Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/1221 E. 2023/880 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)

ESAS NO : 2019/1221
KARAR NO : 2023/880

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 20.02.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2017/1332E., 2019/143K.
DAVACI :
VEKİLİ :Av. … – E tebligat
DAVALI :… – …
VEKİLİ : Av. … – E tebligat

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının davacı kooperatifin üyesi olup … nolu dairenin ferdileştirmesinin yapılarak 2013 yılında davalı adına tapunun tescil edildiğini, davalının kesin maliyet bedelinin 2012 yılında yapılmış olmasından sonra yapmış olduğu ödemeler sonrasında endeksleme, enflasyon farkı, genel gider alacağı ile ana sözleşmenin 61-e md gereği kesin maliyetin %10 risk bedelinden kaynaklı borçlu olduğunu, 23.10.2017’de ihtarnameye rağmen ödeme yapmaması nedeni ile takip başlatıldığını ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının kooperatif üyesi olduğu dönemde üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, tapusunu aldığını ve 5 yıl önce üyelikten çıkarılarak kooperatif ile ilişiğinin kesildiğini ancak davacının hukuka aykırı girişimleri nedeni ile davalının ayrıca noter kanalı ile 29.03.2012 tarihinde istifanamesini davacıya göndererek ilişiğini kestiğini bildirdiğini, davalının üye olmamasına rağmen davacı tarafça gönderilen 25.07.2017 tarihli ihbarnamede davalıya “değerli üyemiz” şeklinde hitap edildiğini, davalının borçlu olmamasına rağmen borçlu gibi gösterildiğini ve davalının uyarıldığını, davalının bu yazıya … 12. Noterliği’nin 17.08.2017 tarihli yazısı ile cevap verdiğini, borcu olmadığını belirttiğini, davacının bu defa farklı vekil ile aynı gerekçeler ve 26.665,00- TL bedel için 23.10.2017 tarihli ihtarnameyi gönderdiğini, ihtarnameye … 3. Noterliği’nin 03.11.2011 tarihli yazısı ile cevap verildiğini ve icra takibine de itiraz ettiğini, davacının davalıyı tapu verildikten sonra genel kurul toplantılarına çağırmadığını, kooperatifin borç batağında olduğunu, bu nedenle sözkonusu talepte bulunduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “Dava, davacı kooperatifin davalı üyesine karşı kesin maliyetin risk payı eskalasyon farkı ve genel gider payından oluşan bedellerden bakiye kalan alacağın tahsili istemine ilişkin olarak başlattığı ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
İİK 67/1.maddesine göre “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.”
… 2. İcra Müdürlüğü’nün 2017/13791 sayılı takip dosyasının dosyamız arasına alındığı anlaşılmıştır.
Davacı Kooperatifin Anasözleşme ve tüm Genel Kurul Karar örnekleri … Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden celbedilmiştir.
Davalının kooperatif üyelik dosyası örneği, kur’a tutanakları ve ödeme belgeleri davacı Kooperatif Başkanlığı’ndan celbedilmiştir.
… 12. Noterliğine yazılan müzekkereye cevap verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce oluşturulan heyetten alınan 22/11/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda; “Davalının davacı kooperatife 2012 yılında çıkarılan kesin inşaat maliyet bedelini ödediği ve 20/12/2013 tarihinde tapusunu aldığı, kesin maliyet hesabında yer alan genel gider payı olan 7.002 TL’yi ödemediği, davacının bu tutarı davalıdan talep edebileceği, davalının … 12. Noterliğinin 29/03/2017 tarihli 7399 numaralı istifanamesi ile üyelikten ayrıldığı, davacının da davalıdan kooperatiften ayrılan ortakların ileride ortaya çıkacak genel giderlerini karşılamak üzere ana sözleşmenin 61/e maddesine göre kesin maliyetin %10 oranında ödeme yapmasını talep ettiği, hal böyle olunca davalının davacı kooperatiften ilişiğinin kesildiğinin tarafların kabulünde olduğu sonucuna varıldığı, davacının davalıdan ana sözleşmenin 61/e maddesine göre kesin maliyetin %10’u oranında ileride ortaya çıkacak genel giderleri karşılamak üzere bedel talep edebileceği, bu tutarın raporumuz içinde açıkça belirtildiği üzere 9.094 TL olduğu, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 1 günlük işlemiş faiz talep ettiği, söz konusu talebin yerinde olup olmadığının takdirinin mahkemede olduğu, tarafımızca yapılan hesaplamaya, taleple bağlılık kuralı gereği bu tutarın 3,88 TL olduğu, netice itibariyle davacının takip tarihi itibariyle davalıdan kesin maliyet raporunda yer alan ve davalının ödemediği 7.002,00 TL genel gider payını talep edebileceği, ayrıca davalının kooperatif üyeliğinden ayrılması sebebiyle ana sözleşmenin 61/e maddesine göre kesin maliyetin %10’u olan 9.094,00 TL olmak üzere toplam 16.096,00 TL talep edebileceği, fakat davalının kesin hesap aşamasındaki ödemesinin 349,00 TL fazla olması sebebiyle davacının alacağının 16.096,00 TL-349,00 TL=15.747,00 TL olacağı” şeklinde belirtilmiş olduğu anlaşılmıştır. Bilirkişi raporuna itiraz edilmiş olsa da, raporun yeterli ve hüküm vermeye elverişli olması nedeni ile itirazın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda; her ne kadar davalı tarafça davacıya borçlu olunmadığından bahisle takibe itiraz edilmiş ve mahkememizde de aynı gerekçeler ileri sürülmüş ise de, bilirkişi heyetinden alınan 22/11/2018 tarihli raporda da belirtildiği üzere, davalının kooperatiften ayrılmasına rağmen ana sözleşmenin 61/e maddesi gereğince kesin hesap maliyetinin %10 u oranında ileride ortaya çıkacak genel giderleri karşılamak üzere davacının davalıdan talepte bulunabileceği ve bu şekilde yapılan inceleme sonucu davalının 15.747,00 TL davacıya borçlu olduğu anlaşılmakla, davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, … 2. İcra Müdürlüğü’nün 2017/13791 sayılı dosyasına davalı tarafça yapılmış olan itirazın kısmen iptali ile takibin 15.747 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, somut uyuşmazlıkta alacağın varlığı ve hesabı için bilirkişi incelemesine ihtiyaç duyulduğundan ve alacağın varlığı yapılan bilirkişi incelemesi ile hesaplanıp belirlendiğinden dolayı ortada likit bir alacakda bulunmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: davalının kooperatife üyeliğinin söz konusu olmadığını, müvekkilinin 2012 yılında kendisine çıkarılan konut kesin maliyet bedelini ödeyerek tapusunu aldığını, müvekkilinin daha sonra genel kurullara çağrılmadığını, davacı kooperatif tarafından ibra edilmesi ile müvekkilinin üyeliğinin sona erdiğini, 5 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra icra takibi yapıldığını, TBK 147/4 maddesinde öngörülen 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, mahkemece bu hususların değerlendirilmediğini, konut kesin maliyet bedelinin bir kez belirlendiğini, belirlenen bu tutarın üyeler için kazanılmış hak teşkil ettiğini, 2012 de belirlenen kesin maliyetin içinde genel giderlerin de olduğunu, %10 risk payı alınmadan ibra yapılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, eskalasyon farkı talebinin de haksız olduğunu, müvekkilinin toplam ödediği tutarların incelenmediğini bildirerek, davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine ve davalının istifadan önceki döneme ait sorumluluğunun devam etmesine göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2- Dava, kesin maliyet hesabı ile belirlenen eskalasyon farkı, genel gider alacağı, endekslenmiş kesin maliyet bedelinin %10 risk bedeli tutarının tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davanın dayanağını teşkil eden icra takibinde 18.10.2012 tarihli Kesin Maliyet raporu ile belirlenen alacağın tahsili istenmiştir.
İstinaf aşamasında, 15.06.2022 tarihli 31867 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 15. maddesi dışında yayım tarihinde yürürlüğe giren “Torba Yasa” niteliğindeki 7410 sayılı “Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 2. maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa eklenen Geçici 11. madde ile,
“Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla, … ilinde aşağıdaki şartları taşıyan yapı kooperatifleriyle sınırlı olmak üzere bu madde hükmü uygulanır.
a) İnşaatların etaplar halinde yapılarak teslim edilmesi,
b) Terkin edilmemiş olması,
c) Yapımı tamamlanan etapta bağımsız bölüm malikine kooperatifçe tahakkuk ettirilen bedelin ödenmiş olması,
ç) Kooperatif tarafından üyeye konutunun tapu devrinin yapılmış olması,
şartlarının birlikte sağlanması halinde; konutun tapu devrinin yapılmasından sonraki dönemler için yapı kooperatifi tarafından yönetim giderleri hariç olmak üzere her ne ad altında olursa olsun yapılmış borçlandırmalar veya bu kapsamda üçüncü şahıslara kooperatif tarafından yapılan alacağın devrine ilişkin işlemler hükümsüzdür.
Birinci fıkra kapsamındaki şartları birlikte sağlayan kişilere karşı yapı kooperatifinin veya bu alacağı devralan üçüncü kişilerin yapı kooperatifi nedeniyle açmış oldukları her türlü alacak veya tazminat davaları ile bu kapsamda yapılan ilamsız icra takipleriyle ilgili olarak; ilgilinin talebi halinde bu davalarda verilen ve henüz kesinleşmemiş mahkeme kararları ile kesinleşen dava ve takiplere dayanılarak başlatılan icra işlemleri, haciz, satış ve tahliye uygulamaları durdurulur. Bu alacaklar kapsamında kesinleşen ilamlara dayanılarak devam eden takipler ile kesinleşen icra takiplerine son verilmesi için birinci fıkra uyarınca bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içinde borcun bulunmadığına dair davanın açıldığına ilişkin belgenin ibraz edilmesi zorunludur; borcun bulunmadığına ilişkin kesinleşen ilamın icra dairesine ibraz edilmesi halinde takip sonlandırılır.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Dairemizce 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na, … İlindeki yapı kooperatifleri ile ilgili olarak, 10.06.2022 tarihli ve 7410 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle eklenen, geçici 11. maddenin Anayasa’ya aykırı olduğuna dair yapılan başvuru kararında da belirtildiği gibi;
“…Konut Yapı Kooperatiflerinin kural olarak; ortaklarının ihtiyaç durumuna göre yapılacak inşaatı planlaması, genel kurula sunulan bilanço gelir gider cetvelleriyle belirlenen giderlere göre Kooperatifler Kanununun 21. maddesindeki ödemeleri (aidat) ortaklarından tahsil etmesi (peşin bedelli ortaklardan sadece genel gider ve alt yapı gideri tahsil etmesi), ana sözleşmenin 59/2. maddesi uyarınca tamamlanan bazı konutların ortaklara teslimi ve tapu devrinin söz konusu olması halinde, tapu teslim tarihi itibariyle varsa tapusunu devralacak ortağın Kanunun 21. maddesindeki ödemelere yönelik borcu olup olmadığının belirlenmesi, bu borcunu ödeyen ortaklarına tapu devrini yapması, tapusunu devralan ortaklarla devralmayan ortaklar arasındaki nispi eşitliği tapusunu devralan ortaklardan fazla miktarda aidat tahsil edilmesi suretiyle sağlanabileceğinin gözetilmesi, tapusunu devralan ve devralmayan tüm ortaklardan (peşin bedelli ortaklar hariç) inşaat finansman gideri tahsil etmeye devam etmesi, tüm inşaatların tamamlanması halinde ana sözleşmenin 61 ve devamı maddelerinde düzenlenen kesin hesap prosedürünü tamamlaması, inşaatların tamamlanması sebebiyle tasfiyenin sonuçlanıp sicilden terkin tarihine kadar tüm ortaklarından genel gider, alt yapı gideri ve tasfiye gideri tahsil etmeye devam etmesi gerekir.
Ne varki … ilinde kurulan bazı yapı kooperatiflerinin 2010’lu yıllarda ana sözleşmelerinin 14, 61, 62 ve 63. maddelerinde değişiklikler yaptıkları,… Değiştirilen ana sözleşme hükümleri dayanak alınarak -değişen ana sözleşmede dahi “Son etap inşaatın bitirilmesinden sonra” geçici ve kesin maliyetlerin belirlenebileceği düzenlenmiş olmasına ve inşaatların tamamının bitirilmemiş olmasına karşın- inşaatın tamamlanan ve kat mülkiyeti tapusu alınan kısımları ile ilgili ana sözleşmenin değişik 61 ve devamı hükümlerindeki usulle kesin maliyet hesabının yaptırıldığı, buna göre kendisine isabet eden kesin maliyet borcunu ödeyen ortağa tapu devri yapıldığı, bu ortaklardan artık inşaat finansman gideri alınmamaya başlandığı, diğer etapların inşaatlarının tamamlanması aşamalarında yeniden ana sözleşmenin 61 ve devamı maddelerine göre kesin hesap yaptırıldığı, “endeksleme/eskalasyon” adı altında tapusunu devralan ortaklara borç çıkarıldığı, tapu devri yapılan bazı ortakların belli koşullarla tahsis ve teslim edilen taşınmazına ait tapu kaydı geri alınmaksızın ortaklıktan ayrılmasına izin verildiği Dairemizde istinaf incelemesine konu dosyalarda görülmüştür.
Ana sözleşme hükümlerinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa, Anayasa’ya aykırı olamayacağı ilkesinden sapılarak yapılan ana sözleşme değişikliği ile yasal dayanağı oluşturulmaya çalışılan, inşaatlarının etap etap tamamlandığı kooperatiflerde tüm ortaklardan alınan aidatlarla tamamlanan konutların ortakların bir kısmına teslimi ve tapu devrinin yapılması sonrası tapu devri yapan ortaklardan inşaat finansman gideri alınmaması, bazı tapu devri yapılan ortakların da ortaklıktan ayrılmasının uygun bulunması uygulaması, kooperatifin inşaatları tamamlayacak mali gücünün azalmasına yol açmakta, örneğin Anayasa’ya aykırılık başvurusu yapılan iş bu uyuşmazlıkta taraf kooperatifin borca batık duruma gelmesine ve iflasının ertelenmesini talep etmesini gerektirmekte, yıllarca aidat ödeyen ve kendisine tahsis ve teslim edilecek konutunun inşaatı tamamlanamayan ortaklar aleyhine büyük bir eşitsizlik ve haksızlık oluşturmakta, kooperatifin “ortaklarının konut ihtiyacını karşılamak” amacını gerçekleştiremeyecek duruma gelmesi sonucunu doğurmaktadır.”
Anayasa Mahkemesince Dairemizin başvurusunun ve diğer başvuruların kabulüyle, 16.02.2023 tarih ve 2022/126 E., 2023/29 K. sayılı kararıyla; 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na 10.06.2022 tarihli ve 7410 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle eklenen geçici 11. maddenin birinci fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, kalan kısmının 30.03.2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince iptaline karar verilmiştir.

4- Somut olayda da; davacı kooperatifçe inşaatların tümü tamamlanmamış olmasına karşın inşaatı tamamlanan bir kısım konutların teslimi aşamasında ve takip dayanağı Kesin Maliyet ve Kıymet Takdiri Hesap Raporunun düzenlendiği 18.10.2012 tarihlerinde, “kesin hesap” olarak adlandırılan işlemler yapılmış, kooperatif ortaklarına borç çıkarılmıştır.
Ana sözleşmenin 61. maddesine göre kesin maliyet hesabı tüm inşaatların tamamlanmasından sonra yapılır. Takip dayanağı Kesin Hesap Raporunun düzenlendiği tarihte kooperatifin tüm inşaatlarının tamamlanmamış olduğu anlaşıldığından, aralarında davalının da bulunduğu bir kısım ortaklar yönünden tapu devri öncesinde yapılan “kesin hesap” olarak adlandırılan işlemlerin ana sözleşmenin 61. maddesindeki kesin hesap niteliğinde olduğu söylenemez.
Dairemizce Anayasa’ya aykırılık başvurusunda belirtildiği gibi, davacı kooperatifçe ortaklarının ihtiyaç durumuna göre yapılacak inşaatı planlanması, genel kurula sunulan bilanço gelir gider cetvelleriyle belirlenen giderlere göre Kooperatifler Kanununun 21. maddesindeki ödemeleri (aidat) ortaklarından tahsil edilmesi, ana sözleşmenin 59/2. maddesi uyarınca tamamlanan bazı konutların ortaklara teslimi ve tapu devrinin söz konusu olması halinde, tapu teslim tarihi itibariyle varsa tapusunu devralacak ortağın Kanunun 21. maddesindeki ödemelere yönelik borcu olup olmadığının belirlenmesi, bu borcunu ödeyen ortaklarına tapu devrinin yapılması, tapusunu devralan ortaklarla devralmayan ortaklar arasındaki nispi eşitliği tapusunu devralan ortaklardan fazla miktarda aidat tahsil edilmesi suretiyle sağlanabileceğinin gözetilmesi, tapusunu devralan ve devralmayan tüm ortaklardan (peşin bedelli ortaklar hariç) inşaat finansman gideri tahsil edilmeye devam edilmesi, tüm inşaatların tamamlanması halinde ana sözleşmenin 61 ve devamı maddelerinde düzenlenen kesin hesap prosedürünü tamamlanması, inşaatların tamamlanması sebebiyle tasfiyenin sonuçlanıp sicilden terkin tarihine kadar tüm ortaklarından genel gider, alt yapı gideri ve tasfiye gideri tahsil etmeye devam edilmesi gerekirdi.
Bu durumda İlk derece Mahkemesince, takip dayanağı Kesin Maliyet ve Kıymet Takdiri (Şerefiye) Hesap Raporunun, inşaatların tümü tamamlanmamış olduğundan ana sözleşmenin 61. maddesine uygun olmadığı, henüz tamamlanmamış olan inşaatlarla ilgili varsayıma dayalı hesaplamalar içerdiği, bu rapora dayalı olarak ortaklardan ödeme talep edilemeyeceği, kooperatifin ortaklarından genel kurula sunulan gelir gider cetvelleriyle belirlenen giderlere göre Kooperatifler Kanununun 21. maddesine dayalı olarak ödeme talep edebileceği, itirazın iptali davasının icra takibinin dayanağı ile bağlı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Buna göre Dairemizce, davalı vekillinin istinaf başvurularının kabulüne, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararı düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,b,2 gereğince, … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1332E., 2019/143K. sayılı dava dosyasında verdiği 20.02.2019 tarihli KARARINI DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE.
Buna göre:
“1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL’den peşin olarak alınan 455,38 TL’nin mahsubu ile kalan 275,48 TL’nin davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 43,80 TL posta gideri’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 9.200,- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, “
II-Davalı tarafından yatırılan istinaf harcının iadesine,
III-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
17.05.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 22.05.2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır