Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/1004 E. 2023/803 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

ESAS NO : 2019/1004
KARAR NO : 2023/803

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 25/12/2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2017/878E., 2018/1035K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLİ
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, taraflar arasında 01.02.2016 tarihli hizmet alım sözleşmesi imzalandığını, davalının … Hastanesi’nde radyoloji uzmanının yapacağı belirli işlemler için aylık periyotlar halinde hesaplanacak hakediş bedellerini davacıya ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, aylık hakedişin nasıl hesaplanacağının ise Sözleşmenin 6.1.maddesinde belirlendiğini, Sözleşmenin 6.2.maddesine göre müvekkili şirket tarafından fatura düzenleneceğini, taraflar arasındaki uygulamada; hak ediş hesaplamalarının davalı şirket tarafından yapıldığını, yapılan hesaplamada hakedişin ait olduğu ayı takip eden ayın ortasında müvekkili şirkete elektronik posta yoluyla bildirildiğini, müvekkili şirketin ise hakedişin ait olduğu ayın son gününe fatura düzenleyerek davalı şirkete verdiğini, müvekkilinin, davalı şirkete duyduğu güven nedeniyle uzun bir süre hesaplamaların doğruluğunu kontrol etmediğini, nitekim davalının 2016 yılı Kasım ayına kadar hakediş hesaplamalarını doğru bir şekilde yaparak müvekkili şirkete bildirdiğini, ancak müvekkili şirket tarafından yapılan kontrolde “2016 yılı Kasım ve Aralık ayları” ile “2017 yılının Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran ayları” hak edişlerinin davalı şirket tarafından eksik hesaplandığını, söz konusu aylara ait 34.283,20 TL (31.743,70 TL Hakediş +2.539,50 KDV) hak ediş farkı alacağı bulunduğunu, bu fark için müvekkili tarafından üç adet fatura düzenlendiğini, faturaların da noter kanalıyla davalı şirkete tebliğ edildiğini, faturalara itiraz edildiğini, 52.486,60 TL toplam alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin haksız itirazı üzerine icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğini, gerek hastane gerekse Sosyal Güvenlik Kurumu’nca düzenlenen MEDULA sistemi kayıtları celp edilip incelendiğinde hakediş alacaklarının eksik olduğunun açık olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili,davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu,2016 yılı Kasım ve Aralık ayları ile 2017 yılı Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarına ilişkin faturaların alacaklı tarafından daha önce düzenlendiğini ve bu kapsamda ödemelerin yapıldığını, eksik alacak olduğu iddiasının haksız olduğunu, 2017 yılı temmuz ve ağustos aylarına ilişkin bedelin ise fazla hesaplandığını, faturaların yeniden düzenlenerek gönderilmesinden sonra ödeme yapılabileceğinin davacıya bildirildiğini, yeniden düzenlenmediği için ödeme yapılamadığını, davacının davayı açmakta kötüniyetli davrandığını, faturaların iade edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “… davacı tarafça davalı aleyhine taraflar arasında düzenlenen 01/02/2016 tarihli Doktor Hizmet Alım Sözleşmesine istinaden düzenlenen 3 adet fatura bedelinin ödenmediği gerekçesiyle dava konusu icra takibinin başlatıldığı, davalı tarafın takibe itiraz ettiği, Mahkememizce tarafların iddialarının ve taleplerinin araştırılabilmesi bakımından iş bu davanın konusunu oluşturan uyuşmazlık konusu ile sınırlı olmak kaydıyla bir uzman doktor, bir bilişim uzmanı bilirkişi görevlendirilerek, tarafların ticari defter ve belgeleri ile otomasyon kayıtları üzerinde yerinde de inceleme yapmak suretiyle rapor düzenlenmesi istenilmiş ise de, alınan ve yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan 13/11/2018 tarihli bilirkişi raporu ve bunun eki mahiyetindeki 10/11/2018 tarihli tutanak incelendiğinde, davalı şirket tarafından kişisel verilerin korunması hakkındaki kanun ve hasta hakları yönetmeliği gereğince bilirkişilerin davalının otomasyon kayıtları üzerinde bilirkişilere yerinde inceleme yapma imkanı tanınmadığı, bilirkişiler tarafından bilirkişi … tarafından düzenlenen 06/07/2018 tarihli rapor ve tespitler ile daha önce taraflarca dosyaya sunulan kayıt ve belgeler üzerinden inceleme yapılıp rapor düzenlendiği, yapılan tüm bu tespitler ve değerlendirmeler sonucunda; taraflar arasında düzenlenen Doktor Hizmet Alım Sözleşmesi kapsamında davacı tarafça icra takibine konu edilen fatura bedellerinin ödendiği hususunun davalı tarafça ispatlanamadığı, bu haliyle davalı tarafın icra takibine yönelik itirazının haksız olduğu sonuç ve kanaatine varılarak; davanın kabulüne… ” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Hükme esas alınan bilirkişi raporunun açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişinin tarafsızlığını yitirdiğini, davacının fatura bedellerinde yer alan hesaplamalara itiraz etmeyerek kabul ettiğini, davacı tarafın TTK uyarınca tacir olduğunu ve 8 gün içerisinde faturalara itiraz etmediğini, yerel mahkeme tarafından mali müşavir bilirkişiden rapor alınması gerekirken hatalı olarak davanın kabulüne karar verildiğini, davalının davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını beyan ederek, kararın kaldırılması ile davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, hizmet alım sözleşmesi kapsamında eksik ödendiği iddia edilen bedellerin tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava konusu alacağa ilişkin başlatılan icra takibine 31.07.2017 tarih A-28919 nolu 16.583,40 TL bedelli, 14.08.2017 tarih A-28920 nolu 34.283,20 TL bedelli, 31.08.2017 tarih A-28921 nolu 1.620,00 TL bedelli üç adet fatura ve 01.02.2016 tarihli hizmet sözleşmesi dayanak gösterilmiştir.
Takibe dayanak 01/02/2016 tarihli “Doktor Hizmet Alım Sözleşmesi” başlıklı sözleşme gereği davacı tarafından davalı nezdinde bir adet radyoloji uzmanı çalıştırılması taahhüt edilmiştir. Hizmet karşılığında sözleşmenin 6.2.maddesi uyarınca doktor, 6.1.maddesi gereği hakediş esası ile belirlenecek olan aylık hizmet bedeli için hissedarı olduğu davacı şirketin hastane adına her ay fatura düzenlenmesini sağlayacaktır. Devam eden 6.3.maddesi uyarınca ise düzenlenecek olan fatura bedeli hastane tarafından davacı şirketin banka hesabına bir sonraki ayın 25’ine kadar ödenecektir.
31.07.2017 tarihli fatura “teşhis ve tedavi bedeli” açıklamalı, 14.08.2017 tarihli fatura “Dr. …’in 2016 yılı Kasım ve Aralık ayları ile 2017 yılı Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran ayları fatura edilmeyen fark hakediş ücreti (teşhis ve tedavi bedeli) tutarları toplamı” , 31.08.2017 tarihli fatura ise “teşhis ve tedavi bedeli (Ağustos 2017 ayına dair)” açıklamalarını içermektedir.
Taraf vekillerinin dava ve cevap dilekçelerinden anlaşıldığı üzere, 2016 yılı Kasım ve Aralık ayları ile 2017 yılı Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarının hak ediş miktarları davalı tarafından ödenmiş ancak davacı tarafından eksik ödeme iddiasında bulunularak tekrar fatura düzenlenmiş, 2017 yılı Temmuz ve Ağustos hak edişleri ise miktarda anlaşmazlık bulunması nedeniyle hiç ödenmemiştir.
Taraflar arasındaki anlaşmazlık, hatalı hesap iddiasıyla daha önce ödenen dönemlere ilişkin tekrar hizmet bedeli istenip istenemeyeceği ile hiç ödenmeyen dönemler için hizmet bedeli miktarına yöneliktir. İlk derece mahkemesince, takibe konu fatura ve içerikleri tartışılmadan, tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmeden, doktor bilirkişi ve bilişim uzmanı aracılığıyla inceleme yapılması yoluna gidilmiştir. Atanan bilirkişiler tarafından yerinde inceleme sırasında davalı nezdindeki hasta kayıtlarının incelettirilmediğinin beyan edilmesi üzerine, davacı vekili tarafından davalı yana kesin mehil verilmesi talep edildiği halde bu hususta ara karar tesis edilmeden eksik inceleme ile sonuca gidilmiştir.
TTK’nın tacir olmanın hükümleri başlıklı bölümünde düzenlenen 18. Maddesi; “… (2) Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. (3) Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır. …” hükümlerini içermektedir.
Tacir olan davacı tarafından anılan yasal düzenleme kapsamında, 2016 yılı Kasım ve Aralık ayları ile 2017 yılı Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran ayları hak edişlere usulünce itiraz edildiği iddia edilmediği gibi bu hak edişlere göre bizzat davacı tarafından düzenlenen faturalara göre davalının ödeme yaptığı, bu faturaların kesinleştiği açıktır. Bu dönemlere ilişkin hak ediş miktarlarının az olduğunun iddia edilmesinin TTK 18.maddesi kapsamında hukuka aykırı olup olmadığı; takibe esas olan 2017 yılı Temmuz ve Ağustos aylarına ilişkin hiç ödenmemiş bedeller açısından da taraflar arasındaki sözleşme, ticari teamül kapsamında uygun hesaplama yapılıp yapılmadığı değerlendirilmemiştir.
Yapılması gereken; davalı yana kesin süre verilip uyulmamasının sonuçları hatırlatılarak, sözleşme gereği çalışan doktora ait hasta sayı (isme gerek bulunmaksızın) ve işlemlerinin kesin süre içinde bildirilmesinin sağlanması ile içinde mali müşavir bilirkişinin de bulunduğu bilirkişilerden tarafların ticari defter ve kayıtları da incelenerek yukarıda açıklanan hususların değerlendirilmesidir.
Bu durumda Dairemizce, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi uyarınca, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25.12.2018 tarih ve 2017/878E., 2018/1035K. sayılı kararın ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine,
4-Kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
03/05/2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/(1)-a ve 362/(1)-g maddeleri uyarınca, KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 03/05/2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır