Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/1009 E. 2023/1095 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F D İ L E K Ç E S İ N İ N R E D D İ)
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2019/1009
KARAR NO : 2023/1095

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 13.11.2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2016/874 E., 2018/815 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :

Davalı … Güvenlik .. Tic. Ltd. Şti, … Ltd. Şti. ve …Hizmetleri A.Ş vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352’nci maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde/ yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili müvekkil idarenin hizmet binası ile işletmekte olduğu havalimanlarındaki güvenlik hizmetlerini ihale yoluyla satın aldığını, davalı şirketlerin … Havalimanı güvenlik işini değişik zamanlarda üstlendiğini, davalıların işçisi dava dışı …’ın Ortaca 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/488 E. 2015/293 K. sayılı dosyasıyla açmış olduğu işçilik alacaklarına ilişkin davada, mahkeme kararına istinaden Ortaca İcra Dairesinin 2015/6475 sayılı dosyasıyla başlatılan icra takip dosyasına 15.12.2015 tarihinde 27.999,48 TL yatırıldığını, davalılarla imzalanan sözleşmelere ve yerleşik içtihatlara göre sorumluluğun yüklenicilerde olduğunu ileri sürerek belirtilen ödemenin, ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … Güvenlik.. Ltd. Şti. vekili ve … Ltd. Şti. vekilleri; müvekkili şirketler ile davacı arasında akdedilen sözleşmelere göre kıdem tazminatı ve buna bağlı alacaklara ilişkin herhangi bir sorumluluğun olmadığını, İş Kanunu’nun 2’nci maddesi uyarınca asıl işverenin alt işverenle birlikte sorumlu olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … Güvenlik… A.Ş. vekili davanın zamanaşımına uğradığını, kıdem tazminatının sözleşme giderlerine dahil olmadığını, sözleşme hükümlerinin genel işlem koşulu niteliğinde olduğunu, 6552 sayılı Kanunla değişik 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112’nci maddesine göre işçilerin kıdem tazminatından davacı İdarenin sorumlu olduğunu, dava dışı işçinin her ne kadar evlilik nedeniyle istifa ettiği ve kıdem tazminatına hak kazandığı iddia edilse de bunun için evlendiğini belgelemesi gerektiğini ve adı geçenin bunu yapmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince “…davacı asıl işveren olan … (….) Genel Müdürlüğü nezdinde bilirkişi raporu ve SGK kayıtlarında da belirlendiği üzere; dava dışı işçi …’ın 15/04/2009 – 31/12/2009 tarihleri arasındaki dönemde davalı … Güvenlik… Ltd. Şti. nezdinde, 01/01/2010 – 28/02/2013 tarihleri arasındaki dönemde davalı …… Ltd. Şti. nezdinde, 01/01/2013 – 31/07/2014 tarihleri arasındaki dönemde ise …Hizmetleri A.Ş. nezdinde çalışmasının bulunduğu, toplam çalışma süresinin 1931 gün olduğu, işçinin kıdeme esas giydirilmiş son brüt aylık ücreti ve net ücreti ile diğer tüm veriler dikkate alınarak yapılan hesaba göre davacı tarafından dava dışı işçiye yapılan ödemenin yerinde olduğu, mahkememizce alınan bilirkişi raporuna göre, davacı tarafça yapılan 27.999,48-TL ödemenin 2.674,16-TLsinden davalı … Güvenlik… Ltd. Şti.’nin 15.241,67-TLsinden davalı …… Ltd. Şti.’nin 10.159,44-TL’sinden davalı … Güvenlik… A.Ş.’nin sorumluluğunun bulunduğu, dava dışı işçinin davalı olarak gösterilen …. Ltd. Şti. Nezdinde söz konusu mahkeme dosyası kararında sorumluluğuna hükmedilmediği, davacı tarafça dava dışı işçiye kıdem tazminatı olarak 15/12/2015 tarihinde net 27.999,48-TL ödemenin yapıldığı, 4857 sayılı yasanın 2. maddesine göre asıl işverenin, alt işverenin işçilerine karşı bu kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumluluğunun bulunduğu, görüldüğü üzere söz konusu yasa maddesine göre işçilerin haklarının güvence altına alınabilmesi için asıl işveren ve alt işverenin birlikte sorumluluklarının düzenlendiği, ancak esas sorumluluğun alt işverenlerde olduğu, davacı asıl işveren tarafından 4857 sayılı Yasanın 2. maddesi kapsamında dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatının anılan yasa hükmü gereğince alt işveren olan davalılardan (işçinin çalışma sürelerine göre belirlenen miktarlarda) rücuen talep etme hakkının bulunduğu, bu kapsamda alınan bilirkişi raporu ile davalıların sorumlu olduğu miktarların belirlendiği görülmekle, mahkememizce bilimsel verileri içeren ve denetime de açık bulunan bilirkişi raporu ve diğer tüm deliller de dikkate alınarak davanın, davalı …… Ltd. Şti. bakımından reddine, diğer davalılar yönünden ise kabulüne…” şeklinde karar verilmiştir.
Davalı … Güvenlik vekili istinaf dilekçesinde
– İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaların hatalı olduğunu, hesaplamanın neye göre yapıldığının ve hangi alacak kalemlerinin toplanmasıyla belirtilen miktara ulaşıldığının anlaşılamadığını,
– Dava dışı işçilerin tamamının iş sözleşmelerinin davacının isteği üzerine feshedildiğini, bu konuda müvekkili şirketin iradesinin ya da katkısının bulunmadığını, feshe bağlı hakların doğmasına sebep olan davacının bunun sonuçlarına da katlanmasının gerektiğini,
– Çalışma sürelerine göre oranlama yapılarak davalıların sorumlu olduğu miktarın belirlenmesi yönteminin hatalı olduğunu,
– Yapılan sözleşme ve buna bağlı ihale dokümanı kapsamında talep edilen bedelle ilgili bir fiyatlandırmanın tanımlanmadığını,
– Müvekkilinin dava dışı işçinin açtığı dava ve giriştiği icra takibine ilişkin yargılama gideri ve masraflarının tamamından sorumlu tutulamayacağını,
