Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/2450 E. 2023/963 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)

ESAS NO : 2019/2450
KARAR NO : 2023/963

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 22.05.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2017/306E., 2019/525K.

DAVACI
VEKİLİ
DAVALI : …
VEKİLİ :

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkili şirketin davalı tarafından yapılan ihale kapsamında ihalenin üzerlerinde kalması üzerine …. Şti. ile birlikte ortak girişim olarak hizmet alım sözleşmesi imzaladıklarını, müvekkili şirketin 01.01.2010 tarihinde işe başlamasına müteakip çalışmaya başlayan dava dışı …’ün 22.05.2012 tarihinde emeklilik nedeni ile iş akdini feshetmiş olduğunu, feshin ardından dava dışı işçi tarafından müvekkili şirket ve davalı aleyhine Ankara 25. İcra Müdürlüğü’nün 2012/8553 esas sayılı dosyası ile kıdem tazminatı alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, yapılan itirazlar üzerine icra takibinin durduğunu, dava dışı işçi tarafından itirazın iptali istemi ile Ankara 2. İş Mahkemesi’nin 2012/1112 esas sayılı dosyasında dava açıldığını, İş Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde icra takip dosyasına vaki itirazın 15.423,0- TL üzerinden iptaline karar verildiğini, ayrıca iş mahkemesi dosyası ile birleşen yıllık izin alacağına ilişkin dava dosyası bakımından da istemin kabulüne karar verildiğini, verilen kararın icra takip dosyasına sunulması üzerine dava dışı işçinin hak kazanmış olduğu tazminatların tamamının müvekkili şirketin Kredi ve Yurtlar Kurumundaki hak edişlerinden kesilerek ödendiğini, dava dışı işçinin müvekkili şirket nezdinde, 01.01.2010-22.05.2012 tarihleri arasında çalıştığını, işçinin tüm işçilik alacaklarından müvekkili şirketin sorumlu olamayacağını, taşeron firmaların ihale konusu işin maliyetini hesaplarken kıdem tazminatını hesaplamaya dahil edememekte olduklarını, bu nedenle 11.09.2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanun ile işçilerin kıdem tazminatlarının ilgili kamu kurum ve kuruluşunun sorumlu olacağına ilişkin düzenleme getirilmiş olduğunu, bu nedenle dava dışı işçinin kıdem tazminatından davalının sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin sorumlu olacağı düşünülse bile sorumluluğun işçiyi çalıştırdığı süre ile sınırlı sorumluluk olacağını, kendi hizmet döneminin de yarısından yine davalının sorumlu bulunduğunu, müvekkilinin kendi payından fazla yapmış olduğu ödemeyi davalıdan rücuen tahsilini talep edebileceğini ileri sürerek, müvekkili şirket hak edişlerinden yapılan kesinti ile icra dosyasına ödenmiş bedellerin icra dosyasına ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 32.000,0- TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın husumet nedeni ile davanın reddi gerektiğini, dava dışı işçi ile müvekkili arasında imzalanmış bir hizmet sözleşmesinin bulunmadığını, müvekkilinin işçi statüsünde personel çalıştırmamakta olduğunu, konuya ilişkin yasal düzenlemeler uyarınca müvekkili idarenin işveren statüsünde bulunmayıp asıl işveren olarak kabul edilemeyeceğini, ayrıca müvekkili idarenin asıl işinin havaalanı işletmeciliği olup temizlik işlerinin asli işi mahiyetinde olmadığını, müvekkili idarenin ihale makamı olduğunu, bu nedenle işçilerin hak ve alacaklarından müvekkili idarenin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davacı yüklenici firma ile akdedilen sözleşme eki ihale dökümanında işçilerin İş Kanunu ve diğer mevzuat ile belirlenen tüm hak ve alacaklarından yüklenicinin sorumlu olacağı yönünde düzenleme bulunduğunu, davacı şirketin muhatabının işçiyi çalıştıran diğer şirketler olduğunu belirterek, haksız davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “…Dava, davacı tarafından mahkeme kararına istinaden ödenen işçilik ücretlerinin rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Taraf delilleri toplanmış, bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememizce rücu talebine dayanak hizmet sözleşmeleri ve ekleri ile ilgili dava ve icra takip dosyası dava dosyasına kazandırılmıştır.
Ankara 2. İş Mahkemesi’nin 05/11/2014 Tarih, 2012/1112 Esas, 2014/1209 Karar sayılı dava dosyasının yapılan incelemesine göre, asıl davanın davacı … tarafından davalılar …, …. Şti. İle …. Şti. aleyhine iş akdinin emeklilik nedeniyle sona ermesi nedeniyle kıdem tazminatı alacağının tahsili için başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali istemli olarak açıldığı, birleşen davanın yıllık izin ücretinin tahsili istemli olduğu, yapılan yargılama sonucunda asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 14/03/2016 Tarih, 2015/2326 Esas, 2016/7790 Sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verildiği görülmüştür.
Ankara 25.İcra Müdürlüğü’nün 2012/8553 Esas sayılı takip dosyasının yapılan incelenmesine göre, alacaklının …, borçluların …, …. Şti. İle …. Şti. olduğu, kıdem tazminatı alacağına dayalı olarak 15.423,00 TL asıl alacak, 195,22 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 15.618,22 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, icra takibine itiraz edilmesi üzerine Ankara 2. İş Mahkemesi’ne açılan itirazın iptali davasında verilenen kararın icra dosyasına ibraz edilerek takibe devam edildiği, davalı borçlu …. Şti. Firmasının hak edişleri üzerine haciz konulmak suretiyle 30/06/2015 tarihinde 35.079,00 TL tahsil edildiği görülmüştür.
Davacı ile davalı arasında ile akdedilmiş sözleşmenin eki idari şartnamenin 54.2.2 maddesinde ve teknik şartnamenin 5.1 maddesinde “Yüklenicinin istihdam ettiği işçilerin İş Kanunu SSK Mevzuatı ve diğer kanun ve mevzuatlarla belirlenen uygulamalar tüm hak ve alacaklar bakımından muhatabı da sorumlusu da Yüklenicidir. Yüklenici işçilerin 4857 sayılı İş Kanunu ve ilgili yönetmeliklerden doğan tüm ekonomik ve sosyal hakları yerine getirmekle yükümlüdür. Yüklenici tarafından istihdam edilen işçilere ilişkin herhangi bir sorumluluk DHMİ’ne yüklenemez.” hükmüne yer verildiği anlaşılmıştır.
Dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, 17/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; TBK ve içtihat hükümleri gereğince dava dışı işçinin asıl işveren işyerinde çalışması ile davacı konumundaki alt yüklenici işverence ödenen işçilik alacaklı bakımından hizmet temin eden davacı yüklenicinin kendi hizmet dönemi bakımından sorumluluğunun varlığı ile kendi hizmet dönemi dışında ödemiş olduğu işçilik alacaklarını davalı asıl işveren idareden rücuen tahsilini talebinin yerinde olduğu, yapılan hesaplamalar uyarınca davalıdan rücuen talep edebilecek alacak miktarının 28.880,54 TL olduğu görüş ve kanaati belirtilmiştir.
