Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/746 E. 2021/931 K. 16.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 09.11.2017
ESAS-KARAR NUMARASI : … vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı…..hizmet alım sözleşmeleri imzalandığını, sözleşmelerin ifası kapsamında, dava dışı … isimli işçinin en başından bu yana … bünyesinde çalıştığını, bu kişinin iş akdinin emeklilik nedeniyle sona ermesi üzerine Ankara 19. İş Mahkemesi’nin…. esas sayılı dosyası üzerinden kıdem tazminatı alacağına ilişkin açtığı dava sonucunda verilen karara istinaden Ankara 11. İcra Müdürlüğü’nün ….. sayılı dosyasına 05.01.2016 tarihinde yapılan 23.418,84-TL ödemenin müvekkilince yapıldığını, dava dışı işçinin son işveren olarak davacı şirkette çalışmasına rağmen önceki dönemde davalı şirketlerin işçisi olarak çalıştığını, bu nedenle davalı şirketlerin bünyesinde çalıştığı dönemlere isabet eden kıdem tazminatı miktarından davalıların sorumlu olacağını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak 1.000,00-TL’nin faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 18.08.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile istemini 10.762,62-TL’ye artırmıştır.
Davalı … ….Ltd. Şti. vekili, davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğunu; esasa ilişkin olarak da davacı ile davalı arasında yapılan sözleşmede rücuya ilişkin bir hüküm bulunmadığını, davalı şirketin kıdem tazminatı yönünden herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, ayrıca icra takip masrafları ile icra vekalet ücreti ve takip tarihinden ödeme tarihine kadar olan faizlerden davalının sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi’nce “…Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi tarafından verilen raporda; davacının ödediği 23.418,84-TL’nin; 9.166,49-TL’sini davalı ….Ltd. Şti’ne, 1.596,13-TL’sini davalı ….Ltd. Şti’ne rücu edebileceği belirtilmiştir.
Dava, davacı ve davalıların dava dışı … ile aralarında yaptıkları sözleşmeye istinaden çalıştırılan dava dışı işçinin kıdem tazminatının davacı şirketçe ödenmesi nedeniyle davalıların dönemine isabet eden miktarın, davalılardan rücuen tahsili için açılmış rücuen alacak davasıdır.
Dava dışı işçi ….’nde çalıştığı daha sonra iş akdinin sona erdiği, bu işçinin dosyamız davacısı ve davalılarından … …..Ltd. Şti. ile … aleyhine İş Mahkemesi’nde açtığı dava sonucunda kıdem tazminatı alacağına hükmedildiği, hükmedilen miktarın tahsili için yapılan icra takibi soncunda kıdem tazminatı alacağının tümünün dosyamız davacısı tarafından ödendiği, dava dışı işçinin davalı şirketlerdeki çalışma sürelerinin dosyamız arasına celp edilen Ankara 19. İş Mahkemesi dosyasındaki evraklar ve aldırılan bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olduğu, buna göre davalı şirketlerde çalıştığı dönemler için kıdem tazminatı sorumluluğunun davalı şirketlere ait olduğu, dosyamızda aldırılan bilirkişi raporu ile davalı … ……Ltd. Şti’nin hem İş Mahkemesi hem de icra dosyasında taraf olması nedeniyle ödeme tarihi itibariyle hesaplanan tutardan diğer davalı … İnş…Ltd. Şti’nin ise davada taraf olmadığı gibi davanın kendisine ihbar edilmediği ve icra takibinden de haberdar olmadığı için İş Mahkemesi kararının kesinleşme tarihi itibariyle tespit edilen miktardan sorumlu olacağı değerlendirilerek yapılan hesaplamanın usulüne uygun olduğu anlaşılarak, bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah edilen davanın tümü ile kabulüne ve taraflar arasındaki iş ticari iş olduğundan ödeme tarihinden itibaren hükmedilen miktara avans faizi işletilmesine…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … ….Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle:
4857 sayılı İş Kanunu’nun 6. maddesinin işyerinin veya bir bölümünün devri halinde devreden ve devralan işverenin sorumluluklarının ne olacağını düzenlediğini, devir halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralanın birlikte sorumlu olduğunu, devreden işverenin yükümlülüklerden sorumluluğunun devir tarihinden itibaren 2 yıl ile sınırlı olduğunun 4857 sayılı kanunda belirtildiğini, ancak kıdem tazminatını düzenleyen 1475 sayılı Kanun’un 14/2. maddesinin işyeri devrinde kıdem tazminatı sorumluluğu hususunda özel hüküm teşkil ettiğini ve bu hükmün uygulanması gerektiğini, işyerinin veya bir bölümünün devrinin, devir tarihinde mevcut olan iş sözleşmelerini sona erdirmeyeceğinden bu durumda da ihbar tazminatı için gerekli olan fesih koşulunun gerçekleşmiş olmayacağını, ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunun son işverenin ödediği rakamı, müvekkilinde geçen süreye oranlayarak müvekkilinin sorumluluğunu tespit ettiğini, mahkemece de yasaya ve Yargıtay kararına açıkça aykırı işbu rapora göre hüküm kurduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, işçiye ödenen işçilik alacakları nedeni ile alt işverenler arasında rücuen alacak istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı … ….Ltd. Şti. vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. K. sayılı dava dosyasında verdiği 09.11.2017 tarihli kararına yönelik davalı … ….Ltd. Şti. vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 626,16-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 183,80-TL harcın düşümü ile kalan 442,36-TL harcın davalı … ….Ltd. Şti.’den alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davalı … ….Ltd. Şti. tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
16.06.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.