– Rücua konu alacağa ödeme tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine ilişkin kararın yerinde olmadığını, bu alacağa ilişkin temerrüdün söz konusu olmadığını, ancak yasal faiz istenebileceğini,
– 4734 sayılı Yasanın 62’nci maddesinin birinci fıkrasının e bendine göre alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere 11/09/2014 tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında, kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde 11/09/2014 tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edebileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverenlere rücu edilemeyeceğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar … Güvenlik ve … istinaf dilekçesinde:
– 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2’nci maddesine göre işçilerin haklarının güvence altına alınabilmesi için asıl işveren ve alt işverenin birlikte sorumlu olduklarını ancak esas sorumluluğun alt işverenlerde olduğunu, davacı asıl işveren tarafından anılan yasal düzenleme kapsamında dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatının alt işverenlere rücuuna dair verilen kararın hukuka aykırı olduğunu,
– Kıdem tazminatına ilişkin düzenlemeler emredici nitelikte olduğundan bu konuda yapılan değişikliklerin kesinleşmiş bir kararla sonuçlanmayan bütün davalarda dikkate alınmasının gerektiğini,
– 10.09.2014 günü kabul edilen 6552 sayılı Kanun’un 8’inci maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112’nci maddesine eklenen fıkralar uyarınca da asıl işveren olan davacının kıdem tazminatı yönünden alt işveren olan müvekkili şirketlere rücu edemeyeceğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir..
HUKUKİ NEDEN VE GEREKÇE :
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağa ilişkindir.
1-HMK’nin “İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar” başlıklı 341. maddesinin (2) no’lu bendinde, miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu belirtilmiş, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 24.11.2016 tarihli 6763 sayılı “Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 41. maddesi ile de, maddede yer alan “binbeşyüz” ibaresi, “üçbin” şeklinde değiştirilmek suretiyle, söz konusu kesinlik sınırı üçbin Türk Lirasına çıkarılmış ve her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, bu miktarın Maliye Bakanlığınca her yıl için tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması kabul edilmiştir.
Diğer taraftan, 6763 Sayılı Kanun’un 44. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ne eklenen Ek madde 1/2 gereğince, HMK’nin 341. maddesinde düzenlenen kesinlik sınırının uygulanmasında, hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı öngörülmüştür.
Buna göre, asliye ticaret mahkemeleri yönünden kesinlik sınırı 2018 yılı için 3.560,-TL’dir.
Somut davada, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın tarihi 13.11.2018’dir. Dava konusu edilen alacak miktarı 27.999,48 TL olup mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, 2.674,14 TL’lik kısmının davalı …… Ltd. Şti.’nden alınmasına karar verilmiştir. Görüldüğü üzere, davada davalı …… Ltd. Şti tarafça istinafa getirilen bu miktar, HMK’nin 341/2. maddesi gereğince karar tarihi itibariyle 3.560,-TL olan kesinlik sınırının altında kaldığından davacının istinaf yasa yoluna başvurma hakkı bulunmamaktadır.
HMK’nin 346/1. maddesi uyarınca istinaf dilekçesi kanuni süre geçtikten sonra verilir veya kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme istinaf dilekçesinin reddine karar verir. Ayrıca 352. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinde kararın kesin olması halinde fıkra uyarınca mahkemece gerekli kararın verileceği belirtilmiştir. Öte yandan 360. madde gereğince de bu bölümde aksine hüküm bulunmayan hâllerde, ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulü, Bölge Adliye Mahkemesi’nde de uygulanacaktır.
Bu nedenle davalı …… Ltd. Şti vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Diğer istinaf sebeplerinin incelenmesine gelince:
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359’uncu maddesinin 3 numaralı fıkrası uyarınca dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olayın saptanmasında ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 düzenlemesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
I-Yukarıda (1) sayılı bentte açıklanan nedenlerle, davalı … Güvenlik .. Tic. Ltd. Şti. vekilinin İSTİNAF DİLEKÇESİNİN REDDİNE
II-Yukarıda (2) sayılı bentte açıklanan nedenlerle, HMK m. 353/1-b,1 gereğince; Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/874 E., 2018/815 K sayılı dava dosyasında verdiği 13.11.2018 tarihli kararına yönelik davalı … Ltd. Şti. ve …Hizmetleri A.Ş vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE
III-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.912,64‬ TL nispi karar harcından peşin olarak alınan 479,00 TL’nin mahsubu ile kalan 1.433,64‬ TL’nin davalı …… Ltd. Şti. ‘nden alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.912,64 TL nispi karar harcından peşin olarak alınan 478,16 TL’nin düşümü ile kalan 1.434,48 TL’nin … Ltd. Şti. ve …Hizmetleri A.Ş’den alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
IV-Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına
V-HMK m.359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m.302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına
14.06.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m.362/1-a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,-) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere OYBİRLİĞİYLE karar verildi. (GK Yazım Tarihi: 14.06.2023)

Başkan … Üye … Üye … Katip …