Toplanan delillere, benimsenen bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ile davalı arasında asıl işveren alt işveren ilişkinin olduğu, davalı asıl işverenin davacı alt işverenin işçilerine karşı İş Kanununda belirtilen yükümlülükler bakımından müteselsilen sorumlu olduğu, davacı ile davalı arasınadi iç ilişki bakımından davacının dava dışı işçinin işçilik alacaklarından kendi hizmet süresiyle sınırlı olarak sorumlu olacağı, kendi hizmet dönemleri dışında kalan miktarın davalıdan rücuen tahsilini talep edebileceği, davacının hizmet dönemi bakımından da taraflar arasında imzalanan sözleşmede işçilerin iş akdinin feshi halinde doğacak işçilik alacaklarından davacı yüklenicinin sorumlu olacağına dair açık hüküm bulunmadığından belirlenecek sorumluluk tutarının yarısını davalıdan rücuen talep edebileceği, bu kapsamda yapılan hesaplama sonucunda davacının talep edebileceği alacağın 28.880,54 TL olarak tespit edildiği anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile davalının temerrüde düşürülmemesi nedeniyle dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: 4857 Sayılı Kanunu’nun 112. maddesinde alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatlarının ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından ödeneceğinin hüküm altına alınmış olup yükleniciye rücu edilemeyeceğine ilişkin açık bir hüküm bulunmadığını, idarenin alt işveren yükleniciye kıdem tazminatı konusunda rücu etmesinin önünde kanuni bir engel bulunmadığını, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin emsal ilamları olduğunu bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
1-Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan istinaf itirazları yerinde görülmediğinden diğer hususlara yönelik istinaf sebeplerinin HMK 353/1.b.1 gereğince reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Mahkemece hükme esas alınan 17.04.2019 tarihli bilirkişi raporunda; taraflar arasında akdedilmiş Hizmet Alım Sözleşmesi eki İdari Şartname ile Teknik Şartnameye göre işçilerin iş akitlerinin feshi halinde doğacak işçilik alacaklarından davacı yüklenicinin sorumlu olacağına dair açık hüküm bulunduğundan, davacı yüklenicinin hizmet dönemi bakımından belirlenecek sorumluluk tutarının yarısının davalı Genel Müdürlükten rücuen tahsilini talep edemeyeceği, davacının kendi hizmet dönemi dışında kalan miktarları davalı asıl işveren Genel Müdürlükten talep edebileceği, bu kapsamda, davacı yüklenicinin sorumlu olduğu hizmet dönemine tekabül eden miktarın 6.198,46 TL olmasına rağmen davacı yüklenicinin icra takip dosyasına 35.079,00 TL ödemiş olması nedeniyle, dava dışı yüklenicilerin hizmet dönemine tekabül eden miktar olan 28.880,54 TL’nin davalıdan rücuen tahsilini talep edebileceği bildirilmiştir.
Mahkemece, her ne kadar 17.04.2019 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davanın kısmen kabulüne, 28.880,54 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de gerekçe kısmında “davacı yüklenicinin sorumlu olacağına dair açık hüküm bulunmadığından belirlenecek sorumluluk tutarının yarısını davalıdan rücuen talep edebileceği” yazılmak suretiyle gerekçede hata yapılmış olduğundan, HMK’ nın 355. maddesi gereğince bu kısmın gerekçeden çıkartılarak, davacı yüklenicinin kendi hizmet dönemine tekabül eden işçilik alacaklarının yarısını rücu konusu yapamayacağı, davalıdan rücuen talep edebileceği alacak miktarının davacı yüklenicinin hizmet dönemi dışındaki dönemler bakımından hesaplanan 28.880,54 TL olduğu şeklinde düzeltmek gerekmiştir
Buna göre Dairemizce, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararı gerekçesi düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/306E., 2019/525K. sayılı dava dosyasında verdiği 22.05.2019 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
II-Yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 355 ve 353/1,b,2 gereğince, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/306E., 2019/525K. sayılı dava dosyasında verdiği 22.05.2019 tarihli KARARINI DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE.
Buna göre:
“1-Davanın kısmen kabul kısmen reddine, 28.880,54 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 1.972,83 TL harçtan, peşin yatırılan 546,48 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.426,35 TL harcın davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 72,70 TL tebligat-müzekkere masrafı, 600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 672,70 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre hesaplanan 607,12 TL yargılama gideri ile 31,40 TL başvurma harcı, 546,48 TL peşin harcın davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan 9,00 TL tebligat müzekkere masrafının kabul ve red oranına göre hesaplanan 0,88 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı vekille temsil olunduğundan kabul edilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 3.465,66 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiline, davacıya ödenmesine,
6-Davalı vekille temsil olunduğundan red edilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiline, davalıya ödenmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-HMK’nun 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,”
II-Peşin alınan istinaf harçlarının iadesine,
III-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 59,90 TL posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, avansın kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
IV-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
31.05.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 31.05.2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır