Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/1634 E. 2023/453 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)

ESAS NO : 2019/1634
KARAR NO : 2023/453

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 04/12/2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/160E., 2018/914K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … – E/Tebligat

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, dava dışı …’ın davacı kooperatif aracılığıyla kredi kullandığını, davalının müteselsil kefillerden biri olduğunu, kullandırılan kredi taksitlerinin ödenmemesi nedeniyle krediyi veren banka tarafından davacı kooperatifin banka hesaplarından toplamda 37.426,34 TL kesinti yapıldığını, ödenen miktarın davalıdan tahsiline yönelik olarak başlatılan takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının kredi sözleşmesinde taraf sıfatının bulunmadığını, kooperatife bir borcunun bulunmadığını, dayanak kredi sözleşmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının eşininin muvafakatinin olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “…davacı banka ile dava dışı asıl borçlu … arasında kredi çerçeve sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmede dava dışı … ve davalı …’ın kefil olarak isimlerinin yer aldığı, davacı banka tarafından sözleşme konusu borcun ödenmediği gerekçesi ile Ankara 26. icra müdürlüğünün 2017/21225 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı anlaşılmakta ise de, davacı banka ile asıl borçlu arasında düzenlenen söz konusu kredi çerçeve sözleşmesinde davalı kefil …’ın kefalet tarihini kendi el yazısı ile belirtmediği gibi eşinin rızasının bulunduğuna ilişkin bir delilinde dosyaya sunulmadığı, bu nedenle söz konusu kefalet sözleşmesinin 6098 sayılı TBK’nın kefaletin şeklini düzenleyen 583 ve 584. Maddelerine uygun olmadığı, bu haliyle davalının söz konusu sözleşmeye kefaletinin geçerli olmadığı ve dava dışı asıl borçlu …’ın borcundan sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılarak, davanın reddine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Bilirkişi raporuna itirazların değerlendirilmediğini, eş rızası aranması yönündeki görüşün hatalı olduğunu, Borçlar Kanunu’nun 584. maddesi gereğince kredi niteliği gereği eşin rızasının aranmayacağını beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, kefalet sözleşmesine dayalı borca yönelik başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
1-Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan istinaf sebeplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Türk Borçlar Kanunu’nun 583. maddesi gereğince kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.
Yine aynı kanunun 584. maddesi gereğince eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır. Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.
Somut olayda, dava dışı borçlunun kullandığı kredinin esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifi olan davacı aracılığı ile kullanılan kredi olduğu anlaşılmaktadır. İlk Derece Mahkemesince bu husus gözardı edilerek, eş rızasının aranması gerektiği yönde gerekçe tesis edilmesi doğru görülmemiştir. Buna karşın davalının imzaladığı kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile kefalet tarihini yazmaması sebebiyle geçerli bir kefalet sözleşmesinden bahsedilemeyeceği hususu doğru olmuştur.
Bu durumda Dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararının gerekçesi yönünden kaldırılmasına ve yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine dair yeniden hüküm kurulması gerekmiştir.

HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (I) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer istinaf sebeplerinin REDDİNE.
II- Yukarıda (II) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile: HMK m. 353/1,b,2 gereğince, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/160E., 2018/914K. sayılı dava dosyasında verdiği 04/12/2018 tarihli KARARINI gerekçe yönünden DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE.
Buna göre:
“1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL harçtan dava açılırken davacı taraftan peşin olarak alınan 639,15-TL harcın mahsubu ile bakiye 459,25‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE,
3-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesaplanılan 4.466,90 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333. Maddesine uygun şekilde İADESİNE,”
II-Peşin alınan istinaf karar harcının davacıya iadesine.
III-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
08/03/2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 09/03/2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır