Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/1375 E. 2023/272 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
ESAS NO : 2019/1375
KARAR NO : 2023/272

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 28/03/2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2017/235E., 2019/272K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, taraflar arasında 07.11.2014 tarihli, davalının taşınmazının firmalara kiralanması hizmetlerinin verilmesi, bu konuda danışmanlık yapılmasına dair sözleşme yapıldığını, davalının 18.01.2017 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi tek taraflı feshettiğini, cevabi ihtarname ile hizmet bedeli alacağının ödenmesi koşuluyla feshin kabul edildiğinin bildirildiğini, davacının sözleşme gereği hizmete başladığını, bu süreç içinde gelişmeleri, yapılan toplantılarda davalıyla paylaştığını, hizmet sözleşmesine konu ana taşınmazın kiracı adaylarına yer teslimine hazır olmadığını, davalının fesih tarihinde iskan belgesini almamış olduğunu, kira sözleşmesinin davalı tarafın açık talimatı nedeniyle imzalanmadığını ileri sürerek, haksız fesih nedeniyle zararların tespiti ve şimdilik 10.000,00 TL tazminatın fesih tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının sağlıklı bir şekilde kiralama işlemlerini tamamlayamaması nedeniyle sözleşmenin taraflarınca haklı olarak feshedildiğini, buna rağmen hizmet bedeli talep edildiğini, davacının 2 yıllık süre içiresinde tek bir kira sözleşmesi dahi akdedemediğini, davacının kira koşulları ve yıllık kira geliri tahmini çalışmasının davalı firma tarafından onaylanmadığını, davacının belirttiği rakamların piyasanın çok altında olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “…Taraflar arasında 07.11.2014 tarihli Kiralama Hizmet Sözleşmesi imzalandığı ve sözleşmenin davalı tarafça tek taraflı olarak feshedildiği konusunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık davalının sözleşmeyi haksız olarak feshedip etmediği ve davacının sözleşme haksız feshedilmiş ise bundan dolayı zararının doğup doğmadığı noktasında toplanmaktadır. Tüm dosya kapsamının incelenmesinde davacının sözleşme gereğ konsept ve kira çalışmaları yaptığı bilirkişi raporu ile sabittir. Bu nedenle sözleşmenin davalı yanca feshinin haklı bir nedene dayanmadığı kanaatine varılmıştır. Sözleşme gereği davalı 15.000,00 TL konsept geliştirme bedeli ve her bir bağımsız bölüm için 1 yıllık kira bedelinin %10 ve KDV ödeme yükümü altına girmiştir. Geçerli bir sözleşme olmasına rağmen borcun borçlunun kusuruyla ifa edilmemesi halinde alacaklının oluşan zararının tazminini isteme hakkı bulunmaktadır. 6098 sayılı TBK hükümlerince sözleşmenin bir tarafça haksız olarak feshedildiğinin anlaşıldığı hallerde, diğer taraf sözleşmeden dönmez ise sözleşme ayakta kalabilmekte böylece kusuruyla sözleşmeyi fesheden taraftan müspet zararın tazminini talep edilebilmektedir. Buna göre davacı yan ifadan vazgeçerek, uğradığı müspet zararının tazminini talep edebilir. Davalı sözleşme gereği edimini ifa etmemiş olup haksız fesih nedeniyle davalının zararını ödemekle yükümlüdür. Davacı sözleşme gereği sözleşme ayakta olmaya devam etseydi taşınmazların yıllık kira bedelleri toplamının %10 ‘ u olan 146.407,66 TL bedele hak kazanabilecekti. Davacı yan sözleşmeyi haksız olarak feshettiğinden bu bedel karşılığı davacı zararının oluştuğu kanaatiyle davanın kabulüne…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Sözleşmeye konu hizmetlerin davacı şirketçe sağlıklı bir şekilde sağlanamaması ve 2 yıllık sürede müvekkile ait taşınmazdaki kiralama işlemlerinin tamamlanamaması sebebi ile sözleşmenin feshedildiğini,mahkemece feshin haklı gerekçeye dayanmadığı belirtilmiş ise de; Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri gereği edimin ifa edilmemesi yada gereği gibi yerine getirilmemesi halinde, taraflardan birinin her daim sözleşmeyi feshetme yetkisi ve imkanının bulunduğunu, sözleşmelerin yapılmamasının davacı yanın kiralama potansiyeli bulunan firmalarla etkin bir şekilde iletişim kurup, piyasa koşullarına uygun kira bedelleri belirleyememesinden kaynaklı olduğunu, davacı yanın “kiralama koşulları ve yıllık tahmini kira geliri taslak çalışması”nın müvekkili firma tarafından onaylanmadığını, zira davacı yanın belirlediği rakamların piyasanın çok altında olduğunu, sözleşmeye konu binanin Ankara’nın en yüksek, lüks binalarından biri olduğunu, Çukurambar gibi bir semtte bulunmasına rağmen, davacının bu prestijini yok sayarak, orta düzeydeki bir iş merkezine biçilen kira bedelleri üzerinden anlaşmalar yapmak istediğini, mahkemece davaya konu kiralanabilir alanların rayiç kira bedelinin belirlenmesi ve davacının teklifleri ile tespit edilen rayiç arasında fark olup olmadığı hususunun tespiti gerektiğini, eksik inceleme yapıldığını, davacı yanın sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmemesi, gerekli özeni göstermemesi sebebi ile bunca zamandır davalının kira geliri kaybettiğini beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle alacak istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/235E., 2019/272K. sayılı dava dosyasında verdiği 28/03/2019 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 10.001,11 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak alınan 2.500,28 TL’nin mahsubuyla kalan 7.500,83‬ TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
15/02/2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 15/02/2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır