Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/2470 E. 2023/263 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2019/2470
KARAR NO : 2023/263
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 20.06.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2016/1188E., 2019/573K.
DAVACI :… – …
VEKİLİ : Av. … -E tebligat
DAVALI : …
VEKİLİ :Av. … – E tebligat

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu ve çiftçilik faaliyeti ile iştigal ettiğini, ihtiyacı olan bazı malzemeleri kooperatiften karşıladığını, 2013 yılında müvekkilinin eşi … ile birlikte davalı kooperatife gittiklerini ve borçlarını öğrenmek istediklerini ve davalı kooperatif yetkilisi …’den 140.000,00 TL borçlarının olduğunu öğrendiğini, bu borca mahsuben banka yoluyla 65.000,00 TL yatırdığını ayrıca davalı yetkilisi …’e 30.000,00 TL ödediğini, bu ödeme karşılığında makbuz verilmediğini, aynı gün kalan borç için 45.000,00 TL yenileme kredisi başvurusunda bulunulduğunu, bir süre sonra …’e 10.000,00 TL daha ödeme yapıldığını, davalı kooperatif yöneticisinin hileli işlemler yaptığını ve kendisi adına senetler düzenlenerek kredi çekildiğini, bu senetlerdeki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek, … numaralı senetlere istinaden 23.214,97 TL’nin faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili kooperatifin davacıdan para tahsil etmesinin sebebinin imzalamış olduğu senet, sözleşme, tediye fişleri ve faturalar olduğunu, bu bakımdan sebepsiz zenginleşmeden bahsedilemeyeceğini, davacı tarafından borçlu olmadığı iddiasında bulunulması halinde istirdat davası açılacağını, kanunda öngörülen zamanaşımı süresinin geçtiğini, 1581 sayılı Kanun’un 12. maddesine göre kooperatiflerin kredi ile ilgili alacak senetleri, kağıtları ve her türlü taahhütname ve sözleşmelerin ortağın oturduğu veya kooperatifin bulunduğu köy veya mahalli ihtiyar heyetleri tarafından parasız olarak tasdik olunacağını, bu şekilde tasdik olunan senetlerin ve belgelerin İİK’nın 38. maddesinde belirtilen belge hükmünde olduğunu, senetlerin protestoya tabi olmayacağını, müracaat halinde tasdik muamelelerinin noterler tarafından yapılacağını, İİK’nın 38. maddesine göre mahkeme huzurunda yapılan sulhler, kabuller ve para borcu ikrarını havi resen tanzim edilen noter senetlerinin istinaf ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletlerin tamamen icrası hakkındaki hükümlere tabi olduğunu, bu maddedeki icra kefaletlerinin müteselsil kefalet hükmünde olduğunu, resmi bir senetteki yazı veya imzaya inkar eden tarafın bu iddiasını ancak evrakta resmiyet kazandıran kişiyi de taraf göstererek açacağı ayrı bir davada incelenip karara bağlanacağını, ispat yükünün davacıda olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “Dava, kooperatif ile üyesi arasında senet nedeniyle ödenen bedellerin sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde iadesi istemine ilişkindir.
Davacı vekilinin iddialarının sadece hile iddiasına dayanmadığı, aynı zamanda ödeme iddiasında da bulunarak istirdat davasına yönelik dava açtığı, bu nedenle de TBK’nın 39/1. Maddesi’nde belirtilen hak düşürücü sürenin işbu dava dosyasında uygulama olanağının bulunmadığı, TBK’nın 82. maddesi’nde düzenlenen zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, 2 yıllık zamanaşımı süresinin de ödeme tarihi ve işbu dava tarihi nazara alınarak geçmemiş olduğu kanaatine varılarak davalı vekilinin cevap dilekçesinde ileri sürdüğü zamanaşımı itirazının reddine dair 13/07/2018 tarihli celsede karar verilmiştir.
Davacı taraf delil olarak Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/14485 soruşturma sayılı dosyasına da dayanmıştır. Delil olarak dayanılan Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/14485 soruşturma sayılı dosyası yönünden yazılan müzekkereye verilen cevaba göre, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazılan müzekkerelere verilen cevaplara göre ve en son tarih itibarı ile dahi söz konusu 2014/14485 soruşturma sayılı dosyanın halen devam edip, Kayseri CBS’nin 2014/14485 soruşturma sayılı dosyasının uzun süredir derdest olması, herhangi bir kamu davasının açılmamış olması nedeniyle hazırlık soruşturmasının sonucunun beklenmesinin iş bu davadaki yargılamayı uzatacağı, mahkememizce tüm delillerin toplanması ile savcılık dosyasının akıbetinin iş bu dava dosyasını etkileyecek nitelikte olmaması, davacının iddia ettiği hususların mahkememizce de incelenip değerlendirildiği ve iş bu alacak davasında davacının iddiaları yönünden gerekli araştırmanın mahkememizce yapılmış olması nedeniyle HMK’nın 30. maddesindeki usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak iş bu dava dosyasının sürüncemede kalmaması için Kayseri CBS’nin 2014/14485 soruşturma sayılı dosyasının akıbetinin beklenilmesinden ve bekletici mesele yapılmasına dair ara karardan vazgeçilmesine dair 20/06/2019 tarihli celsede karar verilmiştir. Nitekim Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 23/11/2017 tarihli 2017/725 esas, 2017/1149 karar sayılı ilamına konu davalısının … olan benzer nitelikteki uyuşmazlıkta Cumhuriyet Savcılığı ceza soruşturmasının beklenmesine gerek bulunmadığına dair görüş bildirilmiştir.
Davacı ile davalı kooperatif arasında imzası ve içeriği inkar edilmeyen Tarım Kredi Kooperatifleri Kredi Genel sözleşmesinin düzenlenip imzalandığı, bu konuda taraflar arasında bir uyuşmazlığın olmadığı, bu sözleşmeye istinaden davacının davalı kooperatifin … nolu üyesi olduğu, sözleşmenin 19. maddesine göre ortak ve müteselsil kefiller, kooperatifle aralarında çıkacak her türlü anlaşmazlıklarda kooperatife ait defter, kayıt ve belgelerin yegane kesin delil olacağını ve bunlara hiçbir şekilde itiraz etmeyeceklerini kabul ve taahhüt ettiklerinin açıkça düzenlendiği, davacının iş bu sözleşmeyi imzalamış olması nedeniyle gerek davalı kooperatif, gerekse üyesi olan davacı yönünden tarafları hukuken bağlayıcı ve geçerli nitelikte bir sözleşme olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin açıkça dava konusu senetlerin üzerindeki yazı ve imzalara itiraz etmiş, mahkememizce adli tıp kurumu fizik ihtisas dairesi ve jandarma kriminal laboratuvarından ayrı ayrı imza itirazı konusunda konusunda raporlar aldırılmış, bu raporlarda bir kanaat bildirilememesi nedeniyle alanında uzman üçlü bilirkişi heyetinden 08702/2018 tarihli bilirkişi raporu aldırılmıştır. Bu bilirkişi raporu ile dava konusu senetlerdeki imzaların davacının eli ürünü olduğu açıkça kanaat olarak bildirilmiştir. Mahkememizce üçlü bilirkişi heyetinin düzenlediği son rapora objektif, denetime açık, yeterli, bilimsel olması nedeniyle itibar edilmiş ve dava konusu her iki senet altındaki imzanın davacının eli ürünü olduğu kanaatine varılmış ve davacı vekilinin imzaya itirazlarını kanıtlayamadığı anlaşılmış ve bu yöndeki itirazlara itibar edilmemiştir.
Davacının dava konusu ettiği iki senetten 23/12/2013 düzenleme tarihli, … numaralı, 17.714,97 TL bedelli kredi borç senedi yenileme genel ihtiyaç kredisi neticesinde düzenlenmiştir. Davacının senet altında imzası mevcuttur. Bu imzanın da davacıya ait olduğu bilirkişi raporu ile de tespit edilmiştir. Davacının krediyi önceki tarihli borçlarını ödeyememesi nedeniyle bu senedin düzenlendiği anlaşılmıştır. Yani bu senede ilişkin kullandırılan kredi yönünden davacının önceki tarihli bir borcu bulunduğu anlaşılmıştır. Zaten itibar edilen bilirkişi raporunda da bu hususta açıklamalar ve önceki tarihli senetlere ilişkin şema ayrıntılı olarak gösterilmiştir.
Diğer dava konusu 07/04/2014 düzenleme tarihli, … numaralı, 5.500,00 TL bedelli kredi borç senedi cari faizli genel ihtiyaç kredisinin davalı kooperatiften kullandığı belirtilmiştir. Buna ilişkin olarak da davacı tarafından ayrıca tediye fişi de imzalanmıştır. Kooperatif kayıtları üzerinde inceleme sonucu düzenlenen mali müşavir bilirkişi raporu ile de davacının krediyi kullandığı ve kredi bedeli kooperatiften aldığı tespit edilmiştir. Mahkememizce aldırılan 10/09/2018 tarihli bilirkişi raporu ile 06/02/2019 tarihli ek raporunun objektif, denetime açık, ayrıntılı, gerekçeli ve hüküm kurmaya elverişli olması nedeniyle itibar edilmiştir.
Dava konusu senetlerin vasfına göre davalı kooperatifin alacağını yazılı delil olarak kesin şekilde ispata yarayan belge vasfında olmaları, senetlerin vasfına göre … numaralı senet karşılığı yenileme, genel ihtiyaç ve … numaralı senet karşılığı cari faizli genel ihtiyaç kredisinin kullandırıldığının karine teşkil etmesi, bu kredilerin kullandırılmadığının yani karinenin aksinin ispat yükünün davacıda olması, dayanak belgelerin senet vasfında olması nedeniyle bu iddiaların yazılı delillerle ispatının gerekmesi davacının bu konudaki iddialarının ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Dosyadaki itibar edilen yazılı belgelerin aksi nitelikteki davacı vekilinin davacının borçlu gösterilmeye çalışıldığı ve hileye yönelik irade bozukluğuna dair iddialarına itibar edilmemiştir. HMK’nın 203/1-ç. maddesi uyarınca “Hukuki işlemlerde irade bozukluğu ile aşırı yararlanma iddiaları.” kapsamında tanık dinlenmiş ise de, davacının bildirdiği tanık beyanlarının itibar edilen dosyada mevcut yazılı belgeler ve bilirkişi raporunun aksini ispat edecek nitelikte ayrıntılı beyan içermemesi, davacı ile tanıklar arasındaki yakın akrabalık bağıda dikkate alınarak kesin nitelikte delil kuvvetine haiz olmadığı kanaatine varılarak tanık beyanlarına itibar edilmemiştir.
Dosya kapsamındaki taraflar arasındaki borç ve alacak ilişkisinin davalı kooperatifin taraflar açısından yegane ve kesin delil olarak kabul edilmiş olan kooperatifin kayıtlarında yer aldığı ve işlendiği, dayanak belgelerinin de tarafların imzasını içerdiği, davacının bu konudaki işlemler yönünden davalı kooperatif çalışanının hata, hile vs. davranışları bulunduğuna dair ve sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacağa ilişkin iddialarının da somut, yazılı, kesin ve yeterli delil ve belgelerle ispat edilemediği kanaatine varıldığından iş bu dava yönünden davacının davalı kooperatife haksız ve borçlu olmadığı halde ödemek zorunda kaldığı bir ödemesinin olmadığı, yaptığı ödemenin kooperatif kayıtlarına göre haklı bir ödeme olduğu, bu nedenle ödediği bedelin davalı kooperatiften dava konusu senetler nedeniyle iadesini talep edemeyeceği, bu konudaki iş bu talep ve davasının sübuta ermediği anlaşıldığından reddine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: davacı müvekkilinin davalı kooperatifin 2660 nolu üyesi olduğunu, davalı tarafından almadığı mallar için almış gibi senet düzenlendiğini, çekmediği halde yenileme kredisi çektiğini öğrendiğini, müvekkilinin bir borcu olmadığını, müvekkilinin 2013 yılında tüm aile üyelerinin borcunun 35.000,00-TL kaldığını, ödemelerin kooperatif çalışanı …’e elden nakit ödendiğini, sistemin arızalı olduğundan bahisle makbuz verilmediğini, 2014 yılında kooperatif çalışanı …’in hileli işlemleri nedeniyle adli ve idari soruşturma başlatıldığını, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/14485 hazırlık numaralı dosyasında soruşturmanın devam ettiğini, mahkemece hazırlık dosyasının bekletici mesele yapılarak çıkacak sonuca göre hareket edilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, üyesi olduğu davalı kooperatife fazla ödenen tutarın istirdatı istemine ilişkindir.
Davacının davalı kooperatifin ortağı olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında hukuki ilişki bulunduğundan taraflar sebepsiz zenginleşmeye dayalı talepte bulunamaz. Buna göre İlk derece Mahkemesinin davanın sebepsiz zenginleşmeye dayandığı yolundaki tavsifi doğru olmadığı gibi, davalının zamanaşımı def’inin, dava konusu talebin ortaklar ve ortaklık arasındaki para alacağına ilişkin taleplerin TBK’nın 147/5. maddesi uyarınca beş yıllık zaman aşımı süresine tâbi olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerekirken sebepsiz zenginleşmeye dayalı talep hakları için uygulama yeri bulunan TBK’nın 82. maddesi uyarınca reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki istinaf yoluna başvuranın sıfatı göz önünde bulundurularak bu hususa işaret etmekle yetinilmiştir.
Bu açıklamalara ve HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK m. 353/1,b,1 gereğince; Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1188E., 2019/573K. sayılı dava dosyasında verdiği 20.06.2019 tarihli kararına yönelik davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL’den peşin olarak alınan 44,40-TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
15.02.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 15.02.2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır