin bu hükmün zorunlu olmadığını belirterek mahkemenin rolüne büründüğünü ve açık kanun hükmünü kendince yorumladığını;
Davalı kooperatifin davaya konu olağanüstü genel kurullarına birçok üye vekaleten katılmış olmasına karşın hazirun cetveli ekinde vekalet tutanaklarına rastlanılmadığını, bu durumun alınan kararların ana sözleşmede belirlenen toplantı ve karar nisaplarına etkisinin tartışmasız olup usule aykırı şekilde vekaletname metni olmaksızın toplantıda bulunmanın, alınan kararları hükümsüz kıldığını;
Davalı davaya konu olağanüstü genel kurulların çağrılarını usulsüz şekillerde gerçekleştirdiği için müvekkilinin toplantılara katılamadığını, genel kurul kararları hakkındaki fikrini beyan edemediğini ve oy kullanamadığını, bu durumun kooperatifçe bilerek ve istenerek eski adrese yapılan tebligatın bir sonucu olduğunu, müvekkilinin davalı kooperatifte bulunan konutunun kullanılamaz halde olduğunu ve yaklaşık 10 yıldır müvekkilinin bu konutta oturmadığını, kooperatife yeni adresini bildirmesine rağmen bu adresin kayıtlara geçmediğini, tebligatın hasarlı ve halen boş olan konutuna yapıldığını, yine davalı kooperatifin ihtarname cevabında yer alan kaşesinde bulunan adresin de hatalı olduğunu, bu adresin müvekkiline son güncel adres olarak bildirilmesine rağmen tebligatın bila tebliğ döndüğünü;
Ortada açık bir usulsüzlük olmasına karşın bilirkişinin bu durumu tespit edemediğini ve eksik raporu sonucu verilen kararın haksızlığa yol açtığını beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

Dava, kooperatif genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına; gerekçeli, tarafların ve mahkemenin denetimine elverişli, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenmiş olmakla Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi rapor ve ek raporu uyarınca karar verilmiş bulunmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/518 E., 2019/514 K. sayılı dava dosyasında verdiği 10.07.2019 tarihli kararına yönelik davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 44,40-TL harcın düşümü ile kalan 225,45-TL harcın davacıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
15.11.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 17.11.2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır