Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/899 E. 2021/1158 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ …
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ

(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N R E D D İ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 29/12/2017
ESAS-KARAR NUMARASI : …

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan duruşmalı inceleme sonucu dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Dava, davalı kooperatif üyesi olan davacıya teslim edilen taşınmazdaki gizli ayıplar nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili; davacının kooperatif tarafından imal edilen tripleks taşınmazın sahibi olduğunu, 11/09/2012 tarihinde taşınmazın zemin katındaki kolonun yarıldığını, Belediye tarafından yapılan inceleme sonucu yapının can ve mal güvenliği açısından ikamete uygun olmadığının belirlendiğini, davalı kooperatifin, bağımsız bölümün tesliminden sonra ek imalatlar yapıldığı gerekçesi ile zararları karşılamaktan kaçındığını, binanın tamiri mümkün olmadığı için oturulmasının sağlık açısından sorun oluşturduğunu, yapıdaki ayıpların gizli olduğunu ileri sürerek, oluşan zararına karşılık şimdilik 10.000,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 13/09/2012 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalılardan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; İnşaatı yürüten kooperatifin tasfiye edilip, site işletme kooperatifine dönüştüğünü, bu nedenle davalı sıfatlarının bulunmadığını, taleplerin zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince “…Kooperatif üyesi olup, yaptığı ödemeler ile taşınmaz sahibi olmayı düşünen davacıya teslim edilen taşınmaz kolonlardaki patlamalar nedeni ile içerisinde oturulamaz durumda olup, yıkılması gerekmektedir. Bağımsız bölümün bu duruma gelmesine tercih edilen projeye, statik projeye uygun olmayan kolon imalatının neden olduğu, bu durumun oluşumuna davacının kısmi müdahalelerinin etkisi olmadığı, davacı zararının davalı tarafından giderilmesi gerektiği, bilirkişi raporu ile taşınmazın dava tarihindeki değeri belirlenmiş ise de ; davacının ıslah isteği ile bilirkişiler …, … ve … tarafından hazırlanan 31/10/2016 tarihli UYAP tarama tarihli raporunda belirlenen ve hesap hatası giderildiğinde 234,975,00 TL olması gereken miktarın davalıdan alınıp davacıya ödenmesi gerektiği kabul edilmiştir. Davacının ödeme yapılması isteğini içeren ihtarname 13/09/2012 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş olup, verilen 3 günlük ödeme sürenin tamamlanması ile temerrütün 17/09/2012 tarihinde ve davadan önce gerçekleştiği için tüm alacağa 17/09/2012 tarihinden itibaren faiz uygulaması gerektiği, davalı kooperatif üyelerinden topladığı aidatlar ile onları taşınmaz sahibi yapmayı amaçlamakta olup, kooperatiflerin ticari faaliyetleri olmadığı için davacının alacağına yasal faiz uygulaması gerektiği kabul edilip 234.975,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 17/09/2012 tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı yasal faizi ile birlikte davalı kooperatiften alınıp davacıya ödenmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Taşınmazın imalat tarihindeki mevzuat çerçevesinde 1975 tarihli “Deprem Yönetmeliğine” uygun olarak “Münferit (Tekil) Temel” olarak yapıldığını, villaların kaba inşaatı ve sıvaları tamamlanmış boş ve donanımsız olarak % 60 imalat seviyesi ile şubat 1995’de iskan ruhsatlı olarak kooperatif üyelerine teslim edildiğini, anılan kooperatifin konusunu oluşturan sitenin, dava konusu taşınmaz ile aynı tipte 68 adet taşınmaz villadan oluştuğunu, 68 taşınmazın aynı projeye dayanarak tek tip ve aynı malzeme ile fenni sorumlu denetiminde % 60 seviyesinde tamamlanarak, üyelerine teslim edildiğini, yapıların ince işçiliğinin taşınmaz sahibi kooperatif üyeleri tarafından kendi zevklerine göre yapıldığını, site içerisindeki bütün taşınmazların projede yer alan biçim ve statik hesaplarına göre yapıldığından, taşınmaz sahiplerinin ek imalatlarının da anılan projeye ve statik hesaplarına uygun olması gerektiğini, aksi durumda binanın öngörülenden daha fazla beton yükü taşıyamayacağının aşikar olduğunu, denetime elverişli olmayan 02.11.2016 tarihli 04.05.2017 tarihli,16.10.2014 tarihli bilirkişi raporları ile kurulan hükmün hukuka aykırı olduğunu, yargılama sırasında anılan raporlara sunulan itirazlarının karşılık bulmadığını, hükmedilen tazminat tutarına ilişkin hesaplamanın hukuka aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazdaki kaçak imalat tutarlarınin tespit edilmemiş ve binanın yapı maliyet tutarına kaçak imalatlar ile kaçak imalatların harfiyatının da eklendiğini, zamanaşımı defi hakkında bir karar vermediğini beyan ederek, kararın kaldırılması ile davanın reddine ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HMK m 358; ” (1) Duruşmalı olarak incelenen işlerde taraflara çıkartılan davetiyelerde, duruşmada hazır bulunmadıkları takdirde tahkikatın yokluklarında yapılarak karar verileceği hususu ile başvuran tarafa çıkartılacak davetiyede, ayrıca, yapılacak tahkikatla ilgili olarak bölge adliye mahkemesince belirlenen gideri, iki haftadan az olmamak üzere verilecek kesin süre içinde avans olarak yatırması gerektiği açıkça belirtilir.
….
(3) (Değişik fıkra: 22.07.2020 – 7251 S.K./37. md) Belirlenen giderin, verilen kesin süre içinde yatırılmış olması kaydıyla, taraflar mazeretsiz olarak duruşmaya katılmadıkları takdirde tahkikat yokluklarında yapılarak karar verilir. Belirlenen gider, süresi içinde yatırılmadığı takdirde, dosyanın mevcut durumuna göre karar verilir. Şu kadar ki, öngörülen tahkikat yapılmaksızın karar verilmesine olanak bulunmayan hâllerde başvuru reddedilir.” denilmiştir.
Davalı vekilinin istinaf talepleri kapsamında Dairemizce bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, 09/06/2021 tarihli tensip zaptı düzenlenerek, davalı yana bilirkişi incelemesi için gerekli olan masrafı yatırmak üzere iki haftalık kesin süre verilmiş, duruşma günü tayin edilmiştir. Buna ilişkin ihtarlı tebligat davalı vekili Av. … adına usulüne uygun olarak 21/06/2021 tarihinde tebliğ edilmiştir. Masrafın ikmali için verilen süre 05/07/2021 tarihinde dolduğu halde davalı vekili tarafından 13/07/2021 tarihli istifa dilekçesi Uyap ortamından dosyaya sunulmuştur. Diğer vekil Av. … tarafından, ayrıca kendisine de tebligat yapılması talep edilerek, sürenin dolmasından sonra 18/08/2021 tarihinde masraf ikmal edilmiştir.
Yukarıda anılan yasal düzenleme kapsamında Dairemizce inceleme kararı verildiği ve süresinde masraf ikmal edilmediği, mevcut haliyle dosyada tahkikat yapılmaksızın karar verilemeyeceği anlaşıldığından davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 35/3 maddesi uyarınca reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- HMK’nın 358/3. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine,
2-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, avansın kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine,
4-AAÜT uyarınca 2.040,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
07.09.2021 tarihinde taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere OYBİRLİĞİYLE karar verildi. 07.09.2021