Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
…
…
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 17.11.2017
ESAS-KARAR NUMARASI : …….
Taraf vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Asıl davada davacı vekili, taraflar arasında temizlik hizmet alım sözleşmesi akdedildiğini, davalıya iki adet teminat mektubu verildiğini, davalının rücu davası açmadan müvekkilinin işçisine ödediği işçilik bedelinden müvekkilinin hissesine düşen bedelin ödenmediği takdirde teminat mektubunun nakde çevrileceğini bildirdiğini belirterek davalıya verilen teminat mektuplarının nakde çevrilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Ankara 2. ATM’nin 2015/131 esas sayılı dosyasında davacı vekili, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin 31.12.2012 tarihinde sona erdiğini, davalının hakedişten kalan bedeli ödemediğini belirterek 90.000,00-TL’nin fatura tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Ankara 7. ATM’nin 2014/1047 esas sayılı dosyasında davacı vekili, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin sona erdiğini, davalının hakediş bedellerinden kesinti yaparak kıdem tazminatları adı altında uhdesinde tuttuğunu, talep edilmesine rağmen ödemediğini, müvekkilinin faiz zararına uğradığını belirterek davalı uhdesinde tutulan hakediş bedellerinin tespitine, ilgili sosyal güvenlik merkezine bu işle ilgili prim borcuna mahsuben gönderilmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00-TL zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 22.04.2013 tarihli dilekçesi ile, davalının 5 işçiye ait işçi alacaklarının müvekkilinin hakedişlerinden kesildiğini belirterek toplam 100.836,64-TL’nin kesintinin yapıldığı tarihten itibaren ticari faizi ile birlikte müvekkiline iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi devam ederken davacı bünyesinde çalışan işçilerden bir kısmının çeşitli nedenlerle işten ayrıldığını, işten ayrılan işçilerin bir kısım işçilik alacaklarının ödenmesini müvekkilinden talep ettiğini, bir kısmının bu yönde dava açtığını, bu durumun davacıya bildirilerek işçilik alacaklarından hissesine düşen miktarı ödemesi, ödemezse hakediş ve teminatlardan tahsil edileceğinin belirtildiğini, davacının herhangi bir cevap vermeden işbu davayı açtığını, müvekkilinin davacı bünyesinde çalışmakta iken işten ayrılan bir kısım işçiye işçilik alacaklarının ödendiğini, yasa gereği davacının müşterek müteselsil sorumluluk altında bulunduğunu belirterek asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 13.03.2014 tarihli dilekçesi ile, davacı yanın bildirdiği rakamda mutabık olduklarını, yapılan işçi ödeme kesintisi toplamının 100.836,64-TL olduğunu bildirmiştir.
İlk derece Mahkemesi’nce “…Somut olayda, taraflar arasında imzalanmış bulunan sözleşmede ve hizmet işleri genel şartnamesinde ise, sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda, davalının ödediği işçilik bedellerinden, işçilik bedeli ödenen dava dışı işçilerin davacı şirket bünyesinde çalıştığı döneme tekabül eden miktar ile sınırlı sorumlu olacaktır. Yargılama aşamasında alınan 09.01.2015 havale tarihli bilirkişi raporu ve 03.07.2017 tarihli ikinci bilirkişi ek raporunda davalının dava dışı işçilere ödediği 100.836,64-TL’den, davacı şirket bünyesinde çalışılan süreye isabet eden miktarın 10.725,05-TL olduğu tespit edilmiştir. Davacı yanın dosyaya ibraz ettiği 22.04.2013 tarihli dilekçe ile, davacının hakedişlerinden kesilen toplam miktarın 100.836,64-TL olduğu, anılan miktarın davalı yanında kabulünde bulunduğu anlaşıldığından davacı hakedişinden kesilen miktardan davacının sorumlu olduğu tespit edilen 10.725,05-TL mahsup edildiğinde bakiye 90.111,59-TL ‘nin hakedişten fazladan kesildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda yapılan tespitler doğrultusunda asıl davanın kesin teminat mektuplarına ilişkin nakde çevrilmemesi talepli açıldığı, talebin kendi içerisinde menfi tespit talebini de kapsadığı, yargılama aşamasında ise asıl davanın konusu olan teminat mektuplarının sürelerinin yargılama aşamasında dolduğu, bu kapsamda asıl davanın konusuz kaldığı anlaşılarak asıl davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Birleşen Ankara 2. ATM’nin 2015/131 esas sayılı dosyasında davacının talebinin hakedişlerden kesilen miktarın ödenmesine ilişkin olduğu, yukarıda yapılan tespitler ve toplanan deliller çerçevesinde davalının davacının hakedişinden yaptığı 90.111,59-TL kesintinin haksız olduğu anlaşılmış HMK’nın 26. maddesi uyarınca talebin aşılamayacağı gözetilerek birleşen davaya konu 90.000,00-TL’nin davalıdan tahsiline,
Birleşen Ankara 7. ATM’nin 2014/1047 esas sayılı dosyasında davacının talebinin davalının davacı hakedişinden kesinti yapması nedeni ile davacının faiz zararına uğradığı iddiası ile tazminat istemine ilişkindir. Davacı yan, davalı tarafından işçilik bedeli ödenen dava dışı işçilerin davacı şirket bünyesinde çalıştığı döneme tekabül eden miktarı, davalı yanın yazılı talebine rağmen ödemediği, bu kapsamda sözleşmeden ve yasadan kaynaklanan edimini süresinde ifa etmediği, bu itibarla kendi edimini yerine getirmede temerrüde düşen davacının davalıdan tazminat talep edemeyeceği kanaatine varılarak davanın reddine…
” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Yerel mahkemenin gerekçeli kararında; ”Asıl davanın konusuz kalması nedeni ile esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ” demek suretiyle davanın başında teminat mektuplarının nakde çevrilmemesi talepli açılan menfi tespit davasının sonrasında davalı tarafından hak edişlerinden kesilmesine istinaden dava konusunun istirdat davasına dönüşmesini bilirkişi raporlarını da gözardı ederek kanun hükmüne aykırı hüküm kurduğunu, yerel mahkemenin 20.03.2013 tarihli celsesinde uyuşmazlığın tespitinin yapıldığını, her ne kadar dava menfi tespit istemli açılmış olsa dahi seyir esnasında hakedişin alıkonulması ile davanın istirdat talepli devam edileceğinin taraflarınca beyan edildiğini ve tutanağa geçirildiğini, menfi tespit davasının ödeme halinde resen istirdat talebine dönüştüğünü beyan ederek yerel mahkeme kararında asıl davanın davanın konusuz kaldığına ilişkin hükmünün kaldırılması ile haksız kesilen 90.111,59-TL hakedişin istirdat talepleri nazara alınarak iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Davacı taraf ile aralarında alt-üst işveren ilişkisi olduğunu, dava konusu edilen meblağların davacının işçilerine üst işveren olmalarından dolayı İş Kanunu gereği ödenen ihbar, kıdem tazminatları ile fazla mesai ve hafta sonu çalışmasından doğan işçilik alacakları olduğunu, müvekkilinin, davacının işçilerine işçilik alacakları ile yapacağı ödemeleri rücu edebileceğini, davacının çalıştırdığı işçilerin her türlü işçilik alacaklarını ödemekle yükümlü olduğunu, davacı ile imzalanan hizmet alım sözleşmesi ve şartnamelerde davacı tarafın her türlü işçilik alacaklarından sorumlu olduğunu kabul ettiğini, işçilik alacaklarının ayrı ayrı yazılmasının gerekmediğini, mahkemeye sunulan bilirkişi raporunun hukuki bir geçerliliğinin olmadığını, mahkemenin bilirkişi raporu doğrultusunda taraflar arasındaki sözleşme ve şartnameler dikkate alınmadan hukuka ve usule aykırı bir şekilde karar verdiğini, ayrıca davacı tarafın tacir olduğunu ve yürürlükte olan mevzuatı bildiğini, mevzuat hükümleri çerçevesinde ticari hayatını devam ettirdiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Asıl dava, taraflar arasında akdedilen hizmet görme sözleşmesinden kaynaklanan ve sözleşmenin teminatı olarak davalıya verilen kesin teminat mektubunun nakde çevrilmemesi; birleşen Ankara 2. ATM’nin 2015/131 esas sayılı dosyasında açılan dava, aynı sözleşme nedeni ile hak edişlerden kesilen bakiye miktarın istirdatı; birleşen Ankara 7. ATM’nin 2014/1047 esas sayılı dosyasında açılan dava ise hak edişlerden yapılan kesinti nedeni ile uğranılan faiz zararının tahsili istemlerine ilişkindir.
Davacı tarafça asıl dava bakımından, davalı tarafça ise asıl ve birleşen Ankara 2. ATM’nin 2015/131 esas sayılı dava dosyası bakımından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre taraf vekillerinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/928 E., 2017/916 K. sayılı dava dosyasında verdiği 17.11.2017 tarihli kararına yönelik taraf vekillerinin İSTİNAF BAŞVURULARININ AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 71,80-TL harcın düşümü ile kalan 8,9-TL harcın davacıdan; alınması gereken 6.147,90-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 1.537,00-TL harcın düşümü ile kalan 4.610,90-TL harcın davalıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davacı ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
23.02.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 25.02.2022
….