Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/1476 E. 2022/1349 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/1476 – 2022/1349
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
ESAS NO : 2019/1476
KARAR NO : 2022/1349

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 17.04.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/589 E., 2019/378 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, müvekkili şirketin T….’ye ait Balıkesir’de trafo merkezinde ihale makamı olan … işinin ihalesini aldığını, davalı sigorta şirketi ile hırsızlığa karşı da teminat sağlamak üzere Montaj Tüm Riskler Sigorta Sözleşmesi yapıldığını, 19.08.2017-03.09.2017 tarihleri arasında tesisin içinde bulunan ve döşemesi yapılmış olan yaklaşık 4.500 kg ağırlığındaki ve işçilik maliyetiyle birlikte 83.883,50-TL bedelindeki bakır tellerin kimliği tespit edilemeyen kişilerce çalındığını, 06.09.2017 tarihinde davalıya başvurulduğunu, sigorta poliçesinde …’ın sigortalı olduğunu ve sigortalının muvafakatinin bulunduğunu beyan ederek şimdilik 10.000,00-TL’nin 06.09.2017 temerrüt tarihinden itibaren ticarî faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu olayın Balıkesir’de meydana geldiğini, davacının ikametgahının Bitlis, müvekkilinin merkezinin ise İstanbul olduğunu, bu sebeple İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, riziko adresinin belirtilen işletmede faaliyet konusu montaj işleri için “Montaj Tüm Riskler Sigorta Poliçesi” düzenlendiğini, hasarın oluş şekline itirazları bulunmamakla beraber hırsızlık hadisesi sonucunda meydana gelen zararın poliçede yer alan muafiyet şartlarında belirtilen 5.000-USD’lik muafiyet sınırı altında kaldığından başvurunun reddi gerektiğini, alacağın mevcudiyetini ve zarar miktarını davacının ispat etmesi gerektiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece Mahkemesi’nce “…Tüm deliller toplanmış, teknik inceleme gerektirdiğinden bilirkişi görüşü alınmıştır. Bilirkişi … 18.01.2019 tarihli kök raporunda; davacı …. sigorta ettiren olarak, dava dışı …’ın yüklendiği Balıkesir 2 TM’de 154 kV Balıkesir … Tesisi işinde davalıya “Montaj Tüm Riskler Sigorta Poliçesi” 12.08.2016-06.09.2017 poliçe vadesi 390 günlüğüne … poliçe numarası ile sigortalanmış olduğu, poliçenin hırsızlık muafiyet başlığı altında “Hırsızlık hasarlarında asgari 5.000,00 USD olmak üzere hasarın %10’si oranında tenzili muafiyet uygulanır” yazılı olduğunu, yapılan hesaplamalara göre davacının zararının 69.029,98-TL olduğunu ve bu zarardan kararlaştırılan muafiyet miktarı düşüldüğünde(69.029,98-17.227,00 = 51.802,98-TL) olduğunu, bu miktarında muafiyet sınırı olan 5.000,00 USD üzerinde olduğunu, davacının işyerinde poliçe ile belirlenen tüm güvenlik önemlerini aldığını, buna göre, raporda yazılı olan toplam 51.802,98-TL’nin talep edilebileceğini rapor etmişlerdir.
Davacı vekili 18.03.2019 tarihli dilekçesiyle talebini ıslah ederek 41.802,98-TL artırmış ve toplam 51.802,98-TL’nin 06.09.2017 tarihinden itibaren ticarî faizi ile tahsilini istemiştir.
Eldeki davada, dava edilen 51.802,98-TL asıl alacak yönünden ise poliçe kapsamına, ekspertiz raporuna, bilirkişilerin kök raporuna ve tüm dosya kapsamına göre; davacıya ait olup “Montaj Tüm Riskler Sigorta Poliçesi” ile sigortalanan işyerinde 18.08-04.09.2017 tarihleri arasında hırsızlık meydana geldiği, hırsızlık mahallinin gerçekleştiği sigortalı iş yerinde güvenlik kamera sisteminin ve bekçinin bulunduğu, yüksek duvarlarla çevrildiği, davacının, güvenlik kameraları kurduğu, yüksek duvarlar yaptırdığı, bekçi bulundurduğu ve güvenlik önlemlerini bu şekilde alması sebebiyle, rizikonun poliçe kapsamında olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle, sigortacı, sigortalının gerçek zararını tazmine mecbur olup, bilirkişilerin kök raporunda meydana gelen zararın muafiyet bedeli de düşülerek toplam 51.802,98-TL olduğu anlaşılmış, davacının ıslah talebide dikkate alınarak talep konusu edilen 51.802,98-TL’nin 23.10.2017 temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Davaya konu edilen olayın Balıkesir’de meydana geldiğini, davacının ikametgahının Bitlis’te, müvekkili sigorta şirketinin genel merkezinin ise İstanbul’da olduğunu, dolayısıyla yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini;
Poliçede Kloz106 bulunduğunu, ilgili klozda her bir bölümün azami uzunluğunun 100 metre x 2 ekip olarak belirtildiğini, her bir ekibin azami 100’er m’lik bölümde çalışma yaptıktan sonra kanalın kapatılması gerektiğini, sigortalının poliçedeki kloz hükümlerine uygun şekilde hareket etse idi riskin ciddi oranda azalacağını ve çalınan kablo miktarlarının maksimum 200 m ile sınırlı kalacağını, zararın büyümesi ile davacı sigortalının ihmalleri arasında uygun illiyet bağı kurulduğunu ve sigortalının yerine getirmek zorunda olduğu özen ve dikkat yükümlülüğünü göstermediğini, bu doğrultuda BK’nun 52. ve özellikle TTK’nun 1448. maddeleri bir arada değerlendirildiğinde, hükmolunacak tazminat miktarında indirime gidilmesi gerektiğini;
5.000-USD muafiyet tenzili uygulandığında, hasar muafiyet altında kaldığından, poliçe kapsamında sorumluluklarının bulunmadığını;
Eksik ve yetersiz inceleme yapılarak hüküm kurulduğunu, dosyaya sunulan bilirkişi raporunda, gerçek hasar tutarının hesaplamasının hatalı olduğunu;
Müvekkili şirketin, kendisine yapılan hasar başvurusuna istinaden üzerine düşen tüm sorumlulukları gereği gibi yerine getirerek, gerekli incelemeleri yaptığını, böylelikle, müvekkilinin temerrüdünden bahsedilemeyeceğini ve olay tarihinden itibaren faiz talebinin de reddi gerektiğini;
Davaya konu uyuşmazlığın tamamen “haksız fiil”den kaynaklandığını, haksız filden kaynaklanan taleplerde de uygulanacak olan faizin ancak kanuni faiz olduğunu, bu nedenle talep edilen avans faizinin haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

Dava, montaj tüm riskler sigorta poliçesindeki hırsızlık teminatı kapsamında tazminat istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/589 E., 2019/378 K. sayılı dava dosyasında verdiği 17.04.2019 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 3.538,66-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 934,40-TL harcın düşümü ile kalan 2.604,26-TL harcın davalıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
22.09.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 23.09.2022

Başkan Üye Üye Katip