Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/1407 E. 2023/117 K. 25.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/1407 – 2023/117
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

ESAS NO : 2019/1407
KARAR NO : 2023/117

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 07.02.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/158 E., 2019/76 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkili şirketin … ilçesinde bulunan demir-çelik fabrikasının enerji ihtiyacını davalıdan karşıladığını, davalı yanca müvekkili şirkete haksız cezai işlemler tesis edildiğini, davalı kurumca gönderilen 22.07.2016 tarihli bir yazı ile müvekkiline ait … sistemine bağlantısının bulunmadığı ve Milli Yük Tevzi Sistemine dâhil edilmesi gerektiğinin bildirildiğini, yapılması istenen teknik hususlardan bahisle, ilgili çalışmaların yazı tarihinden itibaren 6 ay içerisinde en geç 23.01.2017 tarihine kadar yapılması gerektiğinin ifade edildiğini ve derhal gereği için çalışmalara başlandığını, mevcut durumun hemen üç gün içerisinde ivedi bir şekilde davalıya bildirildiğini, inceleme sonuçları istenen teleinformasyon planın gönderildiğini, yapılan incelemelerde, teleinformasyon planında gösterilmekte ve bilgileri istenilse de, 154 KV … görünenin aksine akım ve gerilim trafosu bulunmadığının anlaşıldığını, davalı kurumun kayıtlarında varmış gibi düşünülen ve bilgileri istenen bu trafoların daha merkezin kuruluşunda tesis edilmemiş ve sanılanın aksine mevcut olmadığı ve dolayısıyla da P ve Q bilgilerini göndermenin fiilen mümkün olmadığının görüldüğünü, mevcut ve kurulu cihazlara göre hazırlamak durumunda kaldıkları teleinformasyon planının mecburen yazı ekinde davalının inceleme, görüş ve onaylarına sunulduğunu, yanıt olarak davalı kurumca bir ay sonra iletilen 21.09.2016 tarihli yazı ile fiili duruma adapte edilerek iletmiş oldukları teleinformasyon planının uygun bulunmadığının taraflarına bildirildiğini, bu belirsizliğin davalı yanca giderilebilmesini müteakip müvekkili şirketin tüm imkanlarını zorlayarak, … elektrik fiderlerinin mevcut olmayan P ve Q değerleri için sahaya konulması gerekli 154 kV akım ve gerilim trafolarının teminine gidildiğini, 4-5 aylık sipariş teslim süreleri uzun uğraşlarla kısaltılanabildiğini, imalatlarının tamamlanması ve montajların normalden çok daha kısa sürede gerçekleştirilebilindiğini, yapılan çalışmalar esnasında davalı kurumun adım adım tüm detaylar ve mevcut durumlar hakkında bilgilendirildiğini, netice itibari ile şirketlerine verilen görevlerin tümünün 6 aydan kısa bir sürede tamamlanabildiğini, bu süreçte en baştan maddi olgulara aykırı kabuller üzerine verilen 23.01.2017 tarihli süre sonunun dışına tamamen mecburi olarak kaldıkları aşikâr olmakla beraber davalı kurumca uygun bulunmadığını, bunun üzerine olağanüstü gayretlerle 21.09.2016 tarihini takip eden yaklaşık beş ay sonrasında 23.02.2017 tarihinde çalışmalarını sonlandırabildiklerini, bu sonucun başarılı sayılabileceğini, standart dışı mevcut koşullara, fiili duruma istinaden yalnızca bir aylık bir ek süre tanınmış olsa idi konunun hallinin kolayca ve hakkaniyetle mümkün olduğunu, tamamen müvekkili şirket iradesi dışında 23.01.2017 tarihi sonrasında sonuçlanmak durumunda kalan bu sürece ilişkin olarak davalı kurumca haksız cezai işlemler tesis edildiğini, bu kapsamda sözleşme ihlali gerekçesi ile ceza koşulu olarak kurumca kesilen … numaralı (52.900,82-TL bedelli) ve … numaralı (150.719,09-TL bedelli) ceza faturalarının itiraz ve istirdat haklarının saklı tutulması suretiyle ödenmek durumunda kalındığını belirterek, davalı kurum tarafından … ve … numaralı ceza faturaları karşılığında ihtirazi kayıt ile ödenmiş bulunan toplam 203.619,91-TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticarî avans faizi ile birlikte davalıdan istirdadına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, idari sözleşmelerden kaynaklanan iptal ve tam yargı davalarının görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğunu, öncelikle, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında 14.12.2005 tarihli bağlantı anlaşması imzalandığını, 19.12.2005 tarihinde ise davacı şirketle Sistem Kullanım Anlaşması imzalanarak 01.01.2006 tarihinde yürürlüğe girdiğini, daha sonra bu Sistem Kullanım Anlaşmasının sırayla 19.09.2006 tarihinde ve 28.11.2014 tarihinde revize edildiğini, dava konusu olan Ocak 2017-Şubat 2017 dönemleri için 28.11.2014 tarihli Sistem Kullanım Anlaşmasının “Cezai Şartlar” başlıklı maddesi uyarınca cezai işlem tesis edildiğini, davacıya ait …’nin … sistemine bağlantısının bulunmadığının tespit edilmesi üzerine, davacı şirketle imzalanan 14.12.2005 tarihli bağlantı anlaşması kapsamında trafo merkezinin Milli Yük Tevzi Sistemine dahil edilmesi için yapılan iletişim gereklilikleri planlamasına yapılarak, davacı şirket tarafından iletişim gereklilikleri konusundaki çalışmaların ivedilikle yapılmasının istendiğini, bu kapsamda, 23.01.2017 tarihinde davacı şirket tarafından gerekli çalışmaların yapılarak kurumlarına başvurulduğunu ve RTU/… Point-to-Point testlerinin eksiksiz olarak başarılı bir şekilde gerçekleştirilerek işin tamamlanmış olması gerektiği, söz konusu işin belirtilen tarihte tamamlanmamış olması durumunda ise Sistem Kullanım Anlaşması’nın 9. maddesi uyarınca cezai işlem tesis edileceğinin davacı şirkete bildirildiğini, davacı şirketin davaya konu olan sözleşme yükümlülüklerini tamamlaması gerektiğine ilişkin yazısı davacıya ulaştıktan sonra, davacı şirketin öncelikli olarak bu yükümlülüklerini yerine getirmek için çalışmalara başlamak yerine bu yükümlülüklerini erteletmeye çalışma yoluna gittiğini, işe başlama tarihinin gecikmeli olarak 21.09.2016 olduğunu, teşekküllerine atfedilecek bir kusurun söz konusu olmadığını, davacı şirket, zamanında söz konusu işlere başlamış olsa idi, verilen 6 aylık süre içerisinde tamamlayarak, sözleşme ihlaline sebep olmayacağını ve hakkında cezai işlem uygulanmayacağını, davacı şirket tarafından … İletişim Gereklilikleri ve … RTU’su ile ilgili olarak en geç 23.01.2017 tarihine kadar gerekli çalışmaların tamamlanmamış olması nedeniyle, Ocak 2017 dönemi için 17.02.2017 tarihli ve … numaralı sistem kullanım ceza e-faturası ve Şubat 2017 dönemi için 20.03.2017 tarihli ve … numaralı sistem kullanım ceza e-faturası düzenlenerek davacı şirkete gönderildiğini belirterek, öncelikle davanın görev ve esas yönünden reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “…Taraflar arasında sistem kurulum anlaşması uyarınca ceza uygulanması konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlık, davalı tarafça sistemin tesisi için verilen sürenin yeterli olup olmadığı ve ek süre verilmesi gerekip gerekmediği hususunda toplanmakta olduğu, mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre söz konusu eksiklerin tamamlanması, davacı teleinformasyon planının hazırlanması ve TEÎAŞ onayının alınması, tesislerin test edilmesi için günümüz teknik şartlarında verilen 6 aylık süre yeterli bir süreyi oluşturduğu, davalının ek süre talebine konu ederlerde akım ve gerilim trafosu ve bara ayırıcısı mevcut olmaması her iki tarafça bilinmesi gereken bir husus olduğu, davalı … davacıya gönderilen 22.07.2016 tarihli yazı ile 23.01.2017 tarihine kadar işin tamamlanması için süre verilmiş olup,yazı tarihi itibariyle verilen sürenin 6 ay olduğu, davalı …’ın uyarı ve süre içeren bildirimini bağlantı anlaşmasının 22. maddesi uyarınca 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun şekilde yapmış olması gerektiği, bu kapsamda davacıya verilen 6 aylık sürenin yazının tebliğ tarihinden itibaren başlamasının gerektiği, sunulan belgelere göre, bu yazının davacıya 16.08.2016 günü tebliğ edildiği, tebliğ tarihi dikkate alındığında testin tamamlanması için tanınan sürenin 17.02.2017 tarihinde dolduğu, davalı tarafça uygulanan cezai işlem incelendiğinde 23 ocak 2017 için verilen iş bitim süresi 23 Ocak esas alınarak 8 günlük süre üzerinden şubat ayı için de iş bitim tarihi olan 23 Şubat esas alınarak 23 günlük süre üzerinden hesaplama yapıldığı, fakat iş bitim tarihinin 17.02.2017 olması gerektiği, buna göre Ocak 2017 için cezai işlem tesisi mümkün olmadığı, iş 23.02.2017 tarihinde tamamlandığından 17.02.2017 tarihi ile iş bitim tarihi arasındaki 6 günlük süre üzerinden cezai işlem uygulanmasının gerektiği, bilirkişilerce 6 günlük süre üzerinden hesaplanan cezai işlem tutarının 39.318,02-TL olduğu, bu çerçevede davacının itirazi kayıtla ödediği 203.619,91-TL’den hesaplanan ceza tutarı indirildiğinde davacının 164.301,89-TL’yi talep etmekte haklı olduğu, hernekadar davalı vekili işin tamamlanması bakımından belirli ve kesin bir tarih öngörülmüş olup, davacı şirket tarafından iletişim gerekliliklerinin en geç belirtilen (23.01.2017) tarihte tamamlanmış olması gerektiği belirtilerek itiraz edilmiş ise de gerek cevap dilekçesinde gerekse aşamalarda davacıya 6 aylık süre verildiğinin davalı tarafçada kabul edildiği anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Dava konusu bağlantı ve sistem kullanım anlaşmaları gibi EPDK onayına tabi olan ve ikincil düzenlemelerde yer alan anlaşmaların ticari bir anlaşma olmadığını, bu anlaşmalardan kaynaklanan uyuşmazlıkların da idari yargıda görülmesi gerektiğini;
Müvekkilinin 22.07.2016 tarihli yazısında, bağlantı anlaşması uyarınca yükümlü olduğu iletişim gerekliliklerini yerine getirmesi için belirli ve kesin bir tarih öngörüldüğünü, mahkemece, davacı tarafından işin en geç belirlenen bu tarihte tamamlanması gerektiğinin göz ardı edilerek, gerçekte verilmeyen bir süre esas alınmak suretiyle iş bitim tarihinin uzatılmasının hukuka aykırı olduğunu;
… iletişim gereklilikleri ve …’su ile ilgili olarak en geç 23.01.2017 tarihinde gerekli çalışmaların yapılarak teşekküllerine başvurulduğunu ve işin tamamlanmış olması gerektiğinin, işin belirtilen tarihte tamamlanmaması halinde cezai şart uygulanacağının açıkça ifade edildiğini, dolayısıyla kararın gerekçesinde, yazılarının tebliğ tarihine göre iş bitiminin 17.02.2017 olacağı yönünde yapılan hatalı değerlendirmelerin, öngörülen kesin ve belirli tarih niteliğine uygun olmadığını;
Müvekkilinin bağlantı anlaşması kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmesini belirten yazılar davacı şirkete ulaştıktan sonra, davacı şirketin öncelikli olarak iletişim gerekliliklerini yerine getirmek için çalışmalara başlamak yerine, anlaşmada yer alan yükümlülüklerini erteleme çabasına girdiğini, teşekküllerince bu yöndeki taleplerinin kabul edilmemesi üzerine işe gecikmeli olarak başlandığını, dava konusu işin tamamlanması ile ilgili yaşanan gecikmenin, işin kapsamından yahut sürenin yetersiz olmasından değil, davacı şirketin yükümlülüklerini erteletmek için zaman kaybetmesinden kaynaklandığını;
Davacının iletişim sistemi gerekliliklerini yaklaşık 12 yıl boyunca yerine getirmediğinin ortada olduğunu, anlaşmada mevcut yükümlülüklerini 12 yıl boyunca yerine getirmeyen davacı şirketin, hali hazırda işin tamamlanması için verilen sürenin yeterli olmadığını öne sürmesinin iyi niyetli olmadığını;
Kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı lehine kısmen kabul edilen alacak kalemleri için ödeme tarihlerinden itibaren avans faizine hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Dava, taraflar arasında imzalanan sistem kullanım anlaşması gereğince davalı tarafça davacıya uygulanan cezai şart nedeniyle istirdat istemine ilişkindir.
02/12/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/11/2020 tarihli 7257 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasına (ç) bendinden sonra gelmek üzere (d) bendi eklenmiş, buna göre “İletim sisteminin normal işletme koşulları içerisinde işletilmesi ile işletme güvenliği ve bütünlüğü üzerinde risk oluşturan durumlara ilişkin olarak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerinin takibini yapmak, ihlal durumu tespit edilen tüzel kişilere sistem kullanım anlaşmasında düzenlenen ceza-i şartları ve diğer yaptırımları uygulamak” …’ın görev ve yükümlülükleri arasında gösterildikten sonra 6446 sayılı Kanun’a Ek madde 3 ile “8 inci maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinin uygulamasından kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargıda görülür.” hükmü eklenmiş, 46. madde ile de Kanun’un yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir.
Buna göre; 7257 sayılı Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin ceza-i şartlara ilişkin uyuşmazlıkların idari yargı yolunda görüleceği hükme bağlandığından yargı yoluna ilişkin bu değişikliğin usul hükmü niteliğinde olması nedeniyle derhal ve kesinleşmemiş tüm uyuşmazlıkları da kapsar şekilde uygulanması gerektiği anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda Dairemizce, HMK’nın 353/(1)-a.4. maddesi uyarınca, esası incelenmeden İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Kararın kaldırılması nedenine göre davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığı değerlendirilmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-a)Yukarıda (1) no’lu bentte belirtilen nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/158 E., 2019/76 K. sayılı dava dosyasında verdiği 07.02.2019 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
b)Yukarıda (2) no’lu bentte belirtilen nedenlerle, kararın kaldırılması nedenine göre davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
2-Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde iadesine.
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
25.01.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 26.01.2023

Başkan Üye Üye Katip