Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/1752 E. 2023/1371 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
ESAS NO : 2019/1752
KARAR NO : 2023/1371

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/11/2017
ESAS-KARAR NUMARASI : 2015/207 E.-2017/794 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; kooperatif üyesi olan davalının aidat borçlarını ödememesi üzerine aleyhinde Ankara 15. İcra Müdürlüğünün 2014/7849 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine icra takibinin durduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptaline, %40’dan az olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; icra takibindeki alacak miktarı ile davadaki alacak miktarının farklı olduğunu, icra takibinin … tarafından yapıldığını, davanın ise kooperatif tarafından açıldığını, davalı kooperatifin dağılmasına (tasfiyesine) karar verildiğini, toplantı nisabı sağlanmadan yapılan 05.06.2011 ve 30.06.2012 tarihli genel kurullarda alınan kararların kesin olarak hükümsüz olduğunu, her iki genel kurul toplantısının da Bakanlık temsilcisinin yokluğunda yapıldığını, davacı kooperatifin arsasını üyelere devrettiğini ve yasa gereği dağılmış durumda olduğunu, arsanın üyelere devri ve kooperatifin tasfiye tarihi itibariyle müvekkilinin üyeliğinin sona erdiğini, tasfiye kararından dönülmesinin ancak yasaya uygun olarak ana sözleşme değişikliği ile yapılması veya mahkeme kararıyla tüzel kişinin ihya edilmesine bağlı olduğunu 05.06.2011 ve 30.06.2012 tarihli genel kurullarda alınan kararların müvekkiline bildirilmediğini, aidatlarla ilgili olarak müvekkiline tebligat yapılmadığını savunarak, davanın reddine, %20 oranında tazminata karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “Davalı …’ın davacı kooperatifin ortağı olduğu anlaşılmakla her ne kadar aidat kararlarının alındığı genel kurul kararlarının davalı tarafından yasaya aykırı olduğu iddia edilmiş ise de kararların iptaline yönelik bir dava ve karar bulunmadığından mahkememizce araştırılması gereken hususun davalının aidat borcu bulunup bulunmadığı ve talep edilen gecikme zammının BK’nın 120. maddesine uygun olup olmadığının belirlenmesi noktalarında olduğu anlaşılmıştır.
Davacı kooperatifin ticari kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen 11/07/2016 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacı kooperatifin 05/06/2011 günü yapılan genel kurul toplantısında ortaklardan 05/07/2011 tarihinden başlamak üzere 5 ay süre ile aylık 100,00 TL aidat alınmasına, taksitlerin zamanında ödenmemesi halinde %5 faiz işletilmesine karar verildiği, 30/06/2012 günü yapılan genel kurul toplantısında aidatların 01/07/2012 tarihinden itibaren 100,00 TL olacak şeklinde düzenlenmesine ve %5 oranında faiz uygulanmasına karar verildiği, ayrıca aynı genel kurulun 5. maddesinde kooperatifin tasfiye halinden çıkarılmasına karar verildiği, 30/06/2013 tarihli genel kurul toplantısında aidatların 100,00 TL olarak belirlendiği, dosya kapsamında 30/06/2012 tarihli genel kurul toplantısında davalının hazirun listesinde yer aldığı, diğer genel kurulların hazirun cetvellerinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
Takip tarihi itibari ile davalı ortağı ödenmemiş aidat borcu kayıtlardan yapılan tespite göre 2.600,00 TL asıl alacak ve TBK’nın 120. maddesi uyarınca aylık %1,5 oranında temerrüt faizi hesaplanarak işlemiş faiz 553,00 TL olarak belirlenmiştir. Bulunan aidat alacağının davacı kooperatifin ortağı olan davalıdan tahsil hakkı bulunduğundan davanın anılan tutarlar yönünden kısmen kabulüne ve alacak likit olmakla icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” denilerek, davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının 2.600,00 TL asıl alacak, 553,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.153,00 TL yönünden iptali ile takibin aynı koşullarda devamına, toplam alacak üzerinden %20 oranında belirlenen 630,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; icra takibindeki alacaklının … olduğunu, davanın ise kooperatif tarafından açıldığını, bu nedenle davanın itirazın iptali olarak görülmesinin usule aykırı olduğunu, davacı kooperatifin yüksek aidatlar toplamasına rağmen ana sözleşmedeki işleri yapamaması nedeniyle yaklaşık 20 yıl önce yapılan bir genel kurulda kooperatif arsasının üyelere verilmesine ve kooperatifin dağılmasına (tasfiyesine) karar verildiğini, arsanın ortaklar adına tescil edildiğini, hiç bir faaliyeti olmayan kooperatifin davalıya gündemi ve genel kurul toplantısına ilişkin çağrıyı göndermeden 05.06.2011 günü 2009 ve 2010 yıllarına ait genel kurul toplantısını yaptığını, bu toplantının 51 ortaktan sadece 6 ortağın katılımı ile yapıldığını, 2011 yılı genel kurulunun 30.06.2012 tarihinde 57 ortaktan sadece 11 ortağın katılımı ile ve Bakanlık temsilcisi katılmadan yapıldığını, gündem dışı olarak tasfiyeden dönülmesine karar verildiğini, toplantı nisabı oluşmadan yapılan genel kurulların hükümsüz olduğunu, bu genel kurullara dayalı olarak müvekkilinden aidat istenemeyeceğini, yokluk ve kesin hükümsüzlük hallerinde ayrı bir dava açılmasa da açılmış davada bu hususun hakimce re’sen göz önüne alınacağını, bilirkişi … tarafından sunulan raporda yok hükmünde bulunan 2009, 2010, 2011, 2012 yılı genel kurulları kararlarına dayanılarak davalıdan aidat istenemeyeceğinin tespit edildiğini, davacı kooperatifin tasfiye kararından sonra 6 ay içerisinde usulüne uygun şekilde ana sözleşme değişikliği yaparak kooperatifin amacını değiştirmediğini, ana sözleşme değişikliğinin ancak fiilen kullanılan oyların 2/3 çoğunluğu ile yapılabileceğini belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
I-Dava, aidat alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Gerekçeli karar başlığında davacı koperatifin eski unvanına yer verilmesi doğru olmamış ise de HMK’nın 304/(1). maddesi uyarınca koperatifin yeni unvanı yazılarak bu yanlışlık düzeltilmiştir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 81/4. maddesi, “Anasözleşme ile özel bir nisap belirlenmemiş ise, tasfiye halinde kooperatiflerin genel kurul toplantılarında nisap aranmaz. Kararlar oy çokluğu ile verilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Davalı Kooperatif ana sözleşmesinin 87/9. maddesi ise, “Gayrimenkul satışının görüşüleceği toplantılar hariç olmak üzere, tasfiye süresince yapılacak genel kurul toplantılarında toplantı nisabı aranmaz.” hükmünü içermektedir.
Buna göre 05.06.2011 ve 30.06.2012 tarihli genel kurullarda toplantı nisabının oluşmamış olması batıl sayılma nedeni olamayacağından davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
İcra takibi davacı kooperatif yetkililerince verilen vekaletname eklenerek davacı kooperatif adına … tarafından başlatılmış olup, alacaklı ve davacı sıfatlarında herhangi bir hata bulunmadığı görülmüştür.
Bu açıklamalara ve dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL. istinaf karar harcından peşin alınan 54,00 TL’nin mahsubuyla kalan 215,85 TL.’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak iadesine,
4-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
20/09/2023 tarihinde, HMK’nın 362/(1)-a. maddesi uyarınca (Ek madde 1 uyarınca yeniden değerleme oranına göre belirlenen 238.730,00 TL. kesinlik sınırının altında kaldığından) KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 21/09/2023

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza