Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/934 E. 2021/1620 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 27/12/2016
ESAS-KARAR NUMARASI : …..
Davacı ve davalı …. Şti. vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; Bursa … … … Santrali’nin temizlik işlerinin davalı şirketlere verildiğini, davalı şirketlerde çalışan ve iş akdi feshedilen … isimli işçi tarafından Bursa 6. İş Mahkemesi’nde açılan davanın 21.12.2013 gün, …… kararı ile hükme bağlandığını ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, mahkeme kararının Bursa 4. İcra Müdürlüğü’nün… sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, alacağın 27.880,70 TL’sinin teminat mektubunun paraya çevrilerek, 1.684,29 TL’sinin 30.05.2014 tarihinde icra dosyasına ödendiğini, davalılar ile yapılan sözleşmelerde çalıştırılan işçilerin ücret ve her türlü alacaklarından davalıların sorumlu olacağının kabul edildiğini, dolayısıyla ödenenen meblağın davalılardan rücuen tahsili gerektiğini ileri sürerek, toplam 29.564,99 TL’nin 27.880,70 TL’sinin teminat mektubunun nakde çevrildiği tarihten, bakiye 1.684,29 TL’nin 30.05.2014 ödeme tarihinden itibaren avans/yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Tem…Ltd Şti vekili; çalışan personel her ne kadar şirket işçisi olarak gözükse de tüm emir ve talimatların davacı idare tarafından verilip tüm özlük haklarının idare tarafından belirlendiğini, sözleşmelerdeki gider içerisine ihbar ve kıdem tazminatının dahil olmadığını, dava açan işçinin iş akdinin feshinde müvekkili şirketin bir rolünün bulunmadığını, kaldı ki davacı ile müvekkili şirket arasında alt işveren üst işveren ilişkisi bulunduğu kabul edilse dahi müvekkili şirketin dava açan işçiye ödenen ihbar ve kıdem tazminatı ile sair alacaklardan sorumluluğunun bulunmadığını, zira İş Kanunu’nun 6. maddesine göre devir tarihinden itibaren 2 yıl geçtiğinden devreden olarak sorumluluğunun kalmadığını, öte yandan müvekkili şirketin son işveren olmaması sebebiyle kıdem tazminatı dışındaki alacaklardan sorumlu olmayacağını, kıdem tazminatından sorumluluğunun ise kendi işverenlik dönemi ile sınırlı bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … Ltd. Şti. vekili; talebin zamanaşımına uğradığını, asıl davada ihbar şartı yerine getirilmediğinden tüm alacaklardan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, dava açan işçinin 1 yıldan az çalışması sebebiyle müvekkili şirketin kıdem tazminatından sorumluluğu bulunmadığını, aksi durumda ise işçinin her işveren nezdindeki hizmet süresi ve ayrıldığı tarihteki ücrete göre kıdem tazminatının hesaplanması gerektiğini, asıl davanın ihbar edilmemesi nedeniyle yargı ve icra giderlerinden davalıların sorumlu tutulamayacağını, aksinin kabulü halinde sorumluluğun müşterek ve müteselsilen olmayıp hükmedilen miktarların her bir davalı için hesaplanan miktarlara oranlamasıyla bulunması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … Ltd. Şti. vekili; husumet, zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunduktan sonra esasa ilişkin olarak da dava açan işçinin müvekkili şirkette belirli süreli hizmet akdine dayalı olarak çalıştığını, emekli olmak suretiyle işten ayrıldığını, davacıyla yapılan hizmet alım sözleşmelerine göre işçilerin işçilik alacaklarından davacı ihale makamının sorumlu olduğunu, aksinin kabulü halinde müvekkili şirketin sorumluluğunun ihale süresiyle sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirketler adına çıkarılan tebligatlara rağmen cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi’nce “… … isimli işçinin davalı alt işveren … … İnş A.Ş. nezdinde çalıştığına dair bir delil bulunmadığından bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
… ile davalı taşeronlar arasında akdedilen belirli süreli hizmet alım sözleşmeleri ve genel şartname hükümleri gereğince yüklenici alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin İş Kanunu’ndan doğan her türlü ücret ve sair haklarından yüklenici firmalar sorumlu olduğundan davalı taşeronlar tarafından çalıştırılan … isimli işçiye kesin yargı kararı gereğince davacı … tarafından ödenen kıdem tazminatı ile izin ücreti ve fer’ileri tutarının rücuen davalılardan tahsili gerekmektedir.
…’a ait Bursa … … … Santrali işyerindeki belirli süreli hizmet alım sözleşmeleriyle üstlenen firmalar değiştiği halde taşeron nezdinde çalışan işçiler ve çalıştıkları işyeri değişmediğinden ve işçilerin hizmeti aralıksız devam ettiğinden her bir sözleşmenin başlangıç tarihi itibariyle işyerinin önceki taşerondan sonraki taşerona intikal etmesi işyerinin devri niteliğinde olup davalıların sorumluluklarının tespitinde devir kriterinin nazara alınması gerekmektedir.
… isimli işçinin 1999 yılında başlayan ve davalı taşeron nezdinde geçen hizmeti en son … Ltd. Şti. nezdinde devam etmekte iken iş akdi 08/05/2012 tarihinde emeklilik nedeniyle sona ermiş olup 4857 sayılı yasanın 59. maddesi gereğince işçinin kullanmadığı ücret ve izin gün sayısı karışılığı izin ücretinin iş akdinin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden hesaplanması ve fesih tarihindeki işveren tarafından ödenmesi gerekmekte olup dava dışı … isimli işçiye kesin yargı kararı ile davacı şirket tarafından ödenen izin ücreti ve fer’ilerinden sadece son alt işveren konumunda bulunan … Ltd. Şti. sorumlu olup diğer davalı alt işverenlerin izin ücretinden sorumluluğu bulunmamaktadır.
Dava açan … isimli işçinin 1999 yılında başlayan ve davalı taşeronlar nezdinde geçen hizmeti en son davalı … Ltd Şti nezdinde devam etmekte iken iş akdi 08/05/2012 tarihinde emeklilik nedeniyle sona ermiş olup mülga 1475 sayılı yasanın 14. maddesi gereğince adı geçen işçiye ödenecek kıdem tazminatının tamamından son alt işveren olması sebebiyle … Ltd Şti sorumludur. Anılan maddenin 6. maddesinde; “İşçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler gözönüne alınarak hesaplanır. İşyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdemi, işyeri veya işyerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanır. 12/07/1975 tarihinden itibaren işyerinin devri veya herhangi bir suretle el değiştirmesi halinde işlemiş kıdem tazminatlarından her iki işveren sorumludur. Ancak işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasında işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır.” hükmü mevcut olup işçiye davacı … tarafından ödenen kıdem tazminatından işyerini devreden ve devralan durumunda bulunan tüm davalılar birlikte sorumludurlar. Ancak … isimli işçinin iş akdinin fesih tarihi itibariyle son işveren durumunda bulunan, dolayısıyla en son devralan konumunda olan … Ltd. Şti.’nin işverenlik süresinin başlamasından önce adı geçen işçiyi çalıştıran ve devreden durumunda bulunan diğer davalıların kıdem tazminatından sorumluluğu her birinin işverenlik süresi ve bu sürenin sona erdiği tarihteki asgari ücrete göre hesaplanacak kıdem tazminatı tutarı ile sınırlı olacaktır.
Mülga 1475 sayılı yasanın ayrık tutulup halen yürürlükte bulunan 14. maddesi gereğince iş akdi emeklilik nedeniyle sona eren işçiye her tam hizmet yılı için bir aylık ücret tutarında kıdem tazminatı ödenmesi gerekmekte olup … isimli işçiye Bursa 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtığı dava sonucunda davalı taşeron nezdinde geçen tüm hizmet süresi için hesaplanan kıdem tazminatı asıl işveren sıfatıyla davacı … tarafından ödenmiştir. İbraz edilen bordroların incelenmesinden … Ltd Şti tarafından … isimli işçiye brüt 444,15 TL kıdem tazminatı ile brüt 207,27 TL izin ücreti ödendiği anlaşılmaktadır. … Ltd. Şti’nin izin ücretinden sorumluluğu bulunmadığından ödenen izin ücretinin bu davada değerlendirilmesi söz konusu değildir. İş mahkemesinde açılan davada, dava, işçiyi 01/01/2004-31/12/2004 döneminde 1 yıl çalıştıran … Ltd Şti’ne ihbar edilmemiş, dolayısıyla … Ltd Şti’nin dava açan işçiye ödediği kıdem tazminatı belgesini ibraz etmesi ve ödenenen miktarın hesaplamada mahsup edilmesini engellemiştir. Bu nedenle … Ltd. Şti. tarafından ödendiği anlaşılan brüt 444,15 TL’nin bu davalının sorumlu olduğu tespit edilen brüt kıdem tazminatından mahsup edilmesi ve fer’ilerle ilgili sorumluluğunun da buna göre tespit edilmesi gerekmektedir. … Ltd. Şti.’nin işverenlik dönemiyle ilgili olarak sorumlu olduğu brüt kıdem tazminatı 444,30 TL olarak tespit edilmiş olup ve bu miktar dava açan … isimli işçiye ödenmiş olduğundan … Ltd. Şti.’nin davacı kurum tarafından ödenen kıdem tazminatı ve fer’ileriyle ilgili bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
Yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde mahkememize sunulan 02/11/2015 tarihli ek rapor dosya içerisinde mevcut delillerle uyumlu, detaylı ve gerekçeli hazırlandığından hükme esas alınabilir mahiyette görülmüş, ek rapor doğrultusunda davalı … …… yönünden açılan davanın reddine, diğer davalılar yönünden davanın kısmen kabulüne…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davalı firmalar ile imzalanan sözleşme ve şartname hükümlerine göre tüm işçilik haklarından açıkça davalı firmaların sorumlu olduğunu, dosya kapsamından anlaşılacağı üzere Bursa 6. İş Mahkemesi’nde görülen davanın, iş bu davada yer alan davalıların hepsine ihbar edildiğini, yerel mahkeme kararında iş mahkemesinde açılan davanın işçiyi 1 yıl çalıştıran … Ltd. Şti.’ne ihbar edilmediği, dolayısıyla da … Ltd. Şti.’nin dava açan işçiye ödediği kıdem tazminatı belgesini ibraz etmesi ve ödenen miktarın hesaplamada mahsup edilmesi engellendiğini belirtmiş ise de bu hususun kabulünün mümkün olmadığını, zira … Ltd. Şti. dava dışı işçinin tazminat alacağını ödemiş olsa bile bu durumu belgeleyen dekontu iş mahkemesinde görülen ve kendisine ihbar edilen davada sunmamasının kendisini sorumluluktan kurtarmaması gerektiğini, davalı … Ltd. Şti hakkındaki davanın da kabul edilmesi gerektiğini beyan ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı …. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle: Taraflar arasındaki sözleşme ve şartnamelerine göre işçilerin işçilik alacaklarından asıl işveren olan davacının sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğuna gidilecek olsa dahi ödenen alacağın tamamından değil ihale süreciyle sınırlı bir sorumluluğun olacağını, davacının ileri sürdüğü tazminat alacaklarının zamanında ileri sürülmediğini, yerel mahkemece işçilik alacaklarının hesaplama ilkelerine aykırı düzenlenmiş olan bilirkişi raporlarının hükme esas alındığını, beyan ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmelerine dayalı olarak rücuen tahsili istemine ilişkindir.
1- HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı …. Şti. vekillinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar” başlıklı 341’inci maddesinin 2 numaralı fıkrasında, miktar veya değeri bin beş yüz Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu belirtilmiş, 02.12.2016 tarihli … Gazete’de yayımlanan 24.11.2016 tarihli 6763 sayılı “Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 41’inci maddesi ile de söz konusu kesinlik sınırı üç bin Türk Lirasına çıkarılmış ve her takvim yılı başından geçerli olmak üzere bu miktarın Maliye Bakanlığı’nca tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılacağı kabul edilmiştir.
Öte yandan 6763 sayılı Kanun’un 44’üncü maddesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen Ek madde 1/2 gereğince, yukarıda belirtilen kesinlik sınırının uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı öngörülmüştür.
Karar tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nın 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile değişik 341/(1) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 6763 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle HMK’na eklenen Ek-Madde 1’de öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında karar tarihi itibariyle 1.500,00-TL’dir.
Eldeki davada, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın tarihi 27.12.2016’dir. Dava konusu edilen alacak miktarı 29.564,00 TL olup, mahkemece davanın toplam 28.958,99 TL üzerinden davalıların sorumluluk oranları belirlenerek kısmen kabulüne, 606,58 TL nin reddine karar verilmiştir. Davacı istinafı, hakkında ret kararı verilen … Ltd. Şti yönünden olup, mahkemece bu davalının sorumluluk oranının 444,15 TL olabileceği belirlenmiş ve ödeme yapılmış olduğu gözetilerek hakkındaki dava reddedilmiştir. Bu kapsamda davacı yanın istinaf konusu ettiği tutar kesinlik sınırının altında kaldığından adı geçenin istinaf yasa yoluna başvurma hakkı bulunmamaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 346’ncı maddesinin 1 numaralı fıkrası uyarınca istinaf dilekçesi yasal süre geçtikten sonra verilir veya kesin olan bir karara ilişkin olursa kararı veren mahkeme istinaf dilekçesinin reddine karar verir.
Belirtilen yasal düzenlemeler uyarınca davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle:
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. sayılı dava dosyasında verdiği 27/12/2016 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin İSTİNAF DİLEKÇESİNİN REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca, davalı hakkında verilen kabul miktarına göre alınması gereken 1.399,66-TL.’den peşin alınan 495,00-TL.’nin düşümü ile kalan 904,66-TL.’nin davalı …. Şti.’den alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
Davacıdan alınan peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
4-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
03/11/2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 03/11/2021