Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/759 E. 2021/1805 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

…..
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 03.10.2017
ESAS-KARAR NUMARASI : ……
Asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Asıl davada davacı vekili, müvekkili şirketin davadışı idarenin yüklenicisi olup … … …… içme suyu arıtma tesisi inşa işini yaptığını ve davalı şirketle 09.04.2013 tarihli “…… imzalandığını, müvekkilinin sigorta ettiren davadışı idarenin ise sigortalı olduğunu, müvekkilinin şantiyesinde 29.11.2014 tarihinde hırsızlık olayı meydana gelip montajı yapılmış elektrik kablolarının bir kısmının kesilerek ve bir kısmınını ise tavandan sökülerek çalındığını, bunun üzerine davalı şirkete başvurulduğunu ancak davalının şantiye sahasının çit ile çevrili olmadığı ve inşaat sahasında 24 saat bekçi veya güvenlik görevlisi bulunmadığı gerekçesi ile tazminat taleplerinin reddettiğini, oysa müvekkilinin davadışı ihale makamı tarafından verilen talimatlar doğrultusunda gerekli önlemleri aldığını, inşaat sahasının tel örgü veya çitle çevrilmesinin fiili olarak mümkün olmadığını, hırsızlığın teknik galeri içinde gerçekleştiğini, davalının haksız olarak tazminat taleplerini reddettiğini ileri sürerek 160.585,62-TL’nin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı … …… A.Ş. vekili, dava konusu tazminat talebinin poliçe teminatı kapsamı dışında kaldığını, zira poliçenin özel şartlarının 5. maddesinde inşaat sahasının tel örgü ile çevrilmesi ve 24 saat bekçi veya özel güvenlik görevlisinin bulundurulması zorunluluğunun gerekli olduğunu, olay gününde bu önlemlerin alınmadığını, bu nedenle de müvekkilinin ödeme yapmamasının hukuka ve poliçe şartlarına uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ……, davaya cevap vermeyip, yargılamaya da katılmamıştır.
Birleşen davada davacı vekili, davalı sigorta şirketi ile imzalanan 09.04.2013 tarihli …….” kapsamında müvekkilinin inşaat sahasında 15.01.2015 tarihinde meydana gelen hırsızlık nedeniyle davalı şirketten tazminat talebinde bulunulduğunu ancak davalı şirketin bu talebi kabul etmediğini, bu nedenle dava açma zarureti doğduğunu belirterek 44.346,61-TL’nin faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı …. …… A.Ş. vekili, talebin poliçe teminatı dışında kaldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01.10.2015 gün, …… sayılı kararı ile dosyanın asıl dosya ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi’nce “… 16.06.2016 günlü bilirkişi raporunda özetle
-Sigortalının muvafakatinin bulunması halinde davacının talepte bulunabileceği,
-Poliçe özel şartlarının 5 ve 10. maddelerinde sahanın niteliği ve hırsızlık ile hırsızlığa teşebbüsün unsurlarındaki ön şartların açıklanmış bulunduğu ve poliçe tanziminden itibaren 14 gün içerisinde ve sonrasında bu özel koşullara davacının herhangi bir itiraz getirmediği ve itiraz ettiğine dair de bir delilin olmadığı buna göre sigorta sözleşmesinin poliçede yer alan koşullar çerçevesinde akdedildiği,
-Poliçe özel şartlarının somut olay ile birlikte değerlendirilmesi neticesi davacının özel şartları yerine getirmediğinden ve bu özel şartların yerine getirilmesi ile hırsızlık arasında doğrudan illiyet bağı olduğu, 60.000 m² ‘lik alanda bir ya da iki gece bekçisinin bulunduğu kulübeden dahi olay yerinin gözlenemediği, şantiyenin her alanın kontrolden uzak olduğu bu nedenlerle yeterli güvenlik tedbirleri alınmayan alandaki hırsızlıktan davalı sigortacının sorumlu tutulamayacağı bu durumda riskin teminat dışı kaldığı açıklanmıştır.
Asıl ve birleşen davada davacı vekili; bilirkişi raporuna ayrıntılı olarak itiraz etmiş ve ek rapor talep etmiştir.
Mahkememizce talep yerinde görülmüş itiraz edilen tüm unsurlar gerekçeli olarak açıklanmak üzere bilirkişi heyetine ek rapor tanzimi için dosya tevdii edilmiştir.
Ek raporda sonuç olarak davacının poliçe tanziminden itibaren 14 gün içerisinde ve sonrasında poliçede belirlenen özel şartlara itiraz etmediği ve poliçe koşullarını kabul ettiği, şantiye alanının yeterli güvenlik alınmadan kolayca hırsızlığa açık bırakıldığı ve güvenliksiz olan bu yerden birden fazla hırsızlık olayının gerçekleştirildiği ancak bu hırsızlık ile oluşan maddi hasarın poliçe teminatına elverişli ve poliçede yazıldığı gibi teminat şartlarının sağlanmaması nedeniyle oluşan riskin teminat dışı kaldığının kabulü gerektiği ve asıl rapor ile varılan sonuçta bir değişiklik olmadığı açıklanmıştır.
Mahkememizce …. ile davacı arasında yapılan sözleşme ve eki şartnameler getirtilip dosyaya eklenmiştir.
Ancak poliçe genel ve özel şartları dikkate alındığında davacı yanın itiraza uğramayan özel şartlardaki güvenlik tedbirlerini almadığı ve tamamlamadığı hırsızlığın korunmayan geniş inşaat sahasından ekonomik koşullar da dikkate alındığında yapılmasının kaçınılmaz olup sigortacı tarafından bu hususun başlangıçta değerlendirilerek klozun ve … kapsamının belirlenmesinde ele alınarak tedbirli davranıldığı, işin şansa bırakılmadığı davacı yanın tacir sıfatı değerlendirildiğinde tüm sigorta genel ve özel şartlarını değerlendirerek iş sahibi tarafından iş yerinin sigortalanması koşulunu yerine getirmesinin yanı sıra iş güvenliğini ve iş yerinin korunmasını gerçekleştirecek tüm tedbirleri alması gerektiği kanaati ile bilirkişilerin dosya kapsamına ve poliçe koşullarına uygun biçimde yapmış olduğu değerlendirmeye mahkememizce de değer verilmek durumunda kalınmış ve davacının asıl ve birleşen davada tazminata ilişkin davalarının reddine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran asıl ve birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Asıl ve birleşen davaya konu olan hırsızlığın sabah saatlerinde montajı tamamlanmış elektrik kablolarının kesilmesi ve sökülmesi sonucu meydana geldiğini, ekspertiz raporunun hatalı olduğunu, inşaat sahasının tel örgü ile çevrilmesinin fiziken mümkün olmadığını, müvekkilinin ihale makamının talepleri doğrultusunda her türlü güvenlik önlemini aldığını, hırsızlığın bina içinde gerçekleştiğini, teminat kapsamında olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki değerlendirmeleri kabul etmenin mümkün olmadığını, davanın kabulü gerektiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Asıl ve birleşen davada uyuşmazlık, davacı ile davalı … …. …… Arasında akdedilen 09.04.2013 tarihli “…. … … ….. Poliçesi” kapsamında davacının inşaat sahasında 29.11.2014 ve 15.01.2015 tarihlerinde meydana gelen hırsızlık olayı nedeniyle davalı sigorta şirketinin tazminat yükümlülüğü bulunup bulunmadığı, bir başka deyişle, hırsızlığın sigorta poliçesi kapsamında kalıp kalmadığı hususlarında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Asıl ve birleşen dava, “…. … … ….. Poliçesi” ile sigortalanan iş yerinde çeşitli tarihlerde meydana gelen hırsızlık nedeniyle oluşan zararların tazmini istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……. sayılı dava dosyasında verdiği 03.10.2017 tarihli kararına yönelik asıl ve birleşen davada davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Asıl ve birleşen davalar için alınması gereken 59,30′ ar TL istinaf karar harcından, peşin alınan 35,90-TL harcın düşümü ile kalan 82,70-TL harcın asıl ve birleşen davada davacıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Asıl ve birleşen davada davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
01.12.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 10.12.2021
…..