Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/78 E. 2021/1642 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

…..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
……

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 13.11.2017
ESAS-KARAR NUMARASI : ………
Davacılar vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacılar vekili, müvekkillerinin ortak girişim şeklinde davalı idare ile 01.11.2012-31.10.2014 tarihleri arasında 24 ay süre ile 21 kişi ile yapılmak üzere hizmet alım sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 23. maddesi uyarınca işçilere sözleşmenin tasfiyesi nedeni ile yapılacak ödemelere karşılık yüklenicinin hak edişinden %10 oranında kesinti yapılacağını, bu kesintilerin kesin kabul yapıldıktan sonra işçilere ödeneceğinin hüküm altına alındığını, 11.09.2014 tarihli ….. sayılı mükerrer … Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca kamu kurumlarının üst işveren olduğu işyerlerin de çalıştırılan işçilerin çalışılan dönemde oluşan kıdem tazminatlarının işveren tarafından ödeneceğinin belirtildiğini, müvekkillerinin 21.10.214 tarihinde davalıya başvurarak davalı tarafından kesilen blokaj tutarları ile idareye sunulan teminat mektuplarının iadesini talep ettiğini ancak idarenin 30.10.2014 tarihli cevabi yazısı ile taleplerinin reddedildiğini, müvekkillerinin 10.11.2014 tarihinde davalıya yeniden başvurduğunu ancak davalının 28.11.2014 tarihinde işçilerinin kıdem tazminatı ile kullandırılmayan izinlerine ait ücretler ile diğer her türlü alacaklarının ödenen belgelerin ibrazı halinde teminat mektubunun iade edileceğinin bildirildiğini, davalının işleminin hukuka aykırı olduğunu, işçilerin kıdem tazminatlarına hak kazanmadıklarını, somut olayda işyeri devrinin söz konusu olduğunu, alt işverenin değişmesine rağmen işçilerin yeni alt işverende çalışmaya devam ettiklerinde işçilerin iş sözleşmesinin yeni işverene geçtiğinin tartışmasız olduğunu, işçilere ödenmesi gereken izin ücreti alacağının ve yemek ücreti alacağının bulunmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 64.415,00-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya bakma yetkisinin Ankara mahkemelerine ait olduğunu, davanın haksız açıldığını, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca yüklenicinin sözleşme sonunda çalıştırdığı tüm işçilerin sözleşmelerinin tasfiye edilerek işçilerin çalıştıkları döneme ilişkin kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ve diğer tüm işçilik alacaklarını ödemekle yükümlü olduğunu, bu ödemelere karşılık yüklenicinin hak edişlerinden %10 oranında kesinti yapılacağını, davacının sözleşme ve şartname şartlarına uyması gerektiğini, taraflar arasında TBK ve TTK hükümlerinin geçerle olduğunu, davacının işçilerin halen çalıştıklarını ileri sürerek işçilik alacaklarını ödemekten imtina edemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi’nce “…Toplanan delillere bilirkişi raporuna, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine ve tüm dosya kapsamına göre; Davacıların adi ortaklık şeklinde oluşturduğu,….. ………. İşine İlişkin Sözleşme” 12.10.2012 Tarihinde 01.11.2012 başlangıç tarihli ve 24 ay süreli olarak imzalanmış olup taraflar arasnda buna ve sözleşmenin süresi sonunda sona erdiğine ilişkin uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, sözleşme sonunda davacının çalıştırdığı işçilerin (bilirkişi raporuna göre) davacının çalıştırdığı döneme ilişkin işçilerin kıdem tazminatı ve izin ücreti vs alacakları ile yemek bedelinin davacıların iade edilmesi gereken teminatından mahsup edillip edilemeyeceğine ilişkindir. Davacı iddiasını, işçilerin aynı işyerinde farklı taşeron ile çalıştığını, bu nedenle iş akdinin kıdem tazminatı ödenenecek şekilde sona ermediğinden müvekkilinin teminatından kesilemeyeceği yine sözleşme sonunda düzenlenen kesin kabul tutanağına göre de idarenin bu durumu kabul ettiğine iddiasına diğer alacak kalemleri yönünden ise borcunun olmadığını iddia etmektedir.
Öncelikle kesin hak edişte hata yapılmış olması halinde, yapılan eksik işler var iise yahut ödemelerde hata yapılmış ise yüklenici lehine kesin hüküm oluşturmaz. Tartışılması gereken hususun, taraflar arasındaki Hizmet Alım sözleşmenin süre sonunda sona erdiğine göre davalı iş sahibinin yaptığı kesintinin sözleşmeye ve yasaya uygun olup olmadığına ilişkidir. Alınan bilirkişi raporuna göre kesinti yapılan alacak kalemeleri davacıların çalıştırdığı işçilerin, davacıların çalıştırdığı döneme ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Davalının söz konusu miktarları teminattan kesip kesemeyeceği yönünden ise sözleşmenin 23-1-/a maddesi “Yüklenici işin bitiminde, çaıştırdığı tüm işçilerin iş sözleşmelerini tasfiye ederek işçilerin bu sözleşme kapsamında yüklenicide çalıştıkları döneme ilişkin, hak etmiş olduğu ihbar, kıdem, yıllık ücretli izin, fazla çalışma ve diğer her türü alacaklarını ödeyecektir. (2) Bu madde uyarınca, işçilere sözleşmenin tasfiyesi nedeniye yapılacak ödemelere karşılık, yüklencinin hak edişlerinden %10 oranında kesinti yapılır. Yapılan bu kesintiler, kesin kabul yapıldıktan sonra yüklenciye ödenir. Ancak, kesintiler kesin kabulden önce de avans teminat mektubu karşılığı yükleniciye ödenebilir” şekilde olup, sözleşme hükmü kanuna aykırı bir düzenleme olmayıp davacıların sözleşmede, asıl işverenin çalışmann yapıldığı döneme ilişkin olarak, ileride doğabilecek tazminat taleplerine ilişkin olarak, iş sözleşmesinin tasfiyesini sözleşmeye şart olarak koyabilir. Bu kapsamda konulan şart tarafları bağlar. Alt işveren işçilerle iş akdini tasfiye ettikten sonra, sözleşme ile ödemeyi taahhüt ettiği işçi haklarını ödemekle yükümlüdür. İşçilerin aynı üst işverenin yanında çalışmaya devam etmesi, davacıları üstlenmiş olduğu edimi ifadan kaçınmaya hak vermez. İşçilerle ilişkinin sona erdilerek, işçilerin farklı işveren yanında çalışmaya başladığının anlaşılmasına, sözleşmede de davacıların iş ilişkisini tasfiyeye yönelik taahhütlerinin bulunmasına, Yapılan kesintilerinde, işçilere söz konusu tarihe kadar olarak davalı tarafından ödendiğinin anlaşılmasına göre yapılan işlem sözleşmeye uygundur.
Öte yandan bilirkşi tarafından ilgili sözleşme hükmünün genel işlem şartı olup olmayacağını mahkemece değerlendirilmesi gerektiği raporda belirtilmiş ise de, ilgili maddenin Genel İşlem Şartı olarak kabulü mümkün değildir. Zira taraflar taraflar arasındaki sözleşme, …. çerçevesinde verilen teklif çerçevesinde düzenlenmiş olup, ihale bedeline tabi maliyetler bilinerek ihaleye girilmiş olup, söz konusu borç kalemlerinden yüklenicinin sorumluluğu sözleşme ile düzenlenmiştir. Davacının da kendisinin sorumlu olduğu döenme ilişkin doğan borçlardan kendisinin sorumlu olacağına ilişkin bir itirazı olmayıp, özellikle kıdem tzaminatı yönünden, işçilerin aynı işyerinde çalışmaya devam ettiğinden kıdem tazminatının doğup doğmadığının belirsiz olması nedeniyle kesintinin yapılamayacağını iddia etemktedir. Davacıların sözleşme ile sorumlu olduğu miktarın ileride işçilerden gelecek taleplerle karşılaşılmamak için sözleşme sonuda tasfiyesi istemek kıdm tazminatının işçilere ödenmesini şart koşmak bu nedenle genel işlem şartı değildir. Basiretli tacir, sözleeşme sonunda her halükarda işçi alacaklarının ödeneceğini bilerek teklifini vermeli ve sözleşmeyi imzalamalıdır. Bu çerçvede iş bedelini belirlediği sözleşmede, iş bedeline etki edebilecek bir maddeyi, sonrasında genel işlem şartı olarak ileri süremetyeceğinden, bilirkişinin bu değerlendirmesi yerinde görülmemiştir.
Sonuç olarak, davalı tarafından, davalıların teminatlarından yapıan kesintilerin, davalıların imzaladığı sözleşme dönemine ilişkin olmasına göre sözleşmenin 23/1-a. maddesi gereğince işçilere yapılan ödemeleri ve yemek bedellerini davalıların teminatından mahsup edebileceğinden, davacıların davasının REDDİNE…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle:
İşçilerin kıdem tazminatına hak kazanmadığını, raporların göz ardı edildiğini, işçi alacaklarından davalının sorumlu olduğunu, TBK’nın 20. maddesi uyarınca genel işlem şartının söz konusu olduğunu, davanın reddinin doğru olmadığını istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlık, taraflar arasında akdedilen hizmet alım sözleşmeleri nedeniyle davalı ihale makamı tarafından yüklenici davacıların çalıştırdığı işçilerin tüm işçilik alacaklarına ilişkin olarak davacı yüklenicilerin hakedişlerinden davalı ihale makamı tarafından kesinti yapılmasının hukuka uygun olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında akdedilen hizmet alım sözleşmelerinden kaynaklanan davacı yüklenicilerin hakedişlerinden davalı ihale makamı tarafından istihdam edilen işçilerin alacakları nedeniyle kesilen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacılar vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. sayılı dava dosyasında verdiği 13.11.2017 tarihli kararına yönelik davacılar vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 31,40-TL harcın düşümü ile kalan 27,90-TL harcın davacılardan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
10.11.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 10.11.2021
…..