Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/1310 E. 2022/2036 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C… BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

ESAS NO : 2019/1310
KARAR NO : 2022/2036

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 13.11.2017
ESAS-KARAR NUMARASI : 2016/410E., 2017/647K.
DAVACI :
DAVALI : …
VEKİLİ :
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkili şirketin Mersin İlinde bulunan fabrikasının elektrik enerjisi ihtiyacının davalı taraftan sağladığını, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca 10MW elektrik kullanım gücü tahsis edildiğini, 28/01/2014 tarihli resmi gazetede yayınlanan Enerji Piyasası Bağlantı ve Sistem Kullanım Yönetmeliğinin 7/6. maddesi uyarınca yıl içerisinde kullanıcıların en fazla 3 defa sistem kullanım anlaşımasında belirlenen gücün artışını talep edebileceği, başvurunun alındığı tarihten itibaren 45 gün içerisinde talep hakkındaki görüş bildirilmemesi halinde kullanıcının talebinin kabul edilmiş sayılacağına ilişkin düzenleme bulunduğunu, müvekkilinin dönemsel olarak güç artış talebinde bulunduğunu, davalı şirket tarafından tahsis edilen gücün aşıldığı iddiası ile müvekkili şirkete toplamda 233.469,84 TL tutarında ceza faturası düzenlendiğini, müvekkilinin 17/03/2016 tarihinde fatura tutarını ihtirazi kayıtla ödediğini, yapılan itirazların davalı tarafça kabul edilmediğini, iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde TTK 125. maddesi uyarınca ihlalin yapıldığı bildirilerek sonlandırılmasının istenilmesi gerektiğini, davalı şirketin güç aşımları nedeniyle müvekkilini hiçbir zaman uyarmadığını, davalı tarafın sözleşmeye ve bu konudaki mevzuata aykırı ceza faturası düzenlediğini, ödenen tutarın müvekkiline iadesi gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, 20.000,00 TL’nin 17/03/2016 tarihinde itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davaya adli yargıda bakılamayacağını, idari sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda idari yargının görevli olduğunu, esasa ilişkin olarak davacının iddialarını kabul etmediklerini, davacı şirketin güç artışı taleplerinin müvekkili şirket tarafından kabul edildiğini, ancak güç artış taleplerinde şirket yetkililerinin imzalı beyanlarının alınması sırasında davacı taraftan kaynaklanan gecikmeler yaşandığını, davacı tarafın ceza faturasına itirazlarının yerinde görülmediğini, davacı tarafın hem yönetmelik hükümlerine hem de sistem kullanım ihlaline sebep olduğunu, güç aşımı ihlaline ilişkin olarak düzenlenen sistem kullanım cezası faturasına itirazların yerinde olmadığını, yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “Dava, elektrik tüketim miktarının ihlali nedeniyle ödenen ceza fatura bedelinin iadesi istemine ilişkindir.
Taraf vekilleri delillerini bildirmişlerdir. Taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davacı şirketin Mersin İlinde bulunan fabrikasının elektrik enerjisi ihtiyacını davalı taraftan sağladığı, tahsis edilen gücün aşıldığı gerekçesiyle davalı tarafça davacı tarafa toplamda 233.469,84 TL tutarında ceza faturası düzenlendiği, davacı tarafın faturalara itirazlarının davalı tarafça kabul edilmediği, 17/03/2016 tarihinde fatura tutarının davacı tarafça ödendiği konularında taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davalı tarafın sözleşmeye ve bu konudaki mevzuata aykırı ceza faturası düzenleneyip düzenlemediği, davacı tarafından ödenen ceza faturası tutarın iadesi gerekip gerekmediği konusundadır.
Bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle; davacı tarafın davalı tarafça tahakkuku yapılan Ağustos, Kasım ve Aralık 2015 dönemlerine ait cezai şart faturası bedellerinin davanın konusunu oluşturduğunu, 20/04/2015 tarihli sistem kullanım anlaşmasına göre davacının 10 MW, 12/08/2015 tarihli sözleşmeye göre 30MW ve 30/11/2015 tarihli sözleşmeye göre 47MW maksimum güç çekebileceği, davacı tarafın temmuz 2015 ayında 10 MW çekmesi gereken enerjiyi 21.848 MW, ağustos 2015 döneminde 32,36 MW olarak çektiği, 12/08/2015 tarihli sözleşmeye göre 30 MW çekmesi gerekirken eylül 2015’te 37,092 MW, ekim 2015’de 44,492 MW, kasım 2015’de 44,660 MW enerji çektiği, 30/11/2015 tarihli sözleşme uyarınca 47 MW enerji çekmesi gerekirken aralık 2015 döneminde 49.862 MW enerji çekmek suretiyle belirlenen maksimum gücün aşıldığı, taraflar arasındaki akedilen sistem kullanım anlaşmasının ” cezai şartlar ” başlıklı 9. maddesinde ” kullanıcının ilgili mevzuaat, taraflar arasında imzalanan bağlantı anlaşması ve bu anlaşma hükümlerinin herhangi birini ihlal etmesi durumunda… aşağıda belirlenen cezai şartlara uyulacaktır. …’ın uğradığı zarar ayrıca tazmin edilecektir ” hükmünün bulunduğunu, cezaları gösteren cizelgede maksimum enerji alış kapasitesinin üzerinde elektrik enerjisi alınması durumunda herbir MW için o yılın aralık ayı sistem kullanım fiyatına göre hesaplanan bedelin 12 misli ceza uygulanır hükmünün bulunduğu, …’ca yapılan cezai şart uygulamasının yanlar arasındaki sözleşmeye ve yasal mevzuaata uygun olduğu, davacı tesislerinde 2015 yılı temmuz, ağustos, eylül, ekim, kasım ve aralık ayında söz konusu dönemlerde geçerli sistem kullanım anlaşmaları ile belirlenen maksimum güç aşımı yapıldığı, SKA’nın 2 ve 9. maddeleri kapsamında davalı…’ın cezai şart uygulama hakkının bulunduğu, SKA revize edilmesi yönündeki davacı taleplerinin karşılanması konusunda davalı…’ın mevzuaat dahilinde bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığı, SKA revize edilmesindeki gecikmenin davacının gerekli belgeleri ve yükümlüklerinin zamanında sağlamamış olmasından kaynaklandığı, davalı…’ca taahhuk ettirilen cezai şart bedeli hesaplamasının doğru olduğu bildirilmiştir.
Dosya kapsamına, toplanan delillere, iddia, savunma, yanlar arasındaki sistem kullanım anlaşmasına ve bilirkişi raporuna göre, 4628 Sayılı Yasa kapsamında davacının iletim sistemi kullanıcısı, davalının ise elektrik iletim sistemine sahip ve işleticisi oldukları, davacı tesislerinde 2015 yılı temmuz, ağustos, eylül, ekim, kasım ve aralık ayında söz konusu dönemlerde geçerli sistem kullanım anlaşmaları (SKA) ile belirlenen maksimum güç aşımı yapıldığı, SKA’nın 2 ve 9. maddeleri kapsamında davalı…’ın cezai şart uygulama hakkının bulunduğu, tahsis edilen maksimum güç çekiminin artırılmasına ilişkin SKA revize edilmesindeki yaşanan gecikmelerin davacının gerekli belgeleri ve yükümlüklerini zamanında sağlamamış olmasından kaynaklandığı, söz konusu gecikmelerde…’ın mevzuaat dahilinde bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığı, davalı… tarafından tahakkuk ettirilen dava konusu Ağustos, Kasım ve Aralık 2015 dönemlerine ait cezai şart faturası bedellerinin yanlar arasındaki sistem kullanım anlaşmalarına ve yasal mevzuaata uygun olarak düzenlendiği, hesaplamaların doğru yapıldığı, tahsis edilen miktarın aşılması nedeniyle davalı tarafın uyarı yükümlülüğünün bulunmadığı, davacı tarafın ödemiş olduğu dava konusu ceza faturaları bedellerinin iadesini talep edemeyeceği kanaatine varıldığından davanın reddine …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: … tarafından hazırlanan ve tip sözleşme niteliğinde olan iletim sistemi sistem kullanım anlaşması hükümleri genel işlem koşulu niteliğinde olduğunu, tarafların anlaşma hükümleri üzerinde müzakere etmesi ve bazı hükümleri değiştirmesinin mümkün olmadığını, genel işlem koşulu niteliğindeki hükümlerin uygulamasında ve yorumunda bir tereddüt hasıl olduğunda, bu hükümlerin anlaşmayı kabul etmek durumunda kalan taraf aleyhine yorumlanamayacağını, dolayısıyla sistem kullanım anlaşmasının 10. maddesindeki düzenleme dikkate alındığında, hükmün lafsında açıkça ifade edilen ve ceza uygulayabilmek için ön şart olarak kabul edilen belli bir süreyi öngören ihtarın gönderilmesi şartının uygulanması gerektiğini, bu ön şart yerine getirilmeden 10. maddede düzenlenmiş olan hiçbir ihlal hali için cezai şart uygulanamayacağını, sözleşme yokken güç aşımı yapıldı ise hesaplama nasıl olup da güç aşımının yapıldığı tarihte geçerli olmadığı iddia edilen sözleşmeye dayalı olarak yapıldığını ve müvekkilinin cezalandırıldığını, dolayısıyla aslında sözleşme hiç imzalanmamış olsaydı davalı kurum ne ceza verebilir idi sorusunun cevabına bakmak gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırıldığı üzere kullanıcı davacı tarafından bağlantı noktasına maksimum enerji veriş kapasitesinin üzerinde elektrik enerjisi verilmesi veya bağlantı noktasından maksimum enerji alış kapasitesinin üzerinde elektrik enerjisi alınması durumunda, davalı… tarafından uyarıda bulunulması, uyarıya verilen süreye rağmen ihlâlin sona erdirilmemesi durumunda ikinci bir uyarı yapılmasına ve süre verilmesine gerek kalmaksızın cezai şartın uygulanması gerektiğini, davalı… tarafından ilk ihlâlin gerçekleşmesi durumunda, sözleşmeye uygun bir uyarının yapıldığı yönünde herhangi bir savunma ileri sürülmediğini, ilgili mevzuatının hiçbir yerinde, sözleşmeye eklenmesi gereken imza sirkülerinin noter onaylı olma zorunluluğu olmadığı halde, davalının sürekli bir bahane ile sözleşmeleri red etmesi nedeniyle müvekkilinin sistemsel olarak gecikmeye düşürüldüğünü, davalının onay olarak kabul ettiği herbir tarihten önce, müvekkilinin başvurusu ile savunulan onay tarihi arasında 45 günlük sürenin de geçtiği ortada olup ve davalı bu gecikmelere bizzat neden olduğu halde müvekkilinin yönetmeliği ihlal ile suçlanmasına anlam verilemediğini bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, elektrik tüketim miktarının ihlali nedeniyle ödenen ceza fatura bedelinin iadesi istemine ilişkindir.
02/12/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/11/2020 tarihli 7257 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasına (ç) bendinden sonra gelmek üzere (d) bendi eklenmiş, buna göre “İletim sisteminin normal işletme koşulları içerisinde işletilmesi ile işletme güvenliği ve bütünlüğü üzerinde risk oluşturan durumlara ilişkin olarak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerinin takibini yapmak, ihlal durumu tespit edilen tüzel kişilere sistem kullanım anlaşmasında düzenlenen ceza-i şartları ve diğer yaptırımları uygulamak” …’ın görev ve yükümlülükleri arasında gösterildikten sonra 6446 sayılı Kanun’a Ek madde 3 ile “8 inci maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinin uygulamasından kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargıda görülür.” hükmü eklenmiş, 46. madde ile de Kanun’un yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir.
Buna göre; 7257 sayılı Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin ceza-i şartlara ilişkin uyuşmazlıkların idari yargı yolunda görüleceği hükme bağlandığından yargı yoluna ilişkin bu değişikliğin usul hükmü niteliğinde olması nedeniyle derhal ve kesinleşmemiş tüm uyuşmazlıkları da kapsar şekilde uygulanması gerektiği anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde esasa dair inceleme yapılması doğru görülmemiştir.
Bu durumda Dairemizce; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/(1)-a.4. maddesi uyarınca, esası incelenmeden İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Kararın kaldırılması nedenine göre davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığı değerlendirilmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,a.4. gereğince, Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/410E., 2017/647K. sayılı dava dosyasında verdiği 13.11.2017 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
Kararın kaldırılma nedenine göre davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına
2-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
21.12.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 21.12.2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır