Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/823 E. 2021/1460 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 17.01.2018
ESAS-KARAR NUMARASI : ….
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili 02.06.2011 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı kooperatifin ortaklarından olduğunu, davalı kooperatifin ana sözleşmesindeki amaçlarını gerçekleştirmesine olanak sağlayan iştiraklerinden olan, kârlılık ve verimlilik açısından kooperatifin varlık nedenlerinden olan … …. Tic. A.Ş.’nin sermayesinin %35,76’sına; … … sermayesinin %51,39’una; … San. ve Tic. A.Ş.’nin sermayesinin %55,53’üne; … .A.Ş.’nin sermayesinin %2,15’ine tekabül eden hisselerinin, yokluğunun tespitini istedikleri kararla davalı … A.Ş.(eski unvan …. A.Ş.)’ne hisse değişikliği yoluyla devredildiğini, hisse değişim kararının genel kurul gündemine getirilmediğini ve kararda 10.04.2008 tarihli genel kurulda alınan yetkiye dayanıldığının ileri sürüldüğünü, genel kurulun onayına sunulmadığını, yönetim kurulunun 25.11.2008 tarih ve 16 sayılı kararının 1. maddesinin b bendindeki “hisse değişimine esas şirketlerdeki iştirak hisselerinin … … … A.Ş.’ne devrine ilişkin sözleşmesinin imzalanmasını takiben Genel Kurulun onayına sunulması” şeklindeki cümlenin 30.03.2009 tarihli Yönetim kurulu kararıyla iptal edildiğini, devir işlemlerinin genel kurulun onayına sunulmamasına göre söz konusu devir işlemlerinin genel kurulun inceleme ve bilgisinden kaçırıldığını, bu suretle kooperatif üyelerinin kooperatif üzerindeki haklarının ihlâl edildiğini, kooperatif ve ortaklarının zarara uğratıldığını, 10.04.2008 tarihli genel kurulun 9. maddesindeki yetkilendirme kararının amacının, kooperatifin amacına uygun olarak gelirini artırıcı, yapısını güçlendirici tasarrufların temini olduğunu, genel kurul kararının amacı dışında kalan ve iyiniyet kurallarına, ana sözleşmenin özüne ve hukuka aykırı olarak gerçekleştirilen hisse devirleri ile ilgili kararların yoklukla malul olduğunu, kararın yok hükmünde olduğunun tespitinin her zaman talep edilebileceğini, hisse devrine ilişkin yönetim kurulu kararını takiben yapılan 09.07.2009 tarihli genel kurulda faaliyet raporu önceden tetkik edildiğinden sadece kanunen okunması zorunlu kısımlarının okunmasına karar verildiğini, faaliyet raporunda iştirak hisselerinin devrinden hiç söz edilmediğini, davalı … … …’in davalı kooperatifin yönetim kurulu başkanı, aynı zamanda üst … olup hisse devir kararlarını onaylayan … … de yönetim kurulu başkanı olan … ve diğer kooperatif yöneticileri tarafından kurulduğunu, ana sözleşmenin 49/1 maddesine göre kooperatif yöneticilerinin kooperatif ile ticari işlemlerde bulunamayacaklarını, davalı kooperatif başkanı ve yöneticilerinin bu hükmü ihlâl ederek davalı holdingi kurduklarını ve kâr amacına dönük ticari faaliyete başladıklarını, davalı kooperatifteki ve üst birlikteki yetkilerini kötüye kullanarak çeşitli tasarruflarda bulunduklarını ve önce iştiraklerle ilgili hisse değişimi yaptıklarını, daha sonra kendilerine imtiyazlı hisse senedi düzenleyerek kooperatife verilen … hisselerini etkisiz hale getirdiklerini, hisse değişim sözleşmesinde “…” iştiraklerin hisse değeri kadar pay kooperatife verilmiş gibi görünse de gerçekte durumun böyle olmadığını, 25.11.2009 tarihli … Gazetesinde yayımlanan unvan ve ana sözleşme değişikliği ile yönetim ve karar yapısının değiştirildiğini, yönetim kurulunun 2 üyesinin A grubu hisse sahiplerinin göstereceği adaylar arasından….grubu hisse sahiplerinin göstereceği adaylar arasından seçilmesine karar verildiğini, dolayısıyla holdingin tüm hakimiyetinin, karar ve icra hakkının A grubu hisse sahibi olan …’ta toplandığını, dolayısıyla davalı kooperatif temsilcilerinin … yönetiminde bir etkinliğinin kalmadığını ileri sürerek, davalı kooperatifin 30.03.2009 tarihli yönetim kurulu kararı ile bu kararın dayandırıldığı genel kurul yetkilendirme kararının ve söz konusu kararlara bağlı olarak diğer davalı ile gerçekleştirilen tüm işlemlerin yok hükmünde sayılması ile eski hale getirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafça 30.03.2019 tarihli yönetim kurulu kararının iptali istenmişse de kooperatiflerde yönetim kurulunun ortaklıktan çıkarma kararları dışındaki kararları aleyhine -yönetim kurulu kararlarının icra edilmesi sonucu bir ortağın kişisel olarak doğrudan zarar görmesi halleri dışında- kural olarak iptal davası açılamayacağını, ortada BK’nun 19. ve 20. maddelerine aykırı yani konuları bakımından imkânsız veya emredici hukuk kurallarına aykırı olan yahut ahlak ve adama aykırı bir yönetim kurulu kararının da bulunmadığını, genel kurul kararlarına karşı kimlerin iptal davası açabileceğinin Kooperatifler Kanununun 53. maddesinde düzenlendiğini, davacının iptalini istediği genel kurula çağrılmasına rağmen katılmadığını, bu genel kurula karşı süresinde açılmış bir iptal davasının da bulunmadığını, ayrıca 2009 yılında yapılan genel kurulda yönetim kurulu ibra edilmiş olup, davacı bu toplantıya katılmasına rağmen yönetim kurulunun ibrası kararına karşı muhalefet şerhi bulunmadığını, bu nedenle davacının dava açma hakkı bulunmadığı gibi dava açma süresinin de geçtiğini, 10.04.2008 tarihli genel kurulun 9. gündem maddesinde 2008 Faaliyet yılına ait İş Programı ve Bütçesi okunarak tatbiki konusunda yetki verilmesinin oy birliğiyle kabul edildiğini, 2008 Faaliyet yılı İş Programı ve Bütçesinin 6. maddesinde ise, “……. görüş ve onayı alınmak şartıyla ana sözleşmenin 4. maddesi (d) ve (k) fıkraları uyarınca Kooperatifimiz için faydalı görülecek yeni kuruluşlara ve mevcut iştiraklerimizde vuku bulacak sermaye artışlarına iştirak edilmesi, hisse satış ve devirlerinin veya alımlarının yapılması” hususunda yönetim kuruluna yetki verilmesinin istendiğini, yönetim kurulunun 25.11.2008 tarihli kararı ile dava konusu edilen hisse değişimi işlemlerinin yapılmasına karar verildiğini, davacının iddiasının aksine Kooperatifler Kanununun 42. maddesinde sayılan hallerden olmadığından söz konusu tasarrufların genel kurul onayına sunulmasına gerek bulunmadığını, yönetim kurulunun bu kararları tek başına alma yetkisinin bulunduğunu, bu yetkinin genel kurulca verildiğini, hisse değişim işlemleri öncesinde tespit yaptırıldığını, hisse değişimine konu kurumların özvarlık içindeki pay oranlarında hisse değişimi öncesi ile hisse değişimi sonrasında bir fark oluşmayacağını, hisse değişiminin ilgili Bakanlık onayından geçtiğini, işlemin yasaya, ana sözleşmeye ve hukuka uygun olduğunu, … hisseleri içinde verilen imtiyazların yönetimde …, kolaylık ve daha faydalı işlerin daha hızlı yapılabilmesi amacıyla getirildiğini, zaten bu imtiyazların 6215 sayılı Yasa ile getirilen değişikliklerle ortadan kaldırıldığını savunarak, davanın öncelikle usulden, aksi halde hak düşürücü sürenin geçmesi sebebiyle, nihayetinde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; davacı kooperatif ortağının yönetim kurulu ve genel kurul kararlarının yokluğunun tespitini istemekte hukuki yararı bulunduğu, davanın kabulü halinde sonucu davalı kooperatifin yanı sıra diğer davalı şirketin de hukukunu etkileyeceğinden her iki davalıya husumet düştüğü, 19.11.2013 tarihli bilirkişi kurulu raporunun hüküm vermeye elverişli olmadığı, işbu raporda belirtilen nedenlerle ve iddianamede nitelenen eylemler nedeniyle … 1. Ağır Ceza Mahkemesinin….. Esas sayılı dosyasının karara çıkması ve kararının kesinleşmesinin beklendiği, … 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.04.2013 tarih… Karar sayılı kararında ayrıntılı olarak belirtildiği ve dosya içerisinde delillerden de anlaşıldığı üzere (ki bu dosyadaki tüm beraat kararları Yargıtay tarafından onanmak suretiyle kesinleşmiştir) davalıların yönetim kurulu başkanı ve üyesi olan … ve arkadaşlarının hileli davranışlarının olmadığı, her hangi bir somut zararın olmadığı, baştan beri A grubu hisse sahibi olan …’a zamanla yeni imtiyazlar verilmesi nedeniyle her hangi bir menfaat sağlamadığı, şirketin ve kooperatifin mal varlığında bir azalma olmadığı, alınan kararların ve imtiyazların …’u yönetimde daha etkin hale getirdiği, davalı kooperatif iştiraklerinin değişiminin/devrinin kooperatifin ve ortaklarının zararına sonuç doğuracak nitelikte olmadıkları bilakis lehlerine sonuç doğurucu nitelikte oldukları, ticari hayatın risk faktörü üzerine kurulu olduğu, dava konusu kararlarda/devirlerde görünür bir yakın riskin olmadığı, ağır ceza mahkemesi kararında belirtilen nedenler ve ayrıca … ve arkadaşlarının düzenlediği 12.06.2017 tarihli rapor ve 07.11.2017 tarihli ek raporda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere davalı kooperatifin iştiraki olan şirketlerdeki hisselerinin yönetim kurulunca devrine yetki verilmesine ilişkin 10.04.2008 tarihli 56. genel kurulun 9. maddesi ile davalı kooperatif yönetim kurulunun 24.02.2009 tarih ve 22 sayılı kooperatif iştiraklerinin devrine ilişkin yönetim kurulu kararında ve ayrıca kooperatif iştiraklerinin devri ile ilgili 2009 faaliyet yılına ait tutanak ekinde yazılı olan iş programı ve bütçesinin okunarak oylanması ve uygulanması konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesine ilişkin 09.07.2009 tarihli 57. genel kurulun 9. maddesi olmak üzere yokluğunun tespiti istenen birbirleri ile bağlantılı/atıflı dava konusu yönetim kurulu kararı ile genel kurul kararlarının davalı kooperatifin amacına aykırı bir husus içermedikleri, kooperatif ve ortaklarının aleyhine/zararına olmadıkları, kimi ortak veya yöneticilerin kanunun emredici kurallarına veya kooperatif ana sözleşmesi hükümlerine aykırı bir şekilde lehlerine düzenleme yapılmadığı aksine kararların yönetim işlerinin hızlandırılması ve karışıklığın önlenmesine yönelik olduğu gibi kooperatif ve ortaklarının lehine sonuçlar doğrulabilecek nitelikte kararlar oldukları, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun ek 3. maddesi ile imtiyazların ortadan kaldırıldığı ve kararların hukuken geçerli ve kooperatifin amacına ve ortaklarının yararına oldukları, genel kurulun yönetim kuruluna yetki vermesinin Kooperatifler Kanununun 42. maddesinde düzenlenen devredilemeyecek yetkiler cümlesinden olmadığı, davacının dava konusu ettiği kararların yokluğunu gerektirir bir durum olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ederek, … 1. Ağır Ceza Mahkemesinin … K. sayılı kararında ihtilafın Ticaret Hukuk hükümlerine göre çözülmesi gerektiğinin belirtildiğini, buna göre bu konunun Mahkemece çözüme kavuşturulması gerektiğini, ….. suç duyurusu raporunun iddialarını doğruladığını, mahkemenin ceza mahkemesinin beraat kararıyla bağlı olmadığını, dava konusu hisse değişimlerinin kooperatif yararına olduğu yönündeki gerekçenin subjektif ve hukuka aykırı olduğunu, Borçlar Kanununun 19. ve 20 maddelerine göre emredici hukuk kurallarına aykırı yahut ahlak ve adaba aykırı yönetim kurulu kararlarının da batıl olduğunu, kooperatif iştiraklerinin diğer davalı …’e devri ile ilgili olarak belirlenen değerin ne olduğu, verilen hisselerle denkliği gibi hususların araştırılmasının gereği gibi yapılmadığını, davalıların bu konuda yapılmış tek yanlı bir delil tespitine dayandıklarını, Kanun koyucunun da bu gibi tasarrufları hukuka aykırı bularak, 6215 sayılı Yasa ile 6762 sayılı TTK’nın 401. maddesi değiştirilerek bu imtiyazların engellendiğini, sonradan getirilen Ek 3. madde ile bu imtiyazların ortadan kaldırıldığını, dava konusu hisse değişimi dolayısıyla kooperatif ana sözleşmesiyle amaçlanan 4/d “…tek şirket çatısı altında toplayacak kuruluşlara ortak olmak, … fabrikası hisselerini almak, işletme hakkını almak…” amacından çıkıldığını, tam aksine kooperatifin hiçbir etkinliğinin olmadığı bir ortaklık yapısının ortaya çıktığını, yukarıda değinilen yasal düzenlemeler ile bu imtiyazlar ortadan kaldırılmış ise de, davalı …’in kooperatif iştirakleri üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği ortada olup, kooperatif ana sözleşmesinin 4. maddesinin b bendindeki; ” ortakların ekonomik ……kalkınmalarını sağlamak…” hükmüne ve sözleşmenin amacına aykırı şekilde hareket edilerek ortakların zararına yol açıldığını, 03.06.2011 tarihinde açtıkları ve basit yargılama usulüne tabi davada yargılamanın 7 yıl sürdüğünü, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında bu kararların ana sözleşmeye, kooperatifin amacına, kuruluş felsefesine, çıkarına uygun olup olmadığı araştırılmaksızın hatalı gerekçeyle rapor tanzim edildiğini, dosyada alınan raporda mali müşavir bilirkişinin kooperatifin iştirak hisselerinin hisse devir sözleşmesine göre bilanço üzerinden devredildiğini bildirerek bilançonun gerçek değeri göstermeyeceği yönündeki itirazlarını zımnen kabul ettiğini, kooperatif ana sözleşmesinin 4/d bendinde “mevcut iştiraklerin hisse satışını devrini yapmak” gibi bir ibarenin yer almadığını, bu ibarenin söz konusu hisse devirlerinden sonra kooperatif ana sözleşmesinin 4/k bendine sonradan eklendiğini, buna göre hisse devirlerinin yapıldığı tarihte şekil ve esas yönünden hiç bir yasal zeminin bulunmadığını, hisse değişikliklerinin yapıldığı tarihte ana sözleşmede yer almayan bir hükmün sonradan sözleşmeye eklenmesinin hisse devirlerinin yapıldığı tarih itibariyle ana sözleşmeye aykırı olduğunu ortaya koyduğunu, keza kooperatifin ana sözleşmesindeki amacının … ekiciliği ile ilgili tarımsal faaliyetle sınırlı olup iştirak hisselerinin devredildiği …’in iştirak alanlarının turizmden enerjiye, mimarlıktan lojistiğe, gıdadan termik santrallere çok geniş bir amaca yönelik olduğunu, raporda A grubu pay sahiplerine ilişkin imtiyazların 12.04.2011 tarihinde kalktığı ancak bu değişiklikten önce hisse devirlerinin yapıldığı ve A grubu imtiyazlı hisselerin oluşturulduğu belirtilmişse de bu imtiyazların devam edip etmediği, … ana sözleşmesinin bu yasaya uygun hale getirilip getirilmediği, imtiyazlı hisselerin varlığında kooperatif aleyhine oluşan durumlar olup olmadığı hususunun bilirkişi raporunda incelenmediğini, raporda devredilen hisselerle ilgili denklik hesabı yapılmaması ve kooperatifin varlığına verdiği zararın ya da varsa yararın ortaya konması gerektiği yönündeki görüşe katıldıklarını, hisse değişiminden sonra holdingin sermayesinin artırıldığını, A grubu imtiyazlı hisse senetlerinin korunduğunu, anılan genel kurul toplantısında, tüzel kişi ortakları temsilen oy kullanan …. o tarihlerde hem holdingin yönetim kurulunda, hem de temsil ettikleri şirketlerin yönetim kurullarında görevli olduklarını, dolayısıyla kararları alan, uygulayan ve denetleyen kişilerin aynı olduğunu, ortada tam bir hukuk ihlalinin bulunduğunu, buna göre sermaye artırımı, sermayenin paylaşımı da dahil olmak üzere, anılan bu karara konu ve dayanak yapılan tüm işlemlerin geçersiz, batıl ve yok hükmünde olduğunu, kooperatif ana sözleşmesinin 22. maddesinin (ı) ve (p) bentlerinde ‘Genel Kurulun görevleri’ arasında yer alan emredici hükümlerin ihlâl edildiğini, yönetim kurulunca genel kuruldan onay ya da yetki alınmadan, aynı zamanda ana sözleşmenin 46/a, c maddeleri de ihlâl edilmek suretiyle kooperatifin aleyhine sonuçlar doğuracak şekilde imtiyazlı olmayan B grubu hisselerle kooperatifin hisseleri değiştirilerek yetki gaspı yapıldığını belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
I-Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
II-HMK’nın 355. maddesi uyarınca re’sen yapılan inceleme sonucu;
Dava, davalı kooperatifin 30.03.2009 tarihli yönetim kurulu kararı ile bu kararın dayandırıldığı genel kurul yetkilendirme kararının ve söz konusu kararlara bağlı olarak diğer davalı ile gerçekleştirilen tüm işlemlerin yok hükmünde sayılması ile eski hale getirilmesine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Taraf sıfatı (husumet), maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Davacı tarafta yer alan taraf için aktif taraf sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re’sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif sıfatının) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın sıfat yokluğundan reddi gerekir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 53. maddesinin 1. fıkrası, “Aşağıda yazılı kimseler kanuna, anasözleşme hükümlerine ve iyi niyet esaslarına aykırı olduğu iddiası ile Genel Kurul kararları aleyhine, toplantıyı kovalıyan günden başlamak üzere bir ay içinde, kooperatif merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye başvurabilirler.” hükmünü içermektedir.
Davacı tarafça üyesi olduğu kooperatifin yönetim kurulu ve genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespiti istemiyle Kooperatifler Kanununun 53. maddesi uyarınca, “kararlar aleyhine” dava açıldığından husumet sadece üyesi olunan kooperatife yöneltilmelidir. Buna göre İlk derece Mahkemesince, davalı … A.Ş. aleyhine açılan davanın, adı geçen davalının pasif sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulü halinde meydana gelmesi olası sonuçların davalılar arasındaki başka davaların konusu olabileceği hususu gözden kaçırılarak, “davanın kabulü halinde sonucu davalı kooperatifin yanı sıra diğer davalı şirketin de hukukunu etkileyeceğinden her iki davalıya husumet düştüğü”nün kabulü doğru olmamıştır.
Bu durumda Dairemizce, HMK’nın 355 ve 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davalı … A.Ş. aleyhine açılan davanın pasif sıfat yokluğu nedeniyle reddine dair yeniden hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (I) nolu bentte açıklanan nedenlerle, HMK’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca, davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
II-Yukarıda (II) nolu bentte açıklanan nedenlerle, HMK’nın 355 ve 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.01.2018 tarih ve……sayılı kararının KALDIRILMASINA VE YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
Buna göre;
“Davalı … A.Ş. aleyhine açılan davanın pasif sıfat yokluğu nedeniyle reddine,
Davalı … aleyhine açılan davanın reddine,
Alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcına karşılık peşin alınan 18,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 17,50 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
Davacının yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalıların bu dava nedeniyle yaptığı herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 2.180,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
İşbu hükümden sonra gerekli olan 28,00 TL karar tebliğ giderinin davacı tarafından karşılanmasına ve hükümden sonraki bu masrafların davacının kendi üzerinde bırakılmasına,
HMK’nun 323–333. maddeleri gereğince hükmün verilmesinden kesinleşmesine kadar olan dönemde tarafların sorumlu olduğu yargılama giderleri de ödendikten sonra varsa tarafların yatırdığı avanstan artanının talep halinde taraflara iadesine,”
III-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL. istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL.’nin düşümü ile kalan 23,40 TL.’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
IV-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
V-Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak iadesine,
VI-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
13.10.2021 tarihinde, HMK’nın 361/(1). maddesi uyarınca, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 14.10.2021

Başkan … Üye … Üye … Katip …