Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ-
İ S T İ N A F D İ L E K Ç E S İ N İ N R E D D İ)
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE :… … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 22.12.2016
ESAS-KARAR NUMARASI ….
Taraf vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkili ile davalılar arasında hizmet alım sözleşmesi imzalandığını, sözleşme hükümleri ve ekleri teknik şartnameler doğrultusunda, davalılar tarafından istihdam edilen işçinin tüm işçilik alacakları ile ilgili olarak … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde (İş Mahkemesi Sıfatıyla) açtığı davada, davanın kabulüne karar verildiği ve kararın Yargıtay denetiminden geçip kesinleştiği kararın icraya konulması sonucu müvekkilinin 13.465,78-TL ödemek zorunda kaldığını, bu bedelin yüklenici davalılardan tahsili için dava açma zorunluluğu doğduğunu ileri sürerek bedelin ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Tic…Ltd. Şti. vekili, müvekkilinin davacı şirketin taşeron firması olduğunu, ihale sonucu işi aldığını, dava konusu edilen bedelden asıl işveren olan davacı şirketin sorumlu olması gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ….A.Ş. vekili, dava konusu edilen bedelden müvekkilinin sorumlu olmadığını, davacının dava açmakta haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi’nce “….. kapsamında yapılan yargılamada işçiye karşı müteselsilen sorumlu oldukları için, İş Mahkemesi’nce işçi lehine tespit edilen alacak kalemleri davacı ve davalılar aleyhinde müteselsilen hükmedilmiş ise de, taraflar arasında imza edilen hizmet alım sözleşmelerinin 13.2 ve devamı maddeleri gereğince iç ilişkide sorumluluğun davalı alt işverene ait olduğu, davacının dava dışı işçiye ödemek zorunda kaldığı tutarların sorumluluğu nispetinde davalılardan rücu edebilecektir.
Davalı ….Ltd. Şti. vekili, davacı ile aralarında muvazaa olduğunun tespit edildiğini ileri sürmüş ise de; muvazaa olgusunun iç ilişkideki rücuya etkisinin olmadığı, bu hususun işçiye karşı asıl işveren, alt işveren ilişkisinin tespitinde etkili olduğu nazara alınarak bu iddiası kabul görmemiştir.
Davacının, her bir davalıya karşı işverenlik dönemleri ile sınırlı olarak ödediği bedeli rücu edebileceği sözleşme kapsamında anlaşılmıştır.
İlamda hüküm altına alınan alacaklar dava dışı işçi …….toplam hizmet süresi üzerinde hesaplanan kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık ücret izin alacağı olduğu, fesih gerçekleştiren son alt işveren ….Ltd. Şti. ihbar tazminatı ve yıllık izin ücretinin tamamında sorumlu olduğu, yine işçinin davacının asıl işveren sıfatıyla işçi çalıştırdığı en son işçi ücreti üzerinde, yani işçinin açtığı davada hesaplamaya esas alınan ücreti gözetilerek yapılan kıdem tazminatı alacağında ise, her alt işveren kendi işverenliği dönemine isabet eden kısımla sorumlu olduğu nazara alınarak bilirkişice yapılan hesaplamada; ….AŞ’den 4.624,07-TL, ….Ltd. Şti’.den ise; 7.926,79-TL’nin tahsili ile davacıya ödenmesi gerektiği tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ile hüküm kurmaya elverişli 04.07.2016 tarihli bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı şirketler arasında hizmet alım sözleşmelerinin imzalandığı, bu sözleşmelerin 13.2 ve devamı maddeleri gereğince davalı yüklenici firmaların sözleşme kapsamında çalıştırdığı işçilerin işçilik alacakları yönündeki tüm sorumluluğun davalı yüklenicilere ait olduğunun kararlaştırıldığı. Bu kapsamda çalıştırılan dava dışı işçi …’in sözleşmesinin feshi üzerine, iş mahkemesinde asıl işveren olarak davacı ve alt işveren olarak davalılar aleyhinde açtığı alacak davası sonununda, davalılar aleyhinde hükmedilen tazminat bedellerinin ilamlı icraya konulması üzerine davacı tarafından ödendiği, davacının sözleşme hükmü gereği bu ödemede her bir davalının sorumlu olduğu döneme isabet eden ve işçinin son ücreti üzerinde hesaplanan kıdem tazminatını davalılardan, yine işçinin sözleşmesini fesheden davalı …..ise, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağını talep edebileceği, yine bu miktarların davalılardan ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte tahsiliyle davacıya ödenmesi gerektiği…” gerekçesiyle “…Davacının davasının kısmen kabulü ile, 4.624,07-TL’nin davalı …. Şti.’nden 12.07.2013 ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine… ” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Yerel mahkemenin davayı kısmen kabul ettiğini, 914,92-TL yönünden davayı reddettiğini, mahkemenin ek rapor taleplerini reddettiğini, raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, davanın tamamen kabulünün gerektiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … ….A.Ş. vekili, istinaf dilekçesinde özetle:
Müvekkili ile davacı arasındaki sözleşmelerin baştan itibaren yok hükmünde olduğunu, zira davacı ile arasındaki sözleşmenin muvaazalı olduğunu, davadışı işçinin aslında davacının elemanı olup, hiç kimsenin kendi kusurunu karşı tarafa yüklemeyeceğini, sözleşmenin 3. kişileri kandırmak amacı ile yapıldığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … ……. vekili, istinaf dilekçesinde özetle:
Müvekkili ile davacı arasındaki ilişkinin muvaazalı olduğunu, davadışı işçinin aslında davacının elemanı olduğunu, işçi alacaklarından davacı ile 1/2 oranında sorumlu tutulmaları gerektiğini, müvekkilinin taşeron firma olarak kendisinden önceki taşeron firmadan işçileri devraldığını müvekkilinin kusuru olmadığını, davanın reddi gerektiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlık, taraflar arasında akdedilen hizmet alım sözleşmesi nedeniyle davadışı işçi tarafından işçilik haklarına yönelik olarak açılan ve Yargıtay denetiminden geçip kesinleşen tazminat davası nedeniyle davacı asıl işverinin ödediği bedeli davalı yüklenici şirketlerden talep edip edemeyeceği ve talep edebileceği miktar hususlarında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Dava, dava dışı işçiye ödenen tutarların alt işveren olan davalılardan, yapılan sözleşmeler gereğince rücuen tahsili istemine ilişkindir.
HMK’nin “İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar” başlıklı 341. maddesinin (2) no’lu bendinde, miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğu belirtilmiş, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 24.11.2016 tarihli 6763 sayılı “Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 41. maddesi ile de, maddede yer alan “binbeşyüz” ibaresi, “üçbin” şeklinde değiştirilmek suretiyle, söz konusu kesinlik sınırı üçbin Türk Lirasına çıkarılmış ve her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, bu miktarın Maliye Bakanlığı’nca her yıl için tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması kabul edilmiştir.
Diğer taraftan, 6763 sayılı Kanun’un 44. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ne eklenen Ek madde 1/2 gereğince, HMK’nin 341. maddesinde düzenlenen kesinlik sınırının uygulanmasında, hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı öngörülmüştür.
Buna göre, ticaret mahkemeleri yönünden kesinlik sınırı, İlk Derece Mahkemesi’ne ait karar tarihi 02.12.2016 tarihinden önce ise 1.500,00 TL, 02.12.2016 tarihi ve sonrasında ise, (2017 takvim yılı başına kadar) 3.000,00 TL, 01.01.2017-31.12.2017 arasında 3.110,00 TL, 01.01.2018’den itibaren 3.560,00-TL, 01.01.2019 tarihinden itibaren 4.400,00-TL, 01.01.2020 tarihinden itibaren 5.390,00-TL, 01.01.2021 tarihinden itibaren ise 5.880,00-TL olarak uygulanacaktır.
Somut davada, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın tarihi 22.12.2016’dır. Dava konusu edilen alacak miktarı 13.465,78-TL olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilerek 914,92-TL yönünden dava reddedilmiştir. İlk derece mahkemesinin verdiği karara karşı davacı tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı tarafından istinaf yasa yoluna başvurulan miktar, HMK’nin 341/2. maddesi gereğince karar tarihi itibariyle 3.000,00-TL olan kesinlik sınırının altında kaldığından davacı vekilinin istinaf yasa yoluna başvurma hakkı bulunmamaktadır.
HMK’nin 346/1. maddesi uyarınca istinaf dilekçesi kanuni süre geçtikten sonra verilir veya kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme istinaf dilekçesinin reddine karar verir. Ayrıca 352. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinde kararın kesin olması halinde fıkra uyarınca mahkemece gerekli kararın verileceği belirtilmiştir. Öte yandan 360. madde gereğince de bu bölümde aksine hüküm bulunmayan hâllerde, İlk Derece Mahkemesi’nde uygulanan yargılama usulü, Bölge Adliye Mahkemesi’nde de uygulanacaktır.
Belirtilen yasal hükümler uyarınca davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalılar vekillerinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin İSTİNAF DİLEKÇESİNİN REDDİNE.
II-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle:
Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. sayılı dava dosyasında verdiği 22.12.2016 tarihli kararına yönelik davalılar vekillerinin İSTİNAF BAŞVURULARININ AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE.
III-Davacı taraftan peşin alınan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde iadesine; Alınması gereken 315,87-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 214,33-TL harcın düşümü ile kalan 101,54-TL harcın davalı … ….. alınıp; Alınması gereken 541,48-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 214,33-TL harcın düşümü ile kalan 327,15-TL harcın davalı … …. alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
IV-Davacı ve davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
V-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
17.11.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 18.11.2021
…