Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/1187 E. 2023/560 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
ESAS NO : 2019/1187
KARAR NO : 2023/560

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 14.11.2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2016/604 E., 2018/715 K.
DAVACI : ….
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ : Av. … – (E-tebligat)
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, müvekkili şirketin tasarım ve tanıtım alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin, davalı tarafından işletilen …’ın tanıtımına yönelik kurumsal iletişim planlaması ve kreatif reklam çalışmaları konusunda davalıya teklif verdiğini, teklifin kabul edilmesi üzerine müvekkilinin gerekli reklam çalışmalarını tamamlayarak davalı tarafa sunduğunu, ancak verilen hizmetin bedellerinin davalı tarafından ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için Ankara 31. İcra Müdürlüğü’nün 2016/6557 esas sayılı dosyasında davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın borca ve takibe dayanak belgelerdeki imzalara itiraz etmesi sebebiyle takibin durduğunu, müvekkili şirketin ticari faaliyetleri kapsamında davalı tarafa yaka kartı, davetiye, menü hizmeti gibi bir çok hizmet sunduğunu ve hizmetleri karşılığında fatura düzenleyerek gönderdiğini, davalı tarafın faturalara itiraz etmediğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı taraf aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının tüm taleplerinin zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, alacağı olduğunu iddia eden davacının bu iddiasını geçerli hukuki delillerle ispatlaması gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince “…Toplanan delillere, BA-BS formlarına, tarafların ticari defter ve kayıtlarına, bilirkişi raporlarına ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde davacının davalıya sunduğu hizmet ve sattığı ürünler karşılığında irsaliyeli faturalar düzenleyerek davalıya teslim ettiği, davalının süresi içerisinde irsaliyeli faturalara itiraz etmediği gibi vergi indiriminden faydalanmak için ilgili vergi dairesine faturaları bildirdiği görülmüş olup, davalının söz konusu mal ve hizmeti almasına rağmen davacıya fatura bedellerini ödemediği kanaatine varılmıştır. Davalı her ne kadar, ticari defterlerinde söz konusu faturaları kaydetmemiş ve faturaları BA formunda önce bildirip, icra takibi başlatıldıktan sonraki tarihte BA formunda yaptığı düzeltme ile kayıtlarından çıkarmış olsa da, tek taraflı olarak BA düzeltme beyanının borç bulunmadığına delil teşkil etmeyeceği, davalının faturaları teslim alıp süresi içerisinde itiraz etmemekle faturayı kabul ettiği, bu nedenle faturaya dayanak mal ve hizmeti aldığı, faturaların bedelinin ödendiğine dair delil de dosyaya sunmadığı (“…Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, davacının takibe dayanak yaptığı faturaların davalı tarafın defterlerine kaydedilmediği ancak davalı şirketin KDV beyanına esas alındığı, böylelikle faturaların teslim alındığı, TTK 21/2 maddesi gereğince de faturaların süresinde iade edildiğine dair belgenin olmadığı, tek taraflı düzenlenebilen KDV düzeltme beyanının da borç bulunmadığına dair delil teşkil etmeyeceği gerekçesiyle davanın asıl alacak yönünden kabulüne faiz yönünden ise kısmen kabulüne dair karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince, dava konusu faturalar ile davalı tarafından ilgili vergi dairesine BA formu düzenlenmek suretiyle dava ve takip konusu faturaların bildirildiği, yine dava konusu faturaların Şubat 2014 dönemi KDV beyannamesinde gösterildiği, davalı şirket tarafından daha sonra düzeltme beyannamesi verilmek suretiyle faturaları ticari kayıtlardan çıkardığı ancak düzeltme beyannamesinin verildiği tarih ile BA formunun düzenlendiği ve faturaların kaydedildiği tarih arasında TTK’nun faturaya itiraza ilişkin 21/2.maddesindeki 8 günlük sürenin geçtiği, yine davalı defterlerinde iade faturasına konu malların davacı tarafa iade ve teslim edildiğine ilişkin bir kayıt bulunmadığı, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir… davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA,…” Yargıtay 19. HD’nin 09/05/2018 tarihli ve E:2017/5093, K: 2018/2596 sayılı kararı) anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, davacı asıl alacağın takip tarihine kadarki işlemiş faizini de talep etse de, takipten önce borçluyu temerrüte düşürdüğünü ispatlayamadığından davalının takip tarihinde temerrüte düştüğü kabul edilmiş ve davacının işlemiş faiz talebi reddedilmiş, taraflar arasında ticari ilişki olması sebebi ile alacağa avans faizi işletilmiş ve alacak likit olduğundan itirazın iptaline karar verilen alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Davaya konu bedele ilişkin, söz konusu hizmetlerin müvekkiline verildiğine dair davacı tarafından herhangi bir yazılı sözleşme sunulmadığını, davacı tarafın icra takibine konulmuş olan faturaların müvekkilinin usulüne uygun tutulan ticari kayıtlarında yer almadığını, bu faturaların hiçbir zaman müvekkili tarafından tebliğ alınmadığını, davalı şirketin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, yerel mahkeme kararının eksik inceleme sonucunda hatalı olarak verildiğini;
Likit olmayan bir alacak olmasına karşın müvekkili şirket aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedildiğini, ayrıca değişen oranlara da avans faizi işletilmesine ilişkin mahkeme kararının hatalı olduğunu, taraflar tacir oldukları için ticari faiz işletilmesi gerektiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/604 E., 2018/715 K. sayılı dava dosyasında verdiği 14.11.2018 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 1.297,38-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 323,40-TL harcın düşümü ile kalan 973,98-TL harcın davalıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
29.03.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 30.03.2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır