Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/1521 E. 2022/1841 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F D İ L E K Ç E S İ N İ N R E D D İ)
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO :
KARAR NO:

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 21.12.2017
ESAS-KARAR NUMARASI :….
Taraf vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; davalı borçlu aleyhine üyesi bulunduğu müvekkili kooperatife olan aidat borcunun tahsili amacı ile Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2015/16651 esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin haksız itiraz nedeni ile durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hüküm olunmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davalı kooperatifin talep etmiş olduğu takibe dayanak alacak kaleminin Kooperatifler Kanunun 17/2 maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin usul ve yasaya uygun bir şekilde kooperatif üyeliğini 3. kişiye devrettiğini, devir işlemi nedeni ile kooperatif uhdesindeki borçların devralana geçtiğini belirterek, davanın reddi ile kötüniyetli olarak yapılan takip nedeni ile, müvekkili yararına kötüniyet tazminatına hüküm olunmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “Dava, davalının kooperatif üyeliğinden kaynaklanan var olduğu iddia edilen aidat borcunun icraen tahsili istemine ilişkindir.
Taraflarca delil olarak dayanılan belgeler dosyaya sunulmuş ve yazılan müzekkereler ile temin olunmuştur.
Ankara 26. İcra Dairesinin 2014/16651 Esas sayılı dosyasının incelenmesinden, davacı (alacaklı) tarafından, davalı (borçlu) aleyhine 2014 yılı Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, 2015 yılı Mart, Nisan, Mayıs aidat bedelleri gerekçe gösterilerek aidat alacağı ve gecikme cezası toplamı 7.753,98 TL’nin tahsili amacı ile 03/08/2015 tarihinde başlatılan ilamsız takipte, ödeme emrinin davalı (borçlu) ya 06/08/2015 tarihinde tebliğ olunduğu, 12/08/2015 tarihinde yapılan itiraz üzerinde takibin durduğu mevcut davanın bir yıllık yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili, savunmasını ağırlık olarak müvekkilinin kooperatif üyeliği nedeni ile sahip olduğu taşınmazın … … Müdürlüğünde ismini açıklamadığı dava dışı üçüncü bir kişiye devir ettiği, kooperatif üyeliğinin son bulduğu sorunluluğun kooperatif payını devir alan üçünçü kişiye ait olduğu gerekçesi ile davanın reddini dilemiştir. Ancak gayrimenkulün devri ile ilgili herhangi bir belge dosyaya sunmadığı gibi, kooperatif üyeliğini sona erdirecek herhangi bir işlem yaptığı da, davalı tarafça kanıtlanabilmiş değildir. Zaman aşımı defi ise kooperatif üyeliği devam ettiği için haklı görülmemiştir.
Davacı kooperatif kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu aldırılan 09/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda gerekçeli ve denetime elverişli olarak yasal mevzuatta dikkate alınarak davanın takip tarihi itibari ile 6.835,00 TL asıl alacak 180,00 TL gecikme faizi olmak üzere toplam 7.015,00 TL aidat borcu olduğu belirlenmiştir.
Rapor taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekillerince rapora itiraz edilmiş ise de, davalı vekilince yapılan itirazın cevap dilekçesini ağırlıklı olarak tekrar nitelikte olduğu gözetilerek davacı vekilince yapılan itirazın ise, yine hukuki değerlendirme gerektirmesi nedeni ile ek rapor alınması cihetine gidilmemiştir.
Bilirkişi raporundaki hesaplama, yukarıda da açıklandığı üzere gerekçeli ve denetime elverişli ve yasal mevzuat dikkate alınarak yapılmış olmakla hükme esas alınmak sureti ile (alacağın likit ve hesaplanabilir olma özelliği dikkate alınarak davacı yararına icra inkar tazminatına da hüküm olunarak ) davanın kısmen kabulü…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: davalı tarafın kooperatif üyeliğini devrettiğine dair herhangi bir belge sunamadığını, yerel mahkeme tarafından 2014 yılına ait borçlar için gecikme cezasının neden işletilmediğini anlayamadıklarını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran-davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: müvekkilinin usül ve yasaya göre kooperatif üyeliğini devrettiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişsiz olduğunu, … müdürlüğünden devre ilişkin kayıtlar celp edilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, davacının talep ettiği alacakların likit olmayıp icra inkar tazminatına hükmedilmesini kabul etmediklerini bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, üyelik aidat borcundan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
I-HMK’nin “İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar” başlıklı 341. maddesinin (2) no’lu bendinde, miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu belirtilmiş, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 24.11.2016 tarihli 6763 sayılı “Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 41. maddesi ile de, maddede yer alan “binbeşyüz” ibaresi, “üçbin” şeklinde değiştirilmek suretiyle, söz konusu kesinlik sınırı üçbin Türk Lirasına çıkarılmış ve her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, bu miktarın Maliye Bakanlığınca her yıl için tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması kabul edilmiştir.
Diğer taraftan, 6763 Sayılı Kanun’un 44. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ne eklenen Ek madde 1/2 gereğince, HMK’nin 341. maddesinde düzenlenen kesinlik sınırının uygulanmasında, hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı öngörülmüştür.
Buna göre, asliye ticaret mahkemeleri yönünden kesinlik sınırı, ilk derece mahkemesine ait karar tarihi 02.12.2016 tarihinden önce ise 1.500,00-TL, 02.12.2016 tarihi ve sonrasında ise, (2017 takvim yılı başına kadar) 3.000,00-TL, 01.01.2017-31.12.2017 arasında 3.110,00- TL, 01.01.2018’den itibaren 3.560,00-TL, 01.01.2019 tarihinden itibaren ise 4.400,00 TL, 01.01.2020 tarihinden itibaren 5.390,00-TL, 01.01.2021 tarihinden itibaren 5.880,00-TL, 01.01.2022 tarihinden itibaren 8.000,00-TL olarak uygulanacaktır.
Somut davada, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın tarihi 21.12.2017’dir. Dava konusu edilen alacak miktarı 7.553,98-TL olup mahkemece 7.015,00-TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, 538,98-TL yönünden istem reddedilmiştir. Görüldüğü üzere, davada reddedilen ve davacı tarafça istinafa getirilen bu miktar, HMK’nin 341/2. maddesi gereğince karar tarihi itibariyle 3.110,00-TL olan kesinlik sınırının altında kaldığından davacının istinaf yasa yoluna başvurma hakkı bulunmamaktadır.
HMK’nin 346/1. maddesi uyarınca istinaf dilekçesi kanuni süre geçtikten sonra verilir veya kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme istinaf dilekçesinin reddine karar verir. Ayrıca 352. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinde kararın kesin olması halinde fıkra uyarınca mahkemece gerekli kararın verileceği belirtilmiştir. Öte yandan 360. madde gereğince de bu bölümde aksine hüküm bulunmayan hâllerde, ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulü, Bölge Adliye Mahkemesi’nde de uygulanacaktır.
Bu nedenle davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
II-HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-Yukarıda (I) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin İSTİNAF DİLEKÇESİNİN REDDİNE,
2-Yukarıda (II) numaralı bette açıklanan nedenlerle; HMK m. 353/1,b,1 gereğince Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/73E., 2017/999K. sayılı dava dosyasında verdiği 21.12.2017 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL’den peşin olarak yatırılan 44,40-TL’nin düşümü ile kalan 36,30-TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 466,90-TL’den peşin olarak yatırılan 117,00-TL’nin düşümü ile kalan 349,90-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
6-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
23.11.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 23.11.2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …