Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/1767 E. 2023/1502 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2019/1767
KARAR NO : 2023/1502

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 24.10.2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2017/392 E., 2018/836 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLİ :

Taraf vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, müvekkilinin …. Kooperatifi’ne 1980’li yıllardan bu yana ortak olduğunu, adı geçen konutun yapı kooperatifinin, işletme kooperatifine dönüştüğünü, müvekkilinin 04.11.2015 tarihinde keşide ettiği Ankara 54. Noterliği’nin ihtarnamesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu uyarınca ortaklıktan çıkma iradesini usulüne uygun olarak davalıya bildirdiğini, anılan bu ihtarnamenin 05.11.2015 tarihinde davalı kooperatife tebliğ edildiğini, ancak davalının işbu ihtarnameye verdiği cevap ile Kooperatifler Kanunu’nun 13. maddesine göre ortaklıktan çıkmak için gereken “öncelikle Yönetim Kurulu’na başvuruda bulunulması” şartı yerine getirilmediğinden davacının ortaklıktan çıkma talebini reddettiğini, davalının bu ret kararının 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 13. maddesindeki düzenleme karşısında haksız ve yok hükmünde olduğunu, gönderilen çıkma iradesinin kooperatife ulaştığı tarihte ortaklıktan çıkmanın gerçekleştiğini beyan ederek davalı kooperatif tarafından yaratılan muarazaanın men’ine; ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiği 05.11.2015 tarihinde davalı kooperatif ortaklığından çıktığının ve bu tarih itibari ile borçlu olmadığının tespitine; belirtilen taleplerin kabul edilmemesi halinde ise davacının dava tarihi itibarıyla kooperatif ortaklıklığından çıktığına karar verilmesine, davacının 1/190 oranındaki kooperatif hissesine düşen bedel karşılığı şimdilik 1.000,00-TL’nin, temerrrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, ortaklıktan çıkma başvurusunun öncelikle yazılı olarak yönetim kuruluna yapılması gerektiğini, davacının noter kanalı ile gönderdiği yazının olsa olsa yönetim kuruluna yapılan bir ilk başvuru olarak değerlendirilebileceğini, nitekim bu yazısı ile üyelikten çıktığına kendisi de inanmadığı için aidatlarını uzun süre ödemeye devam ettiğini, davacının müvekkili kooperatiften herhangi bir alacağı bulunmadığını, alacağın varlığını kabul anlamına gelmemek üzere, davacı tarafın terditli ortaklıktan çıkma talebi olan dava tarihinin çıkış tarihi olarak kabulü halinde, davacının alacağının hesaplanabilir olmadığı ve henüz muaccel hale gelmediğinden davanın reddi gerekeceğini, kooperatifin genel kurullarında sitenin yönetimi, işletilmesi, ortak gider aidatlarının belirlenmesine ilişkin alınan kararların aynı zamanda kat maliklerince alındığını, davacının kooperatif ortağı olsun veya olmasın, bağımsız bölümün yer aldığı sitenin maliklerinden oluşan ve sitenin işletilmesi için kurulmuş bulunan müvekkili kooperatifin genel kurulunca belirlenen ortak gider aidatlarını ödemek zorunda olduğunu, sitenin ortak alanları ile birlikte yaklaşık 140 dönümlük alana yayıldığını, bağımsız bölümlerin bahçelerinin de ortak alan olarak göründüğünü, davacının bağımsız bölümünün de site içerisinde olup kooperatifin siteye sunduğu tüm hizmetlerden yararlandığını, yapı kooperatifinin ferdileşmeye geçmesiyle davacıya bağımsız bölümün teslim edildiğini, davacının böylece kooperatife ödemiş olduğu aidatların karşılığını aldığını ve herhangi bir alacağının kalmadığını, kooperatifin işletme kooperatifine dönüşmesiyle kuruluş amacına uygun olarak yalnızca ortak giderlerin karşılanmasına yönelik olarak site aidatı belirlendiğini ve toplandığını, herhangi bir birikim ve yatırım yapılmadığını, toplanan aidatların sitenin ortak giderlerini ancak karşıladığını, davacının müvekkili kooperatife 2017 Mayıs ayı sonu itibariyle 1.260,00-TL aidat, 367,69-TL faiz olmak üzere toplam 1.267,69-TL borcu bulunduğunu, davacının ihtarnamelerinde, anasözleşme gereğince hakkı bulunmadığı halde kooperatifin mülkiyetinde olan 43 nolu adanın 1/190 oranındaki tapu hissesini veya SPK tarafından lisanslı bir gayrimenkul ekspertiz şirketinin tespit edeceği değerinin 1/90 oranındaki karşılığını talep ettiğini, 43 nolu adada bulunan arsanın ne şekilde değerlendirileceğine ilişkin olarak henüz genel kurulda herhangi bir karar alınmadığını, ileride satışı yapılacakmış gibi düşünülüp davacıya satış değerinden pay verilmesinin diğer ortaklar aleyhine sonuç doğuracağını, nitekim satışı yapılsa bile ilerideki değer kaybı, satış komisyonu, vergi harç vs. giderlere kalan ortakların katlanmak zorunda kalacağını, kaldı ki arsanın satılmayıp üzerine tesis yapılması ihtimalinin de bulunduğunu, bu nedenle davacının varlıklardan pay istemesinin yasal olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince “…Mahkememize ibraz edilen 28.03.2018 tarihli bilirkişi raporundan, 1136 sayılı Kooperatifler Kanununda Yönetim Kuruluna ana sözleşmeye uygun olarak yapılacak isteğe rağmen, ortağın kooperatiften istifasını kabulden kaçınacak olursa, ortak çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirebilir ve bildiri tarihinden itibaren çıkma gerçekleşir hükmünün bulunduğu ve ilgili ana sözleşmede ise her ortağın hesap senesi sonundan en az bir ay önce yönetim kuruluna yazı ile başvurarak ortaklıktan çıkabilme imkanı tanınmıştır, ilgili hükümler uyarınca davacının 04.11.2015 tarihli noter ihtarnamesinin davalı yana tebliğ tarihi olan 05.11.2015 tarihinde kooperatif ortaklığından ayrılmış bulunduğu, incelenen kooperatif muavin defter kayıtlarından ayrılma tarihi olan 05.11.2015 itibariyle kooperatife aidat borcu bulunmamakla birlikte 107,19-TL gecikme borcunun bulunduğu, davacının site içinde konutunun bulunması nedeniyle işletme kooperatifinin giderlerine katılarak aidat ödemesinin gerektiği yine muavin defter kayıtlarınca 13.12.2016 itibariyle 240,00-TL aidat 149,89-TL gecikme faizi olmak üzere toplam 389,89- TL borcunun olduğu, davacının alacaklarının ayrıldığı yıla ait bilançonun onaylandığı tarih olan 17.04.2016 tarihinden 1 ay sonra 17.05.2016 tarihinde muaccel hale geleceğini lakin davacının kooperatif ortağı olmamasına rağmen hizmetlerinden yararlandığı, bu yararlanma karşılığı olarak aidat ödeme yükümünün bulunduğu, ödemiş olduğu aidatları kooperatif yönetiminin gayrimenkul alımında kullanılmadığı, yatırım yapılmadığı ve kooperatifin tasfiye halinde olmaması nedeniyle borçları ve alacaklarından kalan miktarın ortaklara verilmesinin mümkün olmayacağı bu nedenle davacının kooperatife ait gayrimenkulun kendi hissesine düşen 1/190 payı oaranındaki tutarın talep edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Böylelikle davacının ortaklıktan çıkma ihbarnamesinin 05.11.2015 tarihinde kooperatif yönetim kuruluna tebliğ edildiği anlaşılmış olup davacının 05.11.2015 tarihinde davalı … …Site İşletme Kooperatifi üyesi olmadığının tespitine, defter kayıtlarının incelenmesi ile davacının davalıya borcu olduğu görülüp bu borç miktarının 05.11.2015 tarihi itibariyle 107,19-TL, ilk borç miktarı dahil edilmemek üzere 13.12.2016 tarihi itibariyle 389,89-TL olduğunun tespitine, koperatifin tasfiye halinde olmaması ve alınan aidatlarla bir yatırım yapılmadığı, bir gayrimenkul alınmadığı, kooperatif tarafından davacıya konut tahsisi ve topu işlemlerinin yapıldığı gerekçesiyle hisse bedelinin talebini mümkün olmayacağından kooperatif hisse bedeli yönünden talebin reddine…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı mirasçılar vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik inceleme neticesinde oluşturulduğunu, usul ve yasaya aykırı olduğunu;
Varlıkları içerisinde yer alan 47 no’lu adadaki arsa dışındaki tüm varlıklarının değeri kaydi değerlere eşit sayılsa bile kooperatifin varlıklarının değerinin, arsanın 1.600.000,00-TL’lik rayiç değeri ile birlikte 2.159,05199-TL’ye ulaştığını, net borçların toplamı olan 23.948,77-TL’nin mahsubundan sonra kalan 2.135.103,22-TL’nin kooperatif şirketin öz varlığı bulunduğunu, bu tutardan hareketle, bir hissenin değerinin 11.237,38-TL olacağının ortada olduğunu, bu değerin arsa dışındaki taşınır ve taşınmaz varlıkların kaydi değerlerine göre hesaplanan değer olduğunu, ancak somut olaya ilişkin bu hususların mahkemece irdelenmediğini;
Kooperatifler Kanunu’na göre ayrılan ortakların alacaklarının, ayrıldıkları yılın bilançosuna göre belirlenebileceğinin, ayrıca ortakların ayrıldıkları takdirde sermaye ve mevduatlarından yoksun bırakılamayacaklarının kabul edildiğini, bu bakımdan ortakların, kooperatife yapmış oldukları ödemelerden sermaye ve mevduat kapsamında girenleri, ayrılırken alabilecekleri ortada iken aksi yöndeki kabuller ile kooperatif hisse bedeli yönünden davanın reddine karar verilmesinin haksız olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Kooperatif ana sözleşmesinde, ortaklıktan çıkma başvurusunun öncelikle yazılı olarak yönetim kuruluna yapılması gerektiğinin açıkça düzenlendiğini, davacı tarafından daha önce yapılmış yazılı veya sözlü herhangi bir başvuru bulunmadığını;
Davacı tarafça, 13.11.2018 tarihinde, yani karar tarihinden sonra ve müvekkili kooperatifin bilgisi dışında, mülkiyeti müvekkili kooperatife ait 47 no’lu adada bulunan arsa ile ilgili olarak bir firmaya ekspertiz raporu düzenletildiğini ve istinaf dilekçesine eklendiğini, öncelikle, yargılama esnasında sunulmayan bir belgenin dosyaya istinaf aşamasında sunulmasının yasal olmadığını;
Mülkiyeti müvekkiline ait bir arsa üzerinde müvekkilinin onayını almadan, hatta bilgi dahi vermeden ekspertiz incelemesi yapılmasının, değerleme firması açısından yasal olmayan ve suç teşkil eden bir işlem olduğunu, ayrıca davacının talebi üzerine usul ve yasaya aykırı olarak düzenlenen raporun içeriğinin de doğru olmadığını;
Kooperatifin işletme kooperatifine dönüşmesiyle, kuruluş amacına uygun olarak yalnızca ortak giderlerin karşılanmasına yönelik olarak site aidatı belirlendiğini ve toplandığını, davacının kooperatiften herhangi bir sermaye ve mevduat alacağı bulunmadığı gibi aksine müvekkili kooperatife borcu bulunduğunu, halen aidat borçlarını ödemediğini ve 2019 Nisan ayı sonu itibariyle 12.000,00-TL’ye yakın aidat borcu bulunduğunu;
Kooperatif ana sözleşmesinde; ayrılan ortağa kooperatif varlıklarından pay verileceğine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığını, bu nedenle davacının varlıklardan pay istemesinin de yasal olmadığını;
Davacının kooperatifin siteye sunduğunu tüm hizmetlerden yararlandığını, kooperatif ortağı olsun veya olmasın, bağımsız bölümünün yer aldığı sitenin maliklerinden oluşan ve sitenin işletilmesi için kurulmuş bulunan müvekkili kooperatifin genel kurulunca belirlenen ortak gider aidatlarını ödemek zorunda olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, kooperatif ortaklığından kaynaklanan tespit ve alacak istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre taraf vekillerinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/392 E., 2018/836 K. sayılı dava dosyasında verdiği 24.10.2018 tarihli kararına yönelik taraf vekillerinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 44,40-TL harcın düşümü ile kalan 225,45-TL harcın taraflardan ayrı ayrı alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Mirasçılar ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin Dairemiz tarafından yapılmasına.
04.10.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 06.10.2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır