Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/2233 E. 2023/1718 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2019/2233
KARAR NO : 2023/1718

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 24.06.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/734 E., 2019/524 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : .

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, kooperatifin 02.12.1992 yılında kurulmuş bir konut yapı kooperatifi olduğunu, davalının, kooperatife ait… numaralı bağımsız bölümün maliki olduğunu, davalıya emlak vergisi, tapu masrafı ve her türlü vergi ve masraflar alıcıya ait olmak üzere 15 Ağustos 2014 saat 17:00’a kadar ödeme yapmak için süre verildiğini, davalının da 52 nolu villanın bedelini belirtilen tarihe kadar ödeyeceğini ve belirtilen koşullarda tapu işlemlerinin yapılmasını talep ettiğini, 15.08.2014 tarihli yönetim kurulu kararı ile de davalının şartlı üyeliğine karar verildiğini, davalının buna ilişkin taahhütname ve muvafakatname de imzaladığını, davalının imzalamış olduğu bu taahhütname ve muvafakatnameye göre vergi, iskan, yapı denetim, tapu masrafı vs. giderlerin kendisine ait olacağını kabul ve taahhüt ettiğini, bu giderlerin kooperatif tarafından davalı adına ödenerek bağımsız bölüm mülkiyet tapularının verilip site yönetimine geçildiğini, davalının kooperatife yapmış olduğu 01.03.2018 tarihli fazla ödemenin borcundan mahsup edildiğini, tüm bu ödemelere ilişkin kooperatifin 08.06.2013 tarihli genel kurul toplantısında gecikme cezasının % 5, 25.06.2016 tarihli genel kurul toplantısında da gecikme cezasının aylık % 1 olmasına karar verildiğini, ancak davalının yapılan tüm uyarılara rağmen borcunu ödemediğini, ödeme ihtarını içeren 02.11.2016 tarihli yazının davalıya 05.11.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, ihtara rağmen ödenmeyen borç nedeni ile Ankara 29. İcra Müdürlüğü’nün 2018/5921 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının borca ve tüm ferilerine itiraz etmiş olduğunu, itirazın haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu beyan ederek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile itirazın iptaline, icra takibinin 21.007,59-TL ve ferileri üzerinden işleyecek gecikme cezası, faiziyle birlikte takibin devamına, %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı kooperatif aleyhine Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2018/509 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, söz konusu dava devam ederken üyelikten ihraç edildiğine ilişkin kararın kooperatif tarafından dosyaya sunulduğunu, bu dosyaya verilen dilekçede de davalının kooperatif yönetim kurulunun 28.03.2016 tarihli ve 4 nolu kararı ile kooperatifle ilişkisinin kesildiğini, kararın Ankara 25. Noterliği’nce 14.04.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, üyelikten çıkarma işlemin kesinleştiğini beyan ettiğini, ayrıca kooperatifin Ankara 25. Noterliği’nden gönderdiği yazıda, kooperatifin satış sonucu ferdileşmeye geçip bağımsız mülkiyet tapusu verilerek site yönetimi oluşuncaya kadar iş ve işlemlerin müşterek uygulanmasının gerekmesi nedeni ile aynı zamanda villa ile sınırlı yazılı taahhütle kooperatif üyesi yapılmış ise de tapular verilip site yönetimine geçildiğinden kooperatife karşı hiçbir yükümlülüğün kalmadığını, üyelikten ilişiğinin kesildiğini beyanla bilgi notu olarak da hiçbir yükümlülük kalmadığından kooperatif üyeliği ile ilişkisi sona eren 46713 adadaki bağımsız bölüm maliklerinin kooperatif giderleri için herhangi bir ödeme yapmayacaklarının da belirtildiğini, buna göre davacı yanın bir yandan şartlı üyelik gerekçesiyle davalının haklarını elinden almaya çalıştığını, diğer yandan üyelikten çıkardığını ve kooperatife karşı bir yükümlülüğün kalmadığını belirttiği davalının diğer üyeler gibi kooperatife karşı vecibelerde üye saydığını, tamamen kötü niyetli hareket edildiğini beyan ederek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince “…Yargılama sürecinde davalı kooperatifin defter ve kayıtları, genel kurul tutanakları, 13/08/2014 tarihli üyelik taahhütnamesi ve muvafakatname dosyaya delil olarak kazandırılmış ve mahkememizce atanmış bilirkişiden 08/05/2019 tarihli rapor alınmıştır.

