Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/2017 E. 2023/733 K. 26.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2019/2017
KARAR NO : 2023/733

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 06.03.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2016/599 E., 2019/215 K.
DAVACI :
VEKİLİ : Av. … – (E-tebligat)
DAVALILAR :
VEKİLİ : Av. … – (E-tebligat)

Davalılar vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirketlerin oluşturduğu ortak girişim arasında 10.10.2013 tarihli müşavirlik hizmet sözleşmesinin imzalandığını, Ankara 47. Noterliği’nin 11.06.2014 tarih ve …yevmiye numaralı fesih ihtarına kadar olan 9 aylık ücret alacağı için Ankara 24. İcra Müdürlüğü’nün 2015/13913 E. sayılı takip dosyasında başlatılan icra takibine itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunubeyan ederek iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ….Ltd. Şti. vekili, itirazın iptali davasının bir yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, müvekkili şirket yetkilisinin tek başına ortak girişimi temsil yetkisinin bulunmadığını, sözleşmenin geçersiz olduğunu ve uygulamaya konulmadığını, davalının, sözleşme ile yüklendiği edimlerini yerine getirmediğini, sözleşme ile yüklenen işlerin yapıldığına ilişkin yazılı delil sunulmadığını, davacının, mühendislik hizmeti sunacak donanıma sahip olmadığını beyan ederek davanın reddi ile tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili, itirazın iptali davasının bir yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, müvekkili şirket yetkilisinin tek başına ortak girişimi temsil yetkisinin bulunmadığını, sözleşmenin geçersiz olduğunu ve uygulamaya konulmadığını, davalının, sözleşme ile yüklendiği edimlerini yerine getirmediğini, sözleşme ile yüklenen işlerin yapıldığına ilişkin yazılı delil sunulmadığını, davacının, mühendislik hizmeti sunacak donanıma sahip olmadığını beyan ederek davanın reddi ile tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince “…10/10/2013 tarihli sözleşme, müşavir firma olan Davacı “… tarafından imzalanmıştır.
Davalılar, iş ortaklığı adına ortaklardan biri tarafından imzalanan bu sözleşmenin kendilerini bağlamadığını ileri sürmüşlerdir. Davalılar arasında yapılan 12/07/2013 tarihli Ortak Giriş Anlaşması örneği dosyadadır. Bu anlaşmanın 6.1 maddesinde: “Ortak Girişimin yönetimi, temsili ve ilzamı için ortakları oybirliğiyle karar almaları esastır. Buna uygun olarak ortaklık süresince geçerli olmak üzere, ortaklığın bilumum resmi ve özel kurum ve kuruluşlarda, yer ve müesseselerde, ilgili bakanlıklarda, hakiki ve hükmi şahıslarda, en geniş anlamda yönetimi, temsil ve ilzamı oybirliğiyle … … Şirketi’ne ve göstereceği kişilere bırakılmıştır. Taraflar şimdiden, sadece ‘Pilot Ortak’ olarak tayin edilmiş olmanın ortaklık namına veya hesabına 3.kişi ve kuruluşlarla işlem yapma yetkisini taşımadığını kabul ederler. ” şeklinde temsile ilişkin hüküm konulmuştur. Davalılar arasında bilahare 26/07/2013 tarihli tadilat sözleşmesi imzalanmıştır. Bu tadilat sözleşmesinde, 12/07/2013 tarihli Ortak Girişim Anlaşması’nın ortaklığın 3. şahıslara karşı temsil ve ilzamı ile ilgili yetki hususlarında aşağıdaki şekilde değişiklik yapılmıştır: “Buna göre taraflarca imzalanan 12.07.2013 tarihli Ortak Girişim Anlaşması’nın başta 6.1 ve 6.3 maddeleri olmak üzere …. Şti. Ortak Girişimi olarak ortaklığın 3. Şahıslara karşı temsil ve ilzamında, ortaklık adına her türlü borç doğu¬rucu sözleşme ve taahhüt, Ortak Girişim ortaklarından her birinin yasal temsilcisinin imzasının bu¬lunacağı müşterek imza ile mümkün olabilecektir. Taraflarca aksi kararlaştırılıncaya kadar … adına …; … … adına … müşterek imza ile ortaklık adına temsil ve ilzama oybirliği yetkili kılınmıştır. Taraflarca 12.07.2013 tarihli Ortak Girişim Anlaşmasının tadiline ilişkin Ortaklığın temsil ve ilzamı ile ilgili iş bu hükümlerine aykırı davranılmayacağı, ortaklığın tek imza He borç ve taahhüt altına girmeyeceği, aksi takdirde imzalanan sözleşme ve taahhütler Ortak Girişimi ve diğer ortağı bağlamayacağı ve sorumluluk altına sokmayacağı oy birliği ile kabul ve taahhüt edilmiştir….” Müşavirlik Hizmet Sözleşmesi’nden sonra 25/10/2013 tarihli “Ortak Girişim Anlaşması” düzenlenmiş olup, temsil ve ilzam konusunda ortakların müşterek imzası kuralı benimsenmiştir. Ancak son olarak 17/12/2013 tarihli İş Ortaklığı Sözleşmesi Ankara 12. Noterliği’nde …yevmiye numarası ile düzenlenmiş olup bu sözleşmede yürütme kurulu oluşturulmuş ve davacı da yürütme kurulu içerisinde yer almıştır. Bu sözleşmenin 9.maddesinde, ortaklık yönetim kurulunun iki kişiden oluştuğu, … İnş. Tic. ve San. A.Ş. tarafından …, … … …. Şti tarafından …’ın müşterek imza ile hareket etmek şartıyla yönetim kurulu üyeliklerine oybirliğiyle seçildikleri; yönetim kurulu kararlarının geçerliliği oybirliği koşuluna bağlandığı görülmüştür. Bu sözleşmenin 10.maddesinde ise ortaklık yürütme kurulu üyeliklerine davalı … Tic. ve San. AŞ. tarafından … ve …’ın, davalı … … …. Şti. tarafından … ve …’ın (…. Şti. temsilcileridirler) oy birliğiyle seçildiği, her bir ortak şirketin kendi atadığı yürütme kurulu üyesinin başka bir kişi veya kişileri atamaya tek başına yetkili olduğu, yürütme kurulu’nun iş ortaklığı için aşağıda açıkça ve tek tek belirtilen iş ve işlemlerde ortaklık adına temsil ve ilzama yetkili olduğu, ortaklık adına imza sirküsü ve yetki belgesi düzenleneceğinin karara bağlandığı; ve iş ortaklığının bilimum resmi ve özel daire, yer ve müesseselerde, işverene karşı, kurum ve kuruluşlarda, hakiki ve hükmi şahıslarda,ASKİ, belediyeler,SGK, vergi daireleri, EGO, TEİAŞ, TEDAŞ ve bilumum resmi veya özel kurum ve kuruluşlar,bilimum bakanlıklar ve ilgili birimlerine karşı iş ortaklığını aşağıda ayrıca ve tek tek sayılan iş ve işlemlerde temsil ve ilzama, imzalanması gereken her türlü ev¬rak, belge, vekaletnameleri, bildirgeleri, hazırlamaya, hazırlatmaya, hakediş, istihkak raporlarını, işin geçici ve kesin kabul işlemlerini yapmaya, itirazlarda bulunmaya, dilekçeler sunmaya, yazışmalar yapmaya, cevap vermeye, tebliğ ve tebellüğe kat irtifakı kurmaya, kaldırmaya,… yürütme kurulunun müşterek imzası ile temsil ve ilzama yetkili kılındığı, izlenmiştir. Şimdi, bu yetkiler yürütme kuruluna sözleşme ile tanındığına ve davacı “… Ltd. Şirketi”nin yürütme kurulunda yer almasına göre “Müşavirlik Hizmet Sözleşmesi”nde davacıya verilen görevlerden olan “Yürütme Kurulunda Yer Alma” hususunun ifa edilegeldiği kanaatine varılmıştır. Bilirkişiler de raporlarında bu görüşü benimsemişlerdir. Gerek bu husus ve gerekse dava dilekçesi ekinde sunulan ve varlığı noktasında davalıların itirazına uğramayan, “… … Tur. İnş. Taah. Ltd. Şti.” kaşesi ve Şirket Müdürü … imzası ile “…. Ltd. Şti.” yetkililerine gönderilen 24/10/2013 tarihli yazıda: 21/10/2013 tarihinde noter vasıtasıyla çekilmiş olan ihtarnamede, davacıyla imzalanmış olan 30/09/2013 tarihli danışmanlık hizmet sözleşmesi ve 10/10/2013 tarihli müşavirlik hizmet sözleşmesinin askıya aldığının bildirildiği, ancak, anılan şirket tarafından kaynaklanan bir yanlış anlaşılma üzerine çekmiş olduğu ihtarın hükümsüz olduğunu, anılan sözleşmelerin aynen yürürlükte ve bağlayıcı olduğunu ve fakat idare ile yapacakları sözleşme tarihinin yakınlaşması sebebiyle 30/10/2013 tarihine kadar taşeron hizmet sözleşmesi akdetme zaruretleri nedeniyle en geç 26/10/2013 günü davacının yapmış olduğu görüşmeleri neticelendirmek ve taşeron hizmet sözleşmesi akdederken danışmanlık yapmak üzere şirket merkezinde hazır bulunulması gerektiği belirtilmiştir. Bu yazı da davacının bu hizmeti verdiğini, sözleşmenin davalılar açısından bağlayıcı olduğunu göstermektedir.
Ankara 47. Noterliği’nin 11/06/2014 tarih ve …yevmiye numaralı, keşidecisi …-Kendi adına asaleten, … … Turizm İnşaat Taah. Ltd. Şti.’ni temsilen, muhatabı … İnşaat Ltd.Şti. olan ihtarnamede, dava konusu sözleşmenin feshi ihbar edilmiştir.
Tüm dosya kapsamından, toplanan delillerden, sözleşmelerden, ihtarname ve yazışmalardan; davacı ile davalılar arasında 10/10/2013 tarihli “Müşavirlik Hizmet Sözleşmesi” imzalandığını; sözleşmenin yukarıda açıklanan nedenlerle davalı taraf yönünden bağlayıcı olduğu; sözleşmenin 3. maddesinde, idare ile işveren arasında sözleşmenin imzalanması halinde müşavir’in aylık KDV hariç 30.000,00-TL (OtuzbinTürkLirası’nın) sözleşme tarihinden itibaren başlamak üzere geçerli olacağının taraflarca kabul edildiği; 02/12/2013 tarihinde idare ile iş ortaklığı arasında Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi’nin imzalanmış olduğu; davacı müşavirin, davalı adi ortaklıkta görev aldığı ve sözleşme gereğince edimlerini yerine getirdiği; bu nedenle, sözleşmenin 10/10/2013 tarihinde imzalanmasıyla birlikte davacının aylık 30.000,00-TL (KDV hariç) ücrete hak kazandığı, sözleşmenin feshedildiği 11/06/2013 tarihine kadar 9 (dokuz) aylık ücrete hak kazanıldığı, bilirkişilerin 31/12/2018 tarihli raporlarının da bu yönde olduğu ve dosyadaki bilgi ve belgelerle uyumlu bulunduğu görülerek Mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınmış olup, toplam 270.000,00-TL alacak yönünden davanın kısmen kabulüne,
Sözleşme içeriğinde ücretin ödenmesi yönünden kesin vade koşulu bulunmamaktadır. Dava tarihinden önce davalı usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmediğinden ve kesin vade de bulunmadığından hüküm altına alınacak alacağa dava tarihinden faiz uygulanması gerekmiş, icra takibinde yer alan işlemiş faize ilişkin istemin reddine,
Somut olayda, uyuşmazlık sözleşmeden kaynaklanmakta olup, alacak ”likit” olduğundan, davacının icra inkâr tazminatı talebi yerinde görülmüştür. Red edilen kısım yönünden takip haksız olmakla birlikte kötü niyet saptanmadığından davalıların tazminat istemlerinin reddine…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı ….Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Dava dosyasında sözleşme ile belirlenen işlerin davacı tarafından yerine getirildiğine dair somut ve yazılı delil bulunmadığını, davacının sözleşme ile yüklendiği edimleri yerine getirmediğini, bu nedenle borç doğmadığını; davacının sözleşmede belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmeden edimlerini yerine getirmiş gibi tamamlanmayan sözleşmeyi dava konusu yapmasının iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığını, sözleşme bedeline bakılacak olursa yalnızca yürütme kurulunda yer vermek için belirtilen bedelin ödenmesinin hayatın olağan akışına ve mantık kurallarına tamamen aykırı olduğunu;
Sözleşme 2/1 maddesinde davacı şirketin görevleri alanında mühendislik hizmeti yapmanın sayıldığını, ancak davacı şirketin taahhüt konusu iş ve faaliyetlerle olan ilgisi araştırıldığında esasen davacının protokol gereklerini yerine getirebilecek bir donanıma sahip olmadığının ve o güne kadar aynı faaliyet konusu ile alakalı herhangi bir iştigalde bulunmadığının tespit edildiğini;
Davacının yerine getirmesi gereken yükümlülüklerin protokolde açıkça sıralanmasına rağmen nedense bilirkişi heyetinin, yapılan sözleşmenin niteliğini de nazara alarak sayılan edimlerin neleri kapsadığını açıklamaktan kaçındığını, mahkemenin eksik ve hatalı bilirkişi raporuna göre hüküm kurduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … Ticaret ve Sanayi A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Davaya konu takibe dayanak gösterilen müşavirlik hizmet sözleşmesinin yalnızca diğer davalı tarafından imzalandığını, bu nedenle sözleşmenin ortaklığı borç altına sokmaya yeterli olmadığını; 10.10.2013 tarihli müşavirlik hizmet sözleşmesi ile aylık 30.000,00-TL ücret ödeneceğinin kararlaştırıldığı iddia edildiğini, ancak sözleşmede belirlenen hizmetlerin sunulduğuna dair bir delil ibraz edilemediği gibi taraflara ait fatura, ticari defter ve kayıtların incelenmesi neticesinde de ticari ilişkiyi ortaya koyan hiçbir delil bulunmadığını;
Davacının, sözleşmeye konu edimi ifa ettiğini kanıtlayamadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için sözleşmede belirlenen yükümlülükleri yerine getirdiği düşünülse dahi taraflar arasında hiçbir faturalaşmanın mevcut olmadığının tespit edildiğini, davacının muaccel hale gelen alacağının varlığından söz etmenin hukuken mümkün olmadığını; davaya konu alacağın likit olmayıp icra inkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, müşavirlik hizmet sözleşmesine dayalı hizmet bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalılar vekillerinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/599 E., 2019/215 K. sayılı dava dosyasında verdiği 06.03.2019 tarihli kararına yönelik davalılar vekillerinin İSTİNAF BAŞVURULARININ AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 18.443,70-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 9.222,00-TL harcın düşümü ile kalan 9.221,70-TL harcın davalılardan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
26.04.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 28.04.2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır