Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/2430 E. 2023/262 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/2430 – 2023/262
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F D İ L E K Ç E S İ N İ N R E D D İ) (İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2019/2430
KARAR NO : 2023/262

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 14.05.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/612E., 2019/461K.
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
Davacı ve davalı vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkilinin dava dışı sigortalısının iş yerinin bulunduğu … adresinde yağmurların yetersiz logar kapaklarından dolayı tahliye edilememesi sebebi ile su hasarı meydana geldiğini, eksper raporuna göre hasar tespitinin yapıldığını, akabinde alınan eksper raporuna göre sigortalısının iş yerinde meydana gelen hasarın 110.305,00-TL’sinin poliçe kapsamında olduğunun tespit edildiğini, hasarın 21.10.2016’da ödendiğini, davalının sorumluluğunun TBK 69. maddesinden kaynaklandığını, “objektif özen yükümlülüğünden” kaynaklanan “ağırlaştırılmış bir kusursuz sorumluluk halinin” mevcut olduğunu ileri sürerek, 110.305.00-TL’nin ödeme tarihi olan 21.10.2016’dan itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; dava konusu hasardan müvekkili İdarenin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, binaya ait kanalizasyon parsel bağlantılarına Deşarj Yönetmeliği gereği geri tepmeleri önleyecek çekvalf konulup konulmadığının tespiti gerektiğini, arıza ihbarı neticesinde müvekkili İdarenin ilgili birimlerince mevzuat ve teknik şartlar dahilinde en kısa sürede müdahale yapılmakta olduğunu, müvekkili İdarenin ihmalinin bulunmadığını, Atık suların Kanalizasyon Şebekesine Deşarj Yönetmeliği’nin 10/m maddesine göre; “Kanalizasyon şebekesine bağlı veya bağlanacak olan binaların bodrum katlarının atık sıtkırı, cazibe ile akabilse dahi mal sahibi müteahhit veya apartman yöneticisi parsel çıkış bacasında atık suyun geri gelmesini önleyecek tedbirleri almak zorundadır. Aksi takdirde binaların uğrayabilecekleri zararlardan idare sorumlu olmaz.” Bu sebeple dava konusu hasardan müvekkili İdarenin sorumlu olmadığını, yine (i) bendinde; “Kanallar genelde J.Kat bodrumu cazibe alacak şekilde projelendirilir. Özel durumlar hariç birden fazla bodrumu olan binalar, deşarjlarını ya pompayla boşaltır ya da komşu parsellerden irtifak hakkı almak suretiyle deşarjlarının tamamını arka sokaklara verebilirler.” denilmektedir. Yüzeysel suların parsel içerisine girmesinin önlenmesi ile ilgili tedbirlerin bina yönetimi tarafından alınması gerekmektedir. Geri tepmelere karşı önlem olarak çekvalf sistemi takılı olup olmadığının tespit edilerek dava konusu hasardan sorumlu olan yükümlülüklerini yerine getirmeyen mal sahibi, müteahhit veya apartman yöneticisinin olduğunu, talep edilen tazminat miktarının fahiş ve yasal dayanağının bulunmadığını, İdarenin üzerine düşen görevleri tam anlamıyla yerine getirdiğini, hizmetin işleyişinde hiçbir eksikliğin söz konusu olmadığını, İdarelerine atfı kabil kusur bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “…Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller, sigorta poliçesi, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; davacı sigorta şirketi ile tacir olan sigortalısı …. Şti.’ne ait ”…” adresinde bulunan iş yeri bakımından 26/03/2016 – 2017 dönemini kapsar şekilde ”İş Yerim Paket Sigorta Poliçesi” düzenlendiği, sigorta bedelinin 379.495,89-TL olduğu, kira kaybı konusunda sigortacının sorumluluğunun aylık 2.500,00-TL veya mevcut kira kontratında belirlenen tutar olduğu, sigorta poliçesi ile dahili su, duman, fırtına, kar ağırlığı, yer kayması, kara, hava, deniz taşıtları çarpması, sel ve su baskını nedeniyle meydana gelecek zararların teminat altına alındığı anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan kayıt ve belgeler ile bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; sigortalı iş yerinin bulunduğu lokasyonda, 27/08/2016 tarihinde meydana gelen şiddetli yağış sonrası ASKİ’nin hizmet sorumluluğunda bulunan rogarların yağmur sularını tahliye etmede yetersiz kalması nedeniyle rogarların taşması sonucu iş yerinin bodrum katını yağmur sularının bastığı ve sigortalı kıymetlerin hasarına yol açtığı, olayın meydana gelmesinde davalı …’nin kusurlu olduğu, dava dışı sigortalının kusurunun bulunmadığı, su basması olayının poliçe kapsamında teminat altında olduğu, ekspertiz raporu ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, iş yerinde meydana gelen net hasar tutarının 110.305,59-TL olarak belirlendiği, bu nedenle davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına bu kapsamda yapılan ödemenin rücuen kusurlu davalı …’den talep edebileceği sonuç ve kanaatine varılarak, davanın kabulüne…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: müvekkilinin haklarına halef olduğu sigortalısının tacir olduğunu, davalının da tacir olması nedeniyle avans faizi yerine yasal faize hükmedilmesinin doğru olmadığını bildirerek, yerel mahkeme kararının düzeltilerek onanmasını istemiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran-davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: müvekkili idarenin kusur ya da kusursuz sorumluluğunun olmadığını, binaya ait kanalizasyon parsel bağlantılarına Deşarj Yönetmeliği gereği geri tepmeleri önleyecek Çekvalf konulup konulmadığının tespiti gerektiğini, müvekkili İdarenin ihmali bulunmadığını, Atıksuların Kanalizasyon Şebekesine Deşarj Yönetmeliğinin 10/m ve (i) bendi gereğince yüzeysel suların parsel içerisine girmesinin önlenmesi ile ilgili tedbirlerin bina yönetimi tarafından alınması gerektiğini bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
I-Karar tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nın 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile değişik 341/(1) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 6763 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle HMK’na eklenen Ek-Madde 1’de öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında karar tarihi itibariyle 4.400,00-TL.’dir.
HMK’nın 341/(4). maddesi hükmüne göre alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, asıl istemin kabul edilmeyen bölümü, anılan kesinlik sınırını geçmeyen davacı tarafın, istinaf hakkı bulunmamakta ise de, aynı Kanun’un 348/(1). maddesi uyarınca, davalı tarafça, kesinlik sınırı üzerinde kalan miktara yönelik istinaf yoluna başvurulması halinde, davacı tarafın, katılma yolu ile istinaf hakkı saklıdır.
Somut olayda, dava dilekçesinde, 110.305,00-TL’nin tahsili istenmiş olup, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği halde davacı tarafça hüküm altına alınan faizin türü yönünden istinaf yasa yoluna başvurulduğu anlaşılmış olup, istinaf başvurusu katılma yolu ile de yapılmamıştır.
Alacak davalarında istinaf (kesinlik) sınırı belirlenirken, yalnız alacağın aslı (asıl talep) nazara alınır: faiz, icra tazminatı (İİK m. 67, m. 69, m. 72) ve (ihtarname, delil tespiti ve yargılama giderleri gibi) giderler hesaba katılmaz. (Prof. Dr. Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medenî Usul Hukuku, Ağustos 2016 S: 672)
Kesin olan kararlara yönelik istinaf istemleri yönünden HMK’nın 346/(1) maddesi uyarınca mahkemece bir karar verilebileceği gibi, aynı Kanun’un 352. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi’nce de karar verilebileceğinden, HMK’nın 346/(1) ve 352/(1)-b. maddeleri uyarınca davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
II-HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-Yukarıda (I) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin İSTİNAF DİLEKÇESİNİN REDDİNE,
2-Yukarıda (II) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; HMK m. 353/1,b,1 gereğince; Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/612E., 2019/461K. sayılı dava dosyasında verdiği 14/05/2019 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
3-Harçlar Kanunu gereğince yatırılması gereken 7.534,94-TL’den peşin olarak yatırılan 1.883,80-TL’nin düşümü ile kalan 5.651,14-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına; davacı taraftan peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde iadesine.
4-Davalı ve davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
5-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
15.02.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 16.02.2023

Başkan Üye Üye Katip 1