Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)
ESAS NO : 2019/2506
KARAR NO : 2023/1186
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 22.03.2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2005/222 E., 2018/222 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkilinin kooperatif aidat alacağının tahsili için başlatılan Ankara 2. İcra Müdürlüğü’nün 2004/3813 E. sayılı dosyası ile davalı hakkında yapılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve müvekkili lehine %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacıya borçlu olmadığını, sadece kooperatifin eski başkanının yakını olması sebebiyle haksız ihtar ve icra takibine muhatap olduğunu, tebliğ edilmeyen, müvekkilinin borçlarını gösterir liste adı altında sunulan belgenin gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafından daha önceleri düzenli olarak gönderilen 3 aylık hesap ekstrelerine göre müvekkilinin iddia edildiği gibi ödenmemiş borcu olmamasına rağmen borcun banka kayıtları ile sabit olduğunun iddia edilmesinin yersiz olduğunu, ayrıca kooperatifin müvekkiline çektiği ihtarlarda 359.888.831.030,00-TL birikmiş aidat olduğunu iddia ederken, aleyhine yaptığı icra takibinde ise 42.975.020.000,00-TL talep ettiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “…Tüm dosya kapsamı incelendiğinde, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan ve tarafların kabulünde olan 16.09.2014 tarihli alacaklı … ile borçlu … arasındaki ödeme anlaşmasıdır başlıklı yazılı belgede mahkememizde görülmekte olan iş bu davada alınan 22.05.2007 tarihli bilirkişi raporu ile belirlenen alacak gözetilerek davalının raporda belirtilen kooperatife olan 7.965,00 TL asıl borcu ile işlemiş faizin 5.000,00 TL kısmın ödeyeceği, 10.08.2004 tarihinden sonra yapılan ödemelerin tamamının aidata sayılacağı, eksik ödemem çıktığı taktirde faiziyle birlikte tamamlanacağı bilirkişi raporunda belirtilen işlemiş faizin bakiyesi ile asıl alacağa uygulanması gereken aylık faiz ve inkar tazminatı kooperatif yönetim kurulu tarafından 2015 yılında yapılacak genel kurula götürüleceği, genel kurul kararına göre işlem yapılacağı belirtildikten sonra belgenin son paragrafında “yukarıda belirtilen ödemeler 22 gün içerisinde yapıldığı takdirde taraflar birbirlerini bütün bir anlamda ibra ederler.” ibareleri yer almaktadır. Davacı vekilinin 05.04.2016 tarihli yazılı beyanı ile davalının anlaşmada belirtilen 22 günlük süre içerisinde anlaşma metninde yer alan ödemeleri yaptığı sabittir. Bu durumda anılan belge, metinde yer alan ödemeleri yapan davalı yönünden ibra niteliğindedir. Her ne kadar davacı yan genel kurul tarafından bu konuda yönetim kuruluna borç bakiyesinin ödenmiş sayılmasına ilişkin yetki verilmediğine, bu nedenle protokolün hükümsüz olduğunu iddia etmiş ise de kooperatif yönetim kurulu adına vekili sıfatı ile belgenin imzalandığı belge içeriğinde ödemelerin yapılması ile tarafların birbirlerini ibra edeceğinin açıkça düzenlenmiş olması karşısında davacı vekilinin yukarıda yer alan savunmasına itibar edilmemiştir. İbra borcu söndüren niteliğe sahip olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekecektir. Hal böyle olunca ibraname ile konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Müvekkili ile davalı temsilcisi arasında protokol imzalandığını, protokole göre 7.965.00-TL ana para borcu, 5.000,00-TL işlemiş faize mahsuben toplam 12.965.00-TL ödeme yapıldığını;
İlgili protokolün anlaşma bölümünün 4. maddesinde, söz konusu ödemelerden sonra “mahkemece tespit edilmiş olan işlemiş faizin bakiyesi ile asıl alacağa uygulanması gereken aylık faiz ve inkar tazminatı kooperatif yönetim kurulu tarafından 2015 yılında yapılacak Genel Kurula götürülecek, Genel Kurul kararına göre işlem yapılacaktır.” denildiğini, ancak 2015 tarihinde yönetim kurulunca gündeme alınan karar konusunda genel kurul tarafından yönetim kuruluna borç bakiyesinin ödenmiş sayılmasına ilişkin yetki verilmediğini, bu nedenle protokolün uygulanamadığını, hükümsüz kaldığını ve alacağın devam ettiğini, bu nedenle mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu;
Protokolün taraflarınca dosyaya sunulmasından sonra genel kurulda açık bir karar alınmadığından borç ödeme anlaşmasının genel kurulda kabul edilmemesi nedeniyle yeniden asıl alacak ve TBK’nun 120. maddesi uyarınca faiz hesaplaması yapılması gerektiği için yerel mahkeme kararını istinaf etme zorunluluğu doğduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan istinaf itirazları yerinde görülmediğinden bu hususlara yönelik istinaf sebeplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, kooperatif aidat ve gecikme faizi alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosyada bulunmamakla birlikte, bilirkişi raporundaki özetten; davanın dayanağı olan Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2004/3813 E. sayılı dosyası ile davacı tarafça, 9.662,80-TL asıl alacak, 33.312,21-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 42.975,02-TL’nin tahsili için davalı aleyhine icra takibine başlandığı, davalının yasal süresi içerisindeki itirazı üzerine icra takibinin durduğu anlaşılmıştır.
Dosyaya davacı vekili tarafından 05.04.2016 tarihli dilekçe ekinde sunulan ve taraf vekillerinin imzalarını taşıyan, “ALACAKLI …YAPI KOOPERATİFİ İLE BORÇLU … ARASINDAKİ ÖDEME ANLAŞMASIDIR” başlıklı, 16.09.2014 tarihli belgede;
“…Ankara Asliye 4. Ticaret Mahkemesindeki 2005/222 sayılı dosyasına sunulan 22.05.2007 TARİHLİ BİLİRKİŞİ KURULU RAPORUNA GÖRE:
… ‘nin 10.8.2004 tarihi itibariyle;
• 7.965,00 Lira asıl aidat borcu,
• 30.131,10 Lira faiz borcu olmak üzere toplam 38.096,10 Lira borcu olduğu,
• 2007 den bu yana aradan 7 yıl geçmiş olmasına rağmen netice almak mümkün olmamış. Temyiz müddeti de düşünüldüğünde davanın bu kadar daha süreceği tahmin edilmektedir.
Bu nedenle … ile aşağıdaki şartlar altında anlaşmaya varılmıştır.
1-… bilirkişi raporunda belirtilen kooperatife olan 7.965,00 Lira asıl borcu ödeyecektir.
2-Mahkeme kararında belirtilen 30.131,10 liralık işlemiş faizin 5.000,00 (BEŞBİN) Liralık kısmını da ödeyecektir.
3-10.08.2004 tarihinden sonra yapılan ödemelerin tamamı aidata sayılacak eksik ödeme çıktığı takdirde faizi ile birlikte tamamlayacaktır.
4-Bilirkişi raporunda belirtilen işlemiş faizin bakiyesi ile asıl alacağa uygulanması gereken aylık faiz ve inkar tazminatı kooperatif yönetim kurulu tarafından 2015 yılında yapılacak Genel Kurula götürülecek, Genel Kurul kararına göre işlem yapılacaktır.
5-Bu süre zarfında davaya devam edilecek, anlaşma ihtimali olduğu belirtilerek ileri tarihe gün alınacaktır.
6-Villanın tapusu kooperatif üzerinde kalacak, bu hususta Genel Kurul Kararı alınıp uygulandıktan sonra tapu devri yapılacaktır.
İş bu ödeme anlaşması 16.09.2014 tarihinde tarafımızdan imza altına alınmış olup yukarıda belirtilen ödemeler 22 gün içerisinde yapıldığı taktirde taraflar birbirlerini bütün bir anlamda ibra ederler.” şeklinde düzenleme yapıldığı görülmüştür.
Dosya kapsamından, davalının 16.09.2014 tarihinde, protokolde belirtilen 7.965,00-TL. asıl alacak ve 5.000,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.965-TL’yi ödemiş olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
İlk derece Mahkemesince, protokolün son paragrafındaki, “..yukarıda belirtilen ödemeler 22 gün içerisinde yapıldığı takdirde taraflar birbirlerini bütün bir anlamda ibra ederler.” hükmü uyarınca, belgenin ödemelerini yapan davalı yönünden ibra niteliğinde olduğu kabul edilerek ibraname ile konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Sözleşmenin yorumu yapılırken, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 18. maddeden yararlanılması gerekir. Bu maddeye göre, sözleşme şartlarının tayininde, iki tarafın gerek sehven gerek akitteki hakiki maksatlarını gizlemek için kullandıkları tabirlere ve isimlere bakılmayarak, onların hakikî ve müşterek maksatlarını aramak lâzımdır.
Yine, sözleşme bir bütündür. Sözleşmenin bireysel hüküm ve kısımları, bütünden ayrı olarak tek başlarına yorumlanamaz. Sözleşmenin bireysel kısımları, bütünü içinde ele alınarak yorumlanmalıdır. (Prof. Dr. Fikren Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 21. Baskı Ankara 2017 Sf: 491)
Taraflar arasındaki protokolün tüm hükümleri ile birlikte değerlendirilmesinden; tarafların, davalının bilirkişi raporunda belirtilen asıl alacak ile işlemiş faizin bir kısmını ödeyeceği, bakiye işlemiş faiz alacağı, asıl alacağa uygulanması gereken faiz oranı ve icra inkâr tazminatı yönünden genel kurulun kararına göre işlem yapılacağı, bu süre zarfında davaya devam edileceği hususlarında anlaştıkları görülmüştür. Protokolde belirtilen tutarların, belirtilen sürede ödenmesi halinde tarafların birbirini ibra edeceği hükmünün, davalının yaptığı ödeme tutarları yönünden ibra edileceği şeklinde kabulü gerekir. İlk derece Mahkemesinin yorum şeklinin kabulü halinde, protokolün, bakiye işlemiş faiz alacağı, faiz oranı ve icra inkâr tazminatının genel kurula götürüleceği ve genel kurul kararına göre işlem yapılacağına ilişkin 4. maddesi ile, bu süre zarfında davaya devam edileceği ve anlaşma ihtimali olduğu belirtilerek ileri tarihe gün alınacağına ilişkin 5. maddesine protokolde yer verilmesinin hiç bir anlamı kalmayacaktır.
Buna göre İlk derece Mahkemesince davanın, davalı tarafça ödenen kısmının konusuz kaldığının kabulüyle, davanın dayanağını oluşturan icra takibinde talep edilen tutarlar ve bilirkişi raporları değerlendirilerek, kalan kısım yönünden davaya devamla, bir hüküm kurulması gerekirken, davanın tamamının konusuz kaldığının kabulü doğru olmamıştır.
İtirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı davalardandır. Taraf vekillerince imzalanan 16.09.2014 tarihli ödeme anlaşmasında, asıl alacak ve işlemiş faiz tutarı yönünden belirleme yapan bilirkişi raporu doğrultusunda asıl alacak ve işlemiş faiz tutarları, davayı kabul yetkisi olan davalı vekilince kabul edilmiş, buna göre kısmi ödeme yapılmıştır. Ödenen kısım dışında kalan işlemiş faizin bakiyesi, faiz oranı ve icra inkâr tazminatı tutarları ile ilgili yapılacaklar, kooperatifin genel kurul kararına bırakılmış olup, bunlara ilişkin 4. ve 5. maddeler, davalıdan bağımsız olarak kooperatifin iç işleyişi ile ilgilidir. Genel kurulun ödenen tutarlar dışında kalan tutarlar yönünden takipten vazgeçmesi ya da vazgeçmemesine göre işlem yapılacağı anlaşılmakta olup, davacı kooperatif vekilince genel kurulca borç bakiyesinin ödenmiş sayılmasına ilişkin yönetim kuruluna yetki verilmemiş olduğu belirtilmiştir.
Bu durumda Dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararını düzelterek, davalı tarafça asıl alacak olarak üzerinde anlaşılan ve ödenen 7.965,00-TL’nin icra takibinde talep edilen 9.662,80 TL.’den mahsubu; ödenen 5.000,00-TL işlemiş faizin de icra takibinde talep edilen 33.312,21-TL’den mahsubu ile sonuçta 7.965,00-TL asıl alacak ve 5.000,00-TL işlemiş faiz tutarı yönünden davanın konusuz kaldığının kabulüyle, bu tutarlar yönünden davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bu kısmi ödemelerin icra müdürlüğünce infaz aşamasında nazara alınmasına, bakiye aidat asıl alacağı kalmadığından, bakiye işlemiş faiz alacağı olan (30.131,10-5.000,00=) 25.131,11-TL yönünden davanın kabulü ile davalının itirazının iptaline, 7.965,00-TL asıl alacak ve 30.131,10-TL işlemiş faizi toplamı olan 38.096,10-TL yönünden itirazında haksız olduğu anlaşılan davalı aleyhine İİK’nın 6352 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 67/2. maddesi uyarınca %40 icra inkâr tazminatına dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan hususlara ilişkin sair istinaf sebeplerinin reddine.
II-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/222 E., 2018/222 K. sayılı dava dosyasında verdiği 22.03.2018 tarihli KARARINI DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE.
Buna göre:
“1-Ankara 2. İcra Müdürlüğü’nün 2004/3813 E. sayılı dosyasında, takip ve dava konusu edilen 7.965,00-TL asıl alacak, 5.000,00-TL işlemiş faiz tutarı olmak üzere toplam 12.965,00-TL, dava tarihinden sonra davacıya ödendiğinden, bu tutarlar yönünden KONUSUZ KALAN DAVANIN ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, bu kısmi ödemelerin icra müdürlüğünce infaz aşamasında nazara alınmasına.
Bakiye işlemiş faiz alacağı 25.131,10-TL yönünden DAVANIN KABULÜ ile, davalının bu tutar yönünden İTİRAZININ İPTALİNE.
İİK’nun 67/2. maddesi uyarınca, 7.965,00-TL asıl alacak ve 30.131,10-TL işlemiş faizi toplamı 38.096,10-TL üzerinden %40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine.
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken, davanın konusuz kalan kısmı yönünden 269,80-TL maktu harç ile kabulüne karar verilen kısmı yönünden 1.716,71-TL nispi harç olmak üzere toplam 1.986,51-TL harçtan peşin alınan 365,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.621,21-TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına.
3-Yargılama sırasında davacı tarafça sarf edilen 700,00-TL bilirkişi ücreti ve 51,40-TL posta masrafı olmak üzere toplam 751,40-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine.
4-Kendini vekille temsil ettiren davacı lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine.
5-Karar kesinleştiğinde kararın tebliğ giderleri mahsup edildikten sonra bakiye gider avansının 6100 sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince davacının yatırılmasını istediği İBAN numarasını bildirmesi halinde iadesine,”
III-Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde iadesine.
IV-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
11.07.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 14.07.2023
Başkan … Üye … Üye … Katip …