Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/2405 E. 2023/1945 K. 06.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/2405 – 2023/1945
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)
ESAS NO : 2019/2405
KARAR NO : 2023/1945
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 01/04/2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/372E., 2019/284K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, davacı şirket tarafından “…l” adresinde bulunan … Avm için 07.01.2016 – 07.01.2017 tarihleri arasını kapsayan Ortak Kullanım Alanları Sigorta Poliçesi tanzim edildiğini, 08.02.2016 tarihinde sigortalı Avm Otoparkında hırsızlık olayının meydana gelmesi sebebiyle maddi hasar ortaya çıktığını, hasar bedeli olan 14.400,00’TL’nin 14.04.2016 tarihinde ödendiğini, her türlü güvenlik hizmetlerinin davalı güvenlik firması tarafından sağlandığını, sigortalı ile davalı arasında yapılan protokol gereği davalı şirketin meydana gelen hırsızlık olayında sorumluluğu bulunduğunu, sigortalısına halef olarak davacının rücu hakkını haiz olduğunu, alacağın rücu için icra takibi başlatıldığını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı şirkete hırsızlığın olduğu tarihte herhangi bir bilgi verilmediğini, bu nedenle hırsızlık olayından davalının bilgisi olmadığını, iddia edilen vakıaların açık ve somut olarak ortaya konulmadığını, gerçekleştiği iddia edilen haksız fiilin faili veya suç ortağının davalı şirket olmadığını, davalı şirketin işbu olayda katkısı, kusuru ve sorumluluğu bulunmadığını, … Avm için alınan özel Güvenlik İzni ve Komisyon Kararında da AVM nin korunması için 150 kişilik güvenlik kadrosu öngörüldüğünü, Komisyon Kararı ile belirlenen görev alanının ise “etrafı kısmen çevrili AVM bloğu, AVM etrafındaki müştemilat ve kamu yollarına kadar olan alan” olarak belirlendiğini, davalı ile … A.Ş. Arasında imzalanan 10.05.2013 tarihli sözleşme İle 106 personel ile özel güvenlik hizmeti sunulmaya başlandığını, sigortalı ile 23.01.2018 tarihinden itibaren geçerli yeni bir sözleşme imzalandığını, hırsızlık eyleminin gerçekleştiği iddia edilen tarihte yürürlükte olan sözleşmenin halen devam eden bu sözleşme olduğunu buna göre, sözleşmenin konusunun “… Alışveriş Merkezi’nde müşteri ve firma tarafından birlikte belirlenen nöbet noktalarında, işbu sözleşme ve eklerinde kararlaştırılan esaslara uygun olarak firma tarafından müşteriye özel güvenlik hizmeti sağlanması… ” olarak belirlendiğini, bu çerçevede nöbet noktalarının dava dışı sigortalı ile 51 olarak belirlendiğini, buna göre büyük otopark bölgesinde sınırlı sayıda personel ile hizmet verilmekte olduğunu, personelin görev yerlerinin ve sayısının belirlenmesinin davalının inisiyatifinde olmadığını, sözleşmede hırsızlığın önleneceği taahhüdünün bulunmadığını, rücu şartlarının oluşmadığını beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “…Davacı sigorta şirketi tarafından AVM alanın 07/01/2016 – 07/01/2017 tarihleri arasında “ortak kullanım alanları sigorta poliçesi” ile sigortalandığı, poliçenin 08/02/2016 hırsızlık olay tarihinin ve üçüncü şahıs mali sorumluluk teminatını kapsadığı, 14.400,00 TL hasar tazminatının çalınan motorsikletin sahibine bu kapsamda ödendiği, davacı sigorta şirketinin kusurlu davalı firmaya ödediği tutarı rucu edebileceği mahkememizce kabul edilmiş bu kapsamda 14.400,00 TL ana alacağa yapılan itirazın haksız olduğu, yine ödeme tarihi olan 14/04/2016 tarihinden 01/06/2017 takip tarihine kadar avans faizi oranı üzerinden (taraflar tacir olduğu için avans faiz uygulanması gerektiği kabul edilmiştir) faiz işletilmesi durumunda 1.661,00 TL faiz talep edilebileceği (faiz hesap programı kullanılarak mahkememizce yapılmıştır) ve bu miktar faize yapılan itirazın da haksız olduğu gözetilerek davanın kısmen kabulüne…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Hükme esas alınan bilirkişi raporunun taraflarına tebliğ edildiğini ancak, yerel mahkemenin 01.04.2019 tarihli 2 no’lu celsede bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz süresi dolmadan nihai kararını verdiğini, savunma haklarının açıkça yerel mahkeme tarafından kısıtlandığını, işbu davada müvekkili şirkete davacı tarafından husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkili şirketin işbu olayda katkısının, kusurunun ve sorumluluğunun bulunmadığını, davacı tarafından somutlaştırma yükü yerine getirilmediği için müvekkili şirket tarafından sağlıklı savunma yapılamadığını, davacının iddia ettiği maddi zarar tutarının doğruluğu irdelenmeden hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, karakol tutanakları, şikayet dilekçeleri ve bu şikayet sonucu oluşan savcılık soruşturmasının araştırılmadığını, kamu davasına ilişkin belgelerin ve bilgilerin huzurdaki dosyaya sunulmadığını, yerel mahkemenin araştırma yapmaksızın alelacele hüküm kurduğunu, olayda rücu şartlarının oluşmadığını beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, TTK m 1472 uyarınca, ortak kullanım alanları sigorta poliçesi kapsamında sigortalıya yapılan ödemenin, olay nedeni ile sorumlu olduğu belirtilen davalıdan rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
1- Hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun hukuki dinlenilme hakkı başlıklı 27. maddesi ile iddia ve savunma hakkı düzenlenmiştir. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın “açıklama ve ispat hakkı”nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6’ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır.
Somut olayda; ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporu davalı yana 17/03/2019 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı yanın itiraz süresi son duruşmasının yapıldığı 01/04/2019 günüdür. Davalı yanın beyanda bulunma süresinin dolması beklenmeksizin esasa ilişkin kararı verilmesi ile davalı yanın savunma hakkının kısıtlandığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a.6 düzenlemesi uyarınca İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Kararın kaldırılması nedenine göre, davalı vekilinin diğer hususlara ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,a.6 gereğince, Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/372E., 2019/284K. sayılı dava dosyasında verdiği 01/04/2019 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
2-Kararın kaldırılması nedenine göre davalı vekilinin diğer istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına,

3-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine.
4-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
5-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
06/12/2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 06/12/2023
Başkan Üye Üye Katip