Davacı kooperatif tarafından Ankara 25. Noterliği’nin 07/04/2016 tarihli yazısında “Kooperatife karşı hiçbir yükümlülüğünüz kalmadığı cihetle” ibaresinin bir ibra olup olmadığının ayrıca tartışılması gerekmektedir.
İbra, borçluyu borcu ifa etmekten, borçtan kurtarmak hususunda alacaklı ile borçlunun anlaşmasıdır. Tek taraflı irade beyanının ibra olduğu söylenemez. TBK 132. Madde 2 taraflı bir sözleşmeden bahsetmekte olup, davacı kooperatifin çektiği ihtarnamedeki ibarenin bir ibralaşma olduğu da bu nedenle mahkememizce kabul edilmemiş, atanan bilirkişinin yapmış olduğu hesaplama itibariyle denetime elverişli hesaplama ve taleple bağlılık kuralı gereği davalının halen payına düşen yapı denetim harcamasına dayalı 13.111,39 TL, aprikasyon-çap-kadastro masrafları, iskan ruhsat masrafı, mimari tadilat proje çizim gideri, mimari işlemlere ilişkin giderler ve 2013-2014-2015 yıllarında ödenmiş olan emlak vergisi olmak üzere 2.166,00 TL olmak üzere davacı kooperatife 15.277,39 TL borçlu olduğu, ancak işletilmesi gereken faizin genel kurul toplantısında alınan aylık %5 oranda olamayacağı, ziraa TBK 88 ve 120. maddelerin emredici hukuk kaidesi olup faizin TBK 88 ve 120. maddelere uygun olarak belirlenmesi gerektiği, ancak 16/05/2016 tarihi sonrası için genel kurulca belirlenen %1 lik faiz oranının borçlu lehine olması nedeniyle bu tarihten sonra %1 oranının esas alınması gerektiği gözetilerek yapılan hesaplamada talep edilebilecek gecikme cezasının 4.102,80 TL olduğu belirlendiğinden davanın bu miktarlar üzerinden kabulüne ve alacak taraflar arasında yapılan sözleşmelere istinaden kabul edilip, yapılan harcama tutarları davalı tarafa takip öncesi bildirildiğinden ve esas itibariyle davalının itirazı miktara yönelik değil, ibraya dayalı olarak öne sürülmüş olması nedeniyle takipte istenilen tutarın likit olduğu kabul edilerek davacı lehine inkar tazminatına hükmedilmesine…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Davacının, müvekkilinin kooperatif üyeliğinden başlayarak icra takibine kadar olan süreci anlattığını, ancak müvekkilinin kooperatif üyeliğinden ihraç edildiğini kötüniyetli olarak sakladığını;
Mahkeme tarafından verilen kararda davalı tarafından gönderilen ihbarnamenin hatalı şekilde ibraname olarak nitelendirilmediğini, müvekkiline tebliğ edilen her iki yazıda da ihraç öncesi – ihraç sonrası ayrımı yapılmaksızın açık bir şekilde müvekkilinin kooperatife karşı hiçbir yükümlülüğünün kalmadığının ifade edildiğini;
Müvekkili tarafından açılan alacak davası kooperatif üyeliği sona erdiği gerekçesiyle reddedildiği halde, bu dosyada alınan bilirkişi raporunda, üyeliğin sona ermesinin borçluluğu engellemeyeceğinin belirtildiğini, hakları ortadan kaldıran ama borçluluğu devam ettiren bir sona erme halinin hayatın olağan akışına ve hukuka aykırı olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, kooperatif ortaklığından kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/734 E., 2019/524 K. sayılı dava dosyasında verdiği 24.06.2019 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 1.323,86-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 331,00-TL harcın düşümü ile kalan 992,86-TL harcın davalıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
01.11.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 02.11.2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır