Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/1071 E. 2023/369 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/1071 – 2023/369
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)
ESAS NO : 2019/1071
KARAR NO : 2023/369

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 26.10.2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2016/849E., 2018/788K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
Taraf davalılar vekilleri tarafından tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; davacının “… Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Deprem Güçlendirme ve Genel Onarım” işini Ankara 13. Noterliğinden düzenlenen 16.08.2010 tarih,… yevmiye numaralı sözleşme ile KDV hariç 2.099,498,00 TL bedelle, davalı ……. A.Ş.’ye ihale ettiğini, Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu kapsamında yapılan ihale ve sözleşmenin Yapım İşleri Genel Şartnamesine tabi olması ve sözleşme hükmü uyarınca yapım işinin davalı …… A.Ş. tarafından lehtarı SGK olmak üzere davalı sigorta şirketine … Sigorta Poliçesi ile sigorta ettirildiğini, işin yapımı sırasında 23.10.2011 ve 09.11.2011 tarihlerinde … ilinde meydana gelen depremler ile yapılan iş ve kuruma ait binanın hasar gördüğünü, mülkiyeti kuruma ait olan binada ve binanın güçlendirilmesi ve onarımı işinde meydana gelen hasar tazminatının İnşaat … Sigortası kapsamında davacıya ödenmesi gerektiğinin sigorta poliçesi ve mevzuat gereği olduğunu, depremden hemen sonra davalı sigorta şirketine kurumca hasar ihbarı yapılıp tazminatın ödenmesinin istendiğini, sigorta ettiren davalı yüklenici …. .. A.Ş.’nin davalı sigorta şirketine başvurup sigorta tazminatının kendisine ödenmesini istediğini, davalı sigorta şirketinin bu başvuruya dayalı olarak 01.07.2013 tarihinde Ankara Sulh Hukuk Mahkemesine başvurduğunu ve 189.820,83 TL tazminat bedelinin alacaklısının kim olduğuna karar veremediği gerekçesiyle tevdii mahalli tayini talep ettiğini, Ankara 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/86 D.İş esas – karar sayılı 03.07.2013 tarihli kararı ile … Şubesini tevdii mahalli tayin ettiğini, 189.820,83 TL’nin 18.07.2013 tarihinde davalı sigorta şirketi tarafından … Şubesine mahkeme kararı gereği 1 ay vadeli hesap olarak yatırıldığını, bankanın paranın mülkiyeti hakkında bir mahkeme kararı olmadan ödeme yapmadığını ileri sürerek, tevdi mahalline yatırılmış olan 189.820,23 TL’nin bankada işlemiş faizleri ile birlikte davacıya ait olduğunun, davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 15/11/2011 tarihinde ödenmesi gereken 189.820,23 TL’ye bu tarih ile dava tarihi arası işlemiş avans faizi ile bankanın verdiği mevduat faizi arasındaki farka ilişkin aşkın zarar olarak şimdilik 15.000,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar vermesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 20.07.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile tevdi mahalline yatırılan paranın banka faizi dışında kalan avans faizi ile banka faizi arasındaki aşkın zarara ilişkin alacak taleplerini 96.916,83 TL ‘na arttırdıklarını bildirmiştir.
Davalı …. … Tic. A.Ş. vekili; davanın eda davası niteliğinde olduğundan kısmi dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, iş bu davada taraf sıfatının bulunmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını bildirmiş, ek cevap süresi içerisinde sunduğu cevap dilekçesinde, usule yönelik itirazlarını tekrarlamış ve esasa ilişkin olarak davalı sigorta şirketi tarafından ödenen tazminat bedelinin davacı …’ya ödenmesi konusunda itirazları bulunmadığını, Ankara Asliye 24. Hukuk Mahkemesi’nin 2012/472 esas 2017/133 karar sayılı dosyanın davalısı, iş bu davanın davacısı … tarafından, taraflar arasında düzenlenen sözleşme uyarınca yapılan işin kabulünün yapılmaması nedeniyle yaşanan ihtilaflar sırasında meydana gelen depremler sonucu hasarlar oluştuğunu, bu süreçte davalı tarafından söz konusu işin kabulü yapılmadığından o an için işe ait hasar masraflarını müvekkiline ait olduğu için sigorta bedelinin taraflarına ödenmesinin talep edildiğini, mahkeme kararı sonucunda …’nin işin kabulünü yapıp iş gereği ödemesi gereken bedeli ödediğini, bu aşamadan sonra depremler sonrasında oluşan hasarlara ilişkin … Sigorta şirketi tarafından ödenecek bedelin muhatabının davacı … olduğunu, davacının talep ettiği alacağa ulaşamamasının kendi temerrüdünden kaynaklı olduğunu, aşkın zarar talebinin dayanaksız olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili; tevdi mahalline ödenen paranın kendisine ödenmesi yönündeki davacı talebi ile ilgili olarak, alacaklının kimliğinin tespiti amacıyla bu davanın teknik bir zorunluluk nedeniyle açıldığını, müvekkili şirket bu davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, tevdi mahalline ödenen para dışında, aşkın zarar talebi açısından davanın zamanaşımına uğradığını, esasa ilişkin olarak da davaya konu inşaatın müvekkili sigorta şirketine 06/06/2011-02/01/2012 tarihleri arasında inşaat tüm riskler sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigortalının …, sigorta ettirenin …. .. A.Ş. olup poliçede lehtar klozunda belirtildiği üzere, poliçenin İnşaat/Montaj Sigortaları Genel Şartlarında tarafların hakkı saklı kalmak kaydıyla idarenin yazılı onayı olmadan değiştirilemez ve iptal edilemez hasarların, idarenin yazılı onayı ile müteahhite ödeneceğinin düzenlendiği, poliçede sigortalı sıfatında bulunan … ve sigorta ettiren …. A.Ş.’nin müvekkili şirketten aynı zamanda menfaat sahibinin kendileri olduğunu ileri sürerek tazminat talebinde bulunduklarını, 23/10/2011 tarihinde gerçekleşen deprem hasarı nedeniyle ekspertiz raporunda zarar tutarının 189.820,13 TL olarak tespit edildiğini, müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini, sigortacı yönünden gerçekleşen hasar sonucu sigorta bedelini ödeme yükümlülüğünün evrakın tamamının ibrazı ve hasar tespitinin tamamlanması sonucunda başlayacağını, davacının eksik evrak ibraz ettiğini, aşkın zarar iddiasının haksız olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “Dava, tevdi mahalli kararı kapsamında tevdi mahalline yatırılan paranın davacıya ait olduğunun tespiti, paranın zamanında ödenmeyip tevdi mahalline yatırılması nedeniyle zarara uğranıldığını iddiasıyla zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davacı taraf, aşkın zarara konu dava değerini, 20/07/2018 tarihli dilekçesi ile ıslah ederek 96.916,83 TL’ye yükseltmiştir.
Davacı taraf idare ise de davalılar arasında sigorta şirketinin de yer aldığı sigortanın sorumluluk sigortası niteliğinde olup TTK’nun 1473 vd. maddelerinde düzenlendiği, TTK madde 4/a bendi uyarınca işbu davada mahkememizin görevli olduğu sonucuna varılarak yargılama mahkememizce sürdürülmüştür.
Davalı taraflar zamanaşımında itirazında bulunmuş olup davanın niteliği de nazara alınarak zamanaşımı itiraz yerinde görülmemiştir.
Deliller toplanıp dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak tahkikat safhası tamamlanmıştır.
Ankara 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/86 D.İş esas-karar sayılı dosyası celp edilmiş yapılan incelemede, tevdi mahalli tayini talep edenin … Sigorta A.Ş., karşı tarafın … ve … .. A.Ş. olup, inşaat tüm riskler sigorta poliçesi kapsamında hesaplanın 189.820,83 TL sigorta tazminatını ödeyerek kendi sorumluluğunu yerine getirme iradesinde olmasına karşın, Borçlar Kanunu 111. maddesi uyarınca alacaklının kimliğinde duraksama sebebi ile sorumluluğunu yerine getiremediği iddiasıyla tevdi mahalli isteğinde bulunduğu, mahkemece 03/07/2013 tarihli kararla talebin kabulü ile tevdi yeri olarak … Şubesi’nin belirlenmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamından; davacı ile davalı …. .. A.Ş. arasında düzenlenen yapım işlerine ait 16/08/2010 tarihli sözleşme ile … Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Deprem Güçlendirme ve Genel Onarım işini davalı …. .. A.Ş.’nin üstlendiğini, sözleşmenin 17. maddesi uyarınca maddede belirtilen risklere karşı yapım işi genel şartnamesinde yer alan hükümler çerçevesinde … poliçe numarası ile davalı sigorta şirketine … Sigorta Poliçesi ile sigorta ettirildiğini, döneminin 06/06/2011-02/01/2012 arası olduğu, sigortalının …, sigorta ettirenin …. .. A.Ş. olduğu, sigorta dönemi içerisinde 23/10/2011 tarihinde ve 09/11/2011 tarihinde deprem meydana geldiği, meydana gelen depremde sözleşmeye konu binaların hasar gördüğü, ilk depremde davalı sigorta şirketine davacı tarafça 27/10/2011 tarihinde ihbarda bulunulduğu, 23/10/2011 ve 09/10/2011 tarihlerindeki deprem hasarları için ekspertiz raporları hazırlandığı, ilk raporda her iki deprem için zararın 135.979,45 TL, ikinci eksper raporunda ilaveten 53.841,38 TL hesaplandığı, toplam tutarın 189.827,83 TL olduğu, yine … A.Ş. tarafından hasar bedelinin sigorta şirketinden istendiği hususları sabittir.
Davada uyuşmazlık tevdi mahalline yatırılan miktarın kime ait olduğu, ve esasen tevdi mahalline yatırılması gereken tarihe kadar ödenme hususunda çekişmenin yaratılıp yaratılmadığı, aşkın zararın oluşup oluşmadığı varsa ne miktarlarda olduğu hususlarında toplanmaktadır.
Mahkemece yapılan inceleme ve tüm dosya kapsamına göre, sigorta poliçesi dönemi içerisinde sigortalı yerde hasar meydana geldiği, hasar miktarının 189.827,83 TL olduğu, sigorta ettirenin … olup, davalı …. .. A.Ş. tarafından da davacıya ödenmesine itiraz edilmediği, tevdi mahallindeki paranın davacıya ödenmesi gereken para olduğu kanaatine varılmakla tespit davasının kabulü ile tevdi mahalline yatırılan miktarın faizi ile birlikte davacıya ait olduğuna dair karar vermek gerekmiştir.
Davacı taraf hasar bedelinin ödenmesi gereken tarihin 15/11/2011 tarihi olup, bu tarih ile dava tarihi arasında faize yönelik aşkın zararının oluştuğu iddiasında bulunmakta olup aşkın zarar iddiasıyla ilgili olarak mahkemece yapılan inceleme ve tüm dosya kapsamına göre; sigorta genel şartlarında sigortacının temerrütüne ilişkin ayrıcı bir düzenleme bulunmadığı, TTK’nun (uyuşmazlığa ilişkin yürürlükteki dönemde bulunan) 1299. maddesi uyarınca davalı sigorta şirketinin ikinci deprem tarihi olan 09/11/2011 tarihini takip eden 5. günden sonraki tarih 15/11/2011 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü ancak binadaki hasarın ortaya çıkarılabilmesi için davacı kurumun belge sunması, eksper incelemesi yapılması gerektiği, ilk incelemenin 14/12/2011 tarihinde hazırlandığı, bu durumda temerrüt tarihinin 14/12/2011 olarak kabulü gerektiği, ikinci raporun geç hazırlanmasında davacı …’den kaynaklı bir gecikmenin olduğunun kanıtlanamadığı, bu itibarla davalı sigorta şirketinin hasar bedelini ödeme tarihini ödeme başlangıcının 14/12/2011 tarihinde oluştuğu, sigorta poliçesinde sigortalı olarak davacı …’nin yer aldığı, bu haliyle davalı sigorta şirketi tarafından tevdi mahalli talebinin beklenmeyip 14/12/2011 tarihinde ödenmesi gerektiği, ayrıca davalı …. .. A.Ş.’nin davacı ile düzenlenen eser sözleşmesi kapsamında sigorta ettirdiği, poliçenin sigortalısı olmadığı, sigorta bedelinin lehtarının … olduğu, buna karşın sigorta şirketinden ödeme talebinde bulunduğu, bu haliyle bu davalının da geç ödemeden sorumlu olduğu, tevdi mahalline hasar bedelinin yatırılması sonrası bu tarih ile dava tarihi arasında bir zararın oluştuğu hususunun kanıtlanamadığı gibi mevduat faizi ile birlikte tevdi mahalline yatırıldığı, bu tarih sonrası itibariyle mevduat faizini aşar bir zararının oluşmadığı ancak temerrüt tarihi olan 14/11/2011 ile tevdi mahalli kararının tebliğ alındığı 30/07/2013 tarihine kadar faiz zararı oluştuğu ve miktarı (tevdi mahalline yatırıldığı tarihinden 30/07/2013 tarihine kadarki işlemiş faizin mahsubu ile) bilirkişi ek raporunda 49.967,60 TL olmakla, bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: hasardan hemen sonra davalı sigorta şirketine hasar ihbarı yapılmış olmasına rağmen 15.11.2011 tarihinin temerrüt tarihi olarak kabul edilmesi gerekirken, 14.12.2011 tarihinin kabulünün hukuka aykırı olduğunu, davalıların sigorta tazminatı konusunda niza yarattıklarını, davalı yüklenici şirketin sözleşme ve yasal sorumluluk gereği idare lehine yaptırmak zorunda olduğu … Sigortası tazminatının kendisine ödenmesinin mümkün olmadığını bilmekle yükümlü olduğunu, davalı sigortanın tazminat alacaklısının müvekkili idare olduğunu bilmesi gerektiğini, ödemeyi tevdi mahalline yaparak davacı kurumu zarara uğrattığını, alacağın 15.11.2011’de muaccel olduğunu ancak 7 yıldır halen müvekkiline ödenmediğini, davalıların avans faizinden sorumlu olduklarını, davacının tevdi mahallindeki para üzerindeki tasarruf hakkını kullanamadığını, tevdi mahalli kararının tebliğinin tek başına davacı kuruma sigorta tazminatını tevdi mahallinden çekme olanağı sağlamadığına göre aşkın zarar taleplerinin kısmen kabulünün hukuka aykırı olduğunu, aşkın zarar alacaklarının tümden kabulü gerektiğini bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran-davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davacı kuruma tevdi mahalli tayini kararının 30.07.2013 tarihinde tebliğ edildiğini, 28.10.2016 tarihinde munzam zarar iddiası ile 15.000,00TL’nin dava konusu edildiğini ve ıslah ile 81.916,83-TL’nin dava konusu edildiğini, hasar tarihinde yürürlükte olan TTK 1468. maddesi ve yürürlükteki TTK’nun 1420.maddesi gereğince 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının tevdi mahalline ödeme tarihinden 5 yıl ve hasarın gerçekleştiği tarihten 7 yıl sonra alacak iddiasını ıslah ettiğini, taraflarınca yapılan 189.820,83-TL’lik ödemenin kısmi ödeme olmayıp hasar bedelinin tamamı olduğundan ödemenin zamanaşımını kesmediğini, kaldı ki zamanaşımının başlangıcı ödeme tarihi 18.07.2013 kabul edilse dahi ıslah tarihi 23.07.2018’e kadar 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, mahkemece tevdi mahalli kararının dikkate alınmadığını, müvekkilinin alacaklının kim olduğunda tereddüte düştüğünden TBK 111.maddesi gereği tevdi mahalli tayin edildiğini, ilgili maddenin TBK’nun 107.maddesine atıf yaptığını, davacının kanuni karine gereği temerrüte düşmüş sayıldığından müvekkili şirketin faiz sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, müvekkilinin borçtan kurtulduğundan faiz sorumluluğunun sona erdiğini, müvekkilinin manzum zarardan sorumlu tutulamayacağını, davacının başvuru esnasında gerekli ve yeterli belgeleri sunmadığını, yerel mahkemece tevdi mahalline konu edilen 189.820,83-TL alacak sebebiyle de müvekkili şirket aleyhine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran-davalı … …. A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; kısmi dava açılmasında hukuki yarar olmadığını, huzurdaki davada taraf sıfatları bulunmadığından davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, davada zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, davalı sigorta şirketi tarafından ödenen ve tevdi mahalli tayin edilen tazminat bedelinin davacı …’ya ödenmesi konusunda herhangi bir itirazlarının bulunmadığını, davacının talep ettiği alacağa ulaşamamasının kendi temerrüdünden kaynaklı olarak meydana geldiğini, davacının kötüniyetli olarak huzurdaki davayı ikame ettiğini, davacının alacağına kavuşamamasının kendi temerrüdünden kaynaklandığı için aşkın zarar talebinin mesnetsiz olduğunu, bilirkişi kök ve ek raporlarına yaptıkları itirazların değerlendirilmediğini bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, … Sigorta Poliçesi kapsamında, tevdi mahalline yatırılan sigorta tazminatının davacıya ait olduğunun tespiti ve sigorta tazminatının zamanında ödenmeyip tevdi mahalline yatırılmasına sebebiyet verilmesinden kaynaklı faiz alacağı zararının tazmini istemine ilişkindir.
I-Davacı … vekilinin tüm, davalı … …. A.Ş. ve … Sigorta A.Ş vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan istinaf sebeplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
II-Dosyanın tetkikinde;
Davacı … ile davalı …. … A.Ş. arasında 16.08.2010 tarihli … Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Deprem Güçlendirme ve Genel Onarım İşi konulu sözleşmenin imzalandığı, bu kapsamda 06.06.2011 başlangıç ve 02.01.2012 bitiş tarihli “İnşaat Tüm Riskler Sigorta Poliçesi”nin düzenlendiği, poliçede sigortalının … Başkanlığı, sigortalayanın davalı …. .. A.Ş olduğu, ve poliçenin davalı … Sigorta A.Ş tarafından hazırlandığı ve depremden kaynaklı hasarın sigorta teminatı kapsamında olduğu anlaşılmıştır.
İşin yapımı sırasında 23.10.2011 ve 09.11.2011 tarihli … İlinde iki deprem meydana geldiği ve depremler nedeniyle davacı kuruma ait binada hasar oluştuğu, davalı sigorta şirketince yaptırılan ekspertiz sonucunda hasar bedelinin 189.820,83 TL olarak hesaplandığı, 23.10.2011 tarihinde gerçekleşen ilk depremin 27.10.2011 tarihinde ihbar edildiği, hem davacı …’nun hem da davalı yüklenici ……. A.Ş ‘nin tazmin talebi olduğu gerekçesi ile davalı sigorta şirketi tarafından Ankara 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/86 D. İş sayılı dosyasından tevdi mahalli tayini talep edildiği ve Mahkemece 03.07.2013 tarihli karar ile … Şubesinin tevdi mahalli tayin edildiği ve davalı sigorta şirketince 189.820,83 TL hasar tazminatının tevdi mahalline 1 ay vadeli hesap olarak yatırıldığı ve tevdi mahalli kararının davacıya 30.07.2013 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.
Taraflar arasındaki ihtilaf, aşkın zarar olarak açıklanan hasar bedeline, hasar tarihinden dava tarihine kadar geçen süre için avans faizi oranları üzerinden hesaplanacak işlemiş faiz tutarından, tevdi mahallindeki paraya bankaca dava tarihine kadar işletilmiş bulunan mevduat faizi çıkartıldığında ortaya çıkacak olan farka ilişkin talep oluşturmaktadır. Davalılar vekilleri cevap dilekçeleri ile zamanaşımı itirazında bulunmuşlardır. Zararın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan 6762 sayılı TTK ‘nun 1299/1. maddesi gereğince, mal sigortalarında sigorta bedelini ödeme borcu rizikonun gerçekleştiğini sigortacıya ihbar borcunun Yasanın 1299/2. maddesi gereğince doğduğu tarihte muaccel olur. Somut olayda, ihbar sonrası davalı sigorta şirketi tarafından yaptırılan ilk ekspertiz incelemesinin 14.12.2011 tarihi olması nedeniyle en geç bu tarih itibariyle davalı sigorta şirketi için temerrüt gerçekleşmiştir. Bu tarihten itibaren işlemeye başlayan yasal 2 yıllık zamanaşımı süresi tevdi mahalli kararının davacı …’na tebliğ edildiği 30.07.2013 tarihinde kesilmiştir. Bu tarihten itibaren tekrar işlemeye başlayan 2 yıllık zamanaşımı süresi dava tarihi olan 28.10.2016 tarihi itibariyle dolmuştur. Davalı şirkette sigorta poliçesindeki sigorta ettiren sıfatı ile hasarın kendilerine ödenmesini talep etmiş olması karşısında, davalı yüklenici şirket için de aşkın zarar talebi yönünden iki yıllık zamanaşımı süresi dava tarihi itibariyle dolmuştur. Açıklanan nedenlerle davacının faize ilişkin aşkın zarar talebinin davalılar yönünden reddi gerekmektedir.
Bu durumda Dairemizce, davalılar vekillerinin aşkın zarara ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararını düzelterek aşkın zarar talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (I) nolu bentte açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin tüm, davalılar vekillerinin diğer istinaf sebeplerinin reddine,
II-Yukarıda (II) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı … …. A.Ş. vekilinin ve davalı … Sigorta A.Ş.vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK m. 353/1,b,2 gereğince, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/849E., 2018/788K. sayılı dava dosyasında verdiği 26.10.2018 tarihli KARARINI DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
Buna göre:
“a) Tespit davasının kabulü ile tevdi mahalline yatırılan 189.820,83 TL’nin faizi ile birlikte davacıya ait olduğunun tespitine,
Davacının aşkın zarar talebinin reddine,
b) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 12.966,66 TL’nin davalılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
c)Davacı tarafından yapılan 1.712,50 TL yargılama giderinin kabul oranına göre 1.133,68 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
d)Davalı … …. A.Ş. tarafından yapılan 60,60 TL yargılama gideri, 98,10 TL. istinaf yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 158,70 TL.’nin ret oranına göre 54,00-TL’sinin davacıdan alınarak davalı … …. A.Ş.’ye verilmesine,
e)Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan 32,60 TL yargılama gideri, 98,10 TL. istinaf yoluna başvurma harcı olmak üzere 130,70 TL’nin ret oranına göre 44,43-TL.’sinin davacıdan alınarak davalı … Sigorta A.Ş.’ye verilmesine,
f)Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olup karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 29.473,12 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
g)Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirmiş olup karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince ret edilen miktar üzerinden hesaplanan 15.506,69 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
h)Kullanılmayan gider avanslarının kalan kısımlarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,”
III-Peşin alınan istinaf karar harçlarının davalılara iadesine,
IV-Taraflarca yatırılan avansın kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak yatırana iadesine.
V-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
01.03.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 01.03.2023

Başkan Üye Üye Katip