Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/668 E. 2021/1762 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE … … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 16.11.2017
ESAS-KARAR NUMARASI :…
Davacı (Birleşen davanın davalısı) vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Asıl davada davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında “…” sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 36.4. maddesi uyarınca davalının çalıştırdığı tüm işçilik alacaklarından sorumlu olduğunu ancak davalının işçilerin hak ettiği 125.982,78-TL kıdem ve işçilik alacaklarını ödemediğini, bu miktardan 89.447,91-TL’nin davalının hak ediş ve teminatlarından karşılandığını, bakiye 36.534,81-TL’nin ise müvekkili tarafından ödendiğini, davalınında müvekkili hakkında kendi alacağı için takibe geçtiğini ve takibin kesinleştiğini ileri sürerek bu takip dosyasındaki paranın davalıya ödenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına ve müvekkilinin alacağı olan 36.534,81-TL’nin avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, davacının ileri sürdüğü işçi alacaklarından davacının sorumlu olduğu, müvekkiline husumet düşmeyeceğini ayrıca ödemenin yapıldığı işçilerin halen aynı işyerinde çalıştıklarını, iş akitlerinin fes edilmediğini, hiçbir işçininde iş akitlerinin haksız feshi nedeni ile dava açmadığını, davacının kendi insiyatifine ve hesaplamasına göre ödeme yaptığını ve bu ödemelerin hukuka ve…’na aykırı olduğunu, davacının yaptığı bu işlem nedeni ile müvekkilinin mağdur olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, taraflar arasında imzalanan güvenlik hizmetleri sözleşmesi nedeniyle davalı idareye toplam tutarı 123.315,00-TL olan 3 adet kesin teminat mektubu verdiklerini, bu teminat mektuplarının davacı tarafından haksız olarak nakde çevrildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00-TL’nin faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, müvekkili ihale makamının taraflar arasında akdedilen sözleşme ve… uyarınca işçilerin işçilik alacaklarının ödendiğini ve yüklenici firmaya rücu hakkını kullandığını, yapılan işlemin doğru olduğunu savunarak birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı Ankara 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09.09.2014 gün ve …..sayılı kararı ile dosyanın asıl dosya ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi’nce “…Taraflarca bildirilen tüm deliller toplandıktan sonra dosya bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş olup, bilirkişi kurulunun 20.04.2016 tarihli kök raporunda asıl dava bakımından davacı yanca işçilere yapılan 125.982,72-TL tutarındaki ödemelerin sadece kıdem tazminatı ödemeleri olduğu, ücret alacaklarının bu miktara dahil olmadığı, davacının dava dışı işçilerin asıl işvereni, davalılarında alt işveren olduğu, asıl işveren ile alt işverenin işçiye karşı müteselsilen sorumluluğunun 4857 sayılı Yasa’nın 2/6. maddesinde düzenlendiği, ancak iç ilişkideki sorumlulukların tarafların aralarındaki sözleşme hükümlerine göre tespit edilmesi gerektiği, davalı alt işverene rücu edilebilecek miktar davacı asıl işverenin ödediği miktarın olmadığı, davalı alt işverenin gerçekte işçiye karşı sorumlu olduğu borç miktarı olduğu, işçilere ödenen işçilik haklarının talep edildiği bir dava ya da icra dosyası bilgisinin dosya kapsamında bulunmadığı, kıdem tazminatına yönelik değerlendirme bakımından ise akdin kıdem tazminatına hak kazanabilecek şekilde feshedilmiş olması gerektiği, dava dışı işçilerin yeni alt işveren yanında ve asıl işveren işyerinde çalışmaya devam ediyor olmaları halinde henüz kıdem tazminatlarının muaccel hale gelmeyeceği ve bu nedenle muaccel olmayan bir borcun davacı yanca ödenmiş olması nedeniyle davanın açıldığı tarih itibariyle davalıya rücu talebinde bulunamayacağı, mevcut delil durumu itibariyle rücu alacağının henüz muaccel olup olmadığının tespit edilemediği, yine birleşen dosya bakımından da davacının taleplerini kalem kalem açıklaması ve hesaplamaya elverişli delillerini sunduğu taktirde hesaplama yapılabileceği bildirilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından bildirilen eksiklikler tamamlandıktan sonra dosya kök raporu hazırlayan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup, 17.05.2017 tarihli ek bilirkişi raporunun incelenmesinden dava dışı işçilerin yeni alt işveren yanında ve asıl işveren işyerinde çalışmaya devam ettikleri, bu sebeple henüz kıdem tazminatlarının muaccel hale gelmeyeceği ve bu nedenle muaccel olmayan bir borcun davacı yanca ödenmiş olması nedeniyle davanın açıldığı tarih itibariyle davalıya rücu talebinde bulunamayacağı, bununla birlikte Yargıtay’ın da konu ile ilgili farklı kararlarının bulunduğu, hukuki nitelendirmenin mahkemeye ait olduğu, mahkemece dava dışı işçilere yapılan kıdem tazminatı ödemesinin rücu edilebileceğinin kabul edilmesi halinde asıl davada davalıdan 36.534,87-TL davacının rücuen alacağın tahsili talebinde bulunabileceği, birleşen dosya kapsamında ise bakiye bir teminat alacağı kalmadığından birleşen davada davacının alacak talebinin yerinde olmadığı, mahkemece dava dışı işçilere yapılan kıdem tazminatı ödemesinin rücu edilemeyeceğinin kabul edilmesi halinde ise, asıl davadaki taleplerin yerinde olmadığı, birleşen dosya kapsamında ise davacının 89.477,91-TL bakiye alacağın tahsili talep edebileceği bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının dava dışı işçilerin asıl işvereni, davalılarında alt işveren olduğu, asıl işveren ile alt işverenin işçiye karşı müteselsilen sorumluluğunun 4857 sayılı Yasa’nın 2/6. maddesinde düzenlendiği, ancak iç ilişkideki sorumlulukların tarafların aralarındaki sözleşme hükümlerine göre tespit edilmesi gerektiği, davalı alt işverene rücu edilebilecek miktar davacı asıl işverenin ödediği miktarın olmadığı, davalı alt işverenin gerçekte işçiye karşı sorumlu olduğu borç miktarı olduğu, işçilere ödenen işçilik haklarının talep edildiği bir dava ya da icra dosyası bilgisinin dosya kapsamında bulunmadığı, dava dışı işçilerin yeni alt işveren yanında ve asıl işveren işyerinde çalışmaya devam ettikleri, bu sebeple henüz kıdem tazminatlarının muaccel hale gelmeyeceği ve bu nedenle muaccel olmayan bir borcun davacı yanca ödenmiş olması nedeniyle davanın açıldığı tarih itibariyle davalıya rücu talebinde bulunamayacağı anlaşıldığından asıl davadaki taleplerin yerinde olmadığından asıl davanın reddine, birleşen dosya bakımından ise dosya kapsamında alınan bilirkişi raporundaki hesaplamanın denetime elverişli olduğu ve birleşen dosya davacısının 89.477,91-TL bakiye alacağın tahsili talep edebileceği kanaati ile birleşen dosyanın kabulüne…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı (birleşen davanın davalısı) vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Taraflar arasındaki sözleşmenin 36. maddesinin çok açık olduğunu, işçilerin tüm işçilik alacaklarından yüklenicilerin sorumlu olduğunun yazılı olduğunu, mahkemenin bu maddeye aykırı davrandığını, üst işveren olarak müvekkilinin, işçilerin başvuruları halinde işçilik alacaklarını ödemesinin zorunlu olduğunu, benzer durumlarda mahkeme kararlarını Yargıtay’ın onayladığını, davadışı işçinin büyük kısmının işten çıkarıldığını ve dava açtıklarını, bu davaların derdest olduğunu, asıl davanın kabulü, birleşen davanın ise reddi gerektiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlık, … sözleşmesi nedeniyle davacı (birleşen davanın davalısı) ihale makamı tarafından davalı (birleşen davanın davacısı) işçilerine işçilik hakları nedeniyle ödediği bedelin yüklenici davalıdan (birleşen davanın davacısı) talep edip edemeyeceği ve miktarı hususunda; birleşen davada ise, davacı (birleşen davanın davalısı) yüklenicinin davacı (birleşen davanın davalısı) idareye verdiği teminat mektuplarının nakde çevrilmesi nedeniyle bir alacak hakkının olup olmadığı ve miktarı hususlarında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Asıl dava, davalı yüklenici (birleşen davacının davacısı) firma nezdinde çalışan dava dışı işçilere işçilik alacakları nedeniyle davacı (birleşen davanın davalısı) ihale makamı tarafından ödenen tutarların yüklenici davalıdan rücuen tahsiline; birleşen dava ise, davalı ihale makamı tarafından dava dışı işçilere işçi alacakları nedeniyle ödenen tutarların, davacı yükleniciden (asıl davanın davalısı) tahsili amacıyla yüklenici tarafından verilen üç adet teminat mektubunun nakde çevrilmesinden dolayı yüklenicinin alacak talebi istemine ilişkindir.
Taraflar arasında akdedilen 28.12.2009 tarihli ……sözleşmesinin 36.4. maddesi uyarınca herhangi bir nedenle olursa olsun gerek işçi hakları ve gerekse bunlarla ilgili olarak prim, vergi ve fon gibi konularda ve ayrıca iş kazası, meslek hastalığı gibi sebeplerle idarece yüklenici işçilerine ve 3. kişilere herhangi bir ödeme yapmak durumunda kalındığı takdirde yüklenici firmanın bu ödemeleri rücuen ihale makamına (idare) ödemekle yükümlü olduğu hüküm altına alınmıştır.
Bu durumda, asıl davada davacı (birleşen davanın davalısı) ihale makamı tarafından davalı (birleşen davanın davacısı) nezdinde çalışan işçilerin işçilik alacakları nedeniyle ödediği bedelin taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümleri uyarınca davalı (birleşen davanın davacısı) yüklenici firmadan talep edileceği kuşkusuzdur.
Birleşen davada ise, davalı (asıl davanın davacısı) ihale makamı tarafından davacı (asıl davanın davalısı) yüklenicinin işçilerine ödediği bedelin rucüen tahsili için yüklenicinin verdiği teminat mektuplarının nakde çevrilmesinde taraflar arasında akdedilen sözleşme ve hukuka aykırı bir yön bulumamaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiş olup, HMK m. 353/1,b,2 uyarınca kararın düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Davacı (birleşen davanın davalısı) vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,b,2 gereğince, Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …… sayılı dava dosyasında verdiği 16.11.2017 tarihli KARARINI DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE.
Buna göre:
“1-Asıl davanın KABULÜNE, 36.534,81-TL’nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,
a)Alınması gereken 1.871,74-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
b)Davacı tarafından peşin yatırılan 623,95-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c)Davacı tarafından yapılan 157,50-TL tebligat, 109,20-TL posta masrafı ve 1.550,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.816,70-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d)Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
e)A.A.Ü.T. uyarınca 5.480,22-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Birleşen davanın REDDİNE,
a)Alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin alınan 170,80-TL ile ıslah ile alınan 35,00-TL ve tamamlama harcı olarak alınan 1.936,00-TL harcın düşümü ile kalan 2.082,50-TL harcın istek halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
b)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
c)A.A.Ü.T. uyarınca 12.432,13-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Artan gider-delil avanslarının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak ilgilisine iadesine”
II-Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde iadesine.
III-Davacı (birleşen davanın davalısı) tarafından istinaf aşamasında yapılan 182,90-TL yargılama giderinin davalıdan (birleşen davanın davacısı) alınarak davacıya (birleşen davanın davalısı) verilmesine.
IV-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
24.11.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 24.11.2021
….