Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/2009 E. 2023/1968 K. 06.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/2009 – 2023/1968
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2019/2009
KARAR NO : 2023/1968

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/07/2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/763 Esas-2019/559 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :

Davalılar vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkili ile davalılar arasında özel güvenlik hizmet sözleşmesi imzalandığını, davalıların istihdam ettiği dava dışı işçinin kıdem tazminatının müvekkili kurum tarafından 09.05.2017 tarihinde işçiye ödendiğini, taraflar arasındaki sözleşmeler, 4875 sayılı İş Kanunu ile Türk Borçlar Kanunu uyarınca davalıların bu ödenen bedelden sorumlu olduklarını, bu nedenle dava açıldığını ileri sürerek 8.869,96 TL’nin ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın TBK 731.md.uyarınca zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, kıdem tazminatının davacı tarafından müvekkillerinden talep edilmesinin mümkün olmadığını, bu tazminattan davacının asıl işveren sıfatıyla sorumluluğu bulunduğunu, bu nedenle rücu hakları olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “Toplanan delillere, taraflar arasındaki uyuşmazlık konularına, 7166 Sayılı Yasanın 11 ve 12. Maddesindeki düzenlemeye, bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre; Davacı ile davalılar arasında hizmet alım sözleşmesi imzalanmış olup, tarafların sorumlulukların belirlenmesinde kanuna açıkça aykırı olmadıkça öncelikle sözleşme hükümleri nazara alınır. Davalılar tarafından kıdem tazminatından kendilerinin sorumlu olmadığını, üst işverenin yasalar ile sorumlu olduğunu iddia etmiş ise de, 7166 Sayılı Yasa ile yapılan düzenlemeden önce 4857 Sayılı Yasanın 112. Maddesi üst işverenin, işşiye karşı kıdem tazminattan sorumluluğuna ilişkin düzenlemelere yer verilmiş, olup sööz konusu düzenleme hizmet alım sözleşmesi kapsamındaki tarafların birbirine rücu hakkını bertaraf eden bir madde olmadığından, taraflar sözleşmede aksini kararlaştırmış ise işçiye karşı ileri sürülemese bile sözleşme ilişkisi çerçevesinde sorumluluk alt işverene ait ise üst işveren idare alt işverene rücu edebiir. Bu yönden davalıların savunması yerinde görülmemiş, rücu ilişkisi sözleşme hükümleri çerçevesinde değelendirilmiştir. Sözleşmeler çerçevesinde değerlendirme yapılırken davacının Kamu İktisadi Teşekkülü olması ve 7166 Sayılı Yasanın 11. Maddesi gereğince 11/09/2014 tarihinden sonra yapılan ihalelerde alt işverenin kıdem tazminatından açıkça sorumlu tutulması gerektiğine ilişkin düzenleme ve aynı yasanın 12. Maddesi gereğince düzenlemenin görülmekte olan davalara da uygulanacağına ilişkin düzenleme çerçevesinde, sözleşmelerin yorumlanmasında 11/09/2014 tarihinden önce yapılan ihaleler için alt işverenin sorumlulu açısından “işçi alacaklarından” sorumluluk düzenmelesi yeterli görülmüş, 11/09/2014 tarihinden sonra yapılan ihaleler için bu ibare yeterli görülmeyerek açıkça “kıdem tazminatından sorumluluk” ibareleri aranmıştır. Buna göre, Davacının 11/09/2014 tarihinden önce Davalı … Ltd Şti ile 01/01/2012-31/12/2013 dönemlerini kapsar hizmet alım sözleşmesinin 22. Maddesi, sözleşmenin eki sayılan 15.5 maddesi ve teknik şartnamenin 18.5 hükümleri gereğince, işçi alacaklarından alt işverenin sorumlu olacağının düzenlendiğinden, yine 01/01/2014-31/12/2015 tarihlerini kapsar Davalı … Ltd Şti ve … Ltd Şti ile imzalanan sözleşmenin 22. Maddesi, sözleşmenin eki sayılan 15.5 maddesi ve teknik şartnamenin 18.5 hükümleri gereğince alt işverenin işçi alacaklarından sorumluluğu kabul ediliğinden, açıkça kıdem tazmnatından bahsedilmesi dahi sorumluluk alt işverenlerde olduğundan davacının 18/05/2013-31/12/2015 tarihlerini kapsayan dönemelere iişkin sözleşmeler çerçevesinde sorumlu oldukları dönemler ile sınırlı olarak davalılara rücu edebileceği kanaatine varılmış bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaya göre de, Davalı … Ltd Ştinin sorumluluğundan geçen 18/05/2013 -31/12/2013 dönemine isabet eden kıdem tazminatı 1435,31 TL olduğundan bu miktarın tamamının davalı Davalı … Ltd Şti’den tek başına, Davalılar … Ltd Şti ve … Ltd Şti iş ortalığının sorumluluğunda geçen 01/01/2014-31/12/2015 dönemine isabet eden kıdem tazmintı ise 4599,00 TL olduğundan ve davalıların söz konusu dönemede adi ortaklık olmaları nedeniyle müşterek ve müteselsil sorumlu olduğundan müştereken ve müteselsilen davalılıların sorumlu olduğu kanattine varılmış bu doğrultuda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Öte yandan, 01/01/2016 tarihinden itibaren imzalanan hizmet alım sözleşmeleri 11/09/2014 tarihinden sonra ihale ediliğinden davacının Kamu İktisadi Teşebbüsü olması nedeniyle 7166 sayılı yasa ile yapılan düzenlemeye tabirdir. 7166 Sayılı Yasanın 11. Maddesi ile 4857 Sayılı Yasanın 112. Maddesine eklenen 5. Fıkra ile ““4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere, 11/9/2014 tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında, kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde 11/9/2014 tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverenlere rücu edilmez.” düzenlemesi getirilmiş, 7166 Sayılı Yasanın 12. Maddesi ile de 4857 Sayılı Yasaya eklenen Geçici 9. Maddesinde “Bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla kamu kurum veya kuruluşları tarafından alt işverene rücu edilmek üzere yürütülen davalarda, 112 nci maddenin altıncı fıkrası kapsamında rücu edilmeyecek kısmı için ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilir, yargılama gideri ve vekâlet ücreti taraflar üzerinde bırakılır. İcra takiplerinde rücu edilmeyecek kısma ilişkin olarak harç alınmaksızın düşme kararı verilir, takip giderleri ile vekâlet ücreti taraflar üzerinde bırakılır. Ancak, bu kapsamda alt işverene rücu edilerek takip ve tahsil edilmiş olan tutarlar, alt işverenler lehine hiçbir şekilde alacak hakkı doğurmaz ve tahsil edilmiş tutarlar iade edilmez.” denilerek, yapılan düzenlemenin görülmekte olan davalarda da uygulanacağı kabul edilmiştir. Somut olayda taraflar arasındaki sözleşmelerde, işçi alacaklarından alt yüklenicinin sorumlu olacağı düzenlenmiş ise de gerek sözleşmede gerekse de eklerinde açıkça kıdem tazminatından alt işverenin sorumlu olacağı düzenlenmediğinden, 7166 Sayılı Yasanın 12. Maddesi ile 4857 Sayılı Yasaya eklenen geçici 9. Madde gereğince ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle: Bilirkişinin dosya içeriğine aykırı rapor düzenlediğini, bu hususun Türk Ceza Kanunu uyarınca suç teşkil ettiğini, müvekkillerinin oluşturduğu iş ortaklığı ile davacı arasında imzalanan sözleşmenin teknik şartnamesinin 15.maddesine göre sorumluluğun davacıya ait olduğunu, ayrıca 01.01.2016-31.07.2016 dönemi hizmet alım sözleşmesinin teknik şartnamesinin 17/5.maddesinde “kıdem tazminatı hariç” tüm sorumlulukların yükleniciye ait olduğunun belirtildiğini, oysa bilirkişinin 11.09.2014 döneminden önce imzalanan sözleşmede tüm sorumluluğun yükleniciye ait olduğu yönünde görüş bildirdiğini, sözleşmenin 15.maddesinin iş akdinin devamı için getirilen bir düzenleme olduğunu, iş akdinin sona ermesiyle ödenen kıdem tazminatının bir ilişkisi olmadığını, Yargıtay 13 ve 11.Hukuk Daireleri ile Hukuk Genel Kurulu kararları dikkate alındığında müvekkillerinin sorumlu olmadığının anlaşıldığını, bu konuda diğer mahkemelerce verilen kararların da bu yönde olduğunu, kıdem tazminatının alt işverenlere rücu edileceğine dair açık hüküm yoksa bundan davacı işverenin sorumlu olacağını, 10.09.2014 tarihinde kabul edilen kanun ile İş Kanunu’nun 112.maddesine eklenen fıkra uyarınca asıl işverenin kıdem tazminatı yönünden alt işverene rücu edemeyeceğini, ayrıca davanın 4857 sayılı Kanunun 6/3.maddesi uyarınca ve 6098 sayılı TBK’nun 73.maddesi uyarınca 2 yıllık zamanaşımına uğradığını, mahkemece avans faizine hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın reddi gerekirken kabul edilmesinin doğru olmadığını belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
UYUŞMAZLIK :
Uyuşmazlık; taraflar arasında akdedilen hizmet sözleşmesi nedeniyle davalıların istihdam ettiği dava dışı işçiye davacı işveren tarafından ödenen kıdem tazminatının davalı yüklenicilerden rücuen tahsili talebinin taraflar arasında akdedilen sözleşmeye, yasal mevzuata ve teknik şartnameye uygun olup olmadığı hususlarında toplanmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında akdedilen hizmet sözleşmesi nedeniyle davalıların istihdam ettiği dava dışı işçiye davacı işveren tarafından ödenen kıdem tazminatının davalı yüklenicilerden rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalılar vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/763E., 2019/559K. sayılı dava dosyasında verdiği 08/07/2019 tarihli kararına yönelik davalılar vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 412,20 TL harçtan peşin alınan 104,00 TL’nın mahsubu ile bakiye 398,20 TL’nın davalılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine,
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
06/12/2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 07/12/2023

Başkan
e-imza
Üye
e-imza
Üye
e-imza
Katip
e-imza