Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/497 E. 2021/510 K. 24.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
ESAS NO : 2018/497
KARAR NO : 2021/510
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 21.11.2017
ESAS-KARAR NUMARASI : ………
Davacı ve davalı vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkilinin 1992 yılında davalı kooperatife ortak olduğunu, ancak 10.04.2002 günlü yönetim kurulu kararıyla ortaklıktan çıkarıldığını, haksız çıkarma kararına karşı açılan iptal davasının yargı süreci sonunda lehine sonuçlanarak çıkarma kararının iptal edildiğini ve Yargıtay tarafından da onaylandığını, ancak bu süreç zarfında davacının yerine yeni ortak alındığını, çekilen kuraya müvekkilinin davet edilmediğini, müvekkilinin mağdur edildiğini, çekilen ihtarlardan da bir sonuç alınmadığını, dolayısıyla Yargıtay’ın yerleşik kararları gereği TEFE oranları üzerinden tazminat hesaplanması gerektiğini, 19.10.2014 günlü genel kurulda konutların mülkiyetinin ortaklara devredilmesi kararı alındığını, bu yolla davalının elinde konut kalmayacağını beyan ederek şimdilik 15.000,00-TL tutarındaki tazminatın ihtar çekilerek temerrüde düşürüldüğü 01.06.2012 tarihinden itibaren; kabul görmemesi halinde dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının ortaklık yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu maksatla Ankara 30. Noterliği’nden 12.03.2014 ve 07.04.2014 günlü 1. ve 2. ihtarlar çekilerek eşitlik ilkesi doğrultusunda kooperatif ortaklarının ödediği aidat, ara ödeme ve şerefiye bedellerinin ödenmesinin ihtar edildiğini, davacının ödeme yapmaması üzerine ortaklıktan çıkarıldığını, kanun ve anasözleşmede, ortaklarla nasıl hesaplaşılacağının açıklandığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi’nce “…Davacı vekilinin Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ………E. sayılı dosyasında yer alan bilirkişi raporunda açıklanan 30.04.1992-31.12.1997 dönemine ilişkin 1.437.500,00-TL tutarındaki ödemenin güncellenmiş değerinin hesaplamalarda dikkate alınmadığı, bağımsız bölümün ortaklara teslim edildiği 20.11.2014 tarihindeki değerinin düşük hesaplandığı yönündeki itirazları üzerine dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdii edilmiş olup, bilirkişi heyeti ek raporunda; davacı ortağın talep edebileceği tazminat tutarının 84.084,22-TL olduğu görüşünü belirtmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre; davacı hakkında kooperatif yönetim kurulunca 10.04.2002 tarihinde verilen ihraç kararının Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. E. kararı ile iptal edildiği ve kararın kesinleştiği, bu nedenle davacının kooperatife halen üye olduğu, üyelik nedeniyle hak talep edilebileceği, davacıya tahsis edilecek daire bulunmadığından, borç ve alacak durumu ile daire değerine göre yapılan altılı formül esasları gereği davacının 84.084,22-TL alacağının bulunduğu tespit edildiğinden davanın KABULÜNE…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olan 20.11.2014 tarihinde başlatılmasının hatalı olduğunu, faiz başlangıç tarihinin 01.06.2012 olması ve yerel mahkemece yasal faiz yerine avans faizi uygulanması gerektiğini, 76.070,00-TL borcu kabul etmediklerini, bu borcun gerçek dışı olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Davacı tarafından üyeliği sırasında ödenmesi gereken aidatların, eşitlik ilkesini ihlal eder biçimde düzensiz ve cüzi ödendiğini, bunun sonucunda müvekkili kooperatif tarafından davacıya, üyeliğini devam ettirmesi amaçlanarak aidat, ara ödeme ve şefiye bedellerinin ödenmesi istemini içerir iki ayrı ihtar çekildiğini, bu ihtarnamelere rağmen ödeme yapılmaması üzerine 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16. maddesi gereği ana sözleşmede de yer verilen “ortaklık yükümlülüklerini yerine getirmeme” sebebiyle davacı hakkında ihraç kararı verildiğini, yerel mahkemenin gerekçesinde, 1163 sayılı yasanın 17. maddesi uyarınca çıkma payının gözetilmediğini, davacının dava tarihinde kooperatif üyesi kabul edilerek buna göre bir tazminat miktarı belirlendiğini, çıkma payı hesaplanması biçiminde hukuki nitelendirme yapılmadığı gibi yerel mahkemenin bilirkişi raporlarında çelişkili ve dayanaksız taşınmaz değerlerinin ve davacının kayıtlarla uyuşmayan ödeme miktarlarının doğru olduğunu kabul ederek davacı lehine verdiği tazminatın da hukuka aykırı olduğunu, davacının, ödemediği halde bazı aylara ilişkin aidatları da ödediğini iddia ettiğini, bilirkişi heyetince bunun da ötesine geçilerek davacının dahi ödediğini iddia etmediği bazı ödemelerin hesapladığını, normal bir ortağın ödemelerinin güncel değerinin 357.281,00-TL olduğunu, davacının ödemelerinin güncel değerinin ise 148.554,00-TL olarak hesaplandığını, bu güncel değer hesaplanırken 31.257,00-TL’lik ödeme yapıldığının varsayıldığını, ancak davacının bu miktarda bir ödemesinin kesinlikle olmadığını beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Karar tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nın 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile değişik 341/(1) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 6763 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle HMK’na eklenen Ek-Madde 1’de öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında karar tarihi itibariyle 3.110,00-TL.’dir.
HMK’nın 341/(4). maddesi hükmüne göre alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, asıl istemin kabul edilmeyen bölümü, anılan kesinlik sınırını geçmeyen davacı tarafın, istinaf hakkı bulunmamakta ise de, aynı Kanun’un 348/(1). maddesi uyarınca, davalı tarafça, kesinlik sınırı üzerinde kalan miktara yönelik istinaf yoluna başvurulması halinde, davacı tarafın, katılma yolu ile istinaf hakkı saklıdır.
Somut olayda, 04.10.2017 tarihli talep artırım dilekçesinde 84.084,22-TL’nin tahsili istenmiş olup, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği halde davacı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulduğu anlaşılmış olup, istinaf başvurusu katılma yolu ile de yapılmamıştır.
Alacak davalarında istinaf (kesinlik) sınırı belirlenirken, yalnız alacağın aslı (asıl talep) nazara alınır: faiz, icra tazminatı (İİK m. 67, m. 69, m. 72) ve (ihtarname, delil tespiti ve yargılama giderleri gibi) giderler hesaba katılmaz. (Prof. Dr. Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medenî Usul Hukuku, Ağustos 2016 S: 672)
Kesin olan kararlara yönelik istinaf istemleri yönünden HMK’nın 346/(1) maddesi uyarınca mahkemece bir karar verilebileceği gibi, aynı Kanun’un 352. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi’nce de karar verilebileceğinden, HMK’nın 346/(1) ve 352/(1)-b. maddeleri uyarınca davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Dava, kooperatif üyeliğine dayalı olarak davacıya verilecek taşınmaz bulunmaması nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin İSTİNAF DİLEKÇESİNİN REDDİNE.
II-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle:
Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. E.,……. K. sayılı dava dosyasında verdiği 21.11.2017 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
III-Peşin ödediği istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine.
IV-Alınması gereken 5.743,79-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 1.431,20-TL harcın düşümü ile kalan 4.312,59-TL harcın davalıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
V-Davacı ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak ilgilisine iadesine.
VI-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
24.03.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır