Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/2137 E. 2023/1022 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F D İ L E K Ç E S İ N İ N R E D D İ-
İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2019/2137
KARAR NO : 2023/1022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : Doç. Dr. … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 30.04.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/667 E., 2019/368 K.
DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

Taraf vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, taraflar arasında vekalet sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme kapsamında Avrupa Birliği Komisyonu tarafından ülkemiz menşeli gökkuşağı alabalıklar ithalatına karşı 20.07.2017’de başlatılan kısmi ara gözden geçirme soruşturması kapsamında davalıya davacı şirket tarafından hizmet sunulduğunu, hizmetin sınırlarının 4. maddede belirlendiğini ve bedelin 40.000,00 EURO olduğunu, sözleşmenin hiç bir yerinde hizmetlerden bir kısmının Avrupa Birliği Komisyonu’nun aldığı kararlardan veya başka sebeplerden dolayı yerine getirilememesi halinde anlaşılan ücretten indirim yapılacağı veya ilgili taksitin ödenmeyeceği hususunun kararlaştırılmadığını, davalı şirketin Avrupa Birliği Komisyonu tarafından kendi işyerinde yerinde doğrulama soruşturması yapılmasına karar verilmediği gerekçesiyle 10.000,00 EURO + %18 KDV bedeli olan 3. taksidi ödemediğini, sonrasında davalının gönderdiği ihtarname ile sözleşmeyi haksız bir şekilde feshettiğini, bu nedenle 4. taksite ilişkin faturanın da kesilemediğini, davalının 3. ve 4. taksitler toplamı olan 20.000,00 + %18 KDV bedelini ödemediğini, davalının ödeme yapmayacağını açıkça belirtmesi nedeni ile 3. taksit için oluşturulan faturanın da iptal edilmek zorunda kalındığını, sonrasında Ankara 13. İcra Müdürlüğü’nün 2018/7676 esas sayılı dosyası ile bakiye alacağın tahsili yönünde ilamsız icra takibi yaptıklarını, ancak davalının haksız olarak takibe itiraz etmek suretiyle durmasına sebebiyet verdiğini belirterek davalının icra takibine itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında yapılan hizmet sözleşmesi kapsamında 23.000,00 EURO ödeme yapıldığını, ancak Avrupa Birliği tarafından 21.02.2018 tarihli Avrupa Birliği Resmi Gazetesi’nde davalı şirket nezdinde yapılacak yerinde doğrulama soruşturmasının 2020 tarihine kadar kaldırıldığını, böylece sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiğini, bu hususun da ihtarname ile davacı tarafa bildirildiğini, bu nedenle kalan taksitlerin ödenmediğini belirterek davanın reddi ile %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “…Davacı ve davalı taraflar arasındaki sözleşme ve Avrupa Birliği Komisyonunun 21/02/2018 tarihli nihai bildirimi ve bu bildirime karşı davalı firmanın 21/03/2018 tarihli karşı görüş yazısına göre sözleşmenin bütün unsurlarının uygulandığı belirlenmiştir. Aynı şekilde, davalı taraf her ne kadar firmaları nezdinde yerinde soruşturma yapılmadığını savunmuş ise de, yerinde soruşturmanın bütün şartlarının yerine geldiği anlaşılmıştır. Şöyle ki; Avrupa Birliği Komisyonu sadece örneklemeye dahil bir firma ve Türk makamları nezdinde yaptığı soruşturmayı yeterli görerek diğer firmalar nezdine soruşturma yapmaya gerek görmemiş ve bu soruşturmaya dayanarak davalı firmaya nihai bildirimi göndermiş ve varsa karşıt görüş yazısı gönderebileceklerini belirtmiştir. Bunun sonucunda davalı firma, son taksidin ödeme şartı olan geçici/nihai bildirimin yayımlanmasından sonra geçici/nihai bildirimde yer alan “sübvansiyon miktarının hesaplanmasına ilişkin belirlemelere yönelik karşıt görüş ve argümanların sunulması” maddesi gereği karşı görüşünü komisyona iletmiştir. Şayet yerinde soruşturma aşaması geçilmemiş olsaydı davalı firmanın komisyona karşıt görüş sunması da söz konusu olmazdı.
Sözleşmenin tüm şartlarının yerine geldiği, davacı firmanın yükümlülüklerini yerine getirdiği, komisyonun sadece bir firmada yerinde soruşturma yapmasının ve diğer firmalarda “yeterli delil” gerekçesiyle yapmamasının sözleşmenin uygulanmasını engellemediği, sadece bir firmada ve Türk makamları nezdinde soruşturmayı yerinde gören komisyonun buna dayanarak sözleşmenin son aşaması olan nihai bildirimi yayımladığı ve davalı firmanın da bu bildirime karşı sunumunu yaptığı dikkate alındığınıda sözleşmenin zaten kendiliğinden sonlandığı anlaşılmaktadır.
Sözleşmenin tüm şartları yerine gelmiş olmakla feshinden söz edilemeyeceği, ayrıca sözleşme hükümlerine göre de, sözleşmenin feshinin tarafların anlaşmasına bağlandığı ya da sözleşmenin ihlali gerektiği ve ihlalin iki defa ihtarname ile bildirilmesi şartının getirildiği görülmüştür. Birinci, ikinci ve üçüncü aşamaya bağlı dördüncü aşaması tamamlanmış sözleşmenin üçüncü aşama gerçekleşmediği gerekçesiyle feshedilemeyeceği aşikardır.
Sözleşme hükümleri dikkate alındığında, sözleşme bedelinin ödenmesinin 4 aşamaya bağlandığı, birinci ve ikinci aşamada taraflar arasında çekişme bulunmadığı, “yeterli görülmesi” nedeniyle yerinde soruşturma yapılmaksızın dördüncü aşama şartlarının oluştuğu ve davalının da bu bağlamda karşıt görüşünü komisyona sunduğu, komisyonun üçüncü aşamayı gerekli görmemesinin davacı ile dolaysız ya da dolaylı ilgisinin bulunmadığı, davacının sözleşmenin şartlarını yerine getirdiği, davalının üçüncü ve dördüncü taksitleri ödemesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 20.000,00 EURO + 3.600,00 EURO KDV olmak üzere EURO bazında 23.600,00; TCMB 09/07/2018 tarihli bir EURO efektif satış kuru 5.510 TL üzerinden 126.283,00 TL; talebine bağlı olarak davacının icra takip tarihi itibariyle 126.024,00 TL alacaklı olduğu , davalının ödeme iddiasının bulunmadığı, tarafların tacir olup aralarındaki ticari ilişkiye dayalı alacağa yönelik takipte talep edilen avans faizinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle; Davanın kabulü ile, davalının Ankara 13. İcra Müdürlüğünün 2018/7676 Esas sayılı dosyasında 126.024,00 TL alacağa yönelik itirazının iptali ile, alacağa icra takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına; davalının likit olan borca haksız olarak itirazda bulunduğu belirlenmekle İİK’nun 67/2. maddesi gereğince asıl alacağın %20’si oranında 25.204,80 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Yerel mahkemenin hüküm kısmının 6 nolu bendinde sadece Uyap sisteminde kayıtlı olan 2.079,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verdiğini, halbuki müvekkilinin yaptığı 2.950,00-TL tercüme masrafının da yargılama gideri olup davalının bu bedelden de sorumlu olduğunu beyan ederek hüküm kısmının 6 nolu bendinin düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Davacı tarafın kesin süre içerisinde delil avansını yatırmadığını; esasında bilirkişilerin sunmuş olduğu raporun usul açısından yok hükmünde olduğunu, yerel mahkemenin bu hususa ilişkin itirazlarını dikkate almadığını;
Davacı tarafın sadece soruşturma aşaması ile değil aynı zamanda müvekkili şirketin vergi oranının düşürülmesi hususunda da yükümlülüğü olduğunu, fakat sözleşme gereği yapması gereken tüm işlemleri yapmadığından vergi diliminin de müvekkili şirketin istediği orana düşmediğini, davacı tarafın yaptığı işlemin sözleşmenin maddeleri gereği yapması gereken işlem olmayıp, sadece komisyona görüş bildirilmesinden ibaret olduğunu;
Davacı tarafın, Avrupa Komisyonu’nun belirli kriterlerden vazgeçmesi ile sözleşmenin 3. ve 4. aşamalarındaki işlemlerin hükümsüz kaldığını müvekkili şirketten daha iyi bildiği halde Avrupa Komisyonu’nun talep ettiği görüş ve önerilerini bir an önce yerine getirmek adına 21.03.2018 tarihli görüş yazısını şirket yetkilisi …’e mail üzerinden gönderdiğini, hazırladığı raporu onaylattığını ve sadece …’in imzası ile komisyona gönderdiğini, ancak şirkette tek imza yetkilisinin … olmadığını, yetkililerin şirketi müştereken temsile yetkili olduklarını, davacı tarafın sözleşme aşamasında çift imza olması hasebiyle şirkette müşterek temsil durumu olduğunu bildiğini, davacının sözleşmenin son maddesi olduğunu iddia ettiği işi hızlı bir şekilde yerine getirip sözleşmeden haksız bir menfaat elde etmeye çalıştığını, bu durumun tek imza ile alelacele komisyona gönderilen yazı ile sübut bulduğunu, davacının sözleşme gereği dikkat ve özen yükümlülüğünü de yerine getirmediğini;
Sözleşmede, hizmetlerin ifasının taraflar haricinde başka bir sebeple imkânsız olması halinde sözleşme konusu bedelin ödenip ödenmeyeceği hususunda özel bir hüküm bulunmadığını;
Kabul etmemekle birlikte bir an için yerel mahkeme kararının doğru olduğu düşünülse dahi sözleşmenin 3. aşaması olan yerinde soruşturma aşamasının yapılmadığının bilirkişi raporuile de sabit olduğunu, bu işin 4. aşama ile beraber değerlendirilmesi ve birbirinin içinde görülerek bu işin de yapılmış gibi belirtilmesinin hukuka uygun olmadığını, sözleşmede davacı tarafın yapacağı işlerin açık açık yazıldığını ve anlatıldığını, yerel mahkemenin birlikte değerlendirdiği işlerin ise ayrı olarak tanımlandığını ve ücretlerinin de ayrı olarak takdir edildiğini, mahkemenin müvekkil şirketi ödemenin tamamından sorumlu tuttuğu kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Karar tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nın 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile değişik 341/(1) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 6763 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle HMK’na eklenen Ek-Madde 1’de öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında karar tarihi itibariyle 4.400,00-TL.’dir.
HMK’nın 341/(4). maddesi hükmüne göre alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, asıl istemin kabul edilmeyen bölümü, anılan kesinlik sınırını geçmeyen davacı tarafın, istinaf hakkı bulunmamakta ise de aynı Kanun’un 348/(1). maddesi uyarınca, davalı tarafça, kesinlik sınırı üzerinde kalan miktara yönelik istinaf yoluna başvurulması halinde, davacı tarafın, katılma yolu ile istinaf hakkı saklıdır.
Somut olayda, dava dilekçesinde, 126.024,00-TL’nin tahsili istenmiş olup, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği halde davacı tarafça yargılama giderleri bakımından istinaf yasa yoluna başvurulduğu anlaşılmış olup, istinaf başvurusu katılma yolu ile de yapılmamıştır. Dolayısıyla verilen karar davacı bakımından kesindir.
Alacak davalarında istinaf (kesinlik) sınırı belirlenirken, yalnız alacağın aslı (asıl talep) nazara alınır: faiz, icra tazminatı (İİK m. 67, m. 69, m. 72) ve (ihtarname, delil tespiti ve yargılama giderleri gibi) giderler hesaba katılmaz. (Prof. Dr. Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medenî Usul Hukuku, Ağustos 2016 S: 672)
Kesin olan kararlara yönelik istinaf istemleri yönünden HMK’nın 346/(1) maddesi uyarınca mahkemece bir karar verilebileceği gibi, aynı Kanun’un 352. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi’nce de karar verilebileceğinden, HMK’nın 346/(1) ve 352/(1)-b. maddeleri uyarınca davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Dava, taraflar arasında akdedilen danışmanlık hizmet sözleşmesi nedeniyle bakiye alacağın tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin İSTİNAF DİLEKÇESİNİN REDDİNE,
II-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/667 E., 2019/368 K. sayılı dava dosyasında verdiği 30.04.2019 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
III-Alınması gereken 8.608,70-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 2.196,58-TL harcın düşümü ile kalan 6.412,12-TL harcın davalıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına; Davacı taraftan peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde iadesine.
IV-Davacı ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak ilgilisine iadesine.
V-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
07.06.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 14.06.2023
Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır