Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/126 E. 2022/1521 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/126 – 2022/1521
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2019/126
KARAR NO : 2022/1521

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 08.10.2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2017/715 E., 2018/754 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, müvekkili sigorta şirketi tarafından dava dışı ….Ltd. Şti.’ye ait şantiye alanının tüm risklere karşı sigortalandığını, davalı …Ltd. Şti. ile müvekkili sigortalısı arasında güvenlik hizmet sözleşmesinin akdedildiğini, söz konusu sözleşmenin 3. maddesi hükmü ile alan güvenliğinin sağlanacağının taahhüt edildiğini, 02.08.2016 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayı nedeniyle müvekkili sigortalısının 93.770,00-TL zarara uğradığının tespit edildiğini, söz konusu zarardan davalının mesleki sorumluluğunun bulunduğunu, zararının müvekkili tarafından sigortalısına ödendiğini, bu nedenle müvekkilinin halef olduğunu, söz konusu zarar bedelinin tanzimi için davalı şirkete Ankara 27. İcra Müdürlüğü’nün 2017/4281 esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, takibe davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu beyan ederek söz konusu takibe itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili ile dava dışı … Şirketi arasında akdedilen 21.12.2015 tarihli güvenlik hizmeti sözleşmesinin 05.08.2016 tarihinde karşılıklı olarak feshedildiğini, dava dışı şirket ile müvekkilinin ibralaştığını ve birbirlerinden bir hak ve alacaklarının kalmadığını beyan ettiklerini, ibranamenin dava dışı sigortalıya yapılan hasar ödemesinden önce düzenlendiğini, sigorta şirketinin rücu hakkını ortadan kaldırdığını, müvekkilinin yapılan sözleşmedeki yükümlülüklerinin tamamını eksiksiz olarak yerine getirdiğini beyan ederek haksız davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece Mahkemesi’nce “…tarafların bildirmiş olduğu deliller toplandıktan sonra dosyanın güvenlik firmasının kusurunun bulunup bulunmadığı, zararının teminat dahilinde olup olmadığı hususunda rapor hazırlanmak üzere bilirkişi kuruluna tevdi edildiği, söz konusu bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan 26.09.2018 tarihinde hazırlanan rapora göre, davalı güvenlik şirketinin kusurlu olduğu, sigortalısının hasarını ödeyen davacının ödemiş olduğu bedeli davalının kusuru göz önüne alındığında rücu etme hakkının bulunduğunun rapor edildiği, söz konusu rapor mahkemece değerlendirildiğinde; davacı sigortanın halefiyet çerçevesinde dava dışı sigortalısı ….Ltd. Şti’ye ödemiş olduğu bedeli davalıdan talep ettiği ancak ….Ltd. Şti ile davalı şirket arasında yer alan 21.12.2015 tarihli güvenlik hizmet sözleşmesinin 05.08.2016 tarihinde feshedildiği, söz konusu fesih sözleşmesinde güvenlik sözleşmesi nedeniyle …..Ltd. Şti. ile davalının birbirlerinden hiçbir hak ve taleplerinin kalmadığının kararlaştırıldığı, yani fesihname ile taraflarının birbirlerini ibra ettiği, dosya kapsamındaki hırsızlık olayının 02.08.2016 tarihinde meydana geldiği, yani hırsızlık olayı meydana geldikten sonra dava dışı ….Ltd. Şti’.nin, davalı ….Ltd. Şti.’yi ibra ettiği, bu ibranın sigorta şirketini de bağlayıcı nitelikte olduğu, zira davacı sigorta şirketinin mevcut davayı ….Ltd. Şti.’ye ödediği tazminattan dolayı elde ettiği halefiyet gereğince ….Ltd. Şti.’nin yerine geçerek (ödediği tazminat kapsamında haklarına sahip olarak) davalıya karşı açtığı ancak dava dışı ……Ltd. Şti.’nin davalıyı ibra etmesi nedeniyle davacıya halefiyet çerçevesinde geçecek herhangi bir hakkının kalmadığı, bu çerçevede bilirkişi raporuna mahkememizce itibar edilmediği görülmüş olup tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davalı tarafın sorumlu tutulmak istendiği güvenlik hizmet sözleşmesi nedeniyle dava dışı ….Ltd. Şti. tarafından ibra edilmesi, söz konusu ibradan sonra dava dışı ….Ltd. Şti.’nin davacı sigorta şirketine davalının sorumluluğu yönünden halefiyet çerçevesinde geçecek herhangi bir hakkı kalmadığından davanın reddine…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Mevcut hadisenin teminat kapsamında olan kısmı için çalınan kıymet miktarı, çalındığı yer ve bu miktarda malzemenin çalınması için geçen süre dikkate alındığında güvenlik zaafiyetinin söz konusu olduğunu, hırsızlığın tek seferde gerçekleşmediğinin, hırsızların birden fazla defa içeriye girip çıktıklarının anlaşıldığını, hal böyleyken güvenlik zafiyetinden bahsetmemenin mümkün olmadığını; davalının sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, sözleşmeyi ihlal ederek gereken güvenlik önlemlerini almadığını ve hırsızlık olayının meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, bu hususun bilirkişi raporuyla da sabit olduğunu; fesihnamede yüklenicinin çalıştırdığı personelin İş Kanunu ve mevzuatından doğan hak ve taleplerinin yükleniciye ait olduğu ve işverenin yükleniciye fesih tarihine kadar olan hizmet bedelini ödeyeceği hususlarının belirtildiğini, bunun yanında ibranamede tarafların birbirini hangi alacaklar yönünden ibra ettiğinin hiçbir ihtilafa mahal vermeyecek şekilde açık ve anlaşılır olması gerektiğini, tarafların düzenlediği fesihnamede bu şekilde bir alacak veya talep belirtilmediğini; davalı tarafından sunulan fesihname yargılamanın başından beri dosyada bulunmasına rağmen bilirkişi heyetinin, fesihnamedeki hiçbir hak ve borcun kalmadığına dair ibareyi huzurdaki dava konusu hasarla ilişkilendirmeyip buna göre inceleme yaptıklarını, sözleşme süresi içinde iken, bu sözleşmede kendisine yüklenen borcunu gereği gibi yerine getirmeyen, bu nedenle kusuruyla şantiyede zarara sebebiyet veren şirketin sorumlu olacağı konusunda bir tereddüt bulunmadığını beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, inşaat tüm riskler sigorta poliçesindeki hırsızlık teminatına dayalı olarak sigortalıya yapılan ödemenin zarara sebebiyet verdiği belirtilen güvenlik şirketinden tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/715 E., 2018/754 K. sayılı dava dosyasında verdiği 08.10.2018 tarihli kararına yönelik davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 35,90-TL harcın düşümü ile kalan 44,80-TL harcın davacıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.

3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
12.10.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 13.10.2022

Başkan Üye Üye Katip