Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/1499 E. 2023/1071 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2019/1499
KARAR NO : 2023/1071

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 13.12.2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2017/725 E., 2018/1030 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :

Davalı … İnş. Ltd. Şti. vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352’nci maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili müvekkili ile davalı şirketler arasında imzalanan hizmet alım sözleşmeleri kapsamında çalıştırılan dava dışı işçiye ödenen 7.768,92 kıdem tazminatının ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Ltd Şti vekili 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112’nci maddesinde işçilerin kıdem tazminatının ihaleyi yapan kurum ve kuruluş tarafından karşılanacağı hükmü yer aldığından müvekkili şirkete kıdem tazminatı ile ilgili bir sorumluluk yüklenemeyeceğini, aksi düşünülse dahi sorumluluğunun müvekkili şirketin alt işveren olarak bulunduğu dönemler ile sınırlı olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince “…Tüm dosya kapsamı ve deliller, taraflar arasında düzenlenen hizmet alım sözleşmeleri kapsamı, bilirkişi incelemesi hep birlikte değerlendirildiğinde; dava dışı işçinin 01/06/2014-13/07/2016 tarihleri arasında davacı idareden ihale ile iş alan yüklenici şirketlerde çalıştığı, evlilik nedeni ile iş akdinin işçi tarafından sonlandırılması üzerine kıdem tazminatının 6552 sayılı Yasa kapsamında dava dışı işçiye davacı idare tarafından ödenmiş olduğu, taraflar arasında düzenlenen sözleşme eki teknik şartnamenin incelenmesinde, “yüklenicinin istihdam ettiği işçilerin İş Kanunu, SGK mevzuatı ve diğer kanun ve mevzuatlarla belirlenen uygulamalar, tüm hak ve alacaklar bakımından muhattabı da sorumlusu da yüklenicidir. Yüklenici, işçilerin 4857 sayılı İş Kanunu ve ilgili yönetmeliklerden doğan tüm ekonomik ve sosyal haklarını yerine getirmekle yükümlüdür. Yüklenici tarafından istihdam edilen işçilere ait herhangi bir sorumluluk ihale makamı olan …’ye yüklenemez.” düzenlemesinin yer aldığı, İş Hukukumuzda ve Yargıtay kararlarında alt işverenlerin, bir işverenden belirli bir işin bir bölümünde ve eklentilerinde iş alan ve işçilerini o işyerinde ve eklentilerinde kendi adına çalıştıranların işveren sıfatına sahip oldukları, bu kimselerin aldıkları işleri asıl işverene ait işyerinde yapıyor olmaları nedeniyle bu yerlerin alt işverenler yönünden de işyeri anlamını taşıdığı, başka bir deyişle fiziki olarak tek olan yerin hukuki bakımdan hem asıl işverenin hem de alt işverenin işyeri olduğunun kabul edilmesi gerektiği, asıl işverenlerin alt işverenin kendi işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanun’undan veya hizmet akdinden doğan yükümlülüklerden birlikte sorumlu olduğu ancak asıl işverenin sorumluluğunun alt işverenin sorumluluğu ile sınırlı olduğunun kabul edildiği, Yargıtay uygulamasına göre yüklenicilerin işçiyi çalıştırdıkları kendi dönemleri sınırlı olarak sorumlu olduklarının kabul edildiği, davacı idare ile davalı şirket arasında imzalanmış olan sözleşme ve teknik şartnamede, işçilerin hak ve alacaklarından, davalı idareden ihale ile iş almış şirketler sorumlu tutulduğuna ilişkin düzenleme, Yargıtay 13.Hukuk Dairesi kararları ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi kararları göz önünde bulundurulduğunda davacı idarenin dava dışı işçiye ödemiş olduğu tutarların tamamını BK hükümlerine göre davalılardan rücuen talep edebileceği değerlendirilerek davanın kabulüne…” şeklinde karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde:
– Alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olduğunu zira firma değiştiği halde dava dışı işçinin sürekli olarak davacının işçisi olarak çalıştığını, bu nedenle kendilerine bir rücu talebinde bulunulamayacağını,
– 4857 sayılı İş Kanunu m.112/a-b’ye göre sıfatlarının bulunmadığını, 21.02.2019 günlü “Sosyal Hizmetler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 11’inci maddesi uyarınca sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverenlere rücu edilemeyeceğini, bu nedenle davacının dava dışı işçiye yaptığı kıdem tazminatı ödemesini kendilerine rücu edemeyeceğini,
– Davacının taleplerinin aralarında imzalanan hizmet alım sözleşmesinde öngörülmeyen ve yaklaşık maliyet hesabına katılmayan unsurlar olduğunu, işçilerin aylık ücretleri dışındaki her türlü alacak kalemi ödeme sorumluluğunun davacıya ait olduğunu, davacının kıdem tazminatı ödemesini rücuuna cevaz veren bir sözleşme hükmü bulunmadığını, davacı tarafından kıdem tazminatı ödemesi hususunda açık bir madde ile belirtilmediği sürece ihaleye katılan firmaların kendi anlayışlarına göre teklif sunabileceğini, bu durumda idarenin saydamlık, rekabet, eşit muamele kuralını çiğnediğini, davacının yaklaşık maliyet hesap cetveline kıdem tazminatı tutarlarını dahil etmediğini, nitekim …’nun ihalelerde kullanmış olduğu işçilik hesaplama modülünün de böyle olduğunu, sözleşmelerdeki ücret kavramının kıdem tazminatını kapsamadığını,
– Kabul anlamına gelmemekle beraber rücu hakkının varlığı kabul edilse dahi rücu edilebilecek meblağın yapılan ödemenin tamamı olmadığını, ancak alt işverenin gerçekte işçiye karşı sorumlu olduğu meblağın rücu edilebileceğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararlarında da belirtildiği gibi sorumlu olsalar dahi dava dışı işçinin kendi bünyelerinde çalıştığı dönemin 1/2’si oranında sorumlu olacaklarını, davacının ödeme tarihinden itibaren faiz isteminin de haksız olduğunu,
– Müvekkilinin bu alacaklardan eldeki dava ile haberdar olduğunu, temerrüt tarihinin dava tarihi olduğunun kabulü gerektiğini, faizin türünün ise rücu ilişkisinden ötürü yasal faiz olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NEDEN VE GEREKÇE :
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359’uncu maddesinin 3 numaralı fıkrası uyarınca dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olayın saptanmasında ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 düzenlemesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-HMK m. 353/1-b,1 gereğince; Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/725 E., 2018/1030 K sayılı dava dosyasında verdiği 13.12.2018 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 530,69 TL’den peşin olarak yatırılan 44,40 TL’nin düşümü ile kalan 486,29 TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına
4-Kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine
5-HMK m.359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m.302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına
07.06.2023 tarihinde dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK m.362/1-a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,-) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere OYBİRLİĞİYLE karar verildi. (GK Yazım Tarihi: 08.06.2023)

Başkan … Üye … Üye … Katip …