Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/2617 E. 2023/1503 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2019/2617
KARAR NO : 2023/1503

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 18.09.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/458 E., 2019/932 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, davacıya ait … Termik Santrali’nde davalı ile hizmet alım sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşme çerçevesinde çalışan davalının işçisi …’ın iş kazası sonucu vefat ettiğini, hak sahipleri tarafından … Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi’nde dava açıldığını, bu dava sonunda takibe girişildiğini ve müvekkili tarafından hak sahiplerine toplamda 718.191,62-TL ödeme yapıldığını, sözleşmenin 22/10. maddesi uyarınca oluşan zararda sorumluluğun davalıya ait olduğunu beyan ederek 718.191,62-TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, rücuya ilişkin zamanaşımının 2-10 yıl olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını, şirketin 12.08.2007 tarihli hizmet alım sözleşmesi ile davacı iş yerinde çalışmaya başladığını, 08.06.2008 tarihinde kazanın meydana geldiğini, müteveffa işçi …’ın devam eden hizmet alım sözleşmeleri çerçevesinde davacı iş yerinde yaklaşık 10 yıl çalışması olduğunu, olayın oluşumunda davalı şirkete yüklenebilecek kusur olmadığını, … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2009/30 esas sayılı dosyasının kesinleşmediğini, davacının da kusurunun tespit edildiğini, iş kazası dosyasındaki kusur oranını kabul etmediklerini beyan ederek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İlk derece mahkemesince “…İtibar olunan bilirkişi hesaplamalarına göre alacağın icraya konulması üzerine ödenmesi gereken tutar, (257.591,62+371.591,97=) 629.183,34 TL olaması gerekirken davacı 718.191,62 TL ödeyerek fazla ödeme yapmıştır. Bu miktardan, davacı ile davalı birlikte ve müteselsil sorumlu olduklarından yargılama giderinden olan lehe vekalet ücreti de taraflara birlikte ait olan manevi tazminat için davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin, faiz ve masraflara mahsup edilen ilk ödeme tarihine kadar işlemiş faizi ile birlikte düşülmesi gerektiği, buna göre itibar olunan bilirkişi hesaplaması ile 613.185,33 TL, tarafların iç ilişkilerinde dava dışı üçüncü kişiye ilam nedeni ile ödenmesi gereken tazminat ve ferileri kapsamında kusurları oranında rücu edebilecekleri miktar olduğu anlaşılmıştır.
Davacı ile davalı arasındaki sözleşmede, sözleşmenin yukarıda aktarılan maddelerinin doğrudan davacıya izafe edilen kusur yönünden davacı sorumluluğunu ortadan kaldırdığı sonucuna varılamadığından (Y 23. H.D., 2017/767 E.-2017/3547 K.) davacının davalıya, davalının iç ilişkideki kusuru oranında rücu edebileceği düşünülerek, yapılan hesaplamada; kusur raporunda davacı …’ın %50, davalının %40 kusuru bulunduğu ve ilama müstenit tazminat hesabı raporunda bu kusur toplamına göre dava dışı üçüncü kişinin müterafik %10 kusuru düşülerek ilamdaki sonuca varıldığından davacının davasının kısmen kabulüne…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın hizmet alım ihaleleri kapsamında imzalanmış tip sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğini;
Yargıtay kararları göz önüne alındığında, davacı firma ile imzalanmış sözleşme ve eki teknik şartnamelerde yer alan hükümler uyarınca iç ilişkide davalı yüklenicinin sorumlu olacağının belirlendiğini;
Bursa 14. İcra Müdürlüğü’nün 2014/6011 E. sayılı dosyasına yapmış oldukları toplam ödeme miktarı 718.191,62-TL olmasına rağmen, bilirkişinin alacaklarını 272.526,81-TL olarak hesapladığını, mahkemenin de itirazlarını karşılar ek rapora gitmeden hüküm kurduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilen hizmet alım sözleşmesi kapsamında rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına; gerekçeli, tarafların ve mahkemenin denetimine elverişli, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenmiş olmakla Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu uyarınca karar verilmiş bulunmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/458 E., 2019/932 K. sayılı dava dosyasında verdiği 18.09.2019 tarihli kararına yönelik davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 44,40-TL harcın düşümü ile kalan 225,45-TL harcın davacıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
04.10.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 06.10.2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır