Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/1705 E. 2023/406 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/402 – 2023/493
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

ESAS NO : 2023/402
KARAR NO : 2023/493

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/10/2022
ESAS-KARAR NUMARASI : 2021/467 E.-2022/971 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR
VEKİLİ :

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkili kooperatifçe … nolu dairenin tapu kaydının üyesi olan davalı …’e verdiğini, davalının daha sonra kooperatif ortaklığından ihraç edildiğini, Kooperatifler Kanunu’nun 17. ve ana sözleşmenin 15. maddeleri uyarınca davalının üyelik sıfatına bağlı olarak kendisine verilen taşınmazı üyeliği sona erdiği için müvekkili kooperatife geri vermek zorunda olduğunu, davalının taşınmazı diğer davalı ….’ye ipotek olarak verdiğini, davalı Banka lehine yapılan tescil işleminin kooperatif üyeliğinden ihraç nedeniyle hukuki dayanağını yitirerek yolsuz tescil niteliğini kazandığını, davalı bankanın taşınmazın üyelik ilişkisinden kaynaklı olduğunu ve üzerine ipotek konulduğu sırada henüz kat mülkiyetine geçilmediğini kendi yaptığı ekspertiz incelemesiyle öğrendiğini, ayrıca üyenin kooperatife olan borçlarını ödemede güçlük çektiğini bildiğini, bu durumu bile bile taşınmazın üzerine ipotek koyduğunu, iyi niyetli olmadığını ileri sürerek, davalı … ile kooperatif arasındaki üyelik ilişkisinin sona erdiğinin tespitine, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline, diğer davalı …. lehine verilen ipoteğin kaldırılmasına (fekkine) karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. vekili; müvekkili banka ile ilgili ipotekten kaynaklanan davada Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, davacının talep haklarının zaman aşımına uğradığını, diğer davalı …’ün müvekkil Bankadan kredi kullandığını ve kullandığı kredinin teminatı olarak davalı adına 19.07.2010 tarihinde tescil edilen dava konusu taşınmaz üzerinde 20.07.2010 tarihinde ipotek tesis edildiğini, davacı tarafça kredinin kullandırılmasından ve ipoteğin kurulmasından 11 yıl sonra iş bu davanın açıldığını, müvekkili Banka lehine kurulan ipoteğin fekkini gerektiren hiçbir maddi sebep ve hukuki gerekçe bulunmadığını, davacı ile müvekkili Banka arasında herhangi bir hukuki ilişki (kredi ilişkisi, bağlı kredi ilişkisi vs.) olmadığını, davacının dava konusu taşınmazın üzerinde müvekkilin ayni hakkına tercih edilebilecek bir ayni hakkı veya tapuya ipotekten önce tescil edilmiş “güçlendirilmiş” bir şahsi hakkının da bulunmadığını, bu nedenle davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, davacı ile davalı arasındaki hukuki ilişkinin tapuya güven ilkesi çerçevesinde hak kazanan müvekkilinin hukuki durumunu etkilemeyeceğini, taşınmaz üzerinde çok sayıda haciz bulunduğunu, bu kişilerin de davaya dahil edilmesini talep ettiklerini, davacının ipotek miktarı üzerinden harcı tamamlaması gerektiğini, ihracın usulüne uygun yapılıp yapılmadığının ve kesinleşip kesinleşmediğinin de araştırılmasını talep ettiklerini, ayrıca 2017 yılında olduğu iddia edilen ihraç kararına rağmen davanın 2021 yılında açılma nedeninin izahını talep ettiklerini, ipoteğin kurulduğu 20.07.2010 tarihinde söz konusu taşınmaz …’e ait olup üzerinde hiçbir şerh, kısıtlama kısacası herhangi bir takyidat bulunmadığını, noterde yapılan ferdileşme ve yapılan kura sonrasında taşınmazın 19.10.2010 tarihinde … adına tescil edildiğini, davacının talebini ancak diğer davalıya yöneltebileceğini, ipotekle temin edilen borcun halen ödenmediğini, borç ödenmedikçe ipoteğin terkinine karar verilemeyeceğini, malik sıfatı bulunmayan davacının TMK 716 ve 1024. maddesine dayanarak da ipoteğin terkinini talep etmesinin hukuken mümkün olmadığını, müvekkili Banka lehine mevcut olan tescilin yolsuz tescil niteliğinde olmadığını, ayrıca ferdileşmenin gerçekleşmesinden sonra 11 yıl geçmesine rağmen halen kooperatifin tasfiye edilmemiş olmasının kötü niyetin göstergesi olduğunu, davacının Kooperatifler Kanunu 17 ve ana sözleşmenin 15. maddelerine atıfla yaptığı yorumun hatalı olduğunu, aynı Kanunun 81. maddesine göre kooperatifin amacını tamamladığı ve dağılma sürecine çoktan girmiş olması gerektiğini, “amacına ulaşılarak dağılma sürecine girmiş olan kooperatiflerden çıkan veya çıkarılan ortağın konutu veya işyeri çıkma veya çıkarılma sebebiyle geri alınamaz” hükmü gereği de davanın reddi gerektiğini savunarak, davanın görev ve husumet yönünden reddine, aksi halde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …, cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “Davalı, biriken aidat borçlarını ödememesi üzerine, birinci ve ikinci ihtarnamelerin düzenlenmesini
müteakip, kooperatif yönetim kurulunun 13/07/2017 günlü 183 sayılı kararı ile kooperatif ortaklığından
çıkarılmış, 28/05/2018 günlü yazı ile duyurulmuştur. Çıkarma kararı… adresine gönderilmiş, “Ayrıldı” ibaresi ile geri dönmüştür. KK.,
anasözleşme ve Yargıtay ilamları gereği, çıkarma kararının ihraç edilen ortağa tebliği zorunludur. Tebliğin zorunluluğu, dava açma süresinin esastan incelenip incelenemeyeceğini belirleyeceğinden yasal bir
gerekliliktir. Hatta çıkarma kararı genel kurulca verilmiş ve ortak da bu toplantıya katılmış bulunsa bile
çıkarma kararı ortağa tebliğ edilmelidir. Ayrıca, çıkarılma kararı kesinleşmeyen ortakların hak ve
yükümlülükleri çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam edeceğinden (Aksine hareket eden yönetim
kurulu üyelerinin cezai sorumlulukları vardır -Ek md. 2, f/1-) çıkarılmanın kesinleştirilmesi gerektiği açıktır.
Diğer yandan, davacı kooperatif tarafından alınan ihraç kararının ve ihraca esas teşkil eden ihtarnamelerin
kooperatif ortaklık defterinde bildirilen adrese yapılması gerekmektedir (Yargıtay 11.HD. 18.10.2004 tarih,
E.: 2004/811, K.: 2004/9911 karar sayılı kararı). Ancak; ortaklar defterinde davalının adresi
bulunmamaktadır. “Ortak Cari Hesap Ekstresi”ndeki adresi ise ‘…’dır. Bunun dışında; davalıya ait üç farklı adresi gönderilen duyurular da dönmüş bulunmaktadır. Son olarak dava dosyası içeriğinden
davalıya ilanen tebligat yapıldığı da bilinen bir gerçektir.
Özetle belirtmek gerekirse kooperatif, davalıya ulaşmak konusunda gerekli çabayı gösterdiği anlaşılmakla
birlikte, ilanen tebliğ yolunu seçmediği görülmüştür.

Davacı taraf, davalılardan …’ün ortaklığının sona ermesi nedeniyle aldığı daireyi iade etmesi gerektiğini belirterek eldeki davayı açmıştır. Davacı taraf diğer davalı … lehine kurulan ipoteğin ise …’ın iyi niyetli olmadığı iddiasına dayanarak kaldırılmasını istemektedir. Hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi kurulu raporunda da; davalılardan …’e ihraca ilişkin çıkarılan tebligatın usulsüz olduğu bu nedenle ihraç kararının kesinleşmesinden söz edilemeyeceği dolayısıyla davacı tarafın davalıya düşen taşınmazın iadesini talep edemeyeceği anlaşıldığından, davalı … hakkında açılan davanın reddine, dolayısıyla diğer davalı lehine kurulan ipoteğin halen geçerli olduğu gözetilerek davalı … lehine açılan davanın da reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ederek, davalı …’ün parasal yükümlülüklerini yerine getirmediği için kooperatiften ihraç edildiğini, davalının 2010 yılından sonra kooperatifle ilişkisini sonlandırdığını, kooperatife uğramadığını, herhangi bir şekilde haberleşmediğini, genel kurullara katılmadığını, değişen adresini bildirmediğini, davalının ihraç kararını öğrendiğini ve herhangi bir itirazı olmadığını, ihraç kararından sonra müvekkili kooperatif yetkililerini aradığını ve ihraçla ilgili işlemlerle ilgili duyumlarının doğru olup olmadığını sorduğunu, dava dilekçesinin karşı tarafa ilanen de olsa tebliğ edildiğini, bu işlemle yapılan işlemleri tebligat dahil öğrendiğini, öğrendikten sonra ya da öğrendiği kabul edilen tarihten sonra herhangi bir itirazı olmadığını, kaldı ki davalı …’e ilişkin ihraç kararlarında bir eksiklik bulunmadığını, davalının kooperatif üyeliğinden zımni olarak da ayrıldığını ve üyeliği ile üyeliğe bağlı haklardan vazgeçtiğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarının da bu görüşü teyit ettiğini, davalının kooperatif üyeliğinden ihraç edilmesi ile tapu tescil işlemi hukuki dayanağını yitirerek, yolsuz tescil niteliğini kazandığını, davalı Banka’nın taşınmazın üyelik ilişkisinden kaynaklı nedenle davalı …’e verildiğini bildiğini, ayrıca ipotek işlemlerinin yapıldığı sırada henüz kat mülkiyetine geçilmediğini, tapu kayıtlarında ve inşaat mahallinde yaptığı inceleme ile öğrendiğini, ayrıca üyenin kooperatife olan borçlarını ödemekte güçlük çektiğini bildiğini, davalı tarafın iyi niyetli olmadığını, davalı banka tacir olup, basiretli bir tacir gibi davranmak zorunda olduğunu belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini, aksi halde kararın kaldırılmasına ve bozma doğrultusunda yeni bir karar verilmesi için dosyanın hüküm mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, kooperatif ile davalı … arasındaki üyelik ilişkisinin sona erdiğinin tespitine, üyeliğe bağlı olarak devredilen taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, davalı Banka lehine kurulan ipoteğin fekkine karar verilmesi istemine ilişkindir.
İlk derece Mahkemesince davalı …’e ihraç kararının usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği, bu nedenle ihraç kararının kesinleşmediği bu nedenle davacı kooperatifin ortaklık sebebiyle tapusu davalıya devredilen taşınmazın tapu kaydının iptalini talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafça dava dilekçesinde, davalı … ile kooperatif arasındaki üyelik ilişkisinin sona erdiğinin tespitine karar verilmesi de istenmiştir.
TMK’nın 2. maddesinde öngörülen iyiniyet kuralı gereği, aidat yükümlülüğü bulunan bir kooperatifte ortağın uzun süre kooperatife uğramaması, aidat borcunun bulunup bulunmadığını takip etmemesi halinde üyeliğinin sona erdiğini ortağın zımnen kabul ettiği, diğer anlatımla üyelik haklarından zımnen vazgeçtiğini benimsediği ve eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesini yansıttığı kabul edilir.
İlk derece Mahkemesince, ihraç kararının davalı …’e usulüne uygun tebliğ edilmemiş olduğunun tespiti doğru olmuşsa da, TMK’nın 2. maddesine dayalı bu ilke doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılmamıştır.
Buna göre İlk derece Mahkemesince uzman bilirkişi aracılığı ile, davalı …’ün davacı kooperatife ortak olduğu tarihten dava tarihine kadar genel kurul tutanakları, hazirun cetvelleri, davacı kooperatifin defter kayıt ve belgeleri incelenip, davalı …’ün ödeme tarihleri, genel kurullara katılıp katılmadığı hususlarının değerlendirilmesi, yukarıda açıklanan ilke doğrultusunda üyeliğinin sona erdiğini zımnen kabul edip etmediği, üyelik haklarından zımnen vazgeçip geçmediği, eylemli olarak üyelikten ayrılma iradesini yansıtıp yansıtmadığının belirlenmesi, davacı vekilinin davalı … ile müvekkili arasındaki ortaklık ilişkisinin sona erdiğinin tespiti istemiyle ilgili araştırma yapılması, sonucuna göre gerekirse davalılar ile ilgili esasa ilişkin iddia ve delillerin değerlendirilmesi gerekirken, salt ihraç kararının tebliğine ilişkin belirlemelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu durumda Dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararının esası incelemeden kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Kararın kaldırılması nedenine göre, davacı vekilinin uyuşmazlığın esasına ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi uyarınca, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 26.10.2022 tarih ve 2021/467 E., 2022/971 K. sayılı kararının ESASI İNCELEMEDEN KALDIRILMASINA,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin diğer hususlara ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
4-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk derece Mahkemesince esas hükümle birlikte değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
15.03.2023 tarihinde, HMK’nın 353/(1)-a ve 362/(1)-g maddeleri uyarınca KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 16/03/2023

Başkan
e-imza
Üye
e-imza
Üye
e-imza
Katip
e-imza