Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/1292 E. 2023/393 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)

ESAS NO : 2019/851
KARAR NO : 2023/266

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 27.12.2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2017/434E., 2018/1060K.
DAVACI : … -…
VEKİLİ :
DAVALI : … –
VEKİLİ :

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; (7) numaralı karar açısından; ortağı ve eski yöneticisi olduğu ..’nin 14.05.2017 tarihli özel bilirkişi raporu içeriği ile ilgili olarak hukuki süreç başlatılmasına ve ilgililer hakkında sorumluluk davası açılması için yönetim kuruluna yetki verilmesine karar verildiğini, bu kararın hem usul hem de esas açısından kanuna, ana sözleşme hükümlerine ve iyiniyet esaslarına aykırı olduğunu, raporu hazırlayanların bilirkişilik sıfatının bulunmadığını, raporun düzenlenmesine esas olan Olağanüstü Genel Kurul Kararlarında komisyondan hangi konularda ve hangi yıllar arasında inceleme yapılması gerektiğinin belirtilmediğini, hesap tetkik komisyonu raporunda usulsüzlük olduğu iddia edilen işlemlerin yapıldığı yıl içerisinde tüm genel kurullarda yönetim üyelerinin ibra edildiğini, usulsüzlük olduğu iddia edilen tüm işlemlerin genel kurul ve yönetim kurulu kararları ile yapıldığını, kooperatifin 14.05.2017 tarihli Genel Kurulu’nda gündemin 7. maddesi oylanırken genel kurul toplantısında 34 ortağın asaleten, 26 ortağın vekaleten katılımı ile toplam 60 ortağın hazır bulunduğunun belirtildiğini, davaya konu kararın da 28 kabul, 20 ret oyu ile alındığının tutanağa geçirildiğini, oylama sırasındaki mevcut 60 kişi ise karar almak için en az 31 kabul oyunun gerekli olduğunu, davaya konu kararın 28 kabul oyu ile alındığını ve bu yönü ile bu kararın kooperatif ana sözleşmesine aykırı olduğundan bahisle usulen de iptalinin gerektiğini, hesap tetkik komisyonu raporunun baştan sona basit matematik hataları, hukuksuzluklar ve tamamen taraflı yapılmış değerlendirmeler ile dolu olduğunu, (6) numaralı karar açısından; kooperatifin 14.05.2017 tarihli Genel Kurulu’nda gündemin 6. maddesi gereği yönetim kurulu faaliyetleri ve denetim kurulu faaliyetlerinin ibra edildiğini, bu ibra kararlarının esas ve usul olarak hukuka aykırı olduğunu, bu kararlar alınırken denetim ve yönetim kurulunun ayrı ayrı ibra edilmesi gerekirken tek bir madde altında ibra edildiğini ve üyelere böyle bildirildiğini, oylamalarda kabul ve ret oylarının ayrı ayrı sayılmadığını “oy çokluğu” tabirinin kullanıldığını, kaç kabul, kaç ret ve kaç çekimser oyla bu kararın alındığının tutanağa geçmediğini ve üyelere bildirilmediğini, yine bu madde oylanırken kooperatif avukatı …’ın tutanağın yazılmasına katip üyenin yanına oturarak müdahale ettiğini ve karar alınma aşamasında üyeleri yönlendirici konuşmalar yaptığını, komisyon tarafından hazırlanan raporda söz konusu edilen … firmasından alınan faturanın gerek faaliyet, gerekse denetim kurulu raporlarında söz konusu edilmediğini, 2008 yılında yasa dışı olarak yapılan bu ödemenin o yıldan beri avans olarak durduğunu ve kooperatiflerince alınmamış hizmetin bedelinin firma tarafından faturalandırılmasının geçmiş yönetimler tarafından kabul edilmediğini, bu faturanın muhasebeleştirilmesinin kooperatifin fatura miktarınca zarara soktuğunu ileri sürerek, kanuna ve ana sözleşmeye aykırı olarak alınan … Kooperatifi’nin 14.05.2017 tarihli Genel Kurulu’nda gündemin 7. maddesi gereği 10.03.2017 tarihli özel bilirkişi raporu içeriği ile ilgili olarak hukuki süreç başlatılmasına ve ilgililer hakkında sorumluluk davası açılması için yönetim kuruluna yetki verilmesine kararının ve 6. maddesi gereği yönetim kurulu ve denetim kurulu faaliyetlerinin ibra kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; usule ilişkin olarak; müvekkili kooperatifin adresinin, “…” olduğunu, mahkemenin bu dava bakımından yetkisiz olup, yetkili mahkemenin Gölbaşı Mahkemesi olduğunu, öncelikle yetki itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, esasa ilişkin olarak ise; (7) numaralı karar açısından, müvekkili kooperatifin 29.05.2016 tarihinde yapılan 2015 yılı Olağan Genel Kurulu’na denetçiler tarafından sunulan raporda, kooperatif tarafından yaptırılan işlere ilişkin incelemenin sonuçlarına yer verildiğini, raporda sonuç olarak yeniden incelenmek üzere bir hesap tetkik komisyonu kurulmasını ve çıkacak rapora göre konuları görüşmek üzere olağanüstü genel kurulun toplanması gerektiğinin beyan edildiğini, denetçilerin talebi üzerine rapordaki konular ile ilgili açıklamalarını içeren ve konuların ayrıntılı olarak incelenmesi gerektiğini belirten 29.11.2016 tarihli bir çalışma yapıldığını ve denetçilerin yazılarının üyeler tarafından mevcut yönetime sunulduğunu, kooperatifin mevcut yönetim kurulunun genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırdığını ve 29.01.2017 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulda, üyeler tarafından verilen önergenin kabul edilerek özel bilirkişilerden rapor alınmasına karar verildiğini, karar gereğince mahkemelerde bilirkişilik yapan Kooperatifler Emekli Başmüfettişi-Kooperatifler Hukuku Uzmanı ile Sayıştay Emekli Uzman Denetçisi-Yeminli Mali Müşavirden oluşan bilirkişi heyetinden, 10.03.2017 tarihli Özel Bilirkişi Raporunun alındığını, raporda davacı ile birlikte diğer yönetim kurulu üyelerinin yasal yükümlülüklerine aykırı davrandıkları ve kooperatifi zarara uğrattıklarının tespit edildiğini, kooperatifin 14.05.2017 tarihinde yapılan 2016 yılı Olağan Genel Kurulu’nda; gündemin (7) maddesinde, 10.03.2017 tarihli, özel bilirkişi raporu içeriği ile ilgili olarak hukuki süreci başlatma ve ilgililer hakkında sorumluluk davası açmakla ilgili olarak yönetim kuruluna yetki ve görev verildiğini, özel bilirkişi raporunun sınırlı olarak hazırlanan bir rapor olduğunu, iptali istenen genel kurul kararının asıl dayanağının kooperatif denetçilerinin raporu olduğunu, denetim ve bilirkişi raporlarına konu olan iş ve işlemler ile ilgili olarak Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/2857 soruşturma sayılı dosyası ile tahkikatın devam ettiğini, konularla ilgili açıklamalar ve bir kısım belgelerin savcılık dosyasına sunulduğunu, davacının kişisel mesajlarının onayı olmadan hukuksuz bir şekilde elde edilen teşhir edildiğini ileri sürdüğü mesajların kooperatifin arazisinin tarım dışı kullanım izninin alınması işi ile ilgili olduğunu ve diğer kooperatif yöneticilerinin birbirlerine yazdıkları mailler olduğunu, kooperatif avukatı olarak taraflarından hukuki konularda genel kurula bilgi verildiğini, davacının da arasında bulunduğu eski yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmiş olduğunu, müvekkili kooperatifin 97 ortağı olduğunu, toplantı yeter sayısının ise 25 olduğunu, dava konusu kararın alındığı 14.05.2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına 60 ortağın katıldığını ve toplantı nisabının sağlandığını, iptali istenen gündemin 7. maddesine ilişkin kararın 28 kabul, 20 ret oyu ile alındığını, yani bu maddenin oylanmasına 48 ortağın katıldığını ve mevcudun yarısından fazlası ile karar alındığını, alınan kararın, kanuna ve ana sözleşmeye uygun olduğunu, (6) numaralı karar açısından; davacının kararın iptaline dair gerekçelerinin yerinde olmadığını, yönetim ve denetim kurulunun ibralarının ayrı ayrı oylandığını ve kabul ret oylarının da ayrı ayrı belirtildiğini, davacının iddiasının doğru olmadığını, toplantı süresince tarafına sadece gündemin 7. maddesi ile ilgili söz verildiğini ve bu hususun tutanakta belirtildiğini, bu madde ile ilgili olarak herhangi bir konuşma yapmasının ve müdahalede bulunmasının söz konusu olmadığını, … firması ile ilgili olarak davacının yönelttiği soru ve cevabın tutanakta yer aldığını, kooperatif kayıtlarına göre … Ltd.Şti. ile 2006 ve 2010 yıllarında o dönemde görevli olan yönetim kurulu tarafından yapı denetim hizmeti alınmak üzere sözleşmeler akdedildiğini, daha sonra sözleşmelerin feshedilerek sonlandırıldığını, sözleşmelerin sona ermesinden sonra kooperatif ile … arasında tarihsiz bir protokol akdedildiğini, firmaya toplam ödemenin 118.766,80-TL olduğunu, davacının yol yapımı işine ait sözleşme bedeli hakkında genel kurula yanıltıcı bilgi verildiğini ileri sürdüğünü, davacının gerçeğe aykırı beyanının bulunduğunu ve genel kuruldaki konuşmayı yanlış aktardığını, müvekkili kooperatife ait konutların 4 ayrı parselde inşa edildiğini, A1 ve A1 parsellerden sonra B1 ve B2 parsellerin yolunun yapımı için iki ayrı sözleşme akdedildiğini, davacının da yönetici olduğu dönemde yapılan bu sözleşmelerde imzasının bulunduğunu, işlerin bedelinin 1.288.975,00-TL ve %1 KDV ile toplam bedelin, 1.301.864,75-TL olduğunu, bu çeşit işlerde başlangıçta net olarak metraj belirlenemediğinden işin sonunda gerçekleşen metraja göre kesin hesap çıkartılabileceğini ve iki sözleşmeye konu işlerin toplam bedelinin 1.368.874,21-TL (KDV dahil) olarak gerçekleştiğini, muavin defter kaydında görüldüğü üzere yükleniciye ek ödemeler ile birlikte toplam 1.405.867,8-TL ödeme yapıldığını, davacının 29.05.2016 tarihli Genel Kurul’da görevden ayrıldığını ve ödemelerin 908.454,70-TL’lik kısmının onun onayı ile yapıldığını, davacının 6. madde ile ilgili iddialarının değerlendirilirken dönemin 01/01/2016-31/12/2016 olduğu ve davacının bu dönem içinde 29.05.2016 tarihine kadar yönetici olduğunun göz ardı edilmemesi gerektiğini, hiçbir şekilde doğru olmamakla beraber, iddia ettiği şekilde usulsüzlükler söz konusu ise kendisinin de görevde olduğu dönemlerde bunlara katıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince ” Dava, kooperatif genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda, taraflar arasındaki ihtilafın, davalı kooperatifin 14.05.2017 tarihli Genel Kurulun (7) ve (6) maddelerinin ana sözleşmeye, kanuna ve iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı, bu suretle anılı genel kurul kararlarının iptalinin gerekip gerekmediği noktasında toplandığı belirlenmiştir.
Eldeki davada, davalı kooperatifin 14.05.2017 tarihli, 2016 yılı genel kurul toplantısının 97 ortaktan 36’nın asaleten, 24’nün ise vekaleten olmak üzere toplamda 60 ortağın katılımı ile yapıldığı, genel kurulun 6. maddesi ile yönetim kurulu ve denetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı oy çokluğu ile ibra edildiği, karara davacı …’ın asaleten ve vekaleten ret oyu verdiği, ancak muhalefet şerhinin bulunmadığı, 7. madde ile ise yapılan oylamada, 10.03.2017 tarihli özel bilirkişi raporu içeriği ile ilgili olarak hukuki süreç başlatma ve ilgililer hakkında sorumluluk davası açmakla ilgili olarak yönetim kuruluna 28 kabul oyuna karşılık 20 ret oyu ile yetki verildiği, karara davacının muhalefet şerhi koyduğu dosya kapsamı ile sabit olup, davacının her bir talebinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmiştir.
A)Davalı kooperatifin 14.05.2017 tarihli genel kurulunun 6. Maddesinin iptali istemine ilişkin yapılan değerlendirmede;
Kooperatifler Kanunu 53. maddesi ile davalı kooperatif ana sözleşmesine göre genel kurul toplantısına katılıp karara ret oyu veren ve muhalif olarak keyfiyeti tutanağa geçirilen kooperatif üyesinin toplantıyı kovalayan günden itibaren 1 ay içerisinde kararın kanuna, ana sözleşme hükümlerine ve iyiniyet kurallarına aykırı olarak verildiği iddiası ile ilgili olarak kooperatif merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesine başvurulabileceği düzenlenmiş olup, somut olayda davacının genel kurulun 6. gündem maddesi ile alınan karara ret oyu vermekle birlikte karara muhalif kaldığına dair düşüncesini tutanağa geçirmediğinden ve ayrıca muhalefet şerhinin tutanağa geçirilmesine haksız olarak müsaade edilmediğine ilişkin iddiası dahi bulunmadığından 6. madde yönünden dava açma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle anılı madde yönünden açmış olduğu davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
B)Davalı kooperatifin 14.05.2017 tarihli genel kurulunun 7. Maddesinin iptali istemine ilişkin yapılan değerlendirmede;
Öncelikle davacının 7. madde yönünden yapılan oylamada ret oyu verip tutanağa muhalefet şerhini yazdığı böylelikle 7. madde yönünden iptal davası açma hakkının bulunduğu ve işbu karara karşı iptal istemini genel kurul tarihinden itibaren 1 aylık hak düşürücü süre içerisinde açtığı saptanmıştır. Kooperatifler Kanununun 51 maddesi ile davalı kooperatif ana sözleşmesi hükümlerine göre genel kuruldaki kararların ortakların en az 1/4’ünün hazır olması şartıyla oylama sırasında mevcudun yarıdan fazlasının oyu ile alınabileceğinin düzenlenmiş olup, somut olayda 7. maddenin oylamasında 28 kabul oyuna karşılık, 20 ret oyu verildiği, toplantıya ise asaleten ve vekaleten toplam 60 ortağın katıldığı, bu suretle kararın toplantıya katılanların yarıdan 1 fazlasının dolayısıyla 31 ortağın kabul oyu ile alınması gerekir iken, 28 kabul oyu ile yönetim kuruluna yetki verildiği saptanmakla, 7. madde yönünden toplantı nisabının sağlanmış olmasına rağmen karar nisabının sağlanmadığı kabul edilerek 7. maddenin iptali isteminin kabulüne …” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: davanın 7. madde bakımından da reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığını, karar nisabının Kooperatifler Kanunu’nun 51. maddesine aykırı olarak hazirun cetveline göre belirlendiğini, oysa gerekçenin ilk kısmında karar nisabının “mevcudun yarıdan fazlasının” oyu ile belirleneceğinin belirtilmesine rağmen davanın karar nisabı yok denilerek reddedilmesinin doğru olmadığını, Yargıtay’ın emsal içtihatları gereğince karar nisabının her gündem maddesinin oylamasına katılan kişiler üzerinden belirlenmesi gerektiğini, mahkemece karar yeter sayısında hazirun cetveline göre hesaplarken, K.K.’nun 50/2. maddesinin nazara alınmadığını, 7. maddede de alınan kararın, eski yöneticiler hakkında dava açılmasına ilişkin olduğundan bu hüküm gereğince oylamada yöneticiler ve denetçiler ile yakınlarının oy kullanmasının mümkün olmadığını, özel bilirkişi raporunda adı geçen ilgililer hakkında Ankara 14. Asliye Ticaret mahkemesi’nin 2017/659 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, iptale konu olan 7 numaralı karara istinaden hakkında dava açılan eski yönetici ve denetçilerin 8 kişi olduğunu, bu kişilerin …’nin adlarının bulunduğunu, bu maddede oy kullanamayacak bu kişilerin vekaleten başkalarının temsilen de hazirunu imzaladıklarının görüldüğünü, hazirun cetvelinde adı bulunan ve oylamaya katılmayan 10 kişinin bulunduğunu, kaldı ki bilirkişi raporunda karar nisabının sağlandığının mütalaa edildiğini bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, kooperatif genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. maddesi, “Genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4 ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır.” hükmünü; aynı Kanun’un 51/1. maddesi ise, “Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur.” hükmünü içermektedir. Ana sözleşmenin 33/2. maddesinde ise “Genel Kurulda kararlar ortakların en az 1/4 ünün hazır olması şartıyla oylama sırasındaki mevcudun yarıdan fazlasının oyu ile alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Anılan hükümler emredici nitelikte olup, bu hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararları, TBK’nın 26 ve 27. maddeleri hükümlerine göre mutlak butlanla batıldır.
Dava konusu genel kurulun, 14.05.2017 de yapıldığı, 97 ortaktan 34 ortağın asaleten 26 ortağın vekaleten, toplam 60 ortağın hazır olduğu, 7. maddeye ilişkin 10.03.2017 tarihli özel bilirkişi raporu içeriği ile ilgili olarak hukuki süreci başlatma ve ilgililer hakkında sorumluluk davası açmakla ilgili olarak yönetim kuruluna yetki verilmesine ilişkin yapılan oylamada, 28 kabul oyuna karşılık 20 ret oyu ile oy çokluğu ile yönetim kuruluna yetki verilmesinin kabul edildiği, 7. maddenin oylaması esnasında 48 üyenin hazır olduğu diğer üyelerin salonu terk ettiği anlaşılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince, asaleten ve vekaleten 60 ortağın toplantıya katıldığı, kararın 31 ortağın oyu ile alınması gerektiği, karar nisabının sağlanmadığı gerekçesi ile 7. maddenin iptaline karar verilmiş ise de hazirun cetvelinde imzası bulunanlara toplantıyı sonuna kadar izleme ve kararlara katılma yükümlülüğü getiren yasal veya sözleşmeye dayalı bir düzenleme mevcut değildir. Yasa ve ana sözleşmede belirlenen toplantı nisabını etkilememek kaydıyla toplantıya katılan ortakların bir bölümünün genel kuruldan ayrılması mümkün bulunduğundan, karar nisabının da her gündem maddesinin oylamasına katılan kişiler üzerinden belirlenmesi gerekmektedir. 7. maddenin oylaması esnasında karar nisabı mevcut olduğundan hazirun cetvelinde imzası bulunanların sayısına göre, karar nisabının oluşmadığının kabulü hatalı olmuştur.
Davacı vekili tarafından gündemin 7. maddesi yönünden ileri sürülen esasa ilişkin iptal nedenlerinin ise, davalı kooperatif tarafından 13.10.2017 tarihinde açıldığı anlaşılan Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/659 esas sayılı sorumluluk davasında değerlendirilecek olması nedeniyle, incelenmesine yer olmadığı değerlendirilmiştir.
Bu durumda Dairemizce, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararı düzeltilerek, iptali istenen 7. madde yönünden de davanın reddine dair yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,b,2 gereğince, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/434E., 2018/1060K. sayılı dava dosyasında verdiği 27.12.2018 tarihli KARARINI DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE.
Buna göre:
“1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL’den peşin olarak yatırılan 31,40-TL’nin düşümü ile kalan 148,50-TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 25,00 tebligat, 24,38-TL posta gideri, 121,30 TL. İstinaf yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 170,68-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avanslarının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,”
II-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının iadesine,
III-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
15.02.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 15.02.2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır