Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/951 E. 2022/878 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2018/951
KARAR NO : 2022/878

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 15.11.2017
ESAS-KARAR NUMARASI : 2014/1173E., 2017/826K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
Davacı ve davalı vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; davalının müvekkili kooperatiften hiçbir hak ve alacağı olmadığı halde kooperatif yöneticileri ile anlaşarak elde ettiği muhtevası itibariyle gerçeği yansıtmayan 13.08.2008 düzenleme ve vade tarihli, 35.000,00-TL meblağlı bono için ciranta tarafından Ankara 3.İcra Müdürlüğü’nün 2009/18068 sayılı dosyasından başlatılan takip nedeniyle ödenmek zorunda kalınan 48.500,00-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiklerini, bono altında imzası bulunan …’in intihar edip ölmüş olmasından ve diğer eski yönetici …’ün yönetimden ayrılması nedeniyle bono hakkında sadece kooperatif kayıtlarından hareket edildiğini, kooperatif kayıtlarında böyle bir bonoya rastlanmadığı gibi …’e de böyle bir bono verilmesini gerektirecek mal veya hizmet teslimine rastlanmadığını, takip alacaklısının 3. kişi olması nedeniyle alacaklı ile yapılan anlaşma uyarınca kendilerine 48.500,00 TL ödeme yapıldığını, yöneticilerin yaptıkları yolsuzlukları incelemek için oluşturulan Hesap Tetkik Komisyonunun yaptığı inceleme sırasında …’e verilen bono ile ilgili olarak, Kooperatifler Kanunu 8.maddesi gereğince konut yapı kooperatiflerinde Genel Kurul tarafından belirlenen üye sayısından fazla üye kaydedilmesinin yasaklanmış olduğunu, kooperatif genel kurulunun 03.05.2008 tarihli kararı ile üye sayısının 27 olarak sabitlenmiş olduğunu ve bu sayıdan fazla olan üyelerin istifalarının kabul edildiğini, buna rağmen 13.08.2008 tarihinde 39 sıra numaralı Yönetim Kurulu Kararı ile …’ün üyeliğine karar verildiğini, aynı tarih itibariyle …’e 35.000,00-TL meblağlı tahsilat makbuzu düzenlendiğini ancak bu gelirin kooperatif kayıtlarına alınmadığını, …’ün ortak olarak kaydedildiği tarih itibariyle her bir ortağın ödenmiş payının 59.900,00-TL olduğunu, ortaklık payının gerçek olması durumunda …’ün kooparetife 24.900,00-TL daha ödemesi gerekirken …’den tahsil edildiği bildirilen ortaklık aidat miktarı kadar 13.08.2008 düzenleme ve vade tarihli 35.000,00-TL meblağlı bononun verildiğini, kooperatif hesaplarında ne üyelik aidatı olarak ne nakit ne de mal ve hizmet olarak …’e ödeme yapılmasını gerektiren bir kayda rastlanılmadığını, eski kooparetif başkanı …’in davalı …’e şahsi olarak 35.000,00-TL borçlanmasına karşı kooperatif tüzel kişiliği adına bono verdiğini ve ayrıca kont-garanti için bir de kooperatife ortak kaydettiğini, yönetim kurulu üyesi …’ün de bu işleme iştirak ettiğinin anlaşıldığını, kooperatif yöneticileri ile anlaşarak aslında kooparatiften alacağı olmadığı halde kooperatif tüzel kişiliği adına bono alıp ve bunu kullanarak davacı kooperatifin haksız yere 48.500,00-TL ödemesine neden olan davalı …’den bu paranın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacı iddialarının gerçek olmadığını, davacı kooperatife ortak olmak üzere yönetim kuruluna müracaatta bulunduğunu, kooperatif yönetim kurulunun 13.08.2008 tarihli kararı ile ortaklığa kabulüne karar verildiğini ve adına aynı tarihli bir ortaklık senedi düzenlendiğini, ortaklığa kabul kararı üzerine 13.08.2008 tarihli makbuz ile 35.000,00-TL giriş aidatı ödediğini, aynı gün yaptığı araştırma soucunda kooperatifin mükerrer ortakları olduğunu, daire sayısından fazla ortak kaydı yapıldığını öğrendiğini, bunun üzerine bu kez kooperatif ortaklığından ayrılmak istediğini ve paranın iadesini talep ettiğini, kooperatif yönetim kurulu tarafından yapılan ödemenin iadesi için 13.08.2008 keşide tarihli, 13.09.2008 vadeli bir adet senet verildiğini, kooperatif ortaklarının ortak olunan tarihe kadar 59.900,00-TL ödemiş olması, kendisinin 35.000,00-TL peşinatla ortak kabul edilmesi arasında çelişkili bir durum bulunmadığını, 35.000,-TL giriş aidatı ödedikten sonra bakiye borcunu daha sonra imkanları dahilinde ödeyeceğini ancak aynı gün kooperatif ortaklığından ayrılması nedeniyle kalan giriş aidatını ödemesine gerek kalmadığını, kooperatif eski başkanından şahsı olarak 35.000,00-TL alacağı olmadığını, ödediği paranın kooperatif yönetim kurulu tarafından imzalanmış makbuzlarla sabit olduğunu, bu paranın kooperatif kayıtlarına alınmamış olmasının kooperatifin kendi iç sorunu olduğunu, giriş aidatının iadesinden dolayı senet verilmesi üzerine 11 Aralık 2009 tarihinde kooperatif ortaklığından istifa ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “Dava, davacı kooperatifin borçlu olarak yer aldığı senedin icra takibine konu edilmesi nedeniyle ödenmesi sonucunda senedin bedelsiz olduğu iddiasına dayalı ödenen miktarın tahsiline ilişkin alacak davasıdır.
Ankara 3. İcra Müdürlüğü’nün 2009/18068 sayılı icra dosyasının incelenmesinde, 23.10.2009 tarihinde alacaklı … tarafından borçlu davacı kooperatif aleyhine 35.000,00 TL bedelli senede dayalı olarak 35.000,00 TL asıl alacak olmak üzere toplam 44.831,89 TL alacağın tahsili için kambiyo yoluyla icra takibi başlatıldığı, icrai işlemlerin uygulandığı, icra dosyası kapsamında herhangi bir tahsilatın bulunmadığı, 20.07.2010 tarihli haciz sırasında davacı kooperatif başkanının borcu kabul ettiğine dair beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı kooperatifin icra dosyasındaki 20.07.2010 tarihli haciz tarihi itibariyle yetkililerini gösterir kayıtlar ticaret sicil müdürlüğünden istenilmiş, gönderilen 17.03.2010 tarihli imza sirkülerine göre 1 yıl süre ile davacı kooperatifin yönetim başkanı imzası sabit olmak koşuluyla 2. Başkan ve muhasip üyeden herhangi birinin müşterek imzası ile temsile yetkili olduğu anlaşılmıştır.
İcra takibine konu bononun yapılan incelemesinde, keşidecisinin davacı kooperatif olduğu, lehtarının davalı … olduğu, keşide tarihinin 13.08.2008, vade tarihinin 13.09.2008 olduğu, bedelinin 35.000,00 TL olduğu ve malen kaydının bulunduğu görülmüştür.
Davacının yaptığını iddia ettiği ödemelere ilişkin sunulan belgelerin yapılan incelemesinde, icra takibinden sonra dava tarihinden önceye ait 6 adet para makbuzu ile toplam 34.200,00 TL nin davacı kooperatif tarafında icra takip dosyasına mahsuben alacaklı vekiline ödendiği, ayrıca ödemeye ilişkin hamiline yazılı iki adet çek sunulduğu, 30.11.2010 keşide tarihli 6.400,00 TL bedelli çekin keşidecisinin … olduğu, diğer çekin ise 30.12.2010 keşide tarihli ve 8.000,00 TL bedelli olduğu ve keşidecisinin … olduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu ile ilgili olarak yapılan soruşturma sonucunda davalı hakkında Ankara C.Başsavcılığı tarafından 2011/38808 soruşturma sayılı, 25/06/2014 tarihli ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, kararın gerekçesinde, davalı yönünden yapılan değerlendirme başlıklı bölümde, diğer ortaklar 59.900 TL ödemişken …’ün 35.000 TL vererek kooperatif ortaklığına alınmış gibi belge düzenlenmesi, bunun karşılığında bono verilmesi, kooperatife girişinin 13.08.2008, ayrılmasının ise 11.12.2009 olması, bu arada …’ün kooperatif ortaklığının gerektirdiği ödemeleri yapmayıp sadece bu belge ile ortaklığını sürdürmesinin sağlıklı bir ortaklık ve ödeme olmadığını gösterdiği, bunu yapan … ve yönetim kurulu üyesi … ile birlikte hareket eden …’ün kooperatif para ve malları aleyhine hareket ettiklerinin düşünüldüğü, 2007 yılında yapılan genel kurulda ortak sayısının 27 olarak sabitlendiği, …’ün ise 2007 tarihinde alınan bu genel kurul kararı hilafına olarak 13.08.2008 tarihli ve 39 sayılı yönetim kurulu kararı ile ortaklığa alındığı, ortaklığa ilişkin yönetim kurulu kararını … ve …’ten hayatta olan …’ün görevi kötüye kullanma suçunu işlediği, …’ün kooperatife üye ediliş şekilleri her ne kadar yasa dışı bulunmuş ise de adı geçenleri usulsüz olarak kooperatife kaydedenin ölen … olduğu, kooperatifin ilgili hukuk mahkemelerine başvurmakta serbestisinin bulunduğu belirtilerek … hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
Dosya bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, 26/08/2015 tarihli bilirkişi raporunda, davalının kooperatif üyeliğinin o dönemde görevde bulunan kooperatif yönetim kurulunun kararına dayalı olduğu, üyeliğin kayıtlara işlenmediği, bu haliyle geçerli bir üyeliğin söz konusu olmadığı, kooperatif üyeliğinin geçerli olduğunun kabulü halinde davalının kooperatif üyeliğinin istifasını noterlikten gönderdiği 11.12.2009 tarihine kadar devam ettiği, üyeliğin bu tarihte sona erdiği, buna göre her iki halde de giriş aidatı adı altında kooperatife yatırıldığı ileri sürülen 35.000 TL tutarında senedin kooperatif bakımından karşılığının bulunmadığı, davalının varsa ödemiş olduğu bu tutarı ödeme yaptığı şahıslardan talep edebileceği, kooperatifin söz konusu senet bedeli kadar davalıya borcunun bulunamadığı, icra yoluyla ödemiş olduğunu ileri sürdüğü meblağın istirdatını talep edebileceği, davacının haksız ödeme yaptığını ileri sürdüğü ve alacağını dayandırdığı Ankara 3. İcra Müdürlüğü’nün 2009/18068 sayılı dosyasının celp edilmediği, ödemelere ilişkin makbuz, kayıt ve benzer belgelerin sunulmamış olduğu, bu eksiliğin tamamlanması ile davacı alacağının hesabının yapılabileceği yönünde görüş belirtilmiştir.
Davacı tarafından ödemelere ilişkin belgeler sunulmuş, ilgili icra dosyası celp edilerek bilirkişiden ek rapor alınmış, 23.02.2016 tarihli ek raporda, kök rapordaki tespit, değerlendirme ve görüşlerin muhafaza edildiği, icra dosyası ve tahsilat makbuzlarına göre davacı alacağının dava tarihi itibariyle toplam 34.200,00 TL olduğu yönünde görüş belirtilmiştir.
Toplanan delillere, bilirkişi raporlarına ve tüm dosya kapsamına göre, davacı kooperatifin keşideci, davalının lehtar, dava dışı …’un ciranta olarak yer aldığı 35.000,00 TL bedelli senedin dava dışı ciranta tarafından icra takibine konulduğu, senedin bedelsiz olduğu iddiası ile dava dışı cirantaya yapılan ödemelerin lehtar olan davalıdan tahsili için işbu davanın açıldığı, davacı kooperatifin 13.08.2008 tarih ve 39 nolu yönetim kurulu kararı ile davalının kooperatife üyeliğinin kabul edildiği, ortaklık senedi düzenlendiği, ancak üyeliğin kooperatif kayıtlarına işlenmediği ve davalı tarafından giriş aidatı olarak verildiği iddia olunan 35.000,00 TL nin kooperatif kayıtlarında yer almadığı, davalının istifa tarihi olan 11.12.2009 tarihine kadar yapılan genel kurullara çağrılmadığı, genel kurul hazurun listesinde isminin bulunmadığı, bu haliyle davalının kooperatife üyeliğinin kanun ve kooperatif ana sözleşmesine uygun olmaması nedeniyle davacı kooperatif yönünden senedin bedelsiz olduğu, kaldı ki üyeliğin geçerli olduğu kabul edilse bile senedin keşide tarihinin 13.08.2008 olduğu, davalının noter yoluyla gönderdiği üyelikten istifa dilekçesinin ise 11.12.2009 tarihli olduğu, ortaklık sona ermeden kooperatife yatırmış olduğu aidatın iadesinin söz konusu olamayacağı, bu durumda da senedin davacı kooperatif yönünden bedelsiz olduğu, ayrıca takibe konu edilen senette malen kaydının bulunduğu, davalının senedin kooperatife ortak olurken ödediği 35.000,00 TL yerine alındığını savunduğu, bu savunma ile davalının senedin veriliş nedenini talil ettiği, ancak ödemenin kooperatif kayıtlarında bulunmaması nedeniyle alacağın ispat edilemediği, her ne kadar davacı kooperatif başkanı icra takip dosyasında haciz sırasında borcu kabul etmiş ise de haciz tarihi itibariyle davacı kooperatifin başkan ile birlikte iki imza ile temsil olunabileceği, sadece kooperatif başkanının imzasının davacı … sorumluluk altına sokmayacağı, bu nedenle borcu kabul beyanının geçerli olmadığı anlaşıldığından davacı kooperatif tarafından dava dışı ciranta vekiline icra dosyası nedeniyle ödeme makbuzları ile yapıldığı sabit olan 34.200,00 TL yönünden davacının talebinin yerinde olduğu, bakiyesi yönünden ise ödemeye ilişkin sunulan çeklerde davacının sıfatının bulunmaması nedeniyle ödemenin ispat edilemediği dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile 34.200,00 TL yönünden davanın kabulüne …” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: davalı vekilinden 29.07.2010 tarihli protokolü ibraz etmesinin istenmesi, protokol ibraz edildiğinde … Kozyatağı Şubesine ait … nolu hesaptan keşide edilen … numaralı 30.11.2010 keşide tarihli 6.400,00 TL’lik çek ile … Bank Avcılar Şubesinin … numaralı hesabından keşide edilen … numaralı 30.12.2010 keşide tarihli 8.000,00.TL’ meblağlı çekin bu protokol kapsamında Ankara 3. İcra Müdürlüğünün 2009/18068 sayılı dosya borcuna karşılık verildiğinin anlaşılması halinde (protokolün ibrazından kaçınılması halinde protokol içeriğine ilişkin iddiamızın doğruluğu kabul edilerek) davanın kısmen reddine ilişkin kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran – davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının kooperatif ortağı olduğunun ortaklık senedi pay defteri ödeme belgesi ve yönetim kurulu kararı ve emsal Yargıtay kararları ile ispatlandığını, mahkemenin tüm bu verileri ve defterleri dikkate almadan karar verdiğini, davalının kooperatife 35.000,00 TL ödeme yaptığını, bu hususun yönetim kurulundan iki yetkilinin imzası ve kooperatif antetini taşıyan makbuzla sabit olduğunu, paranın kooperatif kayıtlarına yatırılmamasının yöneticilerin kooperatife karşı sorumluluğunu doğurduğunu, mahkemece Ağır Ceza Mahkemesi dosyası incelenmeden karar verildiğini, mahkemece olayların seyri, davalının senet alma zorunluluğu dikkate alınmadan karar verildiğini, davalının iyiniyetli olduğunu savunarak, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, davacı kooperatifin borçlu olarak yer aldığı senedin icra takibine konu edilmesi nedeniyle ödenmesi sonucunda senedin bedelsiz olduğu iddiasına dayalı ödenen miktarın tahsiline ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacı ve davalı vekillerinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK m. 353/1,b,1 gereğince; Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1173E., 2017/826K. sayılı dava dosyasında verdiği 15.11.2017 tarihli kararına yönelik davacı ve davalı vekillerinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL’den peşin olarak alınan 35,90 TL’nin düşümü ile kalan 44,80 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.336,20 TL’den peşin olarak alınan 585,00 TL’nin düşümü ile kalan 1.751,20 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-(HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
26.05.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 26.05.2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …