Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/2206 E. 2023/1088 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2019/2206
KARAR NO : 2023/1088

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : Doç. Dr. … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 20.06.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2016/1168 E., 2019/572 K.
DAVACI : … – …
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … – (E-tebligat)
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin 2669 numaralı üyesi olduğunu ve yıllardır çiftçilik yaptığını, davacının çiftçilik faaliyeti sebebiyle ihtiyaç duyduğu emtiayı davalı kooperatiften karşıladığını, 2014 yılında davalı kooperatifteki sıkıntıları duyar duymaz diğer çiftçiler gibi kendi adına işlem yapılıp yapılmadığını öğrenmek için kooperatife gittiğini, kooperatiften borç durum raporu aldığını ve almadığı malları almış gibi gösterilerek senet düzenlendiğini gördüğünü, çekmediği halde yenileme kredisi çekildiğini öğrendiğini, davalıya borcu bulunmadığını, davalı çalışanı …’in hileli yöntemlerle kooperatif üyelerini borçlandırdığını, Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturma başlatıldığını beyan ederek müvekkilinin 12056, 12057 ve 12730 numaralı senede istinaden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının fazla mal yazıldığı, almadığı ürün için senet düzenlendiği ve yenileme kredisinin fazla yazıldığı iddialarının olduğunu, ancak senetlerde ve senet eklerinde bulunan yenileme dilekçesi, tediye fişleri ve faturalarda davacının imzasının bulunduğunu, davacının iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince “…Davacı ile davalı kooperatif arasında imzası ve içeriği inkar edilmeyen Tarım Kredi Kooperatifleri Kredi Genel sözleşmesinin düzenlenip imzalandığı, bu konuda taraflar arasında bir uyuşmazlığın olmadığı, bu sözleşmeye istinaden davacının davalı kooperatifin 2818 nolu üyesi olduğu, sözleşmenin 19. maddesine göre ortak ve müteselsil kefiller, kooperatifle aralarında çıkacak her türlü anlaşmazlıklarda kooperatife ait defter, kayıt ve belgelerin yegane kesin delil olacağını ve bunlara hiçbir şekilde itiraz etmeyeceklerini kabul ve taahhüt ettiklerinin açıkça düzenlendiği, davacının iş bu sözleşmeyi imzalamış olması nedeniyle gerek davalı kooperatif, gerekse üyesi olan davacı yönünden tarafları hukuken bağlayıcı ve geçerli nitelikte bir sözleşme olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin açıkça dava konusu senetlerin üzerindeki yazı ve imzalara 29/06/2017 tarihli dilekçesi ile itiraz etmiş, davacı …’de 01/12/2017 tarihli duruşmadaki isticvabında da senetteki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını açıkça belirtmesi nedeniyle mahkememizce atk fizik ihtisas dairesinden imza itirazı konusunda konusunda rapor aldırılmış, bu rapor ile dava konusu 3 adet senetlerdeki imzaların davacının eli ürünü olduğu açıkça kanaat olarak bildirilmiştir. Mahkememizce atk raporunun objektif, denetime açık, yeterli, bilimsel olması nedeniyle itibar edilmiş ve dava konusu her üç senet altındaki imzaların davacının eli ürünü olduğu kanaatine varılmış ve davacı vekilinin imzaya itirazlarını kanıtlayamadığı anlaşılmış ve bu yöndeki itirazlara itibar edilmemiştir.
Dava şartlarından birisi de dava açılmasında davacının hukuki yararının bulunmasıdır. Dava hakkı hukuki yararla sınırlıdır. Tespit davasında hukuki yarar da, başka şekilde hukuki korunmanın sağlanamaması halinde vardır.Bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu, tespit davası açılabilmesi için tek başına yeterli değildir. Davacının tespit davası ile istediği hukuki koruma diğer dava çeşitlerinden biri ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının dava açmada hukuki yararı yoktur.
Davacı vekili dava dilekçesinde 25/09/2013 düzenleme tarihli, 12057 numaralı, 11.000,00 TL bedelli kredi borç senedi, 25/09/2013 düzenleme tarihli 12056 numaralı, 17.745,57 TL bedelli kredi borç senedi, 20/11/2013 tarihli 12730 numaralı 10.000,00 TL bedelli kredi borç senetleri nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Mahkememizce getirtilen davalı kooperatif kayıtları ve 13/05/2019 tarihli mali müşavir bilirkişi tarafından hazırlanan kooperatif kayıtları dikkate alındığında 25/09/2013 düzenleme tarihli, 12057 numaralı, 11.000,00 TL bedelli kredi borç senedinin 26/08/2015 tarihinde ödendiği diğer dava konusu 25/09/2013 düzenleme tarihli 12056 numaralı, 17.745,57 TL bedelli kredi borç senedinin ise 09/08/2014, 06/12/2014 ve 25/08/2015 tarihlerinde ödenerek borcun sona erdirildiği anlaşılmıştır. Bu iki senet yönünden yapılan ödeme tarihleri dava tarihi olan 27/06/2016 tarihinden öncedir. Dava öncesi yapılan ödemeden sonra yine de menfi tespit davası açılması halinde İİK’nun 72/6. Maddesi de uygulanamaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22/01/2016 tarihli 2014/19-674 esas, 2016/76 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere borçlu borcunu ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra ödediği paranın geri alınması için bir dava açması gerekmektedir. Yani somut olayda TBK’nın 77. Maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca dava açılması gerekmektedir. Hukuki yararın dava şartı olması ve mahkemece her aşamada gözönüne alınması gerekmektedir. Bu nedenle de dava konusu olan 25/09/2013 tarihli 12056 nolu ve 25/09/2013 tarihli 12057 nolu kredi borç senetleri yönünden, HMK’nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca hukuki yarar yokluğuna ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair karar verilmiştir.
Davacının dava konusu ettiği diğer 20/11/2013 tarihli 12730 numaralı 10.000,00 TL bedelli kredi borç senedi yönünden ise cari faizli genel ihtiyaç kredisinin davalı kooperatiften kullandığı belirtilmiştir. Buna ilişkin olarak da davacı tarafından ayrıca tediye fişi de imzalanmıştır. Kooperatif kayıtları üzerinde inceleme sonucu düzenlenen mali müşavir bilirkişi raporu ile de davacının krediyi kullandığı ve kredi bedeli kooperatiften aldığı tespit edilmiştir. Mahkememizce aldırılan 13/05/2019 tarihli bilirkişi raporunun objektif, denetime açık, ayrıntılı, gerekçeli ve hüküm kurmaya elverişli olması nedeniyle itibar edilmiştir.
Dava konusu senetlerin vasfına göre davalı kooperatifin alacağını yazılı delil olarak kesin şekilde ispata yarayan belge vasfında olmaları, senetlerin vasfına göre 12730 numaralı senet karşılığı cari faizli genel ihtiyaç kredisinin kullandırıldığının karine teşkil etmesi, bu kredilerin kullandırılmadığının yani karinenin aksinin ispat yükünün davacıda olması, dayanak belgelerin senet vasfında olması nedeniyle bu iddiaların yazılı delillerle ispatının gerekmesi davacının bu konudaki iddialarının ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Dosyadaki itibar edilen yazılı belgelerin aksi nitelikteki davacı vekilinin davacının borçlu gösterilmeye çalışıldığı ve hileye yönelik irade bozukluğuna dair iddialarına itibar edilmemiştir. HMK’nın 203/1-ç. maddesi uyarınca “Hukuki işlemlerde irade bozukluğu ile aşırı yararlanma iddiaları.” kapsamında tanık dinlenmiş ise de, davacının bildirdiği tanık beyanlarının itibar edilen dosyada mevcut yazılı belgeler ve bilirkişi raporunun aksini ispat edecek nitelikte ayrıntılı beyan içermemesi dikkate alınarak kesin nitelikte delil kuvvetine haiz olmadığı kanaatine varılarak tanık beyanlarına itibar edilmemiştir.
Davacı 20/11/2013 tarihli 12730 numaralı 10.000,00 TL miktarlı kredi borç senedini dava tarihi olan 27/06/2016 tarihinden sonra 29/09/2016 tarihinde davalı kooperatife bedelini ödemiştir. Dava konusu yukarıda bahsedilen iki senedin aksine buradaki senet yönünden dava sonrası yapılan bir ödeme olması davanın menfi tespit davası olarak açılması nedeniyle İİK’nun 72/6. maddesinin uygulanması gerektiği ve davaya istirdat davası olarak devam edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamındaki davalı kooperatif ile itibari ile taraflar arasındaki borç ve alacak ilişkisinin davalı kooperatifin tarafları açısından yegane ve kesin delil olarak kabul edilmiş olan kooperatifin kayıtlarında yer aldığı ve işlendiği, dayanak belgelerinin de tarafların imzasını içerdiği, davacının bu konudaki işlemler yönünden davalı kooperatif çalışanının hata, hile vs. davranışları bulunduğuna dair ve istirdadını talep edebileceği alacağa ilişkin iddialarının da somut, yazılı, kesin ve yeterli delil ve belgelerle ispat edilemediği kanaatine varıldığından iş bu dava konus senet yönünden davacının davalı kooperatife haksız ve borçlu olmadığı halde ödemek zorunda kaldığı bir ödemesinin olmadığı, yaptığı ödemenin kooperatif kayıtlarına göre haklı bir ödeme olduğu, bu nedenle ödediği bedelin davalı kooperatiften dava konusu 12730 numaralı senet nedeniyle iadesini talep edemeyeceği, bu konudaki iş bu talep ve davasının sübuta ermediği anlaşıldığından dava konusu olan 20/11/2013 tarihli 12730 nolu kredi borç senedi yönünden ise, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Müvekkili tarafından kooperatife yapılan ödemelerin tahsilat olarak işlenmediğini, borcunu kapatmasına rağmen borç yenileme kredisi kullandırıldığını, almadığı gübreyi almış gibi işlem yaptıklarını ve kredi borç senedi imzalamış gibi borçlandırıldığını, bu kredilerin müvekkilinin rızası alınmadan kurum çalışanlarınca çekildiğini, Tarım Kredi Kooperatifleri Kayseri Bölge Müdürlüğü’ne itirazlarını içerir dilekçe verildiğini, müfettiş incelemesi yapıldığını ancak incelemenin sonuçsuz kaldığını;
Yüzlerce çiftçinin mağdur edilmesinin ve müvekkili tarafından kullanıldığı iddia edilen kredinin de …’in görevini yaptığı tarihler ile örtüşmesi ve tahsilden sorumlu şahsın hakkaniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı bir şekilde hileli davranışlar sonucu kullanmadığı krediler ve almadığı mallar için düzenlenen senetlerden dolayı müvekkilinin davalı kooperatife ödeme yapmak zorunda kaldığını;
Yerel mahkemenin davalı kooperatif çalışanı hakkında yapılan Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/14485 hazırlık numaralı dosyasını bekletici mesele yaparak ceza dosyasından çıkacak sonuca göre hareket etmesi gerekirken davaya konu yapılan senetlerden dolayı ret kararı vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, kooperatif üyeliğinden kaynaklanan senetler nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1168 E., 2019/572 K. sayılı dava dosyasında verdiği 20.06.2019 tarihli kararına yönelik davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 44,40-TL harcın düşümü ile kalan 135,50-TL harcın davacıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
14.06.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 15.06.2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır