Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/1067 E. 2023/185 K. 01.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2019/1067
KARAR NO : 2023/185

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 14.02.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/151 E., 2019/80 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, müvekkili ile davalı … arasında … numaralı hizmet alım sözleşmesinin imzalandığını, müvekkili şirketin ihaleyi kazanması ile daha önce davalı genel müdürlük işyerinde önceki alt işverenlerde çalışan personellerin müvekkili şirket bünyesinde çalışmaya devam etmesinin istendiğini, hizmet verilirken dava dışı … isimli dört personelin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde iş akitlerini sona erdirdiğini, davalı kurum tarafından iş akitleri sona eren personellerin kıdem tazminatlarının hesaplanarak müvekkili şirket hak edişinden kesildiğini, yapılan kesintinin yerleşik yüksek yargı içtihatları ile yasa ve usule aykırı olduğunu, davalı yan ile imzalanan sözleşme ve eklerinde çalışanların kıdem tazminatlarının müvekkili şirket tarafından ödeneceğine ve müvekkili şirket hak edişlerinden kesileceğine ilişkin bir hükmün bulunmadığını belirterek şimdilik 5.000,00-TL’nin kesintinin yapıldığı tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 18.012019 tarihli ıslah dilekçesi ile, dava değerini 82.350,44-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, müvekkili genel müdürlüğün kamu tüzel kişiliğine haiz bir kuruluş olduğunu, mal ve hizmet alımı ve yapımı faaliyetlerini 4734 ve 4735 sayılı Kanunlara göre sürdürdüğünü, ilgili mevzuat gereği yapılan açık ihale sonrası idareleri ile davacı arasında Ankaray, Metro ve Teleferik İşletmesi temizlik hizmeti alımı sözleşmesinin imzalandığını, davacı ile idareleri arasında akdi bir ilişkinin bulunduğunu, çalışan işçilerin alt işverenin işçisi olduğunu, ihtilafın, hizmet alım sözleşmesi ve ihale dokümanı çerçevesinde çözülmesi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşme ve ihale dokümanında işçilerin iş akitlerinin feshi halinde doğacak işçilik alacaklarından alt yüklenicinin sorumlu olacağının açıkça düzenlendiğini, dava dışı işçilerin davacı şirket işçisi olarak çalışarak emekli olduklarını, emeklilik nedeniyle işten ayrılan dava dışı işçilere 6552 sayılı Kanun uyarınca müvekkili idare tarafından kıdem tazminatlarının ödendiğini, söz konusu kanunun taraflar arasındaki sözleşme hükümlerini bertaraf edici nitelikte bulunmadığını, kuruluşlarının mevzuat gereği davacının sorumlu olduğu kıdem tazminatlarını işçilere ödediğini ve davacı hak edişinden yapılan kesintinin yerinde olduğunu beyan ederek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince “…Tüm dosya kapsamı, dava, cevap, taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmeleri ve ekleri ile dava dışı işçilere yapılan ödemlere ilişkin belgeler ile SGK hizmet döküm cetvelleri ve hüküm kurmaya elverişli hesap bilirkişisi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi kapsamında davalı asıl işveren kurum bünyesinde, davacı alt işven nezdinde çalışırken kıdem tazminatına hak kazanacak şekilden iş akitleri fesih edilen işçiler …’na ödenen kıdem tazminatlarından, taraflar arasındaki sözleşme ve eki şartnameler hükümlerine göre, alt işveren davacının sorumlu olacağının kararlaştırıldığı, bu kapsamda davalı iş verenin, davacı hak edişlerinden, işçilerin davacı bünyesinde çalıştığı dönemle sınırlı kısmının mahsup etmesi gerekirken, davacının sorumlu olmadığı tüm dönemlere ilişkin olarak kıdem tazminatlarının tamamının mahsup edildiği anlaşılmakla, davacının davasının kabulü ile; 82.350,44-TL’nin 23.02.2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 2/2. maddesi kapsamında avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Davacı ile müvekkili arasında ihale sözleşmesinden doğan akdi bir ilişki olduğunu, çalışanların, alt işveren olan yüklenici davacının işçileri olduğunu, ihtilafın ihale mevzuatı kapsamında düzenlenmiş hizmet alım sözleşmesi ve ihale dokümanı çerçevesinde çözülmesi gerektiğini; buna göre teknik şartnamenin 6. maddesinde, SGK mevzuatı ile her türlü işçi ve işveren hakkındaki mevzuata göre işçi alınması, işçilik haklarının ödenmesi, işten çıkarılması ve sair konularda tüm sorumluluğun yükleniciye ait olduğunun belirtildiğini, davacının bu hükümleri bilerek ve isteyerek ihaleye katıldığını ve sözleşmeyi imzaladığını;
Dava dışı işçilerin söz konusu ihale sözleşmesi uyarınca davacı şirket işçisi olarak çalıştığını ve emekli olduğunu, 6552 sayılı Kanun ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. maddesine getirilen düzenleme uyarınca kıdem tazminatı ve alacaklarının idareleri tarafından ödendiğini, mevzuat hükümleri uyarınca işçiye yapılan ödeme nedeni ile sorumlu olan alt işverene rücu edildiğini;
Yerel mahkemece, dava dışı işçilere ödenen toplam 84.789,10-TL kıdem tazminatının sadece davacının kurumları ile yaptığı hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalıştığı döneme ilişkin kısmından sorumlu olduğunun belirtildiğini ve bu nedenle kalan 82.350,44-TL’nin davacıya ödenmesine karar verildiğini, bu kararın hukuka aykırı olduğunu, sözleşme süresi sona eren alt işverenlerin işyerinden ayrılması ve işçilerin yeni alt işverenle çalışmaya devam etmelerinin iş ilişkisine etkilerinin Yargıtay kararlarında açıklığa kavuşturulduğunu;
4857 sayılı İş Kanunu’nun 6. maddesinde, işyerinin veya bir bölümünün devrinde devir tarihinde mevcut olan iş sözleşmelerinin bütün hak ve borçlarıyla devralan işverene geçeceğinin öngörüldüğünü, devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlarda ise devreden işverenle devralan işverenin birlikte sorumlu olduğunun aynı hükmün 3. fıkrasında açıklandığını ve devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlı olduğunun hükme bağlandığını, davanın bu nedenle reddedilmesi gerekirken aksi yönde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu;
Dava dilekçesinde yasal faiz talep edilmesine rağmen mahkeme kararında avans faizine karar verilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, hizmet sözleşmesi nedeni ile alacak istemine ilişkindir.
22.02.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 7166 Sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 11. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanununun 112 nci maddesine beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen altıncı fıkrası:
“4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere, 11/9/2014 tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında, kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde 11/9/2014 tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverenlere rücu edilmez.” hükmünü,
12. maddesi ile 4857 sayılı Kanuna eklenen geçici madde 9 ise;
“Bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla kamu kurum veya kuruluşları tarafından alt işverene rücu edilmek üzere yürütülen davalarda, 112 nci maddenin altıncı fıkrası kapsamında rücu edilmeyecek kısmı için ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilir, yargılama gideri ve vekâlet ücreti taraflar üzerinde bırakılır. İcra takiplerinde rücu edilmeyecek kısma ilişkin olarak harç alınmaksızın düşme kararı verilir, takip giderleri ile vekâlet ücreti taraflar üzerinde bırakılır. Ancak, bu kapsamda alt işverene rücu edilerek takip ve tahsil edilmiş olan tutarlar, alt işverenler lehine hiçbir şekilde alacak hakkı doğurmaz ve tahsil edilmiş tutarlar iade edilmez.” hükmünü içermektedir.
Ancak sözü edilen ilk hüküm ile geçici 9. maddenin ilk cümlesi hükmü Anayasa Mahkemesi’nin 19.09.2019 T., 2019/42 E., 2019/73 K. sayılı kararı Anayasa’nın 10. maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine aykırı bulunarak iptal edilmiş, iptal kararı 15.10.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Somut olayda, dava 23.02.2018 tarihinde açılmış, 14.02.2019 tarihinde karara bağlanmış, davalı taraça istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Dolayısıyla yasal değişikliğin eldeki davada uygulanması mümkün değildir.
Bu açıklamalara, dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/151 E., 2019/80 K. sayılı dava dosyasında verdiği 14.02.2019 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 5.625,36-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 1.406,34-TL harcın düşümü ile kalan 4.219,02-TL harcın davalıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
01.02.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 03.02.2023

Başkan … Üye … Üye … Katip…
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır