Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/1102 E. 2023/1990 K. 13.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)

ESAS NO : 2019/1102
KARAR NO : 2023/1990
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2017/190 E.-2019/238 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkili Bankanın … Müdürlüğü ile davalı arasında temizlik hizmet alım sözleşmeleri imzalandığını, dava dışı işçi …’ın 15.05.2007 tarihinde davalı şirkette çalıştığını ve 04.03.2011 tarihinde de işten ayrıldığını, işçi tarafından müvekkili Banka ve yüklenici davalı şirket aleyhine kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsili talebiyle iş mahkemesine dava açıldığını, davanın kısmen kabulüne dair kararın kesinleştiğini, işçi tarafından ilama dayalı olarak müvekkili Banka aleyhine icra takibi başlatıldığını, müvekkilince icra dosyasına ödeme yapıldığını, ödenen 13.476,12 TL ile 719,90 TL mahkeme masrafı ve 699,64 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 14.895,66 TL’nin tahsili amacıyla Ankara 14. İcra Müdürlüğünün 2016/24104 sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine icra takibinin durduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeler ve Genel Şartname hükümlerine göre işçilerin her türlü ücret ve özlük haklarından yüklenicinin sorumlu olduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile %40 oranında icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili yasal süresinde cevap vermemiş; bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, davacı ile imzalanan sözleşmelerde işçilerin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti gibi alacak kalemlerinden hangi tarafın sorumlu olduğuna dair bir hüküm bulunmadığını, Yargıtay kararları uyarınca bu durumda alt işveren şirketin sorumluluğunun dava dışı işçinin alt işveren şirkette çalıştığı döneme isabet eden miktarın yarısı kadar olacağının belirlendiğini savunmuştur.

İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve bilirkişi raporunda belirtilen hesaplamalara göre;
Davacı ile davalı şirket arasında farklı tarihlerde hizmet alım sözleşmeleri imzalandığı, iş bu sözleşmeler kapsamında, davalı şirkette işçi olarak çalışmakta olan dava dışı işçi …’ın iş akdinin feshi ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsili istemi ile davacı aleyhine Konya 3. İş Mahkemesinin 2011/190 E. Sayılı dosyası üzerinden açılan davada davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtay 7.Hukuk Dairesince temyiz incelemesi neticesinde onanarak kesinleştiği, eldeki davanın tarafları arasında akdedilen hizmet alım sözleşmelerinin incelenmesinde, sözleşme ve sair ihale dokümanlarında ödenen tazminata ilişkin sorumluluğu doğrudan veya dolaylı olarak düzenleyen bir hükmün bulunmadığı anlaşılmış ise de, yerleşik yargısal uygulamalar nedeni ile sorumluluğun taraflar arasında %50 oranında paylaştırılması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamına ve denetime elverişle olmakla hükmün tesisinde esas alınan bilirkişi raporunda; davalının 8.591,20.-TL. rücu alacağı/anapara, 452,27.TL. takip tarihine kadar işlemiş TCMB avans faizinden sorumlu olduğu belirtilmiş olmakla raporun bu kısmına mahkememizce itibar edilmiştir.
Bilirkişi raporunun sonuç kısmında, 91,20.TL harç giderinin ödendiğine dair belgenin dosya içerisinde bulunmadığı belirtilerek belgeli toplam 594,00.-TL yargılama gideri alacağının 1/2’sini teşkil eden 297,00. TL’den davalının sorumlu olduğu belirtilmiş ise de, 91.20 TL harç bedelinin ödendiğine dair ödeme belgesinin davacı tarafından mahkememize sunulduğu anlaşılmakla, anılan ödeme belgesi nazara alınarak yargılama gideri tutarı 594,00 TL +91,20 = 685,20 TL olarak belirlenmiş ve bu tutarın %50 si olan 342,60 TL bakımından davalının sorumlu olduğu kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hükmün tesisi yoluna gidilmiştir.” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının kısmen iptaline, takibin 8.591,20 TL asıl alacak, 452,27 TL işlemiş faiz, 342,60 TL yargılama gideri alacağı olmak üzere toplam 9.386,07 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacağın likit olmayıp yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakla, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesindeki açıklamalarını tekrar ederek, İlk derece mahkemesinin bilirkişi İbrahim Altan tarafından düzenlenen 17.12.2018 tarihli raporu dikkate aldığını belirttiğini, ancak daha önce bilirkişi … tarafından tanzim edilen 19.03.2018 tarihli rapor ve 27.07.2018 tarihli ek raporda taleplerinin haklılığının ortaya konduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki değerlendirme ve hesaplamanın hatalı olduğunu, Hizmet İşleri Genel Şartnamesi gereğince işçilerin fazla mesai gibi ücrete ilişkin sorumluluklarının yüklenici davalı firmaya ait olduğunu, Genel Şartnamede Hizmet Alım İhalesi kapsamında çalışan işçilerin ücrete ilişkin alacaklarının yüklenici firmanın sorumluluğu altında olduğunun düzenlendiğini, bu bağlamda dava dışı işçinin fazla mesai ücret alacağından yüzde elli oranında müvekkili Bankanın sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, kıdem tazminatından müvekkili Bankanın da kısmen sorumlu olmasının kabul edilemeyeceğini, Mahkeme kararında bu hatalı değerlendirmeler neticesinde müvekkili Bankaca yapılan yargılama giderlerinden de kısmen müvekkili Bankanın sorumlu olacağına dair hatalı değerlendirme yapıldığını belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, dava dışı işçiye mahkeme kararına dayalı olarak ödenen işçilik alacaklarının, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmeleri uyarınca rücuen tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
“Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup, bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.
Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü göz önüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.
İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.
İşveren tarafından bu ödemelerin ferileri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.”
(Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 25.01.2021 tarih ve 2019/2330 E., 2021/175 K.,
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 23.09.2021 tarih ve 2021/697 E., 2021/355 K.,11.11.2021 tarih ve 2021/1623 E., 2021/1446 K., 20.12.2022 tarih ve 2021/5300 E., 2022/5935 K., 02.11.2023 tarih ve 2022/5380 E., 2023/3645 K. sayılı kararları)
Bu durumda İlk derece Mahkemesince, bu ilkeler doğrultusunda hesaplama yapılan 19.03.2018 tarihli rapor ve 27.07.2018 tarihli ek rapor doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmelerinde işçilik alacaklarından sorumluluk ile ilgili düzenleme bulunmadığı gerekçesiyle kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti ve yargılama giderleri ile ilgili ödemelerden tarafların yarı yarıya sorumlu olduğu görüşüyle hesaplama yapılan ikinci bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru olmamıştır.
Buna göre Dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararını düzelterek, istinaf konusu edilmeyen hususlar da gözetilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.03.2019 tarih ve 2017/190 E., 2019/238 K. sayılı kararını DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
Buna göre;
“1-Davanın KABULÜNE;
a-Davalının Ankara 14 İcra Dairesinin 2016/24104 E sayılı takip dosyasına vaki itirazının İPTALİNE, takibin aynı koşullarla devamına,
b-Alacağın likit olmayıp yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakla, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.017,52 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 254,39 TL harcın mahsubu ile kalan 763,13 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı vekille temsil olunduğundan kabul edilen miktar üzerinden A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 14.895,66 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı, 254,39 TL. peşin harç, tebligat-müzekkere ücreti 594,50 TL, bilirkişi masrafı 600,00 TL, istinaf aşamasında yapılan 121,30 TL. istinaf yoluna başvurma harcı, 18,50 TL. tebligat gideri, 26,55 TL. posta masrafı olmak üzere toplam 1.646,64 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK’nun 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,

II-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
III-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
13.12.2023 tarihinde, HMK’nın 362/(1)-a. maddesi uyarınca (Ek madde 1 uyarınca yeniden değerleme oranına göre belirlenen 238.730,00 TL. kesinlik sınırının altında kaldığından) KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 13/12/2023

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …