Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/122 E. 2022/2126 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)
(İ S T İ N A F D İ L E K Ç E S İ N İ N
R E D D İ)
ESAS NO : 2019/122
KARAR NO : 2022/2126

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/11/2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2017/844 E.-2018/842 K.
DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

Taraf vekillerince; yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkili kooperatifin üyesi olan davalının Şubat 2014-Haziran 2017 dönemine ait aidat ve ferilerini ödemediğini, alacağın tahsili için aleyhinde icra takibine başlandığını, talep edilen alacak ve ferilerinin genel kurul kararlarına dayandığını, davalının itirazı üzerine icra takibinin durduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptaline, %20 icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacı kooperatifin 2007 yılında yapılan genel kurulda tasfiye kararı alınmasına rağmen tasfiyeyi keyfi olarak gerçekleştirmediğini, amacının yalnızca yönetim ve denetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesini sağlamak olarak kaldığını, 07.05.2016 tarihli genel kurulda da tasfiye kararının kaldırılmasına karar verildiğini, kooperatif ortaklarına 2008 yılında tapularının verildiğini, o tarihten itibaren temizlik, aydınlatma, su ve her türlü teknik ve hukuki hizmetin belediyeler ve ilgili kuruluşlar tarafından sağlandığını, kooperatifin kuruluş amacına uygun hiç bir çalışması bulunmadığını, hizmet vermediğini, bilirkişi incelemesiyle aidatların ne şekilde harcandığının, harcama kalemlerinin kooperatif amacı ile ilgili olup olmadığının tespitini talep ettiklerini savunarak, davalının itirazının iptaline ve % 20’den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “…Kooperatifler Kanunu 27. maddesi uyarınca parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen ortakların ortaklıktan çıkartılabileceği gibi haklarında icra takibi de yapılabileceği, Yargıtay içtihatlarına göre genel kurulca ödeme günü belirlenmişse belirlenen gün, belirlenmemişse ayın sonunun ödeme günü olacağı, kooperatifin tüzel kişiliğinin devam ettiği, davalı borçlunun da halen ortak bulunduğu, bu kapsamda genel kurullarda alınan kararlar da iptal edilmediği sürece alınan aidat kararlarına uyulması gerektiği” belirtilerek, davanın kısmen kabulü ile, davalının itirazının 3.675,00 TL aidat alacağı, 802,73 TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 4.477,73 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacağın %20’si oranında olan 735,00 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; kooperatif ile üyeler arasındaki sözleşme niteliğinde olan genel kurul kararlarında sözleşme serbestisi ilkesi geçerli olduğundan genel kurulca kararlaştırılan cezai şart niteliğindeki gecikme cezasının tarafları bağlayacağını, sözleşmelerde kararlaştırılan gecikme cezası temerrüt faizinden farklı olup her iki kavramın karıştırılmaması gerektiğini, genel kurulca “gecikme cezası” olarak belirlenen oranın (%5) amaçsal yorum ile cezai şart olduğunun anlaşılacağını, sözleşmede yazılı bu cezai şartın, temerrüt faizi olarak yorumlanmasının sözleşme serbestisi ilkesine aykırı olacağını, genel kurul kararında gecikme cezası kararlaştırıldığından TBK 120/2 maddesinin sınırlandırma oluşturmayacağını, gecikme cezasının karar altına alındığı genel kurulda davalının da hazır olduğunu belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; yapılan yargılamada davacı kooperatifin aidat borcuna aylık olarak en fazla %1,5 oranında faiz talep edebilecekken, icra takibinde haksız olarak aylık %5 oranında faiz talep ettiğinin ortaya çıktığını, icra takibindeki miktarın %50’den fazlasının haksız olduğu kabul edildiği halde müvekkili aleyhine icra inkâr(?) tazminatına hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, bu düzenleme davacı tarafından bilindiği halde kötüniyetli olarak yüksek bir oranla takip başlatıldığını belirterek, İlk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
I-Davalı vekilinin istinaf itirazları yönünden;
Karar tarihinde yürürlükte bulunan, 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 41.maddesi ile değişik HMK m. 341/1 uyarınca öngörülen kesinlik sınırı, 6763 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle HMK’na eklenen Ek-Madde 1’de öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında karar tarihi itibariyle 3.560,00 TL.’dir.
Alacak davalarında istinaf (kesinlik) sınırı belirlenirken, yalnız alacağın aslı (asıl talep) nazara alınır: faiz, icra tazminatı (İİK m. 67, m. 69., m. 72) ve (ihtarname, delil tespiti ve yargılama giderleri gibi) giderler hesaba katılmaz. (Prof. Dr. Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medenî Usul Hukuku, Ağustos 2016, S: 672)
Davalı vekilince davanın kabulüne karar verilen kısmı ile ilgili herhangi bir istinaf itirazı ileri sürülmemiş, sadece müvekkili lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğu belirtilerek İlk derece Mahkemesi kararının bu yönden düzeltilmesi istenmiştir. İstinaf itirazının alacağın fer’ilerine(kötüniyet tazminatı) yönelik olması nedeniyle karar davalı yönünden kesin niteliktedir.
Kesin olan kararlara yönelik istinaf istemleri yönünden HMK’nın 346/(1) maddesi uyarınca mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 352. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi’nce de karar verilebileceğinden, davalı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin istinaf itirazları yönünden;
a-Dava, aidat alacağı ve ferilerinin tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
YHGK’nın 15.04.2015 tarih ve 23-1758 E., 2015/1190 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere, kooperatif genel kurullarında aidat ödemelerinin geciktirilmesi halinde alınması kararlaştırılan gecikme zammı, temerrüt faizi niteliğindedir. Kooperatif genel kurullarında belirlenen gecikme zammı oranlarının da anılan düzenleme (TBK’nın 120. maddesi) kapsamında olduğu tartışmasızdır.
Bu açıklamalara ve dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer hususlara ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
b-Dosya ve UYAP kayıtları kapsamından;
Ankara 11. İcra Müdürlüğünün 2017/14663 E. sayılı dosyasında; davacı kooperatif adına yetkilisi tarafından, davalı aleyhine Şubat 2014 (dahil)-Haziran 2017 (dahil) dönemine ilişkin 3.675,00 TL. aidat asıl alacağı, 5.308,46 TL. gecikme tazminatı, 883,02 TL. yasal faiz olmak üzere toplam 9.866,48 TL.’nin asıl alacağa %9 yasal faiz işletilmek suretiyle tahsili istemiyle icra takibine başlandığı, davalının süresindeki itirazı üzerine icra takibinin durduğu,
Dairemizin 2017/1944 E. sayılı dosyası ile istinaf incelemesi yapılan, aynı taraflar arasındaki Ocak 2014 ayı ve öncesi aidat bedelleri ile ilgili Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.06.2017 tarih ve 2013/768 E., 2017/597 K. sayılı kararında; davacı kooperatifin 27.05.2012 tarihli genel kurulunun 10. maddesinde gecikme halinde %7 gecikme zammı uygulanmasına karar verildiğinin tespit edildiği,

Davacı kooperatifin iş bu davaya ve takibe konu dönem ile ilgili 10.03.2013 tarihli genel kurulunda gecikme faizi ile ilgili karar alınmadığı, 11.05.2014 tarihli genel kurulda aylık %5 gecikme cezası, 19.04.2015 tarihli genel kurulda aylık %1,5 gecikme cezası, 15.05.2016 tarihli genel kurulda aylık %1,5 gecikme cezası alınmasına karar verildiği, 07.05.2017 tarihli genel kurulda da gecikme faizi ile ilgili karar alınmamış olduğu,
Anlaşılmıştır.
Konut Yapı Kooperatifi Tip Anasözleşmesi’nin 23/1. maddesinin 6. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek genel kurulun yetkisi dahilindedir. Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidatın veya şerefiye bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Ayrıca genel kurullarca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, genel kurulun belirlediği tarih, TBK’nın 117. maddesi hükmü karşısında, kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, TBK’nın 88. maddesinde düzenlenen anapara faizi olmayıp, 120. maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 2/1. maddesi gereğince, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1. maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. Maddenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Ancak taraflar, uygulanacak temerrüt faizi oranını belirlerken, TBK’nın 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate alınmak zorundadır.
Somut olayda, davalıdan istenen aidat miktarı genel kurul kararları ile belirlendiğinden ve genel kurul kararları da sözleşme niteliğinde olduğundan davalı ortaktan aidat borcunu geç ödemesinden dolayı istenebilecek azami faiz oranı TBK’nın 120/2. maddesinde düzenlenmiş yıllık temerrüt faiz oranı olup, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır.
İlk derece Mahkemesince raporu hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu ilkeler açıklandıktan sonra, isabetli olarak davacı kooperatifin genel kurul toplantılarında belirlenen aylık %5 gecikme faizi oranı yerine, TBK’nın 120/2. maddesi hükmü dikkate alınarak aylık % 1,5 (yıllık %18) oranı üzerinden gecikme faizi uygulanması gerektiği görüşü bildirildikten sonra, muhtemelen davacı kooperatifçe hem gecikme zammı olarak adlandırılan gecikme faizi, hem de yasal faiz oranı üzerindan işlemiş faiz talep edilmiş olması ve takipten sonra işleyecek faizin yıllık %9 yasal faiz oranı üzerinden tahsilinin istenmiş olması nedeniyle “ancak, davacı kooperatif icra takibinde, yasal faizin yüzde yüz fazlası olan yıllık %18 üzerinden değil, normal yıllık yasal faiz oranı olan %9 üzerinden faiz hesapladığından, Bilirkişiliğimiz de davacı tarafın bu hesap ve kabulüne bağlı kalınarak, yıllık yüzde 9 (aylık % 0,75) üzerinden hesaplama yapılmıştır.” denilerek işlemiş faiz tutarı yıllık %9 yasal faiz oranı esas alınarak belirlenmiştir.
Bilirkişi tarafından; davacı kooperatifçe icra takibinde gecikme zammı olarak adlandırılsa da temerrüt faizi istenmiş olduğu, 10.03.2013 tarihli genel kurulda gecikme faizi oranı kararlaştırılmamışsa da bir önceki 27.05.2012 tarihli genel kurulda aylık %7 oranı üzerinden gecikme faizi alınmasına karar verildiği, bu oranın 10.03.2013 tarihli genel kurulda değiştirilmemesi veya kaldırılmaması nedeniyle 10.03.2013 tarihli genel kurul sonrası dönem için de bağlayıcı olacağı, 11.05.2014 tarihli genel kurulda aylık %5 oranında gecikme faizi alınmasına karar verildiği gözetilerek bu dönemler için TBK’nın 120. maddesindeki sınırlama dikkate alınarak aylık %1,5 (yıllık %18) oranı üzerinden hesaplama yapılması, daha sonraki genel kurullarda da zaten bu sınırlama dikkate alınarak aylık %1.5 oranı üzerinden gecikme faizi alınmasına karar verilmiş olduğunun dikkate alınması gerekirdi.
Buna göre Dairemizce, bilirkişi raporundaki hesap tablosu esas alınarak davalının icra takip tarihi itibariyle gecikme faizi borcu aylık %1,5 (yıllık %18) oranı üzerinden hesaplanmış, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararı işlemiş faiz tutarı yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-HMK’nın 346/(1) ve 352. maddeleri uyarınca, davalı vekilinin İSTİNAF DİLEKÇESİNİN REDDİNE,
II-Yukarıda (II-a) nolu bentte açıklanan nedenlerle, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davacı vekilinin diğer hususlara ilişkin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
III-Yukarıda (II-b) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, Ankara 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.11.2018 tarih ve 2017/844 E., 2018/842 K. sayılı kararını DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,

Buna göre;
“1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, davalının Ankara 11. İcra Müdürlüğünün 2017/14663 E. sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 3.675,00 TL aidat alacağı, 1.605,46-TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 5.280,46-TL üzerinden takip tarihindeki koşullarla devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Asıl alacağın %20’si oranında olan 735,00-TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3, 13/2 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 5.280,46-TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
4-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 121,50-TL posta ve tebligat ücreti, 36,00-TL dava açma gideri, 500,00-TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 657,50-TL yargılama gideri ile 98,10-TL. istinaf yoluna başvurma harcı ve 80,70-TLtebligat posta gideri toplamı 836,30-TL.’nin davanın kabul oranına göre 443,24-TL.’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde YATIRANA İADESİNE,
7-Alınması gerekli 360,70-TL harçtan peşin alınan 119,17-TL harcın düşümü ile artan 241,53-TL harcın davalı taraftan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
8-Peşin alınan 119,17-TL harcın davalı taraftan alınarak davacıya ödenmesine,”
IV-Taraflarca yatırılan yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde iadesine,
V-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,

VI-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
28.12.2022 tarihinde, HMK’nın 362/(1)-a. maddesi uyarınca (Ek madde 1 uyarınca yeniden değerleme oranına göre belirlenen 107.090,00 TL. kesinlik sınırının altında kaldığından) KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 29/12